18 Ocak 2018 Perşembe

TAKINTILI SORU SORUCULUK VE SORU SORMAK

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ İLGİLİ AYETLER Bakara 260--A'raf Suresi 12 -Sebe-40-41---Maide Suresi 116 -ENBİY (30)-FATIR-27-28--TUR -35-36-37 Ögrenmenin en onemli a$amasi.bilmek, ogrenmek icin yapilan zihinsel eylem.ozellikle dort ila alti yaslar arasinda had safhaya cikan, anayi, babayi, abiyi,ablayi, komsuyu ve hatta bakkali cileden cikartan cocukluk durumu (okuma bilinmediginden sorular yuksek sesle, en yakindaki kisiye sorulur.bazen karşıdaki kişide baskı oluşmasına sebep olan eylem... soru soran da bunu istemez. ama karşısındaki insan soru sormadan konuşmuyorsa, birşeyler paylaşmıyorsa, sürekli kaçıyorsa ne yapılması gerektiğini düşünmek gerekir. soru sorsa baskı oluşturacaktır, sormazsa ortam sessizleşecek, paylaşılan olaylar azalacak, samimiyet kopacaktır. bu, tamamen iki ucu AÇIKTIR. soru sormak mı önemli cevabı almak mı?yoksa hepsinden başka mı başlamak veya bitirmek nedeni nedir bir konunun yada sonuçta ne olacak? başlangıcı mı bilmeli yoksa bitişi mi?bence insanoglu var olma nedenini sorgulayarak işe başlıyosa,felsefe de ilk başlangıç 'ne'soru kalıbıysa ve bir cevapta uzlaşamıyosa insan en küçük sorunda bile sanırım en baştan başlamak soruyu sormak daha önemli. her soruda insan kendinden bir parça bırakır o soruda ve bir şeyler alır yavaş yavaş.kendini bulmayı ögrettigi anda doga ona soru sorar.cevabı belki bilinmez ama bir sorusu muhakkak vardır.ve cevabı bile beklemez belki.artık kendini,fikrini sorusuyla ortaya koymuştur. insanın nedeni merak etmesi gerçekleşicek sonuçtan daha önemlidir.bilmeliyiz ki eger bir neden olmazsa asla sonuç ortaya çıkmaz ve gerçek olmaz hiçbir şey.gerçegi ararken buldugumuz her şey bizim içimizde var olan bir parçadır aslında ve kim bilir kimi zaman buldugumuz her parçadan bir soru yeni bir parçaya açılır.sormaktan korkma demişler.ögren.insanlar ilişkilerini sorgulayabilmeli.bir anlık bir davranışın ertesi gün eşlerde ne gibi sonuçlar ortaya çıkardıgı bilinmeli.karşılıklı anlayışın temel alması gereken konu burda.sıkılmadan sorular sorarak,cevaplardan önemli soruların neler oldugunu sorun varsa nerden kaynaklandıgını bulmak.çogu insan sorulardan cevaplardan sıkılır.nedeni korkuların içerde hapsoldugu mekandan çıkabilme riski,başka bir şekliyle komplextir.bizler bir yanlışımızı bir an için görmezlerse onun unutulmasını ve tekrarlanana kadar konuşulmamasını tercih ederiz.ta ki ilişki yıpranana kadar.ve o zaman çiftlerin birbirini suçlama aşamasında başlayan serzenişlergeçmişe yönelik hataları bir bir ortaya çıkarır.konuşmaktan,cevaplardan korkmayın.kendinize bıraktıgınız açık kapıları karşınızda ki insalarada bırakın.herkez o kapıyı kullanabilsin.karşılıklı adaletin varolmasına sizde yardım edin. Sayma ve sorma takıntılarında en önemli iki temel duygu şüphe ve suçluluktur. Aynı şeyleri tekrar tekrar soran, bir rakamı takıntı haline getiren hastaya bu düşünceler inatçı ve rahatsız edici şekilde gelir.Takıntılar kişinin kendinden şüphe etmesine neden olur. Şüphe ve suçluluk iki temel duygudur. Bu düşüncelerin yarattığı kaygılar o derece kişiyi sıkıntıya sokar ki birey kendi rahatlayıncaya kadar bunlarla meşgul olur. Düşünce ortadan kalkması için yapılan eylemlere de kompülsiyon adını veriyoruz. Soru sorma ve sayma takıntısı olan kişilerde düşünceler inatçı ve rahatsız edici şekilde gelir. Örneğin takıntılı kişi zilin sesini duymasına rağmen defalarca annesine sorar: “Zil çalmış mıydı?” Zilin çalıp çalmadığını defalarca sorar, aynı cevaplar ve benzer açıklamalara rağmen tekrar ettirir. Saatler süren bu uğraşın ardından kısa bir süre rahatlar, fakat bu kez başka bir soru ortaya çıkar. Elbisesine leke sürülüp sürülmediğini görmesine rağmen annesine sorar: “Kirli miydi değil miydi?” Bu soruyu da defalarca tekrarlar. Aynı cevapları alır ama aynı soruyu sorar ve cevap bekler. Yine rahatlayıncaya kadar bu tepkileri devam eder. Bütün günü bu takıntılarla geçer. Ertesi gün zil yine çaldığında evde olanlara aynı soruları sormaya başlar. Soru takıntıları da diğer takıntılar gibi kişiyi ve ailesini ciddi anlamda zora sokar. Soru sorma takıntısında kişi takıntısına çevresini de kattığı için anne, baba, kardeş kime daha sık soru soruyorsa o kişiler için de durum dayanılmaz hal alır. Bu nedenle kişinin tedavisi için çevresinin de nasıl yaklaşacağı oldukça önemlidir.Sayma takıntılarına şöyle bir örnek verebiliriz: Belirli bir sayının, örneğin 3 rakamının kişiyi rahatsız etmesi. Bu nedenle 3 kere elini yıkayamama, 3 numaralı odada kalamama, şişeyi açarken 3 kere çevirmişse mutlaka dördüncüyü çevirme gibi. Kişi yaptığı işi 3 kere tekrar ettiğinde sevdiklerinin başına bir iş geleceği düşüncesinden o kadar rahatsız olur ki 4. ya da 5. defa tekrar etmeden duramaz.Sayma takıntısı olan kişiler evlerinin zilini 3 kere çaldıklarında 4 ya da 5. defa bastıklarında sorununa çözüm bulup rahatlayacaklarına inanırlar. 4 ya da 5. kez bassa bile kişide sadece anlık rahatlama olur ve 3 rakamını gördüğü an sıkıntı tekrar başlar. Buna benzer bir örnek de kişinin 4 köşeli eşyaların köşelerini saymadan duramamasıdır. 4 köşeli çerçeve gördüğünde, masa, sandalye görünce saymaya başlar. Her dört köşeli eşya ve şekli saymaya devam eder. Takıntılı davranışı yapmak kısa süreli bir rahatlama oluşturur. Kişinin takıntısı ne ise saymaya veya sormaya devam eder.Takıntıları olan kişiye “umursama geçer”, “boş ver”, “takacak ne var” demek yeterli değildir. Bu bir rahatsızlık olduğu için kişinin tedavisi gerekir. Bu tarz yaklaşımlar kişinin sıkıntısının artmasına, yetersizlik duygularının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Takıntıya eşlik etmek (örneğin soruları sürekli cevaplamaya çalışmak ya da birlikte sayı saymak) bu rahatsızlık için uygun tutumlar değildir.Ayrıca kişinin yapması gereken günlük işleri, “Onun sıkıntısı var ben onun yerine yaparım” diyerek üstlenmemek gerekir. Ailenin takıntı rahatsızlığı olan kişiye nasıl yaklaşacağı terapinin parçasıdır.Tedavide psikoterapi oldukça önemli bir yer tutar. Tedavi esnasındaki en önemli aşama, kişinin zihnine gelen soruları çözmeye çalışmasının yararsız olduğunu fark etmesidir.Bilişsel davranışçı terapilerle belirtilerin %60-80 arasında azaldığı gözlenmiştir. Terapide maruz bırakma ve tepkiyi önleme olumlu sonuç verir. Terapide kişinin yaşadığı durum ve bireysel özellikleri de dikkate alınarak farklı terapi yöntemleri de kullanılabilir. Bazı durumlarda hesap sormak ile karı$tırılan eylem.soru sormak, bilgi edinmek/konu hakkındaki görü$ünü derinle$tirmek için yapılırken, hesap sormak ise bakalım düzgün yapmı$ mı, her$ey doğru mu diye kontrol etmek için yapılır. i$ini doğru yaptığına güvenilen insanlara hesap değil soru sorulur.bazen bilgi edinmek için, bazen emin olmak için yapılan eylemdir. kimi zaman cevabını bildiğiniz ya da bildiğinizi sandığınız şeyleri soru formatına dönüştürürsünüz. zira çünkü sorunun cevabı kadar, soruya konu olan şeyin karşınızdaki insan için ne anlam ifade ettiği, ne derece önemli olduğu da önemli ve değerlidir. ve karşı tarafın ifade ve anlamlandırmakta kullandığı kelimeler size bu anlamda, çok şey söyler. insanoğlunun en sindiremediği eylemlerden biri. ister bilim olsun, ister iş yaşamı, ister aşk, soru sorana karşı bir tepki var. alengirli olayları seviyoruz, karşısına direkt olarak geçen insana gıcıktır insanoğlu. ne yazık ki bu erkeklerde daha çok var, ki genellemeden nefret eden, her insanın ayrı bir dunya olduğuna inanan biriyim. ama erkeklerin çok çok bariz bir şekilde soruyu yaratan oldukları halde sen cevabı istediğinde şaşırmalarına çok gülüyorum misal. kişisel yaklaşayım, ben misal merak ettiğim şeyi sorarım, kapris yapmam, ima etmem, kendi kendimi yiyip bitirmem. sen salakça bir hareket yaptıysan sana bunu sorarım. burada benim 2 türlü niyetim vardır: işin doğrusunu anlayıp sana hak vermek ya da gereken cevabı alıp sana tepki vermek -en son raddede seni başımdan defetmek. genel bir şey bu, sana özel değil. ama erkek kısmısına, arkadaşım sen niye böyle bir hareket yaptın, senin derdin ne? dendiğinde sanıyor ki: olmmm kız beni takmış kafaya lann!! ya benimle ilgileniyor ya da bu kız sorunlu. oysaki ben orada senin ne ayak olduğunu anlamaya çalışıyorum, kendi çapımda bir çıkarım yapıp ve ali, veli şöyle bir adam deyip kafamda bir profil oluşturucam.aslında erkeklere bu salakça düşünceyi aşılayan da kadınlar oluyor bazen ( ama bazen) erkek dediğin düz mantıklı bir varlık. kadın bazen, niyetini tam olarak belli etmediği için kodları okuyamıyor erkek. karşısında dürüst dürüst derdin ne arkadaşım diye soru soran kadın görünce şaşırıyor. noluyorrr!? demeye başlıyor. netlik isteyip netliğe katlanamamak da ilginç. bir de sorun sende değil yaa bende, ben böyleyim biraz asi, biraz romantik. ne yapacağım belli değil GİBİişte genel olarak sanırım sorun, sorunu yaratıp konuşmamak. kadın, gayet direkt sistemle çalışan bir beynin dediklerinde derin manalar arayıp kavga çıkarıyor. erkek ise yarattığı soruyla ilgili kendine soru soranı ona bayılıyor sanıyor, kendini zeytinyağı sanıyor, komik duruma düşüyor. insanoğlu bencil çünkü, her şeyi kendine yontuyor. ortalığın cevap arayanlarla dolu olmasını istemiyorsan, soru yaratmayacaksın, açık ve net olacaksınızki meydana gelen soru(n)lara sorun olmayın.kimi zaman destek bulmak(sizce de öyle değil mi?),kimi zaman karşıdakini ezmek(şöyle olmadı mı ha ?),kimi zaman merak etmek(.. nedir?) gibi sebeplerle yapılan eylem.bu eylem çekinilmeden yapılmalı öğrenilmek istenen herşey sorulmalıdır .şin en kolayı da, en zoru da soru sormaktır. doğru cevabı alma ihtimali düşüktür çoğu zaman. birini protesto ederken de, överken de, hattâ espri yapmak için bile soru sorulabilir. cevapların çoğu sorudur. bir şeyleri açıklamak veya gizlemek için sorular gereklidir. yeni biriyle tanıştıysanız ve onunla ilgili gelecek plânları yapmakta tereddüt ediyorsanız, cümlelerinin sonlarına bakın; paragraflarını soru işaretleri süslemiyorsa hemen evlenin onunla. cevaplar -hele ki doğru olanları- her şeyi çözer zihniyetiyle yaşayan insanlar çok şey kaçırıyor. cevaplar bazı durumlarda hiçbir şeyi çözmeyeceği gibi, daha kötü bir duruma da getirebilir. her soru cevap gerektirmez. ama her cevabın önünde bir soru işareti vardır. kötü bir şeyler olduğunda nedenleri sorulur. üstelik cevap beklenmeksizin. soru sormak kolaydır çözüm gereken yerde. bir bardak su, soru sorularak istenirse nezaket göstergesi sayılır. bence ayıp. tartışma programları, birbirine soru sorup-duran insanlarla doludur. sonra aşklar vardır; soruyla başlayıp soruyla biterler. ölümler olur, cenazeleri olur onların; sonları hep soru içerir. hastalar olur. ölümün bir de döşeği vardır. o döşeklerin başında bekleyen insanlar vardır. soru sormak zordur. O kişiye hakettiği bir deneyimi yaşatmak için de sorulur. İfadeyi güçlendirmek, düşündürmek, vb. sorular sorulur.Ahiret hayatının kendisi böyle "sonucu Allah tarafından bilinen sorular" üzerine kurulu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

https://twitter.com/kanaryamfenerli