4 Mayıs 2016 Çarşamba

Eseniler Topluluğu ESENİLER VE HZ İSA

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ İsa Peygamber'in de mensubu olduğu bilinen Eseniler Topluluğu'na aittir. Eseniler Kabala da dahil olmak üzere diğer gizli el yazmalarının şifreleriyle de yoğun olarak ilgilenmişlerdir

2 Mart 2016 Çarşamba

POLİTİK TARİH POLİTİLİZE TARİH

https://twitter.com/kanaryamfenerli

ENERJİ BİTİREN HALLER VE ENERJİYİ DENGELEYEN HALLER YORGUNLUKLA SAVAŞMAK

https://twitter.com/kanaryamfenerli /\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ ENERJİ BİTİREN HALLER---------------------ENERJİYİ DENGELEYEN HALLER STRES-----------------------------------------------------ÇİÇEKLERLE YAŞAMAK BELİRSİZLİK----------------------------------------------DİNLEDİREN MÜZİK BUNALTI----------------------------------------------------DOĞAL ALANLARA GEZİ DEPRESYON----------------------------------------------DÜZENLİ UYKU GERGİNLİK--------------------------------------------------GÜLÜMSEMEK GÜRÜLTÜ----------------------------------------------------GÜVEN HİSSİ GÜVENSİZLİK------------------------------------------------HOŞ KOKU İNANÇSIZLIK--------------------------------------------------HUZURLU YAŞAM KIZGINLIK------------------------------------------------------İNANÇ VE DUA MUTSUZLUK----------------------------------------------------İYİMSERLİK NEFRET------------------------------------------------------------SESSİZ ORTAMDA TATİL PARASIZLIK--------------------------------------------------------SEVMEK VE SEVİLMEK TELEVİZYON--------------------------------------------------------TEMİZ HAVADA YÜRÜYÜŞ Kronik yorgunluğun başlıca nedenlerinden biriside kalitesiz bir uyku uymanızdır. Kaliteli uyku için • Yatak odanızı rahatlatıcı loş bir hale getirin. • Kaliteli yatak, temiz çarşaf, doğru seçilmiş yastık. • Yatak odanızdan TV’yi çıkartın. • Hergün aynı saatte uyuyun • Yatak odanızın havasının temiz olması çok önemlidir. • Aşırı sıcak ve soğuk yatak odası uykuyu olumsuz etkiler. • Uyku öncesi ılık bir duş, sevdiğiniz bir kitap ve dinlendirici bir müzik yararlı olabilir. • Melisa ve papatya çayları kaliteli uyku için önemlidir. • Uykudan 4 saat öncesinde yemeği kesin. • Uykudan 2 saat öncesinden kafeinli içki, ilaç kullanılmamalı, ağır egzersiz yapmamalısınız. • Melatoni uyku kaçmalarında yararlı olabilir. • Kavakava, pasiflora, valeriana gibi bitkisel destekleri doktor önerisiyle kullanabilirsiniz. Enerji yükleyiciler Sevgi, çiçek, kahkaha, hoş kokular, yürüyüş, müzik, uyku, seyahat, huzur ve güven. Enerji bitiriciler • Gerginlik, bulantı, aşırı uyarılma, belirsizlik, güvensizlik, kızgınlık, nefret, umutsuzluk, gürültü, televizyon, depresyon, yetersiz mali güç. Yorgunluk ve mevsimler • Yorgunluk yakınmaları kış mevsiminde daha sıktır. • Enerjisizlik, güçsüzlük hali, aşırı yemek yeme isteği ve uykusuzluk eğilimi ile birlikte yorgunluk seyrediyorsa, muhtemelen sorun kış depresyonudur. • Tedavide psikolojik destek antidepresanlar denebilir. Bahar yorgunluğu • Nisan ayında sık görülür. • Polen alerjisi yorgunluğa neden olabilir. • Bazı kişilerde böbrek üstü ve diğer adaptasyon ayarlama merkezlerinin mevsimsel geçişlerde oluşturulması gereken bioritimleri ayarlayamamasıdır. Su ve tuz eksikliği ile gelen yorgunluk • Çay içmek bunu giderebilir. Çayla birlikte günlük 2.5lt su içmeye özen gösterin. • İdrar söktürücü ilaçlara dikkat edin. Yorgunluk için kullanılan takviyeler • C ve B vitaminleri (süt, yoğurt, et tahıllar, meyve, sebze) • Gingko Biloba bitkisi ve bu bitkiden elde edilen ilaçlar kullanılabilir.(50 mg’lık tabletleri günde 100-150 mg dozda kullanılır.) • Coenzim Q-10 150-300 gr’lık dozları yorgunluğu giderir, enerji verir. • L-Carnitine 300-500 mg’lık dozları yorgunluk için faydalıdır. • Pantotenik asit • Ginseng • Meyan Kökü • Siyah Üzüm ve Siyah Üzüm Çekirdeği • Keten Tohumu • Deve Dikeni Kronik yorgunluk sendromu BELİRTİLERİ - Gece terlemeleri.-Kilo kaybı veya kilo alımı.Ateş, üşüme hali.Boğaz ağrısı yakınması Boyunda ve koltuk altında lenf bezi, boğaz, kas ağrıları, geçici eklem ağrıları. Kas zayıflığı şikayetleri.Ağır güçsüzlük hissi, sabah yorgunluğu.Eklemlerde sabah sertliği.Konsantrasyon yeteneğinde azalma (odaklanma güçlüğü).Unutkanlık, baş ağrısı, depresyon hissi.Bunaltı hissi, gerginlik hali.El ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma. Sese duyarlılık.Tekrarlayan gribal enfeksiyonlar.Uyku süresi ve kalitesinde bozulma. Bazı hastalarda ise aşırı uyku eğilimi. ÇARESİ --Yorgunluk giderici mucize bir ilaçtan bahsetmek yerine yorgunluk sebebini belirleyip onu yok etmek daha önemlidir. Tiroid yetmezliği, gizli bir tiroid bezi tembelliği varsa uygun dozda tiroid hormonu vererek sorunu giderirseniz yorgunluk ortadan kalkar. Böbrek üstü bezlerinde, kortizon ve benzeri hormonların yapımında bir eksiklik varsa kortizonu yerine koyarak veya Florinef gibi tuz tutucu mineralokortikoid etkiye sahip ilaçlar kullanılarak yorgunluk sorunu azaltılabilir. Kansızlıktan ileri geliyorsa B12, folik asit veya demir kullanarak çok iyi sonuçlar alınabilir. Ailenizle veya işyerinizle ilgili sosyal ve psikolojik problemlerden kaynaklanabilir. Aşırı karanlık ve loş ışıkta çalışmak, sürekli olarak gürültülü bir ortamda bulunmak, soğuk veya sıcak bir yerde çalışmak da yorgunluğun nedeni olabilir. Tedavi amacıyla kullanılan bazı maddeler de vücuda sadece zarar verebilir. ABD'de yorgunluğu giderici ve uykuyu azaltıcı kafein tabletleri satılıyor. Kafein ağrı kesicilerde de kullanılıyor. Fazla miktardaki kafein vücuda zarar verir. Yorgunluğu belirli bir süre erteleyebilirse de ardından daha ağır ve daha uzun süreli yorgunluğa sebep olur. YORGUNLUK EŞİTLİĞİ ŞİŞMANLIK:Yorgunluğa bağlı hareketsizlik sorunu yanında aşırı yeme problemi de olayı karmaşık ve çözümsüz hale getirir. UYKU KAYBI: Uyku sorunları çok sık görülen bir refakat edicidir. Uykuya dalma güçlüğü, uyku bölünmeleri, bazen aşırı uyku eğilimi ile birliktedir. HASSAS BAĞIRSAK SENDROMU: Karında ağrı, şişkinlik, gaz sorununun ön planda olduğu ‘‘mutsuz bağırsak sendromu'' olarak da adlandırılan bu klinik tabloda nöbetler stres ve anksiyete ile yakından ilişkilidir. BAŞ AĞRISI: Kronik yorgunluk sorunu olanların çoğunda ensede yerleşik, gerilim tipi baş ağrısı mevcuttur. FİBROMYALGIA: Kas ağrıları ve hassaslığıdır. Ağrılar, özellikle boyun bölgesi, omuz, sırt ve kürek kemiği alanı, bel, kalça ve kalça ekleminin dış kısmı ile ayak bileğinin iç kısmında görülür. DEPRESYON VE ANKSİYETE (BUNALTI): Yorgunlukla birlikte neşesizlik, konsantrasyon bozukluğu, hafıza kaybı, aşırı sinirlilik ve uyku bozukluğu da mevcuttur. Bazen konsantrasyon ve karar verme yeteneğinin azalması, enerjisizlikle birlikte değersizlik veya suçluluk hissi gibi sorunlar da mevcuttur. Beden sinyallerinizi doğru algılamalısınız. Yorgunluğu hissettiğiniz anda aktivitenizi sınırlamalı, çalışma sürenize kısa dinlenme aralıkları koymalısınız. Günü tıpkı yürüyüş yapar gibi yavaş yavaş adımlamayı deneyin. İşlerinizi zamana yayarak gereksiz iş yoğunlaşmalarından kaçınabilirsiniz. Bir koltukta bir karpuz taşımanın her zaman daha doğru ve garantili olduğunu unutmayın. İşlerinizi başkalarına devredebilme cesaretini gösterebilirseniz daha az yorulursunuz. Güvenebileceğiniz yardımcılar edinin ve işlerinizi onlarla paylaşın. Bir önceki gün ya da her sabah günlük çalışma takvimini yapabilirsiniz. Oluşabilecek değişiklikleri, yeni iş ve düşünceleri, beklenmedik gelişme-görüşme ve konuşmaların sizi yormasını önleyin. Mümkünse oturarak çalışın, en az yorulduğunuz beden pozisyonlarınızı belirleyin. Çalışırken müzik dinleyin. Masanızda uygulayabileceğiniz gevşeme relaksiyon teknikleri öğrenin ve uygulayın. Yoganın hem egzersiz hem de dinlenme sağlayan sinerjisinden ve meditasyondan, reikiden, diğer yardımcı tekniklerden yararlanmayı deneyin. İyimser olun, olaylara olumlu bakın, yardımcı ve yapıcı olun. İyimser bir yaşam bakışını enerji verici, yorgunluk giderici sihirli bir tablet gibi kullanın. YORGUNLUKLA SAVAŞMAK NADH: Özellikle depresyon ile birlikte olan yorgunluk olgularında iyi sonuç alınan bir doğal destektir. Coenzyme-Q10: Uygun dozlarda hücrenin enerji üretim merkezleri olan mitokondride enerji üretimini arttırarak yorgunluğu azaltır. Magnezyum: İyi planlanmış bir magnezyum destek programı son derece iyi sonuç verebilir. Siberian Ginseng: Enerji verici etkileri nedeniyle çok yaygın kullanılan bir bitkisel destektir. B Grubu Vitaminler: Özellikle B12 vitamininden yararlanılabilir. Bağışıklık sistemini destekleyen, kan hücresi üretimini arttıran desteklerdir. C Vitamini: Böbrek üstü bezini destekler, bağışıklığı güçlendirir, doku iyileşmesini arttırır. Liquorice: Meyan kökü ekstrelerinin yorgunluk desteği olarak kullanımı çok eskidir. Böbrek üstü bezini destekler. Hipertansiyon sorunu olanların dikkatle kullanmaları gerekir. Glycyrrhizin aktif maddesi su ve tuz tutucu etki gösterir. St. John's Wort: Özellikle anksiyete ve depresyon ile birlikte olan yorgunluk sorunlarında iyi sonuç alınabilir. Hypericin aktif maddesi ile çok yararlı bir bitkisel destektir. Echinacea ve Astragalus: Uzun süreli yorgunluk sorunu olanlarda özellikle bağışıklık sistemi sorunlarının eşlik ettiği gözlenirse bu iki bitkisel destekten yararlanılabilir. Belirtilen bu destekleri sadece size önerilen tıbbi tedaviye yardımcı olarak, bir uzman desteği ile kullanmalısınız. Sevgi Gerginlik Çiçek Bunaltı Kahkaha Aşırı uyarabilirlik Hoş kokular Belirsizlik Müzik Güvensizlik Yürüyüş Kızgınlık Uyku Nefret Seyahat Mutsuzluk Tatil Gürültü Huzur Televizyon İyimserlik Depresyon Kahkaha Yetersiz mali güç Güven Tembellik http://books.google.com.tr/books?id=eTIAAwAAQBAJ&pg=PT4&lpg=PT4&dq=Enerji+bitiriciler+\+y%C3%BCkleyiciler...&source=bl&ots=gTh1lIEA7l&sig=uewAfBG45zdepx-kem9R8LegBnU&hl=tr&sa=X&ei=3MmjU-eGBcqg7Aax9IDwBw&ved=0CDwQ6AEwBA#v=onepage&q=Enerji%20bitiriciler%20\%20y%C3%BCkleyiciler...&f=false

UZLAŞMA KÜLTÜRÜ VE KUTUPLAŞMA FARKINDALIĞI

https://twitter.com/kanaryamfenerli

KÖTÜ ALIŞKANLIKTAN KURTULMAK.ÇÖREK OTU VE YANLIŞ TAHMİNLER

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Kötü Alışkanlıklardan Kurtulmak İçin Okunacak Dua 7 Fatiha suresi 7 Felak suresi 7 Nas suresi 7 Ayet el kürsi 7 ihlas 7 bardak suyu bir kabın içine koyun, bu duaları okuyup suya üfleyin ve 7 gün üstüste 1 er bardak bu sudan için. Biiznillah kötü alışkanlıklardan kurtulursunuz. Bir başka dua da şöyledir: Her gün 409 defa Ya tevvab celle celalühü okuyup bitince de Ya zül celali vel ikram derseniz allah kabul eder. İnşaAllah bütün kötü alışkanlıklarınız son bulur ÇÖREK OTUNUN FAYDALARI Vücudumuz doğası gereği, doymamış yağ asitlerini üretemediğinden bu yağ asitlerini dışarıdan karşılamak zorundadır.Bir gram çörekotu yağı da bu açıdan bir günlük ihtiyacımızı karşılamak için yeterlidir. ÇÖREK OTUNUN DİĞER ETKİLERİ • Çörek otunda bulunan nigellon ve alfa-pinen gibi eterli yağlar, solunum borusunun genişleyip krampların giderilmesini sağlar. Ayrıca öksürüğü hafifletir. İltihap giderici, ağrı dindirici ve idrar söktürücü etkileri de mevcuttur. Düzenli kullanımda kan şekerini düşürücü etkisi vardır. • İçeriğinde bulunan B1, B2 ve B6 vitaminleri, pek çok enzimin üretiminde önemli rol oynar. Çünkü bunlar, savunma ablukalarını yok edip boyun altı bezini ve dolayısıyla da savunma sistemini güçlendirir. Folasidi vitamini ise, kalp ve tansiyon problemlerinin oluşma riskini en aza indirger. Bununla birlikte hücre yenilenmesinde de gereklidir. • Beta karotin, A, E ve C vitamini, selen gibi antioksitler vücudun savunma sistemini destekler. ayrıca içeriğinde bulunan selen, zehirli maddelerin vücuttan atmasında destek olur. ÇÖREK OTUNUN FAYDALARI Bu kadar mükemmel olarak yaratılan çörek otu, bütün bu özellikleri ile: • Mikrop, virüs ve mantarlara karşı etkili bir savunma aracıdır. • İfraz boşaltıcı ve solunum borusunu genişleticidir. • Kan şekerini düşürür. • Damar hastalıklarını engeller. • İdrar söktürücü özelliği ile safrayı rahatlatır. • Vücuttaki zehirlerin atılmasını sağlar. • Hazmı kolaylaştırır. • Yaraların daha hızlı iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmelerini hızlandırır. •Alerjiyi engeller. • Savunma sistemini dengeler. • Hormon sistemini ve ruh hâlini güçlendirir. ÖZEL HALLERDE FAYDALARI • Çörek otu, müzmin hastalıklarda şaşırtıcı derecede iyileşmeler sağlar. Çocuklarda özellikle sinir ve deri sorunlarına, astım ve alerji sorunlarına da çok iyi gelir. • Çörek otu ürünleri (yağ ve ezilmiş bal karışımlı) hamilelik döneminde oluşan şikayetleri en aza indirir. Yan etkisi olmayıp, hamilelik dönemindeki bayanlar ve bebeklerini ana sütüyle beslemeyi tercih edenler için sütün kalitesini arttırarak bebek için daha faydalı olmasını sağlar. • Egzamalı cilde sık sık çörek otu yağı tatbik edildiğinde deri hızlı iyileşir. Yine deri hastalıklarında mikrop öldürücü etkisi nedeniyle çok yararlıdır. BAZI HASTALIKLARDA ÇÖREK OTU • Hazımsızlık ve mide şişkinlikleri gibi sorunlarda çörek otunun etkisi eski zamanlardan beri bilinmektedir. • Hemoroite problemine iyi gelir, çünkü damarları güçlendirerek kan dolaşımını arttırır. • Romatizma, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol gibi metabolik hastalıklar için çok etkilidir. • İktidarsızlık ve kısırlık sorunlarında da yine etkili bir destekleyicidir. Çünkü çörek otu, cinsî hormonları düzenlemekte, bedenî ve ruhî olarak zindelik ve dinçlik vermektedir. • Çörek otu yağı kadınlardaki regl dönemi sancılarına ve diş ağrılarına karşı yine başarılı sonuçlar elde edilmektedir. SAĞLIKLI OLMAK İÇİN ÇÖREK KÜRÜ İçeriğinde bulunanlarla savunma sistemine, metabolizmaya ve hormonlara iyi gelen çörek otu, vücudu toksinlerden arındırır, kan dolaşımını güçlendirir ve bağırsakların düzenli çalışmasını destekler. Cildi berraklaştırır. Düzgün bir cilde, parlak saç ve gözlere sebep olur. Sağlıklı ve hayat dolu bir görünüm oluşturur. Çörek otu savunma (immün) sistemini güçlendirdiğinden, kanser, AIDS gibi çağın hastalıklarına karşı tavsiye edilmektedir. Yine tansiyon ve ateş düşürücü ve doğal antibiyotik tesirleriyle yaygın hastalıklara da çare olmaktadır. Başta astım ve polen alerjisi olmak üzere alerjik hastalıklara, saç dökülmesi ve kepek gibi problemlere karşı da etkilidir. ÇÖREK OTU NASIL KULLANILIR? Kurutulan tohumlar baharat şeklinde, suda kaynatılarak ya da yağı çıkarılarak tüketilir. Güzel kokulu bir baharat olarak kullanımı çok yaygındır. Çörek otunun tohumlarından elde edilen çörek otu yağı saç dökülmesinde ve saçlı deride oluşan kepeğe karşı oldukça etkilidir. Sirke ile kaynatılıp gargara yapıldığında diş ağrılarına iyi gelir. Suyu ile sivilcelere pansuman yapıldığında sivilceler üzerinde etkili olduğu görülmüştür. - Bir teoriye göre, çörek otunun kemoterapi ilaçları ve radyoterapi tedavisi ile birlikte kullanılması, çörek otunun anti oksidan etkisi nedeniyle bu tedavi yöntemlerinin etkisini azaltabilir A- Dondurma boğaz şişirmez. -Kişinin ifade edilmemiş duyguları veya sözleri vardır,bunlar onun boğazını şişirir; B- Islak saçtan kimse migren olmaz, çünkü Migrenin psikolojik sebebi- kontrolcü, her şeyi ben bilirim davranışlar ve mükemmeliyetçi kişilikten kaynaklanır. Islak saçtan sadece kafanız üşür ama sizi asla hasta etmez. C- Camın açık olması ne güzel odanıza oksijen girer, üşümeniz ise sizin kendinizi herhangi bir konuda "yalnız" hissetmeniz. Sevilmediğinizi hissettiğinizde, çok değer verdiğiniz sizi terk ettiğinde, herhangi bir konuda dedikoduya mağruz kaldığınızda yalnız kalır ve üşürsünüz. D- Yemek aynı yemeği başka zaman da tadına vararak yemişsinizdir, şimdi ne oldu da yemek dokunda. Yemek yemektir! Sizin o gün "kabul" edemediğiniz bir şey yaşadığınızda, mide kabul edemediği olay ile dolu olduğu için başka bir şey kabul edemez. Size de bulantı veya ağrı yapar. E- Burnunuz akıyorsa ne güzel sizi siz olun sakın onu durdurmayın, çünkü burun İdrar torbasına bağlantılı olduğundan, bedende biriken negatif duygular sinüzite neden olur ve buruna en yakın olduğu için en çok fazla aktığı yer, bırakın beden kendisini negatif düşünce ve duygulardan arındırsın. Nezle olsanız bile. Olun, beden toksinleri atar ve sizde iyileşirsiniz. F- Fıtık olduğunuz dönem birlikte olduğunuz sevgili, ortak veya iş size uygun birimiydi? Beden sizin uyumsuzluğunuzu haberdar etmeye çalıştı, sizde anlamayınca beden sizi "fıtık" etti. G- Sırt ağrınıza gelince rüzgarı suçlamaya gerek yok, çünkü siz aldığınız "fazla sorumlulukla" kendi sırtınıza zarar verdiniz. H- Bel ağrısı genellikle kişinin yaşadığı "para endişesinden" kaynaklanır. Kimde bu sorun yok ki, zenginde, fakirde, genellikle herkeste olabilir. Para endişesini Bolluk ve Zenginlik düşüncesine dönüştürürseniz bel ağrınız bir süre sonra sizle vedalaşacaktır. J- Kulak ağrısı, sağırlaştırmaz! Kulağınız duymayı ret ettiği bir durum la ilgili olabilir,beklediğiniz bir haber gelmediğinde ve beklentide olduğunuzda, veya duyduğunuz bir şey sizi rahatsız ettiğinde, yaşanan bu durumlardan kulak kendi görevini yerine getiremez ve kendini kapatır. K- Her düşen ayağını burkar mı, bir gözlemleyin. Hayır. Düşmenin sebebi bedende biriken negatif enerji boşaltılması için beden kişiyi "güm"letir, ayak burkmanın sebebi de hoşlanmadığınız veya öfke ile çıktığınız bir yola çıktığınızda ayaklar sizi oraya götürmek istemiyor ve yarı yolda "ayak burkulması" oluyor. http://www.islahhaber.net/ibrahimaleyhisselaminbicagisuriyede.html http://yenisafak.com.tr/video-galeri/cemaatin-futbol-plani-desifre-oldu/17290?utm_source=yenisafak-facebook&utm_medium=yenisafak-facebook&utm_campaign=yenisafak-facebook http://www.islamidusunce.net/forum/index.php?topic=2034.0;wap2 http://www.uludagsozluk.com/k/david-ben-gurion/ http://arsiv.salom.com.tr/news/print/6442-Istanbul-Universitesinde-David-Ben-Gurions.aspx http://www.haber11.net/haberlergos-8676-1932lerin_bozuyuku_.html http://www.haber11.net/haberlergos-8648-bozuyukun_kurumlar_vergisi_rekortmenleri.html

UZAK DOĞU KÜLTÜRÜNDE BEYAZ KARANFİL VE TİLKİ

https://twitter.com/kanaryamfenerli /\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ UZAK DOĞU KÜLTÜRÜNDE BEYAZ KARANFİL ÖLÜMÜ TEMSİL EDER. TİLKİ İSE İNTİKAM DIR VE ŞEKİL DEĞİŞTİREN YARATIK OLARAKTA BİLİNİR. fhengshui’den faydalanmak pek moda: Rüzgar gülleri, su sesleri, Japon balıkları, ağzında delik para tutan kurbağalar ADAÇAYI Eşler arasında "Biz iyi bir aileyiz" mesajıdır. AKASYA (PEMBE VEYA KIRMIZI) Güzellik, zerafet ve incelik; "Seni beğeniyorum." AKASYA (BEYAZ) Dostluk; "Bizimki temiz bir sevgi, belki biraz arkadaşça..." AKASYA (SARI) Platonik aşk, isimsiz aşık... ANANAS "Sen kusursuz birisin!" ARDIÇ "Seni koruyacağım!" AYÇİÇEĞİ (ÇİÇEK OLARAK) "Sana tapıyorum!" BADEM "Aşkımızın sürmesini ümit ediyorum." BİBERİYE Anma ÇAN ÇİÇEĞİ "Aşkımıza sadakatle bağlıyım!" ÇİNGÜLÜ "Zarif ve çok güzelsin!" ÇUHA ÇİÇEĞİ "Çok güzelsin." DEFNE Terfi eden kişilere gönderilir; "şan, ün, görkem" anlamı taşır. EĞRELTİOTU Samimiyet. ELMA "İtiraf etmem gerekirse, seni görünce şeytana uyasım geliyor; ya senin?" ERİK "Sözüme sadık kalacağım." FESLEĞEN İyi dilekte bulunmak için. FINDIK "Barışmak istiyorum!" FULYA "Sevgilim, geri dön!" GARDENYA "Beni unutma; gerçek aşkımsın..." GELİN EL ÇİÇEĞİ "Mutlu olabiliriz." GÜL Sevgiyi ifade eder. GÜL (PEMBE) "Arkadaşımsın." GÜL (KIRMIZI) "Seni seviyorum; ihtirasla bağlıyım sana!" GÜL (KIRMIZI & BEYAZ) Birliktelik isteği. GÜL GONCASI (KIRMIZI) "Genç ve güzelsin." HANIMELİi "Sana olan bağlılığım sonsuza kadar sürecek." HERCAİ MENEKŞE "Beynimi işgal ediyorsun; ama ben bu durumdan şikayetçi değilim..." IHLAMUR Evli çiftler için "Seni seviyorum" anlamı taşır. İSPANYOL YASEMİNİ "Bence, sen çok seksi ve şehvetlisin!" KAKTÜS İçtenlik; "Aşkımız için zorluklara katlanmalıyız!" KAMELYA "Kusursuz bir aşıksın!" KARANFİL Kişinin kendine olan öz saygısını ve güzelliği ifade eder. KARAÇALI "Dostluğumuz uzun ömürlü olsun!" KARANFİL (KOYU KIRMIZI) "Kalbimi kırdın!" KARANFİL (PEMBE) "Seni unutmayacağım..." KARANFİL (KIRÇILLI) "Üzgünüm, ama bitmek zorunda..." KARANFİL (SARI) "Beni hayal kırıklığına uğrattın!" KREZENTEM (BEYAZ) "Bana gerçeği söyle!" LALE Aşkı ifade eder. LALE (KIRMIZI) "Aşkımı itiraf etmek istiyorum!" LALE (ALACALI) "Gözlerin çok güzel." LALE (SARI) Umutsuz aşkı ifade eder. LEYLAK (MOR) "Sana ilk görüşte aşık oldum!" LEYLAK (BEYAZ) "Hoş ve namuslu birisin." MENEKŞE Alçakgönüllüğü ifade eder. MENEKŞE (MAVİ) "Sana sadık kalacağım." MENEKŞE (MOR) "Düşüncelerimi zaptettin!" MELEKOTU "İlham kaynağımsın." MERSİNAĞACI "Çok mutluyum, çünkü seni seviyorum!" MİMOZA "Fazla alıngansın!" NANE "Sana karşı içimde sıcak hisler besliyorum." NERGİS "Saygılarımla..." ORKİDE "Aşkım, sen çok güzelsin, sen çok özelsin!" ÖKSEKOTU "Sorunların üstesinden geleceğim." PAPATYA Temiz bir kalbin simgesi. PAPATYA (BAHÇE) "Fikirlerini paylaşıyorum." PELESENK Sabırsızlık; "Aşkım, daha fazla bekletme!" PETUNYA "Umudunu yitirme!" PORTAKAL Karşılıklı aşk; "Ben de seni seviyorum." REZENE Övgüye değer. SARDUNYA "İçin rahat olsun, her zaman yanındayım!" SARMAŞIK "Aşkıma sadığım!" SEDİR YAPRAĞI "Senin için yaşıyorum." SÜSEN ÇİÇEĞİ "Sana bir haberim var!" SÜSEN ÇİÇEĞİ (SARI) İhtiraslı bir aşk. ŞEFTALİ "Seninim!" YASEMİN "Güzel ve çekicisin." YENİBAHAR "Acını paylaşıyorum." ZAMBAK (SARI) "Seni neşeli ve nazik (çekici) buluyorum!" ZEYTİN "Barışalım!" Anadolu kültürünün temsilcileriyiz. Bizde kaşık var, ayna var, yeşil kese var, karanfil var, nazar boncuğu SARIMSAK, KARANFİL, ÇÖREK OTU: Ağır kokusu nedeniyle sarımsağın kötü enerjili yansımaları durduracağı düşünülür. Karanfilin de her türlü kokuyu ‘mislik’ ile temizlediği için olumsuz duyguyu olumluya çevirdiğine inanılır. Ölüm hariç her derde deva olarak, Kuran- Kerim’de adı geçen ‘çörek otu’nun da Anadolu’da kullanımı çok yaygın. KAŞIK herkesin bir arada olduğu akşam yemeği sofrasında evlenmek isteyen genç erkek ise, kaşığını, sofranın ortasındaki yemeğin ortasına dikine saplar.genç kız da sofraya bir eksik kaşık koyar ya da kaşığını saklayarak yemeğe iştirak etmez YEŞİL RENK -paraları yeşil kumaşa sarmak, içi yeşil keselere koymak, paranın değdiği yere denk gelecek şekilde içi yeşil küçük bohça ve çıkınlarda muhafaza etmek maddi zenginliği çoğaltarak, daha da önemlisi bereketlendirerek tüm ihtiyaçların karşılanmasına vesile olur. AYNA Yarattığı yansıtma nedeniyle olanı fazla gösteren ayna, genelde evin girişinde bulunur. Açılan kapı ile dışarıyı içeriye, içeriyi dışarıya gösterdiği için, kainatın sunduğu tüm cömertliği almak ve kabul etmek, yeri geldiğinde vermek ve yeniden çoğalmak misyonunu yüklenir. Aydınlık ve parlaklık sembolü de olduğu için, gelen çoğalışın ferahla kullanımına işaret eder. Ev çiçekleri, dışardaki sonsuz varoluşun ve dönüşüm içindeki sınırsız bereketin evlerimize taşınma sembolüdür. Çiçeklerin yeri genellikle mutfak penceresidir. Çünkü bereket mutfaktan başlar, çünkü hanenin aşı mutfakta pişer, çünkü ocak mutfakta tüter ve bereketin kaynağı mutfaktır.

PİRİNÇ Tüm kültürlerde bolluk ve bereketin sembolüdür. Hemen tüm kavimlerde ve inanışlarda, beyaz saf rengi, parlak dokusu, birlikten çokluğa ulaşmanın sembolüdür. Törensel yemeklerde baştacıdır. Nuh’un Gemisi’nde tüm malzemelerin bir araya getirilerek pişirildiği bereket sembolü çorbada ya da aşurede de yeri vardır. Anadolu kültüründe de yeni evliler düğün evine girerken gelinin duvağı üzerinden avuç dolusu serpilerek kurulacak yuvaya bolluk ve bereket dilemenin göstergesidir.

BİTKİLER-ÇİÇEKLER bereketin evlerimize taşınma sembolüdür. Çiçeklerin yeri genellikle mutfak penceresidir. Çünkü bereket mutfaktan başlar, çünkü hanenin aşı mutfakta pişer, çünkü ocak mutfakta tüter ve bereketin kaynağı mutfaktır.

ALTIN ve GÜMÜŞ PARA Kadınların taktığı feslerin üzerinde, gelin alınlıklarında, kolye ve kemerlerde hep altın ya da gümüş paralar kullanılır. Bazen de parayı çağrıştıran ve sembolize eden ‘penez’ adlı madenler takılır. Bunların kullanım amacı, yok ile var arasındaki dengenin olma haline geçişidir.

KINA -el ve ayağa yakılan kına aşkın evlillikteki gücüdür.koyu renkli kına şansın simgesidir.6000 yıldır afrika,ortadoğu,hindte vardır.

GELİNLİK-Batıda beyaz renk gelinin ruhunun temizliğini.UZAKDOĞUDA KIRMIZI GELİNLİK Şans getirdiğine inanılır.

DUVAK-kötü ruh ve nazardan korunma.duvağın yüzü örtmesi ve nikahtan sonra damadın açması masumiyettir.

http://kisi.deu.edu.tr/gonul.sogulcakli/biliyor.html

http://www.aakocluk.com/dugunlerin-sembol-ve-simgeleri/

RUH İKİZİ

https://twitter.com/kanaryamfenerli

DOĞAÇLAMA

https://twitter.com/kanaryamfenerli

YUŞA KİTABESİ-HZ DAVUDUN KILICI-HAFIZ MUHAMMED /MÜŞTAK BABA

https://twitter.com/kanaryamfenerli /\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ AYIN ÖNDE GÜNEŞİN ARKADA OLMASI 2320 MÜHİMDİR TAMAM HAFIZ MUHAMMED MÜŞTAK BABA OLMASI KUVVETLİ. MAKAMIN OĞLU 2015 AYNI TARİHİN HZ DAVUDUN KILICINDA DA VAR KONSTANTİNDE SAVAŞ ÇIKMASI ŞECERETÜL NURANİ DE SİN ŞINA GİRMESİ -MUHYİDDİN ARABİ HZ MEHDİ HKN. -benim ümmetim 1400 den sonra gelcek- 1500 olabilir. şam emiri sibag peygamberin su içtiği kap topkapıda envanterde gümüş tas olarak geçiyo. eyüp sultan latin istilası sırasında yıkıldı.ibn batuta ziyaret

ABD'nin gizli tarihi ZODYAK ÇAĞI

https://twitter.com/kanaryamfenerli

Chalmers Johnson

https://twitter.com/kanaryamfenerli /\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Chalmers Johnson Ashby (6 Ağustos 1931 - 20 Kasım 2010) [1] Amerikalı yazar oldu ve emekli profesör ve California Üniversitesi, San Diego . O görev Kore Savaşı , bir danışmanı oldu CIA 1967-1973, ve de Çin Araştırmaları Merkezi'ni başkanlığında California, Berkeley Üniversitesi 1967-1972. [2] O ile de başkanı ve kurucularından Steven Clemons ve Japonya Politikaları Araştırma Enstitüsü (şimdi dayanıyordu San Francisco Üniversitesi ), Japonya ve Asya hakkında kamu eğitimini destekleyen organizasyon. [3] O da dahil olmak üzere çok sayıda kitap yazdı en son, sonuçları üç muayenesi Amerikan İmparatorluğu : Blowback, İmparatorluğun Acıları ve Nemesis: Amerikan Cumhuriyetin Son Günleri. Eski bir soğuk savaşçı , ABD için onun korkularını değiştirildi: "Bir ulus, bir veya diğer bir demokrasi ya da emperyalist olabilir, ancak her ikisi de olamaz. Emperyalizmin yapışıyor, o, eski gibi olacak Roma Cumhuriyeti , hangi bizim sistemin çok gibi, modellenmiş Eski Roma Cumhuriyeti, bir iç diktatörlük demokrasisini kaybedersiniz. " [4] Biyografi Johnson 1931 yılında doğdu Arizona, Phoenix . 1953 yılında ekonomi alanında lisans ve yüksek lisans ve doktora aldı de siyasal bilimler sırasıyla 1957 ve 1961 yılında. Onun ileri derece Hem geliyordu California, Berkeley Üniversitesi . Johnson 1956 yılında eşi Sheila, Berkeley'de bir genç, bir araya geldi ve onlar evli Reno, Nevada Mayıs 1957. [5] Sırasında Kore Savaşı , Johnson Japonya'da bir deniz subayı olarak görev yaptı. [6] O, bir gemide (üzerinde haberleşme memuru LST 883 ) "adlı savaş Çinli tutukluları taşıyan feribotlara ile görevli Güney Kore'ye geri Kuzey Kore limanlarına. " [5 ] 1992 yılında öğretmenlikten emekli oluncaya kadar 1962 California Üniversitesi'nde siyaset bilimi dersleri verdi. O en iyi Çin ve Japonya'nın konularda yaptığı burs için kariyerinin başlarında biliniyordu. [7] Johnson köylü milliyetçiliği üzerine kitabında Çin ile sosyal bilim burs 10 veya 15 yıldır gündemini belirledi. Japon Onun kitabı MITI ve Japon Mucizesi, Uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanlığı , ülkenin gelişiminin önde gelen bir çalışmadır ve bu gelişme, politik ekonomi denilen ne olabilir alt alanı yarattı. O dönem "icat gelişimsel devlet ". Bir kamusal entelektüel olarak, o ilk Amerikan eleştirilmekte "Japonya revizyonistler" liderliğindeki liberal ekonomi modeli olarak Japonya ile; Japon ekonomisi 90'lı yılların ortalarında ve ötesinde durakladı olarak kendi argümanlarını görünümünde soluk. Bu dönemde, Johnson için bir danışman olarak görev Ulusal Tahminler Dairesi , parçası CIA Çin ve analizine katkıda Maoizm . [8] Johnson üyeliğine seçildi Fen American Academy 1976 yılında. O Çin Araştırmaları Merkezi Direktörü (1967-1972 olarak görev yaptı [2] ) ve Berkeley'deki Siyaset Bilimi Bölümü Başkanı ve önemli bir dizi düzenledi alan çalışmaları akademik mesaj var. O önemine güçlü bir mümin idi dil ve ciddi araştırma için tarihsel eğitimi. Geç kariyerinde o "bir eleştirmen olarak da bilinen oldu rasyonel seçim , özellikle Japon siyaset ve ekonomi politik çalışmada "yaklaşımları,. Johnson, belki de, en iyi Amerikan emperyalizminin keskin bir eleştirmeni olarak bugün bilinir. Onun kitabı Blowback (2000), 2001 yılında bir ödül kazandı Columbus Vakfı önce , 2004 yılında yayınlanan İmparatorluğu. Acıları, post-için Blowback gelen delil ve argüman güncellenen 2004 yılında güncelleştirilmiş bir sürümü yeniden yayımlanan 9 / 11 çevre ve Nemesis üçlemesini varmıştır. Johnson bir uzman olarak yer aldı konuşan kafa içinde Eugene Jarecki yönettiği filmde Why We Fight , [3] de 2005 Büyük Jüri Ödülü'nü kazandı Sundance Film Festivali'nde . Geçmişte, Johnson da Los Angeles Times, Kitap London Review, Harper Magazine, ve Milleti için yazmıştır. Blowback serisi Johnson icra inanıyordu Amerikan hegemonyasının dünya üzerinde yeni bir form oluşturmaktadır küresel imparatorluk . Geleneksel imparatorluklar, kolonileri yoluyla tabi halklar üzerinde kontrolü muhafaza Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD'nin stratejik çıkarları vardır dünyada askeri üsleri yüzlerce geniş bir sistem geliştirdi oysa. Uzun zamandır Soğuk Savaşçı , o alkışladı Sovyetler Birliği'nin çözülmesini : "Ben soğuk bir savaşçı olduğu konusunda hiçbir şüphe yok ben Sovyetler Birliği'nin gerçek bir tehdit oldu ben hala öyle düşünüyorum inanıyordu...." [9] At Aynı zamanda, ancak, o sonra siyasi bir uyanış yaşadı Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla yerine kendi silahlı kuvvetlerini terhis arasında ABD'nin ekonomik ve politik hem de sorunlara askeri çözümler üzerinde olan bağımlılığını hızlandırılmış belirterek,. (Gerçek yerli savunma farklı olarak) bu militarizmin sonuç daha ABD ve müttefiklerine karşı terör, evde çekirdek demokratik değerlerin kaybı ve nihai bir felaket Amerikan ekonomisinde . O bu konuyla ilgili yazdığı dört kitap, ilk üç Blowback Üçlemesi olarak adlandırılır: Blowback: Amerikan İmparatorluğu'nun Maliyetleri ve Sonuçları Chalmers Johnson Nemesis son bölümde Blowback amacını özetledi. "Blowback, ben biz dünyada nefret neden açıklamak için yola. Kavram" blowback "sadece bizim hükümet, yabancı ülkelere ve yapmış. Elimizdeki sayıda yasadışı operasyonlar için misilleme atıfta şeyler misilleme anlamına gelmez . o 11 Eylül 2001 tarihinde yani olağanüstü yaptığı gibi - - Amerikan kamu bağlamında olayları koymak mümkün onlar eylemlerine destek eğilimi Yani Amerikan halkı tamamen gizli tutuldu yurtdışında yürütülen bu misilleme gelince demektir. böylece en sık Blowback başka bir döngüsü için zemin hazırlamak, faillere karşı saldırmak amacıyla., bu üçlemenin ilk kitabı olarak, ben, bir millet olarak bugün karşı karşıya ikilemleri anlamak için tarihsel arka bazı sağlamak için çalıştı, ancak akademik eğitim alanı - - Ben Asya'ya odaklanmıştır. Ortadoğu'ya daha " [10] İmparatorluğun Acıları: Militarizm, Gizlilik, ve Cumhuriyetin Sonu Chalmers Johnson Nemesis son bölümde İmparatorluğu'nun Acıları niyeti özetlemektedir. "İmparatorluğun Acıları için ve istilalar ve mesleklerin başlatılması Amerikan hazırlıkları sırasında yazılmış Afganistan ve Irak'taki . ben bizim Dünya Savaşı'ndan bu yana sürekli askeri yığınak ve şu anda diğer insanların ülkelerde korumak 737 askeri üsler çalışmaya başladı. Bu üslerinden imparatorluk bizim küresel somut tezahürüdür hegemonyası , ve biz yaptık blowback uyaran savaşların çoğu kendi gerçek amaç olarak sürdürebilir vardı ve bu ağın genişletilmesi Biz imparatorluğun bir biçimi olarak bu denizaşırı dağıtımlar sanmıyorum.; Aslında, Amerikalıların çoğu bu tür mahkumların tedavi olarak, gerçekten şok edici bir şey çıkana kadar hiç onlara herhangi bir düşünce vermeyin Guantanamo , bizim dikkatimize getiriyor. Fakat bu bazlar bitişiğinde yaşayan ve kasıntı askerleri ile uğraşan insanlar kim bazen kavga ve antik insanlar gibi, onların kadınlar kesinlikle emperyal anklavların olarak düşünmek tecavüz Iberia ya da on dokuzuncu yüzyıl Hindistan'da yabancı sömürgeciliğin kurbanı olduğunu biliyordu. " [10] Nemesis: Amerikan Cumhuriyetin Son Gün Chalmers Johnson kitabın Nemesis amacını özetlemektedir. "Nemesis, ben mevcut davranış yol açabilir olduğu tarihsel, siyasi, ekonomik ve felsefi kanıt sunmaya çalıştık. Özellikle, ben yurtdışında imparatorluk kaynaklarını ve kaçınılmaz olarak bizim iç demokrasiyi kesecek taahhütlerini gerektirir ve sonunda bir askeri diktatörlük ya da sivil eşdeğerini üretmek korumak inanıyorum. Bizim milletin kurucuları iyi anladığını ve hükümet bir form oluşturmak için çalıştı - bir cumhuriyet - oluşmasını engellemek olacaktır. Ama çok büyük ayakta orduları, hemen hemen sürekli savaşların birleşimi askeri Keynesciliğinin ve yıkıcı askeri harcamalar bir imparatorluk başkanlığının lehine bizim cumhuriyetçi yapısını tahrip var. Biz imparatorluk tutmak uğruna bizim demokrasi kaybetme doruk vardır. Bir millet bu yolda başladıktan sonra, bütün imparatorluklar için geçerli dinamikleri devreye girer -. Izolasyon, yayılmacılık, emperyalizme karşı güçlerin birleşmesi ve iflas Nemesis . ücretsiz bir millet olarak hayatımız sinsice " [10] Empire Sökme: Amerika'nın Son En İyi Umut . Johnson Amerika Birleşik Devletleri Amerikan hegemonyasını ters ve Amerikan devlet İmparatorluğu Sökme tarafından listelenen korumak nasıl özetliyor CIA ": Yeni Kamu Edebiyatı İstihbarat İstihbarat Subay Kitaplık", in [11] derlenmiş ve Hayden B. Peake tarafından gözden. 20 Kasım 2010 tarihinde, Chalmers Johnson evinde romatoid artrit komplikasyonları uzun bir hastalıktan sonra öldü

SES MEDİKASYON

https://twitter.com/kanaryamfenerli

DEPRESYONUN İLAÇLA TEDAVİSİ.

https://twitter.com/kanaryamfenerli

Lagocephalus sceleratus BALON BALIĞI

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Lagocephalus sceleratus ( Gmelin balık top veya balon gümüş grubun ortak adları ile bilinen, 1789), ya da gümüş bantları , , balık güvenli , ve balık-tavşan , bir olan kemikli balık ait tuzlu su aile arasında Tetraodontids . Habitat ve Dağıtım Bu Hint ve Pasifik okyanusları tropikal ve ekvatoral bölgelerde yaygın bir türdür. Tarafından lessepsian göç , o gitti Kızıldeniz için Akdeniz Doğu tarafından Süveyş Kanalı'nın . Kıyı sularında 'katıldıktan sonra İsrail , güneyindeki Türkiye ve ada Rodos , hayvan adasının kıyı sularında ilk kez yakalandı Lampedusa 2013 sonunda . , Kayalık kıyıya hatta çok yakın, ama o (Kızıldeniz) 250 metreye kadar yakalandı yakınında açık su Bu balık yaşıyor. Tanım Balık çok benzer Lagocephalus lagocephalus (o) , ama daha ince olan ve bir olan kuyruk yüzgeci simetrik. Ayrıca korku içinde su yutmak için yeteneğine sahiptir. Bu gri veya koyu Lekeli ve beyaz bir karın ile sırt kahverengi vardır. Büyük ve gösterişli gümüş şerit yamaçlarını süslüyordu. Bu 40 santimetre kadar ölçer. Tedarik Türler omurgalı beslenir bentik . Üreme Yumurta ve larvaları vardır pelajik bölge . Insanlara Tehlike Balon gümüş bantları zehirli balık: Bu balıkların bazı bölümleri gerçekten bir madde içerir ( tetrodotoxin solunum felci nedenleri ve sorunlara neden olmaktadır) kan dolaşımı . Ölümcül zehirlenme vakaları olmuştur Mısır ve İsrail . Lagocephalus sceleratus (Gmelin 1788) İngilizce: Elongated puffer Familya Özellikleri; İki ayrı yan çizgiye sahiptir. Altta olan yan çizgi deri katlanmasının altında bulunur. Kuyruk sapı dardır. Kuyruk yüzgeci hilal şeklindedir. Burnun her iki tarafında az gelişmiş bir papilla ile birlikte iki adet burun deliği bulunur. Vücudun gerisinde pul bulunmaz Tüm okyanuslarda bulunur. Tür özellikleri; · Şişkin olmadığı hallerde uzun ince bir vücut yapısına sahiptir. · Başta, başın arkasında ve vücudun gerisinde kuyruğa kadar dikenler bulunur. · Dorsal Yüzgeç Işınları 11-13, Anal yüzgeç Işınları 9-12, Pektoral yüzgeç ışınları 16-18 adettir. · Tüketilmesi açısından zehirli bir türdür. Habitat özellikleri; kayalıklarında bulunur. Demersaldir. 10 ila 50m derinliklerde bulunur.(100m’de tespit edilmiştir.) Beslenmesi; Bentik omurgasızlarla ile beslenir. Üremesi; Yumurtalar ve Larvalar pelajiktir. Dünya üzerindeki dağılımı; İndo-Pasifik kökenli bir türdür. Kızıldeniz’den Akdeniz’e Süveyş Kanalı yoluyla göç etmiştir. Türkiye ve İsrail tarafından birçok birey yakalanmıştır. 'Ölüm, genellikle balığın tüketilmesinden sonra 6-24 saat içerisinde gözlenmektedir. 17 dakika sonrasında ölümün gerçekleştiği vakalar da görülmüştür. Bu toksin için minimum letal doz, 50 kg bir insan için 2 mg'dır. Toksinin vücuttan atılması için belirli bir tedavi yoktur. Herhangi bir antidot ya da antitoksin de bulunmamaktadır. Vücut kendisini detoksifiye edene kadar suni respiration yapılır. Çünkü ölüm nedeni respiratoral kas paralizidir'.Lsceleratus'un bilinen tek faydalı özelliği ise içerdiği toksinin bir kaç yıldır farmakolojik alanda kullanımıdır'TTX, sodium kanalı bloklayıcısı olduğu için nörofizyoloji alanında büyük öneme sahiptir. Türün, kanser hastalarında etkili bir ağrı kesici olarak kullanılabileceği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Sodyum kanallarını hızlı bir şekilde bloke ettiği için kardiyak aritmi, migren, romatizma, nevralji, eroin yoksunluğu tedavilerinde kullanılabilirliği kanıtlanmıştır.deniz canlılarının türlerini yok ederek balıkçılara da büyük zararlar verit. aynı zamanda blow fish(uyuşturan balık),swell fish (kabaran balık), puffers (kirpi balığı), fugu (en yaygın olarak bilinen adı)globe fish (küre balığı) olarak da bilinmektedir.bu zehirli deniz balıkları tetraodantidae familyasının üyeleri olup dört dişli balık olarak adlandırılırlar. 120 civarında puffer fish türü mevcut olup yaşam alanları farklılık gösterse de genellikle sıcak,derin olmayan tropikal bölgelerden astropikal bölgelere kadar yaşama alanı bulurlar.bu bölgeler batı hindistan,japonya,çin,filipinler,meksika ve tayvandır.güney asya ve filipinlerde akarsu ağızlarında ve su altı ormanlarında ( mangrove ) yaşamaktadır. japonya'da bu balığın yanilmesine büyük bir zarafet ve incelik gözüyle bakılmakta ve lokantalarda 200 dolara alıcı bulabilmektedir. ancak balığın derisinde,karaciğerinde,doku ve kaslarında tetradodoksin(ttx) adı verilen toksin madde bulunmaktadır.bu madde ısıya karşı stabil olduğundan balıkları pişirmek ya da dondurmak toksinin kuvvetini azaltmaz. özel olarak yetiştirilen ve sertifika sahibi şef aşçılar tarafından bu balıklar hazırlanmaktadır.yine de yılda iki yüzden fazla zehirlenme vakası görülür ve bunların yarısından fazlası ölümle sonuçlanır. toksin devinimi tetradodoksin ve alkoloid besin yönünden çok zengin olan med-cezir bölgelerinde yayılan bir deniz yosunu türü olan dinoflagellatelerde bulunmaktadır.ttx'in gerçek merkezinin vibrionaceae ve pseudomonas adı verilen bakteri türlerinden türediği düşünülmektedir.kabuklular,yumuşakcalar,süngerler ve deniz kestaneleri ise dinoflagellateler ile beslenmektedirler.balon balıkları (puffer fish) bu deniz canlıları ile beslendiklerinden toksinler deri ve organlarında birikmeye başlar.balık toksik etkilerden sodyum kanal alıcıları sayesinde korunur ve mutasyona uğramaz. japonya'da insanlar bu balıkları yer çünkü geleneksel olarak bu balıkları yemek sert ve güçlü olarak görünmek olarak algılanır. semptomlar toksinler sodyum kanallarını bloke ederek yani bütün nörotransmisyona zarar vererek (sodyum kanalları çok önemli olan merkezi ve periferal sinir sistemi,kalp,dalak,ciğer ve böbrekde bulunur ve yaşamsal önemdedir) ölümlere neden olur.bu engelleme sinir sisteminde sorunlara yol açmasıyla genel olarak fugu adı verilen bu tür balıkların tüketilmesiyle ortaya çıkar.fiziksel semptomlar değişebilmesine karşın genellikle ağızda ve dilde yanma ve ürperme(tüketimden itibaren 20 dakika ile 3 saate kadar),baş ağrısı,bulanık görme,mide bulantısı,denge kaybı,anlaşılmayan konuşma,kalp ritminde bozukluk,kasılma,nöbet ve 4 ile 6 saat içinde ölüm gerşekleşmektedir.bunun için 1mg yani toplu iğne başı kadar tetradodoksin yetmektedir. şu ana kadar gerçekleştirilenler *antidotu yoktur. *sertifikalı şef aşçılar tarafından özellikle japonyada pişirilir. *çiftlikte yetiştirilen fugular toksik değildir. *toksini modern tıpta kullanılır. *eroin müptelalarını kurtarmak için kullanılır. *kanser,sinir,romatizma ve kireçlenme hastalarında ağrı kesici olarka kullanılır. * küresel ısınma nedeniyle kızıldeniz'den akdenize geldiği söylenen ve son yıllarda akdenizde çok sık rastlanan bir balığın adıdır aynı zamanda. japonların fugu yaptığı balıkla alakası var mıdır bilemiyorum ancak bu balığın da zararlı olduğu söylenmektedir. uzun süreli tüketiminin vücutta civa birikimine yol açtığı, karaciğeri ve iç organlarının zehirli olması sebebiyle zehirlediği ama etinin temiz olduğu veya üreme döneminde zehirli olup seks düşünmediğinde temiz olduğu gibi farklı iddialar vardır kendisi hakkında. at dişi gibi dişleri var. derisi kadifemsi bir deri. suyun dışına çıktığında yanaklarının altı balon gibi şişiyor ve tıslıyor.

BALTA LİMANI ANTLAŞMASI. 1738-1838-1855-1877

https://twitter.com/kanaryamfenerli /\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ BALTA LİMANI ANTLAŞMASI. 1738-1838-1855-1877

UZAYDAN SU GELMESİ SOĞUMA TUFAN AĞIR SU Asteroit-Kuiper Kuşakları Öpik-Oort Bulutu

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ HZ NUH- YERYÜZÜNDE YÜRÜYEN BİR KAFİR BIRAKMA. TUFANDA KARANLIK VE 7 GÜN DEPREM OLDUĞU TÜRK TARİHİNDE 13 TANE TUFANLA İLGİLİ BİLGİ AMERİKA TARİHİNDE 37 TANE TUFANLA İLGİLİ BİLGİ MAYALAR 4000 YILDA BİR TUFAN OLDUĞUNU GEÇER. MÖ 13100 ZODYSK TAKVİM HER ÇAĞ 2160 6 LIK SİSTEM 10 LU SİSTEM 12 RAKAMI 6 X 360 10 TANE ZODYAK ÇAĞI Dünya’nın oluştuğu zamanlardaki ısısının su ve diğer elemetlerin soğuyarak yüzeyde yoğunlaşmasına izin verecek denli düşük olmadığı, bunun uzaydan gelen buzul kaplı göktaşları yoluyla geldiği,yoğunlaşmanın Dünya oluştuktan yaklaşık 100 milyon yıl sonra olduğu.Dünya oluştuktan sonraki zaman diliminde Jüpiter ve Satürn başta olmak üzere bütün gezegenler Güneş Sistemi içinde bolca bulunan gök cisimlerini merkezkaç kuvvetiyle savuruyordu. Dünya’ya sıkça isabet eden bu göktaşlarının taşıdığı buz, zamanla Dünya’nın kabuğunun yumuşamasına ve bir kısım suyun yeraltına çekilmesine yol açtı. Albarede’ye göre Dünya’daki ilk tektonik hareketler de bu aşamadan sonra başladı. Yerkabuğunun altındaki katmanlarda, en kuru noktalarda bile yüzbinde bir oranında suya rastlanması bu teoriyi destekliyor. Ancak Dünya’daki okyanusların ve atmosferin gezegende varolan elementlerden yaklaşık 4.5 milyar yıl önce oluştuğu yönünde genel kabul gören teoriyi çürütmesi için henüz zaman var.nuh tufanın astronomik bir olay.dünyaya yakın geçen bir gök cisminin yeraltı sularını yeryüzüne çektiğini ve şiddetli yağışların olduğu,bütün yeraltı sularının tamamı yeryüzüne çıksa bile bir Tufan için yeterli değildir.Mayalar "göklerden büyük gürültüler geldi ve ardı arkası kesilmeyen yağmurlar gece gündüz yağdı. Gökler yere iniyordu sanki karalar çöktü ve bir anda her şey sona eriverdi." "biz göklerin kapılarını açtık" ayeti kerimesi, yeraltı sularının yetersizliği .Kuyruklu yıldızlar donmuş su, toz ve gazlardan ibarettir. Dünyanın yörüngesine giren dev bir kuyruklu yıldız tufana sebep olur. Hem çekimle mağmayı tetikler, yeraltı sularını yeryüzüne çıkarır hem de bünyesindeki buzun erimesi ile suyunu dünyaya kaptırır. İkinci ihtimal ay bir astronomik olayla atmosferini kaybetti. Su buharı ve gazlardan oluşan karışım bin yıl gibi bir zamanda dünyaya ulaştı. Üçüncü bir ihtimal dünyaya yakın geçen bir gök cisminin atmosferini dünyaya kaptırması. Dördüncü ve zayıf bir ihtimal dünyanın aydan başka bir uydusu daha vardı. Atmosferini dünyaya kaptırdıktan sonra uzayın boşluğuna gitti. Beşinci bir ihtimal su buhar halinde göktaşları gibi uzayın bilinmeyen bir yerinden geldi" diyerek sürdürdü.Tufanın altı ay sürdüğü . Bu altı ay içinde çok şiddetli bir kış ile suların bir kısmı kuzey ve güney yarım küresinde buzullaştı. Mağmadaki hareketlenmeden dolayı üstüne binen ağır su kütlesinin etkisi ile okyanus tabanları çökmeye başladı. Karalar ise bazı yerlerde yükselmeye başladı.Kur'an da 'ey yer suyu yut ibaresievrende farklı “su molekülleri” var.“Su sudan farklıdır”.normal su var, “ağır su” var ve bir de “yarı ağır su” var.AĞIR SU Döteryum oksittir (2H2O veya D2O ----Dünya’daki su kaynaklarını oluşturan normal suda, her 1 milyon hidrojen atomuna karşılık 156 döteryum atomudur. Ağır su (D2O) , nükleer reaktörlerde kullanılan hidrojen yerine ağır hidrojen (döteryum) izotopuna sahip yoğunluğu yüksek sudur. 1932'de ilk kez suyun elektrolizi yolu ile Hugh Taylor bulmuştur. Su moleküllerinin çoğu atom ağırlığı 1 olan hidrojen ile 16 olan oksijenden meydana gelmiştir. Fakat suyu oluşturan elementlerden yani hidrojen ve oksijen izotopları düşünülürse farklı molekül yapısı olduğu görülür. Hidrojenin döteryumla trityum, oksijenin O18, O17 gibi ağır izotoplarını içeren sulara ağır su denmektedir. Ancak ağır su diyerek bahsedilen döteryum oksittir. Ağır su, tatlı sularda ve yeraltı sularında eser miktarda; kar, deniz ve göl sularındaysa daha bol bulunur. Organizmalar için zehirlidir. Ağır suyun nötron yavaşlatma gücünün normal sudan daha yüksek olması ve soğurma özelliğinin daha az olması ile reaktörlerde yakıt olarak doğal uranyumun kullanılmasına olanak verir. Ağır su, II. Dünya Savaşı'nda Almanlar tarafından, atom bombasını geliştirmek amacıyla da kullanılmıştır. Bon Voyage (Herkes Kendi Yoluna) ve buna benzer bazı filmlerde Fransızlar'ın, Hitler'den bu Ağır Su'yu saklama mücadeleleri de işlenmiştir. Güneş sisteminde üç asteroit bölgesi var: Birincisi, Mars ile Dünya arasında yer alan Asteroit Kuşağı. İkincisi, Güneş Sistemi’nin hemen dışında, en uzak gaz devi Neptün’ün yörüngesinin hemen ötesinde bulunan Kuiper Kuşağı ve üçüncüsü de gezegenlerden çok daha uzaktaki Oort Bulutu. Asteroit Kuşağı’nda su bakımından zengin asteroit yok. Asteroit Kuşağı Güneş’e yakın olduğu için, buradaki gökcisimlerinin su rezervleri son birkaç milyar yılda buharlaşmıştır. Yüklü parçacıklardan oluşan Güneş Rüzgârının bunda büyük pay sahibi olduğunu biliyoruz… Güneş’e yaklaşan kuyrukluyıldızları kaplayan buz tabakası ısınarak buharlaşıyor ve Güneş Rüzgârı bu gaz bulutunu arkaya doğru ince, uzun bir kuyruk halinde üflüyor. Böylece kuyrukluyıldızın buz tabakası zamanla eriyip tükeniyor.Oort Bulutu’ndaki kuyrukluyıldızlar ise Güneş’e çok uzak oldukları için ısınarak buharlaşmıyor ve buz tabakasını buharlaşma yoluyla kaybetmiyor. Ancak Bilim adamları, Oort Bulutu’ndan İç Güneş Sistemi’ne ulaşan az sayıdaki kuyrukluyıldızın “yarı ağır su” oranını incelediklerinde, bu oranın Dünya’dan farklı olduğunu buldular. Bu da Dünya’daki suyun Oort Bulutu kuyrukluyıldızlarından gelmediğini gösteriyordu. Asteroit Kuşağı’nda da fazla su olmadığına göre, Dünya’daki suyun kaynağı olarak, Kuiper Kuşağı kalıyor. Asteroit kuşağı, Mars ve Jüpiter'in yörüngeleri arasında kalan, asteroit yörüngelerinin en yoğun bulunduğu güneş sistemi bölgesidir. Asteroit kuşağı Güneş Sisteminin oluşumundan kalan toz ve asteroitlerden oluşur. Asteroit Kuşağında Bode Yasası ile bir gezegen olduğu düşünülüyordu. Detaylı gözlemler sonucunda bir gezegen değil fakat bir cüce gezegen olan Ceres bulundu. Asteroid kuşağı'ndaki asteroidlerin toplam kütlesi yaklaşık Ay'ın kütlesi kadardır. Oort bulutu veya Öpik-Oort bulutu Güneş'in etrafında dönen kuyruklu yıldız kümesi. Bu kuyrukluyıldızların enberi ölçeği 5-50 AB (Astronomi birimi) ve enöte ölçeği ise 30.000-100.000 AB'dir (bu uzaklıkların hepsi güneş merkezlidir). Unutulmamalıdır ki enöte yörüngeleri Plüton'un yörüngesinin (ortalama 39 AB) çok ötesindedir. Güneşe en yakın yıldız olan Proxima Centauri 270.000 AB uzakta olduğundan, bu kuyrukluyıldızların yörüngeleri yakınından geçtikleri yıldızlar tarafından değiştirilebilir. Bunun sonucu, ya Güneş Sistemi'ne doğru ya da yörüngeyi değiştiren yıldıza doğru yönelirler. Doğal olarak bu tür kuyrukluyıldızların yörüngeleri 100.000'lerce yıl olabilir. Bu özelliklerinden dolayı Oort Bulutu, dönmüş kuyrukluyıldızların deposu olarak da anılır. İlk olarak 1932'de Ernst Öpik, bir kuyrukluyıldız deposunun varlığından söz etmiştir. 1950'de Jan Hendrik Oort, çok uzak bir gezegenden gelen kuyrukluyıldızlardan söz etmiştir. Bulut'taki tahmini kuyrukluyıldızların sayısı 1011 ile 1012 (100 milyar ile 1000 milyar)'dır. Tahmini toplam kütlesi 1028 gm'dır. 100.000 AB yarıçaplı bir bulut yörüngesinin yaşam süresi ise, 1,1 milyar yıl tahmin edilmektedir. Oort Bulutu'nun iki ayrı bölgeden oluştuğu düşünülmektedir. Küre şeklindeki dış Oort Bulutu ve disk şeklindeki iç Oort Blutu veya Hills Bulutu. Kuiper kuşağı, Neptün gezegeninin yörüngesi ile Plüton gezegeninden daha uzakta kalan gezegenimsilerin var olduğu bilinen alandır. Edgeworth-Kuiper Kuşağı adıyla da anılmaktadır. Hawaii'deki gökbilimciler 1992 yılında bu bölgede sayıları 1.000'i bulan buzlu cisimlerin ilkini keşfetmişlerdir. Bu cisimlerin bir bölümü çok yığışık olup, çapları da yüzlerce kilometreyi bulabilmektedir. Kuiper kuşağı ile oort bulutunun da üstüste bindiği bugünkü varsayımlar arasında yer almaktadır. Kuiper kuşağında bulunan gök cisimlerinin birer gezegen olup olmadığı yönünde de büyük tartışmalar bulunmaktadır. Kuiper kuşağında şimdiye kadar 400 gezegensi göktaşı bulunmuştur. Bu kuşakta, çapı 100 km'den büyük en az 70.000 gökcismi olduğu varsayılmaktadır. Neptün ötesi cisimlerin Dünya'ya göre büyüklükleri. Bu bölgeye kuiper uçurumu adı da verilmektedir. Bu ismin verilmesindeki neden ise kaya yoğunluğunun bu bölgede birdenbire azalmasından dolayıdır. NASA'nın Kuiper kuşağı ve Plüton'a doğru yol alacak olan Yeni Ufuklara uzay aracı da 2006 yılının Ocak ayında fırlatılması planlanmıştır. 2015 yılından önce Plüton'a ulaşacak olan uzay aracından gelecek bilgiler doğrultusunda bu bölge hakkında daha detaylı bilgileri ulaşılabileceği tahmin edilmektedir.

Mammuthus-Mamut Mammuthus primigenius Holarktik Palearktik-Nearktik

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Mamut, filgiller familyasının nesli tükenmiş bir cinsi. Son buzul çağında Kuzey Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika'da birçok farklı türleri ile yayılım göstermiştir. 4,5 m boy ve 8 ton ağırlığa kadar varan bu cinsin son üyeleri MÖ 1700 yılında yaşamıştır. Bilimsel adı Mammuthus, Mammut cinsi ile karıştırılmaması gerekir. Mammut sadece Amerika kıtasında yaşamış olan ve mamutlarla uzaktan akraba olan mastodontlar (Mammutidae) familyasının bir cinsidir. Bu hortumluların daima 4 adet uzun dişleri olmuş ve onlarında mamutlarda olduğu gibi buzul çağında uzun tüylü türleri ortaya çıkmıştır. Mamutlar Pliozen çağının ortalarında Afrika kıtasında ortaya çıkmış, ve oradan Avrasya'ya ve Kuzey Amerika'ya yayılmışlardır. Zamanla soğuğa ayak uydurmuşlardır. Bulunan en eski mamut kalıntıları 4 milyon yaşındadır ve Etiyopya'nın Afar bölgesinde bulunmuşlardır. Bu Mammuthus subplanifrons türüne ait olan kalıntılar Kenya ve Güney Afrika'da da bulunmuştur. Bu tür yaklaşık 3 milyon yıl var olmuş ve peşinden Kuzey Afrika'da Mamuthus africanavus türü ortaya çıkmıştır. Bu türden hiçbir başka tür gelişmeden ortadan kaybolmuş, ya da bu türden Güney fili gelişmiş olabilir. Güney filinden 750.000 yıl evvel step mamudu, ve step mamudundan yünlü mamut gelişmiştir. Kuzey Amerika'da yaşamış olan preri mamudu da yaklaşık 1,5 milyon yıl evvel Kuzey Amerika'ya kadar yayılmış olan güney filinden gelişmiş olduğu tahmin edilir. Pleistozen çağının geç dönemlerinde yünlü mamut insanların av hayvanlarından biriydi. Bunun kanıtı birçok mağaralarda bulunan duvar resimlerinde görülmektedir. Ortadan kaybolmalarının nedeni fazla avlanmış olmaları mı, yoksa buzul çağının sonundaki büyük iklimsel değişiklikler mi olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Kuzey Amerika'daki ânî yok olmalarının nedeni olarak bir Meteorit grubunun Dünya'ya çarpması olabileceği, bunun da «Genç Drias»'ın başlangıcını açıklayabileceği, bir ABD araştırmacı grubu tarafından önerildi[1]. MÖ 8000 yıl evvel mamutlar Avrupa'da ve Asya'da ortadan yok olmuşlardır. Aynı dönemde Homo sapiens insanları da (modern insanlar) güneyden beri bu bölgelere doğru yayılmışlardır. Sadece doğu Sibirya'nın Wrangel Adası'nda ufak mamut popülasyonları MÖ 1700'e kadar hayatta kalabilmişlerdir. Mamut kalıntılarının bulunuşu Dudinka'nın kuzeyinde Yenisey'de bulunan mamut kemikleri Rusya'nın Asya'da kalan kısmında hala günümüze kadar buzun içinde bütün şekilde muhafaza edilmiş mamut bedenleri bulunmaktadır. Bu mamut cesetleri hep etrafında bulunan buzun erimeye başlaması ile kilometrelerce uzaklara kadar yayılan çürüme kokuları sayesinde bulunmuşlardır. Bu bin yıl kadar buzun içinde muhafaza edilmiş bedenler buzun dışında kaldıklarında çürüyerek ve leş yiyicilere yem olarak birkaç hafta içerisinde yok olur. Sibirya'da doğaya bağlı yaşam şekli sürdüren Dolganlar ve Yakutlar gibi bazı Türk halkları'nda mamutların yeraltı aleminde yaşayıp Erlik Han'a hizmetçilik ettikleri anlatılır. Yeraltı aleminin efendisi Erlik Han mamutları ceza olarak yeraltına almıştır. Eğer mamutlar oradan kaçıp yeryüzüne çıkmaya çalışırlarsa derhal buz kesilip ölürler. Sibirya'nın doğal yerlileri Tundra ikliminin binyıldır çözülmemiş toprağından dışarıya dikilir şekilde buldukları bu garip dev hayvanların dişleri ile çadırlarını süslemiş, postlarını ısınmak için kullanmış ve hatta donmuş etini eritip yemişlerdir. Günümüze kadar Dolganlar'da hâlâ mamutların fildişiyle yapılmış ev eşyaları ve süsler bulunmaktadır. Bugün Dolganlar mamut bedenleri bulduklarında bunu bilimcilere bildirip mamut araştırmacılığına katkıda bulunmaktadırlar. Bulunan yerler 1912 yılına kadar mamut ve yünlü gergedan bedenleri bulunan noktalar (Digby'nin The Mammoth adlı kitabından, 1923) Mamut araştırmacılığı açısından en önemli olan kazılar Rancho La Brea'da bulunan katran çukurlarında yapılmışdır. Diğer mühim bir kaynak Bechan Cave de bulunan bir mağaradır. Bu mağara 1.500 yıl boyunca preri mamutları tarafından kullanılmışdır. Yeni Sibirya Adaları'nda da çok sayıda kalıntılar bulunmuştur. Bu adalar, mamut fildişleri arayan Rus tüccarları tarafından keşfedilmişdir. Tüylü mamut veya kıllı mamut (Mammuthus primigenius), soyu tükenmiş bir fil cinsi olan mamutun (Mammuthus) bir türüdür.Tüylü mamut, erken Pliyosen dönemde Mammuthus subplanifrons ile başlayan bir dizi mamut türünün sonuncularından biridir. M. primigenius, doğu Asya'da yaklaşık 200.000 yıl önce bozkır mamutundan (M. trogontherii) ayrıştı. Günümüze kadar nesli tükenmeyen en yakın akrabası Asya filidir Holarktik ekozonu, dünyanın kuzeyinde baştan başa bulunan bütün karaları bir bütün olarak kapsayan habitatlara karşılık gelir. Bu bölge, Güney Asya ve Hindistan altkıtası haricinde Kuzey Afrika ve Avrasya'nın tamamını içeren "Palearktik" bölgesi ve Kuzey Amerika'nın güneyinden kuzey Meksika'ya kadar olan kısmı kaplayan "Nearktik" bölgelerine ayrılır. Bu kısımlar çeşitli alt ekobölgelere de ayrılırlar. Bazı ekosistemler ve bunlara bağlı olan bitki ve hayvan toplulukları, bu ekozonların geniş kısımlarındaki çoklu kıtlarda bulunurlar. Bu ekosistemlerin devamılığı, bu ekozonun paylaşılmış buzul çağının sonucudur. Floristik Boreal Alemi, Holartik ekozona karşılık gelmektedir. Ana ekosistemler Holartik ekozonda, çeşitli ekosistemler bulunmaktadır. Bir bölgede bulunan ekosistemin çeşidi, enleme ve yerel coğrafyaya bağlıdır. En kuzeyde, artik tundra bantı Arktik Okyanusu'nun kıyılarını çevreler. Bu karanın altında, permafrost (arktik bölgenin devamlı don altında kalan toprak bölgesi) yıl boyunca donmuş şekilde bulunur. Bu zorlu yetişme koşullarında, birkaç bitki hayatta kalabilir. Tundra'nın güneyinde, Kuzey Amerika'dan Avrasya'ya kadar olan bölgeyi boreal ormanı kaplar. Bu alan, kozalaklı ormanlarla karakterize edilir. Buranın güneyinde, ekosistemler daha çeşitli hale gelir. Bazı alanlar ılıman otlaklarla kaplıyken, bazıları yapraklarını döken ağaçların baskın olduğu ılıman ormanlarla kaplıdır. Holartik'in güneye uzanana alanları tipik olarak, kurak ortam şartlarına uyum sağlamış bitki ve hayvanların bulunduğu çöllere ulaşır [1]. Türler Holartik ekozonun çoğu yerinde, enlem boyunca yayılmış çeşitli hayvan türleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; boz ayı, gri kurt, kızıl tilki, ayı sansarı, sığın, ren geyiği ve bayağı kuzgunlardır. Boz ayı (Ursus arctos), Holartik'in dağlık ve yarı açık alanlarında yayılış gösterir. Önceleri daha geniş alanlarda yayılmış, fakat, habitatların parçalanmasıyla sonuçlanan insanlığın gelişimiyle daha dar alanlara yönlendirilmiştir. Günümüzde sadece el değmemiş alanlarda doğal olarak yaşamını sürüdür. Gri kurt (Canis lupus), tundradan çöle kadar çeşitli geniş habitatlarda, bunlara uygun popülasyonlarla bulunur. Tarihsel yayılımında, dağılım alanındaki türlerin yok edilmesi ve insanlığın gelişimi gibi aktivitelere rağmen Holartik Ekozonun geniş çoğunluğunu kuşatır. Kızıl tilki (Vulpes vulpes), yüksek oranda şartlara uyum sağlayabilen bir avcıdır. Karasal karnivorların en geniş dağılım alanına sahip olanlarından biridir ve habitatların geniş dağılım alanlarına, hatta insanlığın gelişiminin olduğu alanlara bile uyum sağlayabilir. Kurt gibi, Holartik'te çoğunlukla yaygındır. Ayı sansarı (Gulo gulo), öncelikli olarak arktik ve boreal ormanlarında, güneyindeki dağlık bölgelerde dağılış gösteren sansargillerin iri bir üyesidir. Avrasya ve Kuzey Amerika gibi bazı bölgelere de yayılmıştır. Sığın (Alces alces), geyikgiller familyasının yaşayan en iri türüdür. İskandinavya'dan Avrasya'ya ve Kuzey Amerika'nın doğusuna kadar olan boreal ormanında bulunur. Bazı bölgelerde güneydeki yaprağını döken ormanlara kadar yayılır. Ren geyiği (Rangifer tarandus), Holarktik'in kuzey kısımlarınadki tundrada ve boreal ormanlarında bulunur. Avrasya'da evcilleşmiştir. Bazı alttürlere bölünerek, farklı habitatlara ve coğrafik bölgelere uyum sağlamıştır. Bayağı kuzgun (Corvus corax), en iri ve en yaygın olarak bulunan kargalardan biridir. Çeşitli habitatlarda bulunabilir, fakat öncelikle kuzeylerdeki korulukları tercih eder. İnsan aktivitesine iyi uyum sağlamasıyla bilinir. Dağılımları, ayrıca Holartik Ekozon'un çoğunu oluşturur. B ► Holarktik'teki biyota Holarktik A Abelya B Bayağı gelincik Bayağı kuzgun Boz ayı K Kakım Kanada geyiği Kar baykuşu T Tüylü mamut Palearktik bölge, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'yı içine alan bölge. Güney çöl kuşağına kadar uzanır. Büyük Sahra, Arabistan ve İran çölleriyle Çin bu bölgenin içindedir. Wallace'ye göre dört alt bölgeye ayrılır: 1 - Avrupa Bölgesi: İspanya, İtalya, Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan hariç geriye kalan Avrupayı Ural dağlarına kadar içine alan bölgedir. 2 - Akdeniz Bölgesi: Afrika kıtasının ve Arap yarımadasının yengeç dönencesi üzerinde kalan kısmını, Fransa hariç Akdeniz ülkelerini, İranı, Azerbaycanı, Kafkasları, Karadenizin Romanya ve Ukrayna kıyıları dışında kalan kısımlarını içine alan bölgedir. 3 - Sibirya Bölgesi: Asya kıtasnın Himalayalar, Çin Seddi, Japonya, İran ve Azerbaycan'nın dışında kısmıdır .Hazar Denizi tamamı ile bu bölgededir. 4 - Mançurya Bölgesi: Çin'i ve Koreyi içine alan kısım. Avrupa ve Akdeniz Bölgesi ise birlikte Batı Palearktik (E. Mayr) bölgeyi oluşturur. Batı Palearktik bölge özellikle ornitoloji (kuş bilimi) bilimi için çokönemli bir yere sahiptir. B ► Palearktik bölgedeki biyota Palearktik bölge A Arabistan Çölü E Emin Vadisi G Gobi Çölü T Taklamakan Çölü nearktik (Yun. neos: yeni; Arktos: Büyük Ayı) Holoarktik bölgenin Kuzey Amerika (Kuzey Meksika dahil) ve Grönland'ı içine alan bir alt bölgesi. Grönland, Kuzey Amerika, güneyde Meksika platosunun kuzey kısmına kadar olan alanı içerisine alır. Bu bölge Palearktikteki ayıları (Ursus), buz tilkilerini (Vulpes), bizonları (Bison) vs. gibi birçok hayvanı bünyesinde bulundurmasına karşın, ayrıca kendine özgü birçok hayvan grubuna da sahiptir; bunlar bazı dağ keçisi türleri, çayır faresi, keseli bir ayı çeşidi, kuyruğu alacalı tilki, mavi kestanekargası, çitkuşu, hindi-kertenkelesidir. Bering Boğazı aracılığıyla Palearktikle ilişkisi olduğundan, birçok hayvan göç etme olanağını bulmuştur. Dolayısıyla birçoğu birbirine benzer. Çok defa iki bölge birleştirilerek 'H o I a r k t i k' denir.

SADİZM - Sadomazoşizm Mazoşizm (Mazohizm) Leopold von Sacher-Masoch

https://twitter.com/kanaryamfenerli /\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Sadizm, karşısındaki kişiye acı vermek veya eziyet etmekten seksüel bir haz duymanın adıdır. Bu adın kaynağı, Fransız filozof ve sadistik öykü yazarı Marquis de Sade'den gelmektedir. Sadizm'in karşıtı olan olgu ise mazoşizm olup kendisine acı verilmesinden, eziyet edilmesinden seksüel bir zevk alma duygusudur. Genellikle, dövülme, aşağılanma, bağlanma, işkence edilme, vb. seksüel fanteziler içerir. Bazen de kişilerden biri köle olur ve diğer kişi ona tasma takar. Bu isim ağırlıklı olarak mazoşist bir içeriği olan "Venus in Furs" romanıyla tanınan 19. yüzyıl yazarlarından Leopold von Sacher-Masoch'dan gelmektedir. Sadomazoşizm 19. yüzyılda çıkmış olmasına karşın günümüzde popüler olmuştur. Marquis de sade'in adından alınmış olan "sadizm" ve sacher-masoch'un adına izafe edilen "mazohizm" sözcüklerinin her ikisinin de, aynı patolojik süreçte geliştiğinin ve sık sık birbirinin yerine geçtiğinin kabul edilmesinden dolayı, birlikte anılması tercih edilen bir davranış bozukluğu. Parafili bir kişinin yoğun fantezi, anormal arzular içinde bulunmasını tanımlayan psikoloji terimidir. Bu kişinin arzuları cansız varlıklara, hayvanlara (zoofili), ölülere (nekrofili), kendine veya eşine işkence yapmaya (sadomazoşizm) ya da çocuklara (pedofili) karşı olabilir. Sadizm Acıdan haz duymayla ve acıyı aramayla kendini gösteren ruhsal bozukluk. Adını Avusturyalı romancı Sacher-Masoch’dan alır ve onun romanlarından esinlenerek ortaya atılmıştır. Mazohist olan kişi, cinsel doyuma ulaşmak için acı çekmek ister (kırbaçlanma, Mazoşist isim, ruh bilimi Fransızca masochiste-Mazoşist, acı çekmekten zevk alan kişidir. Benzer terim olan sadist ise acı çektirmekten hoşlanan anlamına gelmektedir. Sadomazoşizm terimi de bu iki kavramın birleşmesiyle oluşur, acı çekmekten ve çektirmekten hoşlanmak anlamına gelir. Sadomazoşist hem mazoşizm hem de sadizimden cinsel hazza ulaşandır. Cinsel sadizmin en önemli özelliği cinsel doyumun olabilmesi için diğer kişiye acı yada psikolojik ıstırap çektirmenin tercih edilmesidir. Cinsel mazoşizmde cinsel uyarılmanın olabilmesi ya da arttırılabilmesi için kişinin acı yada aşağılanmaya boyun eğmeyi tercih etmesi gerekmektedir. Bu iki tür bozuklu hem heteroseksüellerde hemde eşcinsellerde görülebilir ancak bu bozukluğun görüldüğü vakaların %85 inin esas olarak heteroseksüel oldukları belirtilmektedir. Kadın sadist yada mazoşistler de vardır. Bu bozukluk erken yetişkinlik döneminde başlar ve sadist ve mazoşistlerin çoğu cinsel yaşantılarından memnundur. Sadistlerin çoğu karşılıklı olarak cinsel haz yaşayabilmek için mazoşistlerle ilişki kurarlar. Bunlar cinsel yaşantıları dışında geleneksel bir şekilde yaşarlar ve bunların çogunun gelir ve ekonomik düzeylerinin ortalamanın üzerinde olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Sadist cinsel doyuma ulaşmak için eşine acı verirken mazoşist bu acıya maruz kalmakla cinsel doyuma ulaşır. Bu kişiler sadist yada mazoşist cinsel yaşantıları örneğin tokat atmayı cinsel ilişkinin başlangıcı yada bir aşaması olarak görürler. Her ne kadar bunlar her iki rolü yani hem baskın hem çekinik rolü oynayabilseler de , mazoşistlerin sayısı daha fazladır. Bu nedenle fahişelerin çalışmalarında sertlik ve disiplin ile ilgili konular dikkate değer bir bölümü oluşturmaktadır. Cinsel mazoşizm farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin hareketlerin engellenmesi( fiziksel olarak bağlanma), gözlerin bağlanması, dövülme, kamçılanma, elektrik şokuna maruz kalma, kesilme ve aşağılanma gibi. Sadist ile mazoşist ilişki sırasında yaşayacakları aktiviteleri önceden belirlerler. Çiftin birlikte belirlediği aktivitelerde acı, aşağılanma yada hükmetme yada her ikisi birden yer alır. İtaat ve hükmetme ile ilgili temalarda fiziksel eziyet kadar önemlidir. Önceden belirlenmiş olan bu aktivitelerin her iki taraf içinde cinsel uyarılmayı arttıracak “hayali” bir anlamı vardır. Örneğin mazoşist eski devirlerde olduğu gibi güçlü bir sultana satılan bir köle rolünü oynayabilir. Bazı sadistler cinayet işleyebilir yada diğer kişiyi sakat bırakabilirler. Genellikle bunlar cinsel doyum alabilmek için yabancı kişilere eziyet eden ve bu nedenle hapse girmiş suçlulardır. Sadistlerin öfkelendiklerinde bir birlerine gösterdikleri davranışlar, sadist olmayan suçlulardan çok farklıdır. Sadist cinsel suçlular daha çok polis rolüne girerler ve zincirleme cinayet işlerler, kurbanlarını bağlarlar yada saklarlar. Neyse ki sadizm ve mazoşizm genellikle fantezilerle sınırlıdır ve DSM-IV de göre bunlar fantezilere sınırlı kaldığı, yani davranışa dönmediği sürece ve kişi bunlardan dolayı belirgin bir sıkıntı duymadığı takdirde bozukluk olarak kabul edilmez. Yine DSM-IV de göre bunlar davranışa döndürülmedikçe geleneksel olmayan fantezilere sahip olmak bozukluk değildir. En azından fantezi düzeyinde yaratıcılığı destekleyen bir sosyal ortam sağlanabilirse, pek çok kişi cinsel ilişki sırasında aklına yada gözünün önüne gelenlerden dolayı rahatsızlık duymayı bırakabilir. Bunun sonucunda daha fazla sadistik yada mazoşistik fanteziler ortaya çıkabilir ama tanı alacak düzeydeki sadistik yada mazoşistik sayısında azalma olur. Leopold Ritter [1] von Sacher-Masoch (27 Ocak 1836 - 9 Mart 1895) bir oldu Avusturyalı onun romantik hikayeler ün kazanmış yazar ve gazeteci, Galiçya hayat. Terim mazoşizm onun adı türetilmiştir. Yaşamı boyunca, Sacher-Masoch harflerin bir adam, bir de bilinen oldu ütopik savunan düşünür sosyalist ve hümanist onun kurgu ve non-fiction idealleri. Eserlerinin çoğu içine çevrilmemiş kalır İngilizce . Roman Kürkler Venüs İngilizce yaygın olarak mevcuttur onun tek kitaptır. Galiçyaca öykücü Von Sacher-Masoch sonra olarak bilinen kentte doğdu Lwów yanı sıra Lemberg , başkenti Galiçya ve Lodomeria Krallığı zamanında bir il olarak, Avusturya İmparatorluğu (şimdi Lviv , Ukrayna içine) Roma Katolik ailesi Bir Avusturyalı İspanyol kökenli polis müdürü [ kaynak belirtilmeli ] ve Charlotte von Masoch, bir Ukraynalı soylu kadın . [2] O öğrenmeye başladı Almanca 12 yaşında. O hukuk, tarih ve matematik okudu Graz Üniversitesi , ve mezun olduktan sonra geri Lemberg taşındı nerede o bir profesör oldu. Onun erken, kurgusal olmayan yayınlar Avusturya tarihinin çoğunlukla ele. Aynı zamanda, Masoch vatanı, Galiçya folklor ve kültür döndü. Yakında o ders terkedilmiş bir harf ve özgür bir adam haline geldi. Bir on yıl içinde yaptığı kısa hikaye ve roman onun tarihsel üzerinde hakim non-fiction tarihsel temalar onun kurgu aşılamak için devam etmesine rağmen, eserleri. Panslavist fikirler Masoch edebi çalışmalarında yaygın olan, ve o yaşadığı çeşitli etnik arasında pitoresk türlerini gösteren özel bir ilgi buldu Galiçya . 1860'larda itibaren 1880 yılları Yahudi Short Stories, Lehçe Short Stories, Galiçya Kısa Öyküler, Alman Mahkemesi Hikayeler ve Rus Mahkemesi Hikayeler ciltlik bir dizi yayınladı. Eserleri çeviri yayımlandı Ukraynaca , Lehçe , Rusça ve Fransızca . Yılında Galiçya eserleri çok okunan ve yüksek itibara sahip. Cain Mirası 1869 yılında, Sacher-Masoch kolektif başlık altında kısa öyküler görkemli bir dizi tasavvur Kabil'in Legacy yazarın estetik temsil edeceğini Weltanschauung'unu . Döngüsü çıkardı manifestonun Wanderer ile açılan kadın düşmanı Masoch'un yazılarında özgü oldu temalar. Altı planlanan hacimleri, sadece ilk iki şimdiye kadar tamamlanmıştır. 1880'lerin ortalarında, Masoch Kabil'in Legacy terk. Bununla birlikte, serinin yayınlanan hacimleri Masoch'un en iyi bilinen hikayeler dahil, ve bunların, Kürkler Venüs (1869) bugün en ünlü olanıdır. Kısa romanı Sacher-Masoch fantazilerini ve (özellikle dominant kadınlar kürk giydiği için) fetişin dile getirdi. Onun metresleri ve eşleri ile yaptığı fanteziler yaşamak için elinden geleni yaptı. Philosemitism ve feminizm 1901 yılında yayınlanan bir Sacher-Masoch derleme. Sacher-Masoch Leipzig merkezli aylık edebiyat dergisi Auf der Höhe düzenlenebilir. Internationale İnceleme Eylül 1885 Ekim 1881 yayımlandığı, (Pinnacle. Uluslararası Review). Bu bir oldu ilerici hoşgörü ve bütünleşme amaçlayan dergi Yahudiler de Saksonya , hem de için kadınların kurtuluşu kadınların üzerine makaleler ile eğitim ve oy hakkı. Daha sonraki yıllarda, o yerel karşı çalıştı antisemitizm ikinci eşi, Hulda Meister ile 1893 yılında kurulan Oberhessischer Verein für Volksbildung (Ovv) denilen yetişkin eğitimi için bir dernek aracılığıyla. [3] Özel yaşam 9 Aralık 1869 tarihinde, Sacher-Masoch ve metresi Barones Fanny Pistor onu ona yapma sözleşme imzaladı köle Barones o zalim ruh hali içinde, özellikle, mümkün olduğunca sık kürk giymek hükmü ile, altı aylık bir süre için. Sacher-Masoch "Gregor", basmakalıp bir erkek hizmetlinin adının takma aldı ve Barones hizmetkarı olarak bir kılık üstlendi. İki trenle seyahat İtalya . Kürkler Venüs gibi, onun o gelen, birinci sınıf bir koltuk vardı, üçüncü sınıf kompartımanda seyahat Venedik ( Floransa onlar bilinen değildi romanda,), ve şüphe uyandırmak olmaz. [4 ] Onun tercihlerine karşı, kitabın deneyimini yaşamak için - Sacher-Masoch, 1873'te evlendi, ilk eşi-Aurora von Rümelin, baskı. Sacher-Masoch heyecansız olmak için onun aile hayatı buldum, ve sonunda bir var boşanma ve onun asistanı evlendi. Yıllar sonra 1875 yılında Masoch Zamanımızın İdealler, bir portre vermek için bir girişimde yazdı Alman onun döneminde toplumun Gründerzeit dönemde. Ellili yaşlarının yılında, onun ruh sağlığı bozulmaya başladı ve o altında hayatının son yıllarını geçirdiği psikiyatrik bakım. Resmi raporlara göre, o Lindheim, öldü Almanya'da 1895 yılında. Ayrıca o bir öldüğü iddia edildi sığınma yılında Mannheim 1905 yılında. [5] Sacher-Masoch için büyük-büyük-amcası İngiliz şarkıcı ve aktris Marianne Faithfull annesi tarafında Viyanalı Barones Eva Erisso . Mazoşizm Terim mazoşizm Avusturyalı psikiyatrist tarafından 1886 yılında icat edildi Richard Freiherr von Krafft-Ebing kitabında Psychopathia Sexualis in (1840-1902):Yazar Sacher-Masoch sık sık yaptığı süre kadar gibi bilim dünyasına oldukça bilinmeyen bu sapıklığa, yaptı çünkü ... Ben, bu cinsel anomali "mazoşizm" çağrısında haklı hissediyorum, onun yazılarının alt tabaka. Ben böylece dönem "bilimsel oluşumunu takip daltonizm gelen ", Dalton , renk körlüğü keşfeden.Son yıllarda gerçekler Sacher-Masoch Mazoşizmin sadece şair değildi kanıtlamak hangi gelişmiş olmuştur, ama kendisi anomali ile tutulmuş olduğunu. Bu deliller kısıtlama olmadan bana tebliğ edilmiş olmasına rağmen, ben halka bunları vermekten kaçınmalıdır. Ben yazarın bazı hayranlar tarafından ve benim kitabın bazı eleştirmenler tarafından bana karşı yapılmış, "Ben cinsel içgüdünün bir sapkınlığı ile bir saygı yazarın adını birleştiğinde ki" suçlamayı çürütmek. Bir adam olarak, Sacher-Masoch onun cinsel duygularını bir anomali ile tutulmuş çünkü onun kültürlü adam-varlıkların tahmininde şey kaybetmez olamaz. Bir yazar olarak, o kadar uzun süre, bugüne kadar etkisi ve onun çalışmalarının doğasında ilgili olarak ağır yaralandı ve onun edebi çabaları onun sapıklığı ortadan zaman o yetenekli bir yazar olduğunu ve böyle elde etmiş gibi gerçek büyüklük vardı o normal cinsel duygular tarafından çalıştırılmış. Bu bakımdan o iyi ya da olması vita Sexualis tarafından icra güçlü etkisi dikkate değer bir örnektir kötülük insanın zihninde oluşumu ve yönü üzerinde anlamda. [6] Sacher-Masoch Krafft-Ebing iddialarına memnun değildi. Bununla birlikte, Masoch özel hayatının ayrıntılarını Aurora von Rümelin anılarında kadar, Meine Lebensbeichte (1906), Dunajew v takma Wanda altında Berlin'de yayınlandı karanlık idi. Ertesi yıl, "Wanda von Sacher-Masoch" tarafından Fransızca çeviri, İtiraf de Ma Vie (1907), Mercure de France tarafından Paris'te basılmıştır. Fransızca baskısında bir İngilizce çeviri RE / Arama Yayınları tarafından Wanda von Sacher-Masoch (1991) Confessions olarak yayınlanmıştır.

ADI İLE YAŞAMAK

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Adı İçin Yaşamak Yasamak, adi icin yasamak Her nefeste adini solumak Ve dusmek adi icin bin kere Ve dusmek sevdasiyla topraga Kusanmak ortusuyle imanin Karardir, yoluna gonul vermek Korkudur umuduyla beslenen Ozlemdir, adi icin kavusmak Ömer Karaoğlu

24 YİRMİDÖRT SAAT ÇOK UZUN BİR SÜREDİR

https://twitter.com/kanaryamfenerli

TEVAZU KİŞİYİ BİLMEDİĞİNİ ÖĞRENMEYE SEVK EDER.

https://twitter.com/kanaryamfenerli

AYASOFYA TERLEYEN SÜTUN VE AYASOFYA KIBLESİ

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ ONARIMI ESNASINDA ÇOÇUĞA SÜTUNDAN MELEĞİN ÇIKIP .ÇABUK BİTİRSİNLER DEMESİ KABE KIBLE OLMADAN EVVEL AYASOFYANIN KIBLENİN KABEYE DOĞRU OLMASI. HIZIR ÇELEBİ ONARDI.

KARA ÖLÜM (VEBA) LAKAPLAR-KARA ŞAHİN - KARA MURAT - KARA DONA - KARA MUSTAFA PAŞA - KARA I. Osman-KARA İBRAHİM PAŞA-

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ KARA DAVUT PAŞA Kemankeş Kara Mustafa Paşa ŞAHİN DENMİŞTİR Sokullu Mehmed Paşa Kendi döneminde kara lakabi ile anilan Osman Gazi' “Dostunda kusur görme, Ak yüze kara sürme, Başına çorap örme, Derviş olayım dersen. Haram lokmayı yutma, Hiç kimseye kin tutma, Şeyh Vefa’yı unutma, Derviş olayım dersen.” Kara Dona (Hazma Bey):Osman Gazinin postasıdır. KARA ALİ BEY KARA TİMURTAŞOĞULLARI KARA GÜLLE MEHMET AĞA KARA ÇİVİLER KARA YILANLAR KARA HACI MUSTAFA KARA İSMAİL AĞA KARA FERACELİLER KARA GÖZ MUSTAFA KARAGÖZ ALİ EFENDİ KARA BOĞALAR KARA CEHENNEMLER KARA PİRELER KARA BELA HASAN KARA ŞERİFLER KANARYALAR MURADİYEDE KAHVECİ İSMAİL Osmanlı Beylerine danışmanlık yapan kişiler ya da askerlerdir. Dimetoka ile birlikte ... döneminde özellikle Sırplara ve Macarlara karşı birçok üstünlüğü olan Osmanlı'nın, Slavca'dan ...... Dolayısıyla “Kara” lakabı ya da onomastiği ile “Deli” lakabı, kavramı Kızıl Deli olarak anılan maneviyat önderinin aslında, OsmanlıKronikleri’nde “Deli Balaban” olarak anılan kişi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sap-tamaya götüren bilgi, bulgu ve ipuçları; Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli)Velayetnamesi’nde ifade edilen efsanevi hayat hikâyesi, bazıarşiv belgeleri, geçmiş -te Dimetoka’dan Anadolu’ya göç etmişve Kızıl Deli müntesibi olduğunu halaanımsayan Balaban Aşireti üyelerinin sözlü tarih geleneği, Veli Baba Menakıpna-mesi ve nihayetinde tüm OsmanlıKronikleri gibi muhtelif kaynaklar içinde yeralmaktadır. Kara Şahin (Makataimeshekiakiak, kendi dilinde: Mahkate:wi-meši-ke:hke:hkwa) (1767-1838) Kızılderili kabilelerinden Sauk'ların şefi. Sauk Sautenuk bölgesinde (bugün Rockford'un bir bölümü) doğan kızılderili şefi Kara Şahin, Sacet Fox yerlilerinin şefi olduğu sırada kabilesinin İllinois ile Mississippi arasındaki av topraklarını terk etmesini öngören 1804 anlaşmasını kabul etmedi. 1812 savaşında İngilizler'e katıldı. 1815 yılında toprakları terk etme anlaşmasını kabul etmek zorunda kaldıysa da, anlaşmanın içeriğini öğrenince karşı çıkıp direnişe geçmesi üzerine Başkan Jackson, Kara Şahin'in üzerine üç kolordu gönderdi (Kara Şahin savaşı, 1832). Ele geçirilen Kara Şahin, kent kent dolaştırılıp teşhir edildikten sonra 1833 yılında serbest bırakıldı. O tarihten sonra bir daha hiçbir yerde görülmedi. 1838 yılında Des Moines yakınlarında cesedi bulundu. A Abraham Lincoln D Jefferson Davis K Kara Şahin (şef) T Zachary Taylor ADLİ : "Adil". II. Bayezid, III. Mehmed ve II. Mahmud'a verilmiştir. AĞA : "Komutan". Ordudaki kıdemli görevlilere, Yeniçeri ağası ve Kızlar ağası gibi saray korumalarına verilmiştir. AHRETLİK : "Manevi evlat". Dürrüşehvar'a verilmiştir. AK BAŞLI : "Ak başlıklı". Aktimur'a verilmiştir. ALP : "Kahraman asker". Daha çok ilk dönemde kullanılmakla beraber kabilevi yapılanma sona erdiği dönemde de kullanılmaya devam edilmiştir. AMCAZADE : Amca çocuğu. ARSLAN : "Arslan veya Arslan yürekli". AVCI : IV. Mehmed'e verilmiştir. Hayatındaki en önde gelen uğraşısı idi. Edirne civarında kendisini bu iptilaya kaptırmıştı. BAHİR : "Denizci" BAHTİ : "Talihli". I. Ahmed'e verilmiş ve onun tarafından şiirlerinde maslah olarak kullanılmıştır. BAŞ :"Lider", "Başkan". Baş-Çuhadar" veya "Kapıcı-başı" gibi genellikle diğer ünvanlarla beraber kullanılmıştır. BEDROS : "Kurnaz". Genel bir Ermeni adıdır ve güya II. Abdülhamid'in yüz hatları itibariyle Ermeniler'e benzediğini ima için ona verilmiştir. Wittlin'in anlattığı bir hikayeye göre, Abdülhamid'in babası I. Abdülmecid değil, Abdülhamid'in annesiyle gizli aşk hayatı yaşamayı başaran bir Ermeni'dir. Abdülhamid'in annesi Trimüjgan'ın muhtemelen Ermeni olması daha kolay anlaşılır bir açıklamadır. BEY : "Efendi", "Şehzade". Zamanla bu ünvan değerini kaybetti ve daha ziyade İngilizce'deki esquire gibi nezaket ünvanı haline geldi. BEYCEĞİZ : "Küçük Şehzade" BEYLERBEYİ : "Bölge Valisi". Büyük eyaletlerin idarecisine verilmiştir. BEYZADE : "Şehzade oğlu". Padişahların kızlarının oğullarına verilen ünvandır. İlk dönemlerdeki "Sultanzade" ünvanının yerini almıştır. BIYIKLI : "Sakallı" BOŞNAK : "Bosnalı" CEDDÜ'L OSMAN "Osmanlıların Babası".Süleyman Şah'a verilmiştir. CEMCA : "Cemşid gibi güçlü". Sultan için Doğu dillerinde kullanılan bir ünvan. CİHANDAR : "Dünyanın Efendisi". III. Selim'e verilmiştir. CİVAN : "Genç". 2138/ Mehmed'e verilmiştir. ÇAKIRCI : "Şahinci" ÇAVUŞ : "Rütbeli Er", "Haberci" ÇELEBİ : "Beyefendi". "Kibar Efendi", "Genç Efendi". II. Mehmed dönemine kadar padişah oğullarına verilen ünvandır. Ayrıca I. Mehmed'e de özellikle verilmiştir. ÇELEBİ SULTAN : "Kibar-Şehzade". 1594 yılına kadar sancak valisi olan padişah oğullarına verilmiş olan ünvandır. ÇUHADAR : "Kahya". DAMAD-I ŞEHRİYARI : "Padişah Damadı". Padişahların kızlarıyla evlenenlere verilen ünvandır. Ancak bu sadece babasının saltanatı döneminde evlenen kızların kocalarına uygulanmıştır. Ayrıca aynı isimlerdeki birkaç veziri seçmek için de bu ünvan kullanılmıştır. DAYE : "Süt Anne" DEFTERDAR : "Hazineci" DELİ : I. Mustafa ve İbrahim'e verilmiştir. DİVİTDAR "Yazma kutusunu taşıyan" DOĞANCI : "Doğan yakalayıcısı" DÜZME(CE) : "Sahte". Kendi adına çıkan isyan döneminde ve aslı konusundaki şüpheye ifade etmek üzere Mustafa'ya verilmiş ünvandır. EBU'L FETH : "Fethin babası". II. Mehmed'e verilmiştir. EFENDİ : I. Abdülmecid döneminden itibaren padişah oğullarına verilen ünvandır. Ayrıca tarikat üyeleri arasında da bir dereceyi gösteren tabirdir. EĞRİ : "Eğri-büğrü". Topal olan Cihangir'e verilmiştir. EĞRİ FATİHİ : III. Mehmed'e verilmiştir. EMİR : "İdareci", "Şehzade". Yarı bağımsız idareciler için kullanılmıştır. Ayrıca Selçıklulara bağımlı olduğu süre zarfında I. Osman için kullanılmıştır. 1402-1413 arasındaki Fetret Devri esnasında I. Bayezid'in oğullarından birinin açık şekilde üstün idareci olmadığını göstermek için yeniden kullanılmıştır. EMİRÜ'L MÜ'MİNİN : "Müslümanların İdarecisi". Halifeye verilen isimlerden biri olup I. Selim'in Mısır seferinden sonra Osmanlı padişahlarına da verilmiştir. ENİŞTE : "Kızkardeşin kocası" FAHREDDİN : "Dinin öğüncü". I. Osman'a verilmiştir. FATİH : İstanbul'u fethinden dolayı II. Mehmed'e verilmiştir. FATİH-İ BAĞDAT : "Bağdat'ı fetheden" IV. Murad'a verilmiştir. FRENK : Frank. Başlangıçta Fransa'dan gelenler için kullanılmışken oldukça genişletilerek herhangi bir Avrupa ülkesi için de kullanılmıştır. GAZİ : Daru'l Harbde savaşan kişilere ve Hristiyanlara karşı alınmış zaferlerdeki askerlere verilen ünvandır. Özellikle de O. Osman, Orhan, I. Murad, I. Bayezid, II. Mehmet ve IV. Murad için kullanılmıştır. GENÇ : II. Osman'a verilen isimdir. GÖZDE : Padişahın cariyeleri için kullanılmıştır. GÜLEÇ : "Neşeli" GÜREŞÇİ : Güçlü olduğu için I. Mehmed'e verilmiştir. "Güreşçi" mi "Kürüşçü" mü olduğu şeklinde bir şüphe var ise de, doğru şekli "Güreşçi" şeklindeki Padişah için kullanımıdır. GÜVEY : "Damad" GÜZELCE : "Yakışıklı" HACE, HACİ : "Hacı". Hace kadınlar için, Hacı erkekler için kullanılna formudur. Mekke'de Hac görevini tamamlayan kişiye verilen ünvandır. HADİMU'L HARAMEYNİ'Ş ŞERİFEYN : "İki mübarek şehir olan Mekke ve Medine'nin koruyucusu". I. Selim'e 1517'de Mekke Şerifi tarafından bu şehirlerin anahtarı gönderilmek suretiyle verilmiş bir ünvandır. HAFIZ : "Koruyucu". Genişletilmek suretiyle Kur'an'ı ezbere bilen kişiye denilmiştir. HAKANİ : "Emperyal" HAKANÜ'L BERREYN VE'L BAHREYN : "Karaların ve Denizlerin Hakanı". Padişahın gücünün ihtişamını ifade eden ünvanlardan biridir. HALİFE : Son Abbasi Halifesinin 1538'de ölümüne kadar halifeliği elinde tuttuğu şeklindeki birtakım düşüncelere rağmen, 1517 yılında Halifeliğin I. Selim'e ve onun mirasçılarına geçmesi, İslam'da önemli ölçüde sert tartışmalara neden olmamıştır. Cam. Mod. Hist., 91'de: "Hilafet İslam'ın temel prensiplerinden biridir ve bütün Müslümanlar tek bir imam tarafından idare edileceklerdir. Ayrıca İmam'da Hz. Peygamber'in kabilesi olan Kureyş'ten olacaktır. 1517 yılında İmamlık, Haşimoğullarından Mehmed Ebu Cafer'in güçsüz ellerindeydi ve halifeliği Kahire Sarayı'nda sembolik olarak devam ettiriyordu. Abbasilerin en son halifesi olarak Sultan Selim lehine halifelikten feragat etti. Bu biçimsel geçiş, Kureyş kabilesine mensup olmamakla birlikte Türk sultanlarının Müslümanların idarecisi veya İmamı olmalarının temeli oldu. Halifeliğin Osmanlılara geçişi, Mekke Şerifi'nin Kabe'nin anahtarlarını Selim'e göndermesi, böylece Selim'in Mukaddes Beldeler'in koruyucusu olmasıyla halifeliğin tanınması onaylanmış oldu" der. S. Lane Po HAN : Kırım idarecileri için kullanılmıştır. II. Selim tarafından torunu İbrahim'e verilmiştir. HANÇERLİ : "Hançer taşıyan" HANIM SULTAN : "Prenses Hanım". Padişahların kadın tarafından kız torunlarına verilen ünvan. HANTAL : "Beceriksiz" HASEKİ SULTAN : "Gözde Prenses". Erkek evlat doğurmuş olan padişah gözdelerine verilen ünvan. Genellikle ilk dört veya altı anne ile sınırlanmıştır. HASEKİ KADIN : "Gözde Kadın". Padişah kızlarının annelerine verilmiştir. HATUN : "Hanım". İlk dönemlerde, son dönemlerdeki Valide Sultan yerine padişahın nikahlı eşlerine verilen ünvandır. HEZARPARE : "Bin parça". Ölümünden sonra kendisine yapılan suikasde işaret etmek için Ahmed'e verilen ünvandır. HÜMAYUN : "Padişaha ait". -Devlet kuşu, saadet anlamına gelen- "Hümay"dan alınmıştır. HÜNKAR : "Hükümdar" I. Murad ve II. Mehmed'e verilen ünvan. HÜDAVENDİGAR "Hükümdar", "Bey". I. Murad'a verilmiş ve daha sonra da Bursa Sancağı içinde kullanılmıştır. Yine Orhan ve II. Murad için de kullanılmıştır. İKBAL : "Talih". Haremde il rütbe ilerlemesi. İLHAMİ : "İlham alan". III. Selim'e verilen ünvandır. KALAYLIKÖZ : "Beyaz Fındık" KANBUR : I. Mahmud'a verilmiştir. KANLI : Politikasını ima için II. Abdülhamid'e verilmiştir. KANUNUİ : "Adil". II. Mehmed'e ve özellikle de I. Süleyman'a verilmiştir. KAPUDAN PAŞA : "Amiral". Osmanlı donanmasının başındaki kimseye verilmiştir. KARA : I. Osman ve birçok kişiye verilmiştir. KEHLE-İ İKBAL : "Talih bitti" KETHÜDA : "Kahya". KIZIL : "Kırmızı" KOCA : "Büyük". KOZHEYCİ :"Fındık satıcısı" KÖSE : "Sakalsız" KRAL : Sırp ünvanı. KUL : "Köle". KULOĞLU : "Köleoğlu" KÜRÜŞÇÜ : "Yay gerdiren". Bir sanatta pir kabul edildiği için I. Mehmed'e verilmiştir. LALA : "Terbiyeci". Özellikle hem sarayda, hem de tayin edildikleri sancak valiliklerinde genç şehzadeleri yetiştirenlere verilen ünvandır. Lİ/LI/LU : "den,dan" Yer isimlerine bağlanır. Kişinin doğum yerini işaret için kullanılmıştır. MAKBUL : "Gözde" MAKTUL : "Öldürülmüş" MEHD-İ ULYA-YI SALTANAT : "Büyük saltanat beşiği". Diğer bir ismi de Valide Sultan'dır. MEKRİ : "Kurnaz" MEST : "Sarhoş". II. Selim'e verilmiştir. MEYVEİ : "Meyve satan" MIRAHOR : "Ahırların muhafızı". "Emir-i Ahur"dan gelmedir. MİRZA : "Şehzade". İran ünvanıdır. MUHASSIL : "Vergi tahsildarı" MUHSİN : "Bağışlayıcı" MUHTEŞEM : Avrupalılar tarafından I. Süleyman'a verilen ünvandır. Türkler kullanmazlar. MUID : "Okulda düzeni sağlayan" MUSAHİP : "(Padişah'a hususi işlerinde) Yardım eden" ve daha geniş ifadesiyle "Gözde". MÜVERRİH : "Tarihçi" NEBİL / NEBİLE : "Prens/Prenses". Mısır ünvanıdır. NAİB : "Vekil". NAKKAŞ : "Dekoratör" NAMZET : "Aday". Henüz tam olarak evlenmemiş, nişanlı olan padişah kızlarına verilen ünvandır. NİŞANCI : "Saltanat mührünün muhafızı". NİŞANCI OĞLU : "Saltanat mührü muhafızının oğlu". OĞUZ : "Temiz" veya "Genç erkek" OSMANCIK : "Küçük Osman". I. Osman için kullanılmıştır. PADİŞAH : "Hükümdar". İran kaynaklı bir ünvandır. Sultanların çok fazla arzu ettikleri en yüksek makamdır. Herhangi bir kimse tarafından sultanla eş anlamlı olarak da kullanılabilir. Son döenmlerde Fransız Kralları için de kullanılmıştır. PALABIYIK : "Kavisli uzun bıyıklı". PARE : ""Parça". "Hezarpare" ve "Şekerpare"de olduğı gibi. PEHLİVAN : "Şampiyon", "Güreşçi". I. Mehmed'e verilmiştir. REİSÜ'L-KÜTTAB : "Katiplerin Reisi". RUM : "Rumeli". Temelde Roma ve Roma İmparatorluğu içinde kalan yerleri ifade eder. Böylece Anadolu Selçukluları, İran Selçuklularından ayrılmışlardır. Ayrıca "Rum Beylerbeyi" altında Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa eyaletlerini de temsil eder. SAHİB-KIRAN : "Her zaman başarılı Hükümdar". I. Süleyman ve IV. Murad'a verilen ünvandır. SAİBÜ'L-AŞERETİ'L - KAMİLET : "On numarayı tamamlayan". Onuncu sultan olduğu için I. Süleyman'a verilmiştir. SANCAK : "Büyük Bayrak". "Eyalet". SANCAK BEYİ : "Eyalet İdarecisi". SARHOŞ : II. Selim'e verilmiştir. SARI : "Sarı", "Soluk". II. Selim'e verilmiştir. SARIKÇI : "Sarık yapan" SEDEF-İ DÜRR-İ HİLAFET : "Hilafet incisinin sedefi". Bir diğer ünvanı da "Valide Sultan"dır. SEMEN/SEMİZ : "Şişman" SERASKER : "Ordu komutanı". SEYYİD : "Peygamber soyundan gelen" SİLAHDAR : "Silahları muhafaza eden memur". Sultanın hususi görevlilerinden biri. SİPAHİ : "Atlı asker" SIĞIR : II. Selim'e verilmiştir. SOFU : II. Bayezid'e verilen ünvandır. SULTAN : "Prens". En az üç farklı kullanımı vardır. En geçerlisi, 'devletin başı" olarak kullanımıdır. "Sultan Han Murad"da olduğu gibi "Han" ile birlikte "Şehzade"lik ifadesi anlamında da kullanılmıştır. Bu şekli genellikle padişah oğulları içindir ve özellikle de II. Mehmed döneminden sonradır. bununla beraber eğer isimden sonra kullnaılmışsa o ismin "Prenses" olduğunu ifade eder: Fatma Sultan'da olduğu gibi. Yine "Haseki" ve "Valide" kelimleri ile de birleştirilerek kullanılmıştır. SULTANÜ'L-GUZAT : "Gaziler sultanı". İlk dönem ünvanıdır. I. Murad ve diğerlerine verilmiştir. SULTANZADE : "Prenses oğlu". Padişah kızlarının oğullarına veya erkek torunlarına verilen ünvandır. ŞAH-I ALEM-PENAH : "İmparator", "Dünyanın barınağı". Padişahın üstünlük ünvanlarından biridir. İran menşe'lidir. ŞAHİN Sokullu Mehmed Paşa'ya verilmiştir. ŞAHZADE/ŞEHZADE : "Padişahın oğlu". I. Mehmed ile başlayarak padişahların oğullarına verilmiştir. ŞEHİD : Savaşta dini uğruna ölen kişi. I. Murad ve II. Osman'a verilmiştir. ŞEHRİ : "Şehirli" ŞEYH : Edebali'ye verilmiştir. ŞEYHÜLİSLAM : "Müfti". Halifenin altında olup İslam'ın başkanıdır. ŞÜCAEDDİN : "Dinin kahramanı". Orhan'a verilen ünvandır. TAVAŞİ : "Hadım" TAVİL : "Uzun". Sokullu Mehmed Paşa'ya verilmiştir. TEKFUR : "Kral". Ermenice "Tagavor"dan alınmıştır. TIRNAKÇI : "Dolandırıcı" TİRYAKİ : Genellikle uyuşturucu veya sigara tiryakiliği için kullanılır. UĞURLU : "Şanslı" VALİDE : "Anne". VALİDE SULTAN : "Prenses Anne". Saltanatları döneminde padişahların annelerine verilen ünvandır. XVI. yüzyılda girmiştir. VELİ : II. Bayezid'e verilen ünvandır. VELİAHT : "Tahta geçecek şehzade". Tahta geçecek kişi için son dönemde kullanılmıştır. Ancak 1876 Anayasası tahta çıkacak şehzadenin "en yaşlı erkek evlat" olmasını belirleyinceye ve diğer şehzadeleri reddedinceye dek uygulanamamıştır. Hatta VI. Mehmed'e "Veliahd-ı Sani" (Tahtın ikinci varisi) ünvanı verilmişti. Benzer bir makam, Kırım Hanlarından Nureddin'e de verilmiştir. VEZİR : "Bakan". "Ağır sorumluluk yüklenen". VEZİR-İ AZAM : "Başbakan", "Baş vezir". Bir diğer formu da "Sadr-ı Azam"dır. VOYNUK : "Bulgar savaşçısı" VOYVODA : "İdareci". Moldavya ve Lehistan prensliklerinden birinin yöneticisine verilen ünvandır. YAĞLIKÇI : "Yağlık satan" YAVUZ : "Yiğit". I. Selim'e verilmiştir. YENİÇERİ : "Yeni askerler." Meşhur Yeniçeri Ocağı mensupları. YILDIRIM : I. Bayezid'e verilmiştir. ZADE : "-oğlu". Genellikle "ın soyu" anlamında genişletilmiştir

BURHAN

https://twitter.com/kanaryamfenerli

7 YEDİ MESCİD FETİH MESCİDİ

https://twitter.com/kanaryamfenerli

1 Mart 2016 Salı

MESCİDİ DIRAR

https://twitter.com/kanaryamfenerli

GAMAME MESCİDİ

https://twitter.com/kanaryamfenerli

MİLLİ ÇIKARLARIMIZ-ULUSAL ÇIKARIMIZ-DEVLET ÇIKARIMIZ

https://twitter.com/kanaryamfenerli

HANDİKAP

https://twitter.com/kanaryamfenerli

El mer’ü mea men ehabbe Kimi Seversen Ahirette Onunla Berabersin اَلْمَرْأُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ

https://twitter.com/kanaryamfenerli /\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ اَلْمَرْأُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ KİM olduğumuz değil, Kimi sevdiğimiz önemli. “Kişi (dünyâda da ukbâda da candan, içten ve samiymi olarak) sevdiği kimse ile beraberdir.” Mektûbât-ıRabbânî] 1. cilt 203'üncü mektub molla Hüseyne yazılmışdır. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (İnsanların yapdıklarını yazan meleklerden başka melekler de vardır. Yollarda, sokak başlarında dolaşırlar. Allahü teâlâyı zikr edenleri ararlar. Zikr edenleri bulunca, birbirlerine seslenirler. Buraya geliniz, buraya geliniz derler. Kanadları ile, onları sararlar. O kadar çokdurlar ki, göke varırlar. Kullarının her işini bilici olan Allahü teâlâ, meleklere sorarak: Kullarımı nasıl buldunuz, buyurur? Yâ Rabbî! Sana hamd ve senâ ediyorlar ve senin büyüklüğünü söylüyorlar ve senin ayblardan ve kusûrlardan temiz olduğunu söylüyorlar, derler. Onlar, beni gördüler mi, buyurur? Hayır görmediler, derler. Görselerdi, nasıl olurlardı, buyurur? Dahâ çok hamd ederlerdi ve dahâ çok tesbîh ederlerdi ve dahâ çok tekbîr söylerlerdi, derler. Onlar, benden ne istiyorlar, buyurur? Yâ Rabbî! Cennetini istiyorlar, derler. Onlar, Cenneti gördüler mi, buyurur? Görmediler, derler. Görselerdi, nasıl olurlardı, buyurur? Dahâ çok yalvarırlardı, dahâ çok isterlerdi. Yâ Rabbî! Bu kulların Cehennemden korkuyorlar. Sana sığınıyorlar, derler. Onlar Cehennemi gördüler mi, buyurur? Hayır görmediler, derler. Görselerdi, nasıl olurlardı, buyurur? Görselerdi, dahâ çok yalvarırlardı ve ondan kurtulmak yoluna dahâ çok sarılırlardı, derler. Allahü teâlâ, meleklere, şâhid olunuz ki, onların hepsini afv eyledim, buyurur. Yâ Rabbî! O zikr edenlerin yanında, filân kimse zikr etmek için gelmemişdi. Dünyâ çıkarı için gelmişdi, derler. Onlar benim müsâfirlerimdir. Beni zikr edenlerle berâberim. Onların yanında bulunanlar da, zarar etmezler, buyurur). Hazret-i Ömer, hilafeti zamanında Hımıs ileri gelenlerine bir mektup yazıp, çevredeki fakirlerin kendisine bildirilmesini isteyerek yardım edeceğini bildirdi. Hımıs'lılar Şam ve civarında bulunan fakirlerin bir listesini Halife Hazret-i Ömer'e arzettiler. Hazret-i Ömer gelen listeyi açıp baktığında listenin başında kadı olarak tayin ettiği Sa'd bin Amir'in ismini görüp, listeyi getirenlere hakiminin mali durumunu sordu. Onlar, (Hakimimiz hakikaten gayet fakirdir. Elinde avucunda olanı fakir fukaraya dağıtıyor, rüşvet olacağı korkusundan, bizim de en küçük bir hediyemizi bile kabul etmiyor) dediler. Hazret-i Ömer sordu: - Allah'tan bu kadar korkan hakiminizin hoşunuza gitmeyen tarafları da var mı? Evet diyerek kusurlarını şöyle sıraladılar: Vazifesine sabah namazından sonra başlaması gerekirken kuşluk vakti başlıyor. Evine çekilir aramıza girmez. Haftada bir gün, evinden dışarı bile çıkmaz. Kapısı arkasından kilitlidir. Hazret-i Ömer, onlara bir kısım erzak ve giyecek vererek gönderdi. Hakim Sa'd bin Amir'i de bunların sebebini öğrenmek üzere huzuruna davet etti. Hakim, Hazret-i Ömer'in huzuruna gelince durumu anlattı: 1-ailem hasta olduğundan evin bütün işlerini bizzat kendim görüyorum ve bu sebepten vazifemin başına ancak kuşluk vakti gelebiliyorum. 2-akşam olunca gün boyu yaptığım işlerin muhasebesini yapıyor acaba yaptığım işlerde bir kusurum var mı diye onu tetkik ediyorum. 3- sırtımdakinden başka giyecek elbisem yoktur. Haftada bir gün giydiğim çamaşırlarımı yıkıyor temizlik işleri ile meşgul oluyorum. Hatta evimde bile üzerime alacak bir elbisem olmadığından yıkadığım çamaşırlarım kuruyuncaya kadar hiçbir kimseyi görüşmeye bile kabul edemiyorum. Sa'd bin Amir'in bu izahatı karşısında Hazret-i Ömer çok memnun oldu ve ondan sonra Sad'ı hatırladıkça, (Ah Sa'd ah, Allah korkusu seni ne kadar yüceltmiş) der onunla iftihar ederdi.

KELİME VE KAVRAMLAR

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ ŞEYH POSTU : Şeyhlerin oturdukları posta, "Şeyh Postu" denir. Bu post, tüylü koyun derisinden olup, toplantı yapılacak mahalde en önemli yere serilirdi. Mihrab bulunan yerlerde, mihrabın sağına konurdu. Mevlevî şeyhlerinin kırmızı renkli postları kapıya göre, karşıya gelen sağ köşede serili olurdu. ŞEYH-İ İMARET: imarethaneleri yöneten misafirleri karşılayıp ikramda bulunan zata şeyh-i imaret denirdi. ŞEYH-İ NECDİ: Mecazi bir tabir olup şeytan anlamındadır. Bir Hadis-i Şerifte, şeytanın boynuzlarının Necid'den zuhur edeceği kaydedilir. Tabirin dayanağı muhtemelen, bu hadisi şeriftir. ŞEYHİYYE: Ulâd Sidi Şeyh Şâzilî'ye dayandırılan bir tasavvuf okulu (XIX. yüzyıl). ŞEYHU'L-EKBER: Arapça en büyük şeyh demektir. Mutasavvıflar, Muhyiddin bin Arabi Hazretlerini büyük bir tasavvuf önderi saydıkları için, ona, "şeyhu'l-ekber" demişlerdir. ŞEYHU'L-HAREM: Harem-i Şerifte Halife tarafından görevlendirilen zata, şeyhu'l-Harem denir. Hac yolu üzerinde bulunduğu için Şam valileri hakkında da bu tabir kullanılırdı. ŞERH-İ SADR: Arapça, sadrın yarılması demektir. Salikin ruhundaki kabiliyetlerin gelişmesi, ortaya çıkmasını ifade eder. Hz. Resulullah'ın (s) Mirac'tan önce, üç boyutlu alanın ötesine yolculuğa hazır olması için Kabe yanında kalbi şerh edilmiş (yarılmış) idi. Tabii manevi olarak... Yücelere yapılacak yolculuk için bu zaruri idi. Sülük yolunda da ileriye doğru merhalelerin katedilmesi, aynı ruhi kapasitenin genişletilmesiyle ilginç bir paralellik arzeder. Üç kere şerh-i sadr olmadıkça, ruha ait kabiliyetler gelişme kaydetmezler. Şerh oldukça, tahammül artar; yükler, çileler dayanır hale gelir. Yani yük hafifler. "Sadrını yarmadık mı? Yükünü kaldırmadık mı? Ki (o yük ağırlığından) sırtını çatırdatma mış mıydı?" (İnşirah/1-3). ŞERÎF: Arapça, şerefli demektir. Hz. Hasan (r)'ın neslinden gelenlere "Şerif", Hz. Hüseyin (r)'in neslinden olanlara da "Seyyid" denir. ŞERKAVE: Cezûliyye kollarından olup, Bucad (Fas)'da yaygındır. ŞERKAVİYYE: Halvetiyye'nin kollarındandır. Mısır'da yayılmıştır. ŞERNUBİYYE: Burhaniye'nin kollarından biridir. Seyyid Şihabeddin Abdü'l-Abbas Ahmed b. Osman eş-Şernûbi'l-Maliki'l-Burhanî (ö. 994/1586) tarafından kurulmuştur. ŞEVAHİDÜ'L-ESMA: Arapça, isimlerin şahitleri demektir. Eşyanın şevâhidi, dış âlemde haller, vasıflar ve fiiller sebebiyle, görülen farklılaşmadır. Rızık verilen (merzûk), rızk vericiye; diri dirilticiye; ölü öldürücüye şehâdet eder. ŞEVAHİDÜ'L-HAK: Arapça, Hakk'ın şâhidleri demektir. Bu, dışta var olarak bulunan âlemin hakikatleridir. Zira, mükevvini (yaratıcıyı) gösterir. ŞEVAHİDÜ'T-TEVHİD: Arapça, tevhidin şahitleri demektir. Tevhidin şevâhidi de, eşyanın ta'ayyünleridir. Herşeyin, kendisini başkasından ayıran, kendine özgü bir ta'yin ile ehadiyyeti vardır. ŞEVK: Arapça, iştiyak ve özlemi ifade eden bir kelimedir. Kalbin, sevgilisine kavuşmak üzere çekilişine, veya sevgili anıldığında kalbin heyecanlanmasına şevk denir. Kalbdeki şevk, lambadaki fitile, Aşk da ateşteki yağa benzer. Allah'a iştiyak duyanın O'na yakın olacağını, yakın olanın neş'eleneceğini, neş'elenin de vuslata ereceğini kaydederler. Vuslatta derinleşenler için, müjdeler ve güzel bir varış yeri sözkonusudur. Şevk ile iştiyak arasında fark vardır. Şevk sahibi, kavuşma durumunda sükûn üzere iken, aynı durum iştiyak sahibi için söz konusu değildir. ŞEYBANİYYE: Ebu Muhammed Yunus b. Yusuf eş-Şeybanî (öl. 619/1223) tarafından kurulmuş bir tasavvuf okulu. ŞEYDA: Çılgın, deli, aşk hastası (delice aşık) anlamında Farsça bir kelime. Cezbe halindekiler, meczublar, şiddetli sevgiyle coşup kendisinden geçenler için, bu terim kullanılır. ŞEY'EN Lİ'LLAH: Arapça, Allah rızası için bir şey anlamındadır. Tasavvuf tarihinde çok az bir kısım tasavvuf erbabı, nefs terbiyesi için, müridlerini, geçici bir süre bir şeyler toplamaya yollarlardı. Onlar da "şey'en lillah" diyerek keşkülleriyle dolaşır, topladıklarını dergaha getirirlerdi. Dervişlerin topladığı bu yiyecekler, fakirlere dağıtılırdı. Buna, "Selmana çıkmak" da denirdi. Bu tabir, hizmet sonrası dua ve niyaz sırasında da kullanılırdı. "Hizmetimin haklı hayırlısını dilerim, şey'en li'llah, Allah eyvallah" Mürid niyaz vaziyetinde bunu söyleyince, şeyh efendi de kısa bir gülbank ile mukabele ederdi. ŞERİAT: Arapça, yol, su kanalı demektir. Dinin zahirî (dış şekil) yönüne ait kaideleri veya dinin hukuk kuralları. Tasavvufa da, batinî hukuk veya batinî fıkıh denir. ŞEYHÜ'L-İSLAM: Osmanlıda, ilmiyye sınıfının başında bulunan zata, şeyhü'l-islam denirdi. ŞEYHZADE: Arapça-Farsça şeyhin oğlu anlamında bir terim. Tarikat şeyhlerinin erkek evladına da şeyhzade denirdi. Bu, halk arasında hafifletilerek Şehzade diye telaffuz olur. Şİ'BU'S-SADA: Terakki sırasındaki cem'u'l-farka denir. Bu yükseliş (Terakki) Vahidiyet Hazretinden, Ehadiyet Hazretine doğrudur. Zıddı Sadeu'ş-Şi'b'dir, ki Ehadiyyetten Vahidiyete iniştir. Fenadan sonra davet ve başkalarını kemale erdirmek üzere, beka haline geçiş, Sadeu'ş-Şİ'b olarak değerlendirilir. ŞİHABİYYE : Sühreverdiyye'nin kollarından biri olup, Şihabüddin Ebu Hafs Ömer b. Muhammed es-Sühreverdî el-Bekrî (öl. 632/1234) tarafından kurulmuştur. ŞİİR: Hacı Bayram, insanın seziş yüceliklerinden kaynaklanan şiir hakkında şunları söyler: "Nazm evliyanın keramatındandır" Tasavvuf erbabı şiiri zorlama ile değil, hal ile söyler. Sûfîler, rumuz ve istiareli anlatımlarla, içlerinde bulundukları halleri şiirle anlatırlar. Sûfîlerin önemli bir kısmı, güzel sanatın bu yönünden uzak durmamışlardır. Divan sahiplerinin çoğu sûfîlerdir. ŞİKAYET: Türkçemizde de kullanılan Arapça bir kelime. Tasavvufta bela gelince, belayı gönderen Allah, kula şikayet edilmez, şikayet, Hz. Yakub (a)'un yaptığı gibi, (Hüznümü, kederimi ancak Allah'a sızlanırım, Yûsuf/86) yine belayı gönderen Allah'a yapılır. ŞİKEFTİYYE: Şikeft, Farsça mağara demektir. Eskiden yolculuklarında mağaralarda kalmaları, sûfîlerin şikeftiyye diye anılmalarına neden olmuştur. ŞİNNAVİYYE: Ebu Abdullah Muhammed Şinnavî (ö. 1208/1 61 9)'ye dayandırılan bir tasavvuf okulu, Ahmediyye'nin kollarmdandır. ŞİŞE : Ar ve namus bir şişe gibi, kırıldı mı, bir daha tamir edilemez. Kalp, ar ve namus bakımından şişeye benzetilmiştir. ŞİTÂB: Farsça, acele etmeyi ifade eden bir kelime. Makamlardaki marifet ve inceliklerin farkına varmadan gerçekleşen seyr. Bu seyr, bazen cezbenin etkisi ile, bazen de salikin amel ve ibadet etmesi, riyazet ve tasfiye ile meydana gelir. ŞİVE: Farsça, güzellerin insanların hoşuna giden üslubu, tavrını ifade eden bir kelime. Cemal ve Celal tecellileri, arada bir ortaya çıkan hafif cezbe. ŞÖHRET: Arapça, ün sahibi olmayı ifade eden bir kelime. Makam sahibi olma ve riyaset tutkusu. Tasavvuf yolunun önde gelenleri, bir insanın nefsinden en zor, en son çıkan hastalığın, riyaset olduğunu kaydetmişlerdir. Riyasetin, rüyaların sembolik dilindeki ifadesinin tilki olarak ortaya çıktığı kaydedilir. ŞÖHRET AFETTİR : Makam, mal, mülk, pek çok kişinin düşmanlığını cezbeder. Tasavvuf erbabına göre, keşif, keramet ve ledün bilgisiyle tanınmak da, sıkıntılı bir şöhrettir. Zira kişiye bir tür benlik verir, etrafta toplanan insanlardan huzuru kaçar. ŞUAYBİYYE: Ahmediyye'nin kollarından olup Şemsuddin Muhammed b. Muhammed b. Şuayb b. Ahmed b. Ali el-Hicazî eş-Şuaybî (ö. 1040/1630) tarafıhndan kurulmuştur. ŞUH: Neşeli, cilveli vs. gibi anlamları olan Farsça bir kelime, ilâhî cezbe, İlâhî tecelli. ŞUHÛD: Arapça, görmek, müşahede etmek demektir. Kaşanî şuhudu; Hakk'ı, Hak vasıtasıyla görmektir, diye tanımlar. Zıddı gaybettir. Ve bu gaybet, nefsin nazlarından uzaklaşıp görmemek anlamındadır. ŞUHUDU'L-MUFASSAL Fİ'L-MÜCMEL: Arapça, mücmelde, ayrılmış olanın görülmesi demektir. Zat-ı Ehadiyyette çokluğu görmek. ŞUHÛDÜL- MÜCMEL Fİ'L-MUFASSAL: Ayrılanda, mücmeli görmek anlamında Arapça bir ifade, Mufassal (çok) da mücmel (tek)'i görme. ŞUKÛFE: Farsça, çiçek demektir. Yüksek mertebe, yüce makam. ŞURB: Arapça, içmek demektir. Kula önce zevk (tadmak), sonra şürb (içmek), en sonra da reyy (kanmak) hali gelir. Bunlar, keşif halinde doğan ruhî nazlardır. Şurb için şu açıklama da yapılır: Temiz sır ve ruhların, varidat olarak gelen kerametler ile, karşılaşması ve bununla beslenmesi. Bu tıpkı su içmeye benzer. Salik, efendisine olan yakınlık müşahadesinin nurlarından kalbe gelenle, gıdasını alır. ŞUREYHİYYE: Sahabilerden Ebu'l- Mukaddem Şureyh b. Hani b. Mazyedi'l-Harisî (ö. 87/705)'ye dayandırılan bir tasavvuf okulu. ŞUR-ŞURİDE: Farsça, tuzlu, karışık, çığlık anlamlarına gelen bir kelime. Sur: Özel hal. Hal; Hakk'ın kelamını veya ibretli bir sözü duyanda, veyahut sema yapan salikte ortaya çıkan durum'a denir. Şuride: Dağınık, şaşkın, meczub, aşık; İlâhî cezbe çokluğundan hayretler içinde kalan salik. ŞUTTARİYYE: Işkıyye'nin kollarından olup Abdullah Şuttar (ö. 1415)'a dayandırılır. ŞÛÛN: Arapça, hal, rütbe, önemli iş, tabiat, ihtiyaç gibi anlamları olan şe'n kelimesinin çoğuludur. Şuûn-ı Zatiyye (zata ait işler): Zat-ı Ehadiyyetteki hakikat ve aynların nakışlarından ibarettir. Tıpkı ağacın, yaprakların, çiçek ve meyvelerin, tümünün birden, çekirdekte bulunduğu gibi. Bu, vahidiyyet hazretinde ortaya çıkar, kalem ile ayrıntılı hale gelir. ŞUZİYYE: XII. Asırda Seb'iniyye'den doğmuş olup, göçebe tarikatıdır. ŞÜKR: Arapça, bir kelime olup Türkçe'de de kullanılır. Yapılan iyiliği öğme anlamındadır. Nimetin değerini bilmek, ilim, hal ve amel ile olmak üzere üç türlüdür. Alimlerin şükrü dilde, abidlerinki fiilde, ariflerinki haldedir. Abdülkadir Geylanî, dil ile yapılan şükrün, nimetin Allah'tan olduğunu, kabul edip, onu halka bağlamamakla meydana geldiğini söyler. Kalp ile şükür de, "sendeki nimetlerin tümü, dışta ve içte, harekat ve sekenatındaki menfaatlerin, lezzetlerin cümlesinin, başkasından değil, ancak Allah'tan olduğuna, sürekli sağlam bir şekilde inanmakla, olur. Şükredene şâkir, şükürden aciz olduğunu idrak edene de şekûr denir. Bu son acizlik durumu için Türkçemizde bazı atasözü ve deyişler vardır: "Bin dilim olsa şükründen acizim", "sonsuz şükürler", bir de ayet-i kerim'e: "Şükrederseniz arttırırım" ibrahim/7. ŞÜKRÂVİZ: Farsça'dır. Sûfîlerin başlarındaki taçlara sardıkları parçaya "şükraviz" veya "risale" denir. ŞÜRÛD: Arapça, ürküp kaçmayı ifade eden bir kelime. Hakikat menzillerinden uzaklaştıran sıfatlardan kaçmak, hukuka yapışmak. Tusî, Şürûd'u anlatırken şöyle der: Salik'in hayatı boyunca sığınma durumunda olması ve ayıklığını, sıdk üzere bulundurması gerekir. Aksi halde, üzerine şürûd varid olur ve herkesten, bu durumdan kurtulmak üzere dua talebinde bulunur hale gelir. Eğer sık sık vecd sohbetlerinde bulunursa, o zaman şürûddan (ürküp kaçmaktan) kurtulur. Şürûd'a masiva'dan Hakk'a kaçış da denir. ŞÜŞTERİYYE: Ebu'l-Hasen Ali b. Abdil-lahi'ş-Şüşteri'n-Nimeyrî (ö. 668/1269)'ye dayandırılan bir tasavvuf okulu. ŞÜTÜR: Farsça, düzensiz, acılı, tatlılı, deve gibi anlamlar ifade eden bir kelime. İnsaniyet. ŞERİATTA BU BENİM, ŞU SENİN, TARİKATTA BU HEM SENİN HEM BENİM, HAKİKATTA NE SENİN NE BENİM: Bu söz "yer ve göklerin mirası Allah'ındır, ayeti kerimesindeki vahdeti anlatmak için kullanılır. Bu gülistanda benimçün ne gül ne şebnem var; Bu kudret ü ne tasavvuf ne biş ü ne kem var, Bu çarşuda ne dâd ü sited ne derhem var, Ne kuvvet ü ne taayyün, ne zahm ü merhem var, Bu kârhânede bilmem neyim, benim nem var. Nâbi ŞEYH: Arapça, önder, kabile başkanı, yaşlı adam anlamına gelen bir kelime. Tasavvuf okulu liderlerine şeyh denir. Şeyhler, kulu Allah'a Allah'ı kula sevdirmek isteyen kişidir. Fonksiyonu bakımından, müridleri halle terbiye etmesi bir yana bıkakılırsa, her şeyiyle bir öğretmen görüntüsündedir. Şeyh'in şeriat bilgisine sahib, fena makamını geçmiş, ahlâk-ı hamide (övülen ahlak) ile süslenmiş olması gerekir. Kendisi kamildir, bu yüzden kemale erdirir, yani mükemmildir. Şeyhler çeşitlidir: Sohbet Şeyhi, Ta'lim Şeyhi, Tarikat Şeyhi, Terbiye Şeyhi, İrşad Şeyhi, Teslik Şeyhi. Şeyh ile ilgili bazı atasözleri şunlardır: Şeyhin elini öpeceğine kendi elini öp: Eli öpülmeyecek sahte şeyhlerin de bulunduğunu veya elinin emeğiyle geçinmenin daha makbul olduğunu belirten bir atasözü. Şeyhin kerameti kendinden menkul: Keramet satan sahte şeyhler için kullanılır. Şeyhi şeyh eden müriddir: Bir şeyhin kemalatı, yetiştirdiği müridin kalitesinden belli olur. Şeyh olmak kolay, derviş olmak güç: Dervişlik, teslimiyet demektir. Bu ise, çok zordur. Dervişliğin zor olduğu, bu sözle vurgulamıştır. Şeyh uçmazsa kerametle eğer, o Mutekitler uçurur, tâ be kamer Yenişehirli Avni