18 Eylül 2014 Perşembe

Kirlian fotoğrafçılığı - Çigong - Feng Şui - Çi

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Kirlian fotoğrafçılığı, yüksek voltajlı, yüksek frekanslı, düşük amperli elektrik alanına dayalı aygıtlarla nesnelerden yayılan birtakım ışınımları fotoğrafik olarak saptamayı amaçlayan elektrografik fotoğrafçılık tekniğine verilen addır. Sovyetler Birliği dönemindeki çalışmalar 1939'dan sonra Kirlian'ın buluşu daha önceleri "elektrografi", "elektrofotoğrafi" adlarıyla bilinen tekniğin yeniden tanınmasını sağladı. Fikrin temeli (ki kuru fotoğraf kopyalamayı mümkün kılmıştır) 1777'ye kadar erken bir zamanda George Christoph Lichtenberg tarafından atılmıştır. Bu alanda daha sonra çalışmalarda bulunan, aralarında Nikola Tesla'nın da olduğu bilim insanları 19-20'nci yüzyıllarda bu etkiyi daha derinlemesine incelemişlerdir. Ama Kirlian, bu araştırmayı seleflerinden daha ileriye götürmüştür. O dönemdeki bilim insanlarından bazıları kirlian fotoğrafçılığında söz konusu olan güce “kirlian enerjisi” adını, bazı Rus ve Çekoslavak bilim insanları (Dr. Zdenek Rejdak) ise “biyoenerji” adını vermiştir. Fakat 1940’lı ve 1950’li yıllarda Sovyetler Birliği’nde aura’ya veya enerji-beden’le ilgili verilerin yeterli olmayışından dolayı, kirlian cihazı ününe ancak 1960’larda, yine Sovyet bilim insanlarının çalışmalarıyla kavuşmuştur. Kirlian fotoğrafçılığı yöntemi Kazakistan devlet üniversitesi’nce 1968’de yayımlanan “Kirlian Etkisi’nin Biyolojik Mahiyeti” adlı çalışmayla bilim dünyasına sunulmuştur. Bu çalışmaların Batı’ya tanıtılması ya da bu konunun Batı’da popüler hale gelmesi ise Sheila Ostrander ve Lynn Schroeder adlı araştırmacı yazarların 1978’de yayımladıkları kitapla gerçekleşmiştir. Kirlian'ın iddiaları Sözkonusu fotoğrafların yaşayan her şeyin muhtevasında "yaşam gücü" bulunduğunun ya da "aura"nın varlığının fiziksel kanıtı olduğunu iddia eden Kirlian, böylece, kendi metodu ile, öteden beri okültistlerin ve teozofların varlığını ileri sürdükleri, canlı bedenlerini sarmalayan, nadir vakalar haricinde gözle görülemez olan aura’nın varlığını kanıtlamış olduğunu iddia etmiştir. Elbette rutubet, iyonlaşma, elektrik enerjisiyle yüklenen yüzeylerin ışıması ve benzeri olası doğal sebepleri bilimsel araştırmalar ile elememiş olması iddiaları bilimsellikten uzak kılmaktadır. Ayrıca bilinen bütün doğal sebepleri bilimsel yöntemlerle araştırmış ve elemiş olsaydı bile bu, "yaşam gücü" benzeri tinsel bir iddiayı otomatik olarak desteklemez, paranormal veya tinsel iddiaların ayrıca kanıtlanması gerekirdi. Bilimsel araştırmalar ve sonuçları 1976 yılında yayınlanan bilimsel araştırma sonuçları, Kirlian fotoğrafçılığının canlı dokularda tespit ettiği ışıma, şekil ve renk farklılıklarının büyük ölçüde yüzeyin üzerindeki ve içindeki nemden kaynaklandığını ortaya koymuştur.[1] Kirlian fotoğrafçılığının tinsel iddialarına kanıt olarak gösterdiği en ünlü deneylerinden biri bitki yaprağının bir kısmı kesilse de, Kirlian fotoğraflarında yaprak sanki kesilmemiş gibi, yaprağın bir bütün halinde ışınımının devam etmiş olmasıdır. Semyon Kirlian bu fotoğraflardan yola çıkarak, görüntülediği ışınımların önceden bilinen fiziksel etkenlerden kaynaklanmadığını iddia etmiştir. Fakat yapılan deneylerde yaprağın kesilmesinin ardından üzerinde durduğu yüzeyin artık maddelerden ve nemden temizlenmesiyle kesilen bölümün görüntüsü de kaybolmuştur.[2] Kirlian'ın bahsettiği ışıma görüntüsünün rutubet ile ilişkili olduğu kanıtlanmıştır. Görüntülenen yapraklarda rutubet arttıkça resimdeki renklerin yoğunluğu ve çeşitliliği artmakta, kurudukça orantılı olarak düşmektedir. Deneylerde, elektrik alanının oluşturduğu bilinen kimyasal ve fiziksel süreçler dışında bir enerji alanına dair kanıt ortaya çıkmamıştır.[3] Kirilian aurası olarak bilinen korona ışıması elektriksel iyonizasyon sonucu oluşmakta olup, pek çok faktörden etkilenir; nesnenin voltajı ve frekansı, görüntüleme yüzeyine uyguladığı basınç miktarı, etrafındaki ve içindeki rutubet miktarı ve iletkenliği etkileyen diğer faktörler ile yağ, ter, bakteriler ve diğer iyonlaştıran kirleticiler de görüntüyü etkileyen faktörler arasındadır.[4][5][6] Kirlian aygıtı Kirlian fotoğrafçılığında kullanılan aygıtlar, en basit şekliyle, izole edilmiş bir kutu içerisinde bulunan, bir sıkma plakasıyla, fotoğraf camıyla veya bir optik aletle irtibatlandırılmış bir yüksek frekans kıvılcım üretecinden oluşur. Bir kamera gerektirmeyen aygıt, elektrik akımlarıyla saniyede 75.000-200.000 elektrik salınımı yapabilen jeneratörler gerektirir. Bu jeneratörler de çeşitli optik aletlere ve mikroskoplara bağlanabilir. Kirlian fotoğrafçılığı alanında çalışma yapan araştırmacılar, koronanın canlının heyecan ve sağlık durumlarına bağlı olarak renk ve ışıma değişiklikleri gösterdiğini belirtmişlerdir. Kirlian fotoğrafçılığı ve benzeri çeşitli tekniklerle organlardan ve canlılardan yayılan eflüvleri gösteren fotoğraflara metapsişikte eflüvyoğrafi (effluviographie) adı verilir. Çeşitli Kirlian Fotoğrafları POKROVSKAYA HOSPITAL Taşınabilir Kirlian Aygıtı Bir yaprağın Kirlian Resmi Kirlian Kamerası yapmak için [1] [2] [3] [4] Fotoğrafçılık Aura (teozofik) Esîr Astral Seyahat Feng Shui Çi Çigong Ruh Çigong veya Çikung (Pinyin: Qìgōng, Geleneksel Çince: 氣功) belirli fiziksel duruşlar ve beden hareketleri ve/veya hayalle birleştirilen nefes tekniklerini kullanarak bedenin enerji dengesini düzenleyen Çin tıbbının ve savaş sanatlarının bir parçası olan Çin kaynaklı biyoenerjetik/enerjetik egzersizlerin genel başlığı. Çigong bedendeki çeşitli sistemleri optimum fonksiyon halinde tutarak vücudun doğal sağlık durumunu yeniden oluşturmasıyla Alternatif tıp uygulamalarının arasında yer almaktadır. Kelime, yaşam enerjisi anlamına gelen Çi ile çalışma ve inceleme anlamına gelen etkinlik yani gong (ya da Kung /Kung Fu/ kelimesindeki kung ile aynı) kelimesinin biraraya gelmesinden türetilmiştir. Çin tıbbının prensiplerini ortaya koyan ilk kişi olduğu kabul edilen Sarı İmparator veya Huang Ti Çigongun tarihi yazılı devirlerin ötesine geçtiğinden kökeni ile ilgili ancak tahmin yürütülebilmektedir. Köken konusundaki görüşler arasında en ilgi çekici olanlarından biri Şangay Çigong Araştırma enstitüsü araştırmacılarının Çigongun kuzeydeki Türk kabilelerinde ortaya çıktığı şeklindeki tezleridir. Çigongun kökenlerine ilişkin kesin bilgi olmamakla birlikte antik halkların doğanın temel döngüleri, hayvan hareketleri vs. gözlemlerinden türediği açıklaması Çigong'un en muhtemel kaynağını oluşturmaktadır. Modern döneme kadar farklı isimlerle anılan enerjetik çalışmaların Orta Asyanın çeşitli dinlere mensup (Taocu, Budist, Konfüçyanist, Müslüman) halklarında (Çin, Tibet, Moğol, Türk) görülmesi bu çalışmaların belirli bir ulus ve dinin tekelinde olmadığını kanıtlamaktadır. Tang Ping Gong stili çigongda usta olan Yusuf Yang Hua Xiang, Zha Quan stilinde usta, geleneksel Çin tıbbı doktoru ve 13 Tai Bao Gong Çigong egzersizlerini, 20 sağlık ve uzun yaşam duruşunu biçimlendiren, Çin'de yetenekleri ve gücüyle tanınan tanınmış bir müslüman ve çigong ustası Wan Ziping ve Çin'in müslüman etnik grubu Hui halkından çıkan pek çok Kung Fu ve Çigong ustası bunun göstergelerinden biridir. Ancak tarihi kayıtlar konusunda duyarlılıkları sebebiyle Çinlilerin yazılı belgeleri bu sanatın aşamalarını göstermek hususunda günümüze aydınlatıcı bazı bilgiler sağlamaktadır. Çi ve etkileri ile ilgili ilk yazılı kaynaklar 3,300 yıl kadar önceye gitmektedir (Shang ve Zhou hanedanları). Ma Huan Tui mezarlarında yapılan arkeolojik keşiflerde sağlık için duruşlarla nefesin bir araya getirildiği dans serileri ortaya çıkarılmıştır. Çigong uygulamaları Çin'de Kültür Devrimi (1965-1975) sırasında tehlikeye girmiştir. Bu dönemde Çi hakkında konuşmak resmen yasaklanmış, Çi ile ilişkili kavramlar feodal zamanlarda kalma gerici, arkaik batıl inanç kabul edilmiştir. Kültür Devrimi sonlarına doğru Komünist Parti'nin yüksek memurlarından biri rahatsızlanmış ve ne Batı tıbbı ne Geleneksel Çin Tıbbı başarı sağlayamayınca Beijing'in kuzeyinden getirtilen bir çigong şifacısının hastalığı tedavi etmesi üzerine çigong uygulamaları teşvik edilmiş ve ülkede çigong klinikleri açılmıştır. Günümüzde de Çin'de yüzlerce çigong klinik ve hastaneleri devletin onayıyla hizmet vermektedir. Çigong teknikleri Çin'de geleneksel sağlık çalışanları ve dini gelenekler tarafından muhafaza edilmiş ancak savaş sanatları uygulamaları dışında kamu alanına hiçbir zaman çıkmamış, kitleselleşmemişti. Sağlıkçılar, Taocu ve Budist keşişler ve savaş sanatları tarafından ve genellikle aile üyeleri arasında korunulan bu tekniklerin sağlık amacıyla halkın geneli tarafından çalışması ancak geçtiğimiz yüzyıl içinde mümkün olabilmiştir. Günümüzde Çin şehir nüfusunun yaklaşık yüzde 70'i tarafından bu tekniklerin sağlık amacıyla kullanılışının ardında iki ismin büyük rolü olmuştu. Bunlardan ilki Çigong'u halka tanıtan ilk uzman ve eğitimci olan Jiang Weiqia (1873-1958) tüberkülozdan ölüm derecesine gelmiş ve bir Çigong çalışması sayesinde rahatsızlığından kurtulmuş ve daha sonra Çigong bilgisini ilerletip usta olmuştu. Jiang Weiqiao otuzlu yaşlarda gittiği Japonya'da geleneksel bazı metotların bilimsel yaklaşımla değerlendirildiğini ve halka yaygınlaştırıldığını görmüş ve bundan etkilenerek ülkesinde batıl inanç sayılıp küçümsenmeye başlayan Çigong'u tedavi amacıyla halka tanıtmak için bir kitap yazmıştı. Yinshizi Jingzuofa adıyla 1914'de yayınladığı kitapta tanıttığı teknik, halk tarafından geniş bir ilgiyle karşılanmış ve kendi zamanının en popüler Çigong stili haline gelmişti. 1950'lerde Jiang Çigong'un hastalıkları önleme ve tedavi edici özelliklerini tanıtmaya devam etmiş ve Şangay'da açılan bir Çigong kliniğinin de yöneticisi olmuştu. Çigong'un kitleselleşmesinde ikinci önemli isim Liu Guizhen'dir. Sadece aile içinde şifahi yolla öğretilen Neiyang-gong aile geleneği tekniğinin altıncı varisi olan Liu Guizhen (1920-1983) iç savaş sırasında komünist bir eylemci iken sağlık sorunları sebebiyle 1948'de ailesinin yanına gönderilir. Orada Neiyang Gong'u amcasından öğrenen Liu Guizhen teknik sayesinde rahatsızlığından kurtulup sağlıklı bir şekilde işinin başına döner ve 1954'de Tangshan kentinde ilk Çigong kliniğini açar. Liu Guizhen 1964'de Kültür Devrimi sırasında çalışmalarını bırakmaya zorlanılır ve ancak 1980'de yeniden çalışmasına izin verilir ancak 1983'de deneyimlerini tam aktaramadan ölür. 1970'lerin sonlarında Çigong, tedavi işleviyle tekrar sahneye çıkar. Vahşi Kaz Çigongu, Turna Kuşu Çigongu, Guo Lin Çigongu gibi Çigong egzersizleri popüler hale gelir ve çigong klinikleri, kurslar açılır, yayınevleri ve okulları kurulur, Çigong ustaları deniz aşırı ülkelere giderek tekniklerini göstermeye başlarlar. Günümüzde Çin'de ikiyüz milyon kadar insanın çeşitli Çigong tekniklerini uyguladıkları düşünülmektedir. Çigong'un Batı'da tanınması ABD Başkanı Nixon'un 1973'de Çin'e yaptığı gezi sonrasıdır. Bu tarihten sonra Batı ülkelerine ve özellikle ABD'ye gelen doğulu Çigong öğretmenleri uygulamanın tanınması ve yaygınlaşmasında önayak olmuşlardır. 1988 yılında "Academic Exchange of Medical Qigong" adıyla Beijing, Çin'de dünyanın çeşitli köşelerinden gelen katılımcıların çalışmalarını sunduğu Çigong üzerine İlk Dünya Konferansı tertiplenmiş, 1990'da Berkeley, California'da İlk Uluslararası Çigong Kongresi düzenlenmiştir. 19.yüzyılın sonlarında tanınmaya başlayan Yoga'ya karşılık Batı'da Çigong'un tarihinin çok yakın dönemlere rastlaması Çigong uygulayıcılarının sayısının Yogaya kıyasla daha az olmasının sebeplerinden de biridir fakat yıllar içinde açılan Çigong okul ve kliniklerinin sayısındaki artış gelecekte bu sisteminin Yoga'ya benzer şekilde daha da gelişeceğinin ön habercisidir. Çigong çoğunlukla sağlığın korunması için öğretilmesine karşın bazıları onu terapötik müdahalede, tedavide de kullanmaktadır. Bu amaçla yapılan çigong çalışmalarında yaşam enerjisini yani Çi'yi arttırmak ve vücutta serbestçe dolaşımını sağlayarak bazı sağlık sorunlarının üstesinden gelmek amacıyla temel gevşeme, dikkat toplama ve solunum teknikleri, belli duruş ve devinimleri, kendi kendine masaj uygulamaları ve dengeli yeme alışkanlıkları kullanılır. Çigong çalışmalarında birtakım aygıtlar ve büyük alanlara hatta güçlü kas ve eklemler, elastik bir vücuda veya kondüsyona ihtiyaç duyulmamakta ancak bu çalışmalarda vücut sağlığına kavuşmakta veya mevcut sağlıklı olma durumu geliştirilmekte ve korunmaktadır. Savaş sanatları için çalışılan sert formları dışındaki çigong çalışmaları her yaş ve sağlık durumundaki insan tarafından yapılabilmektedir çünkü çigong'da bedensel hareket ve kas gücü veya elastikliği değil aksine gevşemiş bir fizik ve dengeli, aşırıya kaçmayan bir zihinsel durum ve özellikle çalışmalar esnasında aşırılıktan uzak bir duygusal yapı içinde bulunmak önemlidir. Ayrıca Çigong'un temel prensiplerine göre bedeni zorlayan, vücudun terleyerek sıvı kaybını arttıracak derecede enerji gerektiren çalışmalar çigongda geliştirilip kullanılması amaçlanan bünyenin doğal çi'sinin kaybedilmesine yol açmakta olduğundan çigong çalışmalarında da fiziksel yorgunluk ve tükenmişlik durumu çalışmaların doğru yapılmadığının da bir göstergesi olmaktadır. Bu yönüyle çigong günümüz modern kültür-fizik (Fitness, aerobik vb.) kültürüne olduğu kadar sert Yoga çalışmalarından da (Power Yoga vs. yoga türleri) oldukça farklıdır. Hindistan kökenli özellikle Hatha Yoga uygulamasından ayrılan diğer bir yönü de bedenin doğal ritmiyle daha fazla uyum göstermesi, nefes çalışmalarında da nefesin uzun sürelerle tutulması gibi uygulamaların olmamasıdır. Çigong çalışmaları dışarıdan izleyen bir kişi için etkisi konusunda şüpheye düşürecek denli bir sadelik göstermektedir. Bu, onun daha çok enerjetik beden üzerinde çalışmasından kaynaklanan bir sonuçtur. Çigong uygulamalarında üç ana esas bulunmaktadır. Bunlar; zihin, nefes ve enerjidir. Bu çalışmalarla çi ya da yaşam enerjisi yoğunlaştırılır, etkinleştirilir ve kullanılır. Gevşeme çigongun temelidir çünkü gevşeme ile birlikte yalnızca bedendeki çi'nin rahatça akışı sağlanmamakta aynı zamanda zihin dingin ve uyanık hale getirildiğinden soluma da kendiliğinden düzenli hale gelmektedir. Zihin çigong alıştırmalarında çok önemlidir. Zihinle dikkati yönlendirerek çi yoğunlaştırılır, dolaştırılır, belirli uzuvlara yönlendirilir ve beslenip güçlendirilir. Tıbbi Çigong Cigong'da Akupunktur'da da kullanılan meridyenlerin önemi vardır Çigong, Çin'de 1989 yılından bu yana tıbbı tedavi yöntemi olarak resmi kabul görmüş ve çoğu üniversitenin de müfredatına alınmıştır. 1996 yılında ise Çin hükümeti tarafından Ulusal Sağlık Planı'nın bir parçası olarak ele alınmıştır. Tıbbi Çigong'un şu üç alanda uygulanmaktadır: 1. Bedenin sağlık durumunu korumak için fiziksel terapi ve belirli rahatsızlıkların tedavisi 2. Stres yönetimi ve gevşeme teknikleri 3. Harici Çi Sağaltımı (Çin Terapötik Dokunuşu olarak da adlandırılır) Kas-iskelet problemleri, iç organlara ilişkin problemler ve diğer rahatsızlıklara ilişkin geliştirilmiş belirli çigong egzersizleri vardır. Örneğin yirminci yüzyılda Şangay fizik terapistleri çigong ve savaş sanatları ustaları ile birlikte Batılı fizik terapi bilgisiyle geleneksel çigong formlarını bir araya getirerek boyun ve omuz problemleri, alt sırt, diz ve kalça, üst ve alt uzuvların eklem problemlerini, tenis dizi ve iç organ bozukluklarına yönelik sağaltıcı Liangong Shr Ba Fa (18 Arınma Metodu) adlı çigong formunu geliştirmişlerdir. Çigong kadim Çin tıbbının bir başka önemli ve modern tıp tarafından da kabul görülen bir başka uygulaması; akupunkturla da benzer ilkeler üzerine kuruludur. Akapunktur'daki meridyen denilen çi'nin dolaşım kanalları metal, altın iğnelerle manipüle edilirken aynı işlem Çigong'da iğne kullanılmaksızın bir takım bedensel duruşlar, nefes ve imajinasyon teknikleriyle gerçekleştirilir. Her iki teknik de Çin tıbbının parçaları arasında yer alır ve çi'nin bedende yeterince bulunması ve serbestçe akması hedeflenir. Tıpkı akupunktur gibi pek çok rahatsızlığa karşı alternatif bir tıp yöntemi olarak kullanılan Çigongun iyi geldiği söylenilen rahatsızlıklardan bazıları: Sindirim sistemi rahatsızlıkları Bronşit, astım ve allerjik rahatsızlıklar Gribal enfeksiyonlar Hormonal dengesizlik Yüksek ve düşük tansiyon Kalp, karaciğer ve böbrek yetmezliği Multiple skleroz Anksiyete ve stres Obezite ve kilo problemleri Savaş Sanatları Çigongu Çinliler dörtbin yıldan bu yana savaş sanatlarını çalışmakta ve onları geliştirmektedirler. Başlangıçta teknikler genel kas gücünü geliştirmek amacıyla kullanılmaktaydı. M.Ö. 200'lerde Çi'nin bedendeki devridaiminin ve akapunktur uygulamasının daha iyi anlaşılmasıyla savaş sanatlarında Çi kullanılmaya başlandı. Çi'nin savaş sanatlarında kullanımına ilgi Bodhidharma'nın (Çince'de Da Mo şeklinde söylenir) M.S. 536'da Wai Dan egzersizlerini Shaolin Tapınağında başlatmasından sonra giderek arttı. Bodhidharma Shaolin'de keşişlerin egzersiz yapmayışları sebebiyle fiziksel durumlarının genellikle kötü olduğunu görmüş ve Yi Jin Jing (Kas/Tendon Değiştirme Klasiği) ile Xi Sui Jing (İlik/Beyin Yıkama Klasiği) adlı kitaplarını kaleme almıştı. Keşişlerin bu kitaplarda anlatılan ve bindörtyüzyıldan daha fazla süre uyguladıkları bu egzersizler yirminci yüzyıla kadar gizli tutulmuş ve ancak yirminci yüzyılda Çin'in genel halk kitlesi tarafından bilinir ve uygulanır hale gelmiştir. Shaolin keşişleri bu egzersizlerin her ne kadar daha sağlıklı olma amacıyla geliştirilmiş olsa da aynı zamanda savaş sanatları için gereksindikleri gücü de arttırdıklarını keşfetmişlerdir. Wai Dan (bunlar harici çalışmalardır) egzersizlerinde enerji kaybı riskini önlemek (Buna San Gong denmektedir) için de keşişler bu çalışmalara Nei Dan (Dahili çalışmalar) meditasyonunu da eklemiş ve böylece Çi kanallarını açık tutmaya çalışmışlardır. Chen stili Tai Chi ustası Chen Fake Çin savaş sanatlarından her birinin kendi özgün çigong metotları vardır ve çigong ya da içsel enerji çalışmaları olmaksızın yapılan dövüş sanatları gerçek güç olmaksızın yapılan gösteri dövüşü olarak kabul edilmekte ve iç kuvvet olmadan yapılan savaş sanatları bir spor ve sağlık egzersizi olarak yeterli görülse de etkili bir savaş sanatı için çinli ustalar çigong çalışmasını zorunlu görmektedirler. Çin savaş sanatları içsel gücün kullanımı açısından iki ana gruba ayrılmaktadır: İçsel Stil veya Dışsal Stil. İçsel Stilde iç güç ağırlıklı olarak kullanılırken dışsal stillerde içsel stildeki çalışmaların yanında kas gücü de devreye sokulur. Shaolinquan Chaquan, Bajiquan dışsal stiller iken Tai Chi Chuan, Xingyiquan, Baguazhang, Liuhebafa içsel stillerdir. Her iki sitllerin eğitimlerinde çigon kullanılmaktadır. Nei Dan egzersizlerini uzun yıllar çalışan savaş sanatçıları enerjilerini bedenlerinin dışına yansıtabilmekte ve yalnız dokunuşla bile rakiplerini etkileyebilmekteydiler.Ustalar çi güçleriyle akapunktur noktalarını baskı, sıkıştırma, yumruk, tekme ve diğer çeşitli teknikler kullanarak manipüle etmekte ve böylelikle rakiplerinin Çi akışlarında dengesizlik oluşturmakta ve hatta ölüme yol açabilmekteydiler. Bu noktalara yapılan vuruş teknikleri Kung Fu'da en yüksek sanat olarak görülmekteydi. Bu tekniklerin uygulanabilmesi için eller ve parmaklar Demir Kum Avucu (Tie Sha Zhang) ve Gizli Kılıç (Jian Jue) gibi metotlarla, yanan bir muma yumruk atma gibi tekniklerle rakibe nüfuz etme gücü arttırılmaya çalışılırdı. Uzun yıllar yoğun çalışma gerektiren bu tip uygulamalar günümüzde çoğunlukla unutulmuş ancak geleneksel çin savaş sanatlarında bazı çigong çalışmaları uygulanmaya devam etmiştir. Savaş sanatlarında kullanılan çigong yöntemlerine sağaltım amaçlı çigong yöntemlerinden ayırmak için Sert Çigong da denir. Sert Çigong yöntemleri asırlardır dahili Çi'yi geliştirmek, darbelere karşı incinmemek için kemik ve kasları güçlendirmek için savaş sanatçıları tarafından kullanılmıştır. Öğrencilerin çi'lerinin gelişme düzeyleri çeşitli testlerle sınanır. Bu teknikle çigong öğrencileri vücutlarını normal bir insanın dayanamayacağı (başlarıyla kiremit veya demir kırma, mızrakları boyunla bükme vs.) darbelere karşı dayanıklı kılabilmektedirler. Sert Çigong Batı ülkelerinde uygulanan eğitimlerle kas geliştirilmesine benzememekte çünkü vücutta dolaşan Çi'nin belirli nefes ve duruş teknikleriyle yönlendirilmesi ile işlerlik kazanmaktadır. Sert Çigongun hem yumuşak (yin) hem de sert (yang) yönleri vardır. Yang yönü belirli duruş ve nefes tekniklerinin kullanıldığı bedene eller, özel bambu kamışlar ve demir çubuklarla düzenli vuruşları içerir. Yin yönü ise eğitimin ihmal edilmemesi gereken ve egzersizle oluşan yangıyı serinletmek için gerekli olan meditasyonu içermektedir. Sert Çigong eğitiminde belirli düzeyler bulunmaktadır. Öğrenci gelişiminde bu düzeyleri teker teker geçmesi gerekir. Her bir düzey bir diğerinden daha zor talimleri kapsar. Sert çigong çalışmaları Kung Fu ustasına dövüşte ihtiyaç duyacağı gücü, dayanıklılığı sağlamakta aynı zamanda alınan darbelere karşı bedenin hasar görmesinin de önüne geçmektedir. Bu durum geleneksel Kung Fu ustalarının ileri yaşlarda bile sanatlarını etkin kullanmalarının ardındaki nedeni de açıklamaktadır. Sert Çigong sadece bedeni güçlendirmekle kalmaz aynı zamanda vücutta astım, dolaşım sorunları, depresyon ve akciğerlerin gelişimini de sağlamaktadır Sert çigong yöntemleri arasında en ünlüleri Demir Gömlek Çigong (Iron Shirt Qigong) çalışmasıdır. Ayrıca Demir Yumruk (Iron Fist), Kartal Pençesi (Eagle Claw), Çelik Parmak (Steel Finger), Demir Önkol (Iron Forearm), Demir Diz (Iron Knee) gibi eğitimler de savaş sanatlarında öğrencilerin farklı uzuvlarını geliştirmek için kullanılmaktadır. Bir ila üç yıl süren (Wong Kiew Kit'in ifadesiyle) Demir Gömlek çalışmasında Çi üretilip depo edilir ve salgılar, kaslar ve kemiklerin desteklenmesiyle daha güçlü ve sağlıklı ve aynı zamanda daha dengeli bir beden geliştirilir. Çalışmaya Demir Gömlek adının verilmesinin sebebi bu çalışmayı yapan kişinin yumruk ve tekme gibi darbelerden etkilenmemesi ve bedeninin Çi ile demir bir gömlekle kaplı koruyucu bir zırh taşır gibi korunmasıdır. Bu çalışmada nefes ve duruşlar önemlidir. Enerji Nefesi de denilen teknikle karın nefesi alınır ve Dan Tien Çi'si aktive edilir. Ancak uzmanlar bazı Demir Gömlek çalışmalarının yüksek tansiyon, duygusal dengesizlik, kalp problemi ve herhangi bir akut rahatsızlık çekenler, adet dönemi sırasında kadınlar tarafından yapılmaması konusunda uyarılarda da bulunmaktadırlar. 80 ve 90'larda Çigong'un popülerliğinin artmasıyla birlikte ortaya çıkan pek çok grup geleneksel çigong pratisyenleri ve şüpheci çevreler tarafından eleştirilmeye başlandı. Akupunktura yönelik eleştirilerin bazıları Çigonga da yöneltilmiştir. Çi'nin ve meridyenlerin varlığı kadar sağaltım sürecinin de modern bilimsel yöntemlerle tespit edilemeyişi ve gözlem alanının dışında oluşu ve ilkelerinin modern bilimsel paradigma ile çelişkisi, Çigong gibi antik yöntemlere karşı bilim çevrelerinin ve araştırmacıların şüphelerini sürekli beslemiştir. Bu tıp çevrelerine göre Çigong bilimsel bir tedavi yöntemi değildir, bir tür sözdebilimdir (pseudoscience) ve kişiyi konservatif batı tıbbının uygulamalarından alıkoyduğu durumlarda sağlığı riske atma tehlikesi bulunmaktadır. Uygulayıcılardaki bazı olumlu etkiler ise Çigong teorisindeki çi denilen ve bilimsel olarak ispatlanmayan söz konusu enerji akışının düzenlenmesinden değil plasebo etkisinden veya nefes kullanılarak yapıldığında kişinin olumlu bir ruh haline girmesini sağladığından kaynaklanmaktadır. Alternatif tıp başlığı altındaki tekniklere tümüyle karşı çıkanların yanı sıra daha ılımlı bir yaklaşımla Çigong'un da diğer alternatif/geleneksel metotlar gibi konservatif tıbbın dışında yegane bir terapi yöntemi olarak görülmemesi fakat tamamlayıcı tıp çalışmaları içinde ve modern tıbbi yöntemlerle birlikte kullanılması gerektiğini ileri sürenler de vardır. Bu uygulamalarda kişinin uzman olmayan kişilerin ellerinde herhangi bir zarar görmemesi için uzman doktor ve çigong pratisyenlerince birlikte hastalığın ele alınması gerektiği ve modern tıp gereçleriyle hastalığının izlediği seyrin takip edilmesi gerektiği uyarısı da yapılmaktadır. Bunun yanı sıra çok sayıda insanın yetersiz bir gözetmen altında veya kitaplar veya video ve DVD'lerden öğrendikleri çigongu uygulamaya çalışması Çigong ustaları ve ortodoks çigong okullarının temsilcileri tarafından eleştirilmiş ve bu çalışmaların insanda enerji dengesizliğine yol açarak fiziksel ve zihinsel problemler oluşturabileceği iddia edilmiştir. Bazı Çigong egzersizlerinin hamileler, adet dönemindeki bayanlar, yüksek tansiyonlular ve kanser, tümör gibi vakalarda yapılmaması gerektiği hatta bu rahatsızlıkları arttırabileceği bizzat çigong uzmanları tarafından ifade edildiğinden özellikle rahatsızlık durumunda ehil çigong hocalarından, geleneksel çin tıbbı uzmanlarından yardım alınması gerektiği de tavsiye edilmektedir. Ünlü bir savaş sanatçısı ve Çigong ustası olan Wong Kiew Kit gerçek çigongun kitaplar ve videolardan değil bir ustadan öğrenilebileceğini ve çi akışının doğru kontrol edilmediğinde kişinin enerji ağında dengesizlik olabileceğini ve bunun da kan basıncında dengesizlik, hormon üretiminde bozulma, baş dönmesi, hayati organların çalışmasında bozukluk, fobi, halüsilasyon gibi kötü etkilerin ortaya çıkabileceğini ve hatta bunların çok ciddi sorunlar doğurabileceğini ifade etmiştir. Çoğu geleneksel çigong okulunda belirli bir uzman gözetmenin kontrolü altında yıllarca süren bir çigong eğitimi söz konusudur ve öğrencinin çigongu yanlış uygulaması gözetmen tarafından engellenir. İç enerjilerin dengesiz bir şekilde dolandırılması bu eleştirmenlere göre sonunda kişide bedenin hem zihinsel hem de fiziksel sistemlerinde dengesiz sonuçlar doğuracaktır. Rehbersiz veya uzman olmayan rehberlerle çalışılan pratisyenlerde gelişen çeşitli kronik zihinsel ve fiziksel sağlık problemleri hiç de nadir değildir hatta İngilizce konuşan çigong pratisyen ve öğretmenleri bu sendromlardan birini "Çigong Psikozu" (Qigong Psychosis) şeklinde adlandırmışlardır Geleneksel Çin Tıbbı Tai chi Yin Yang Akupunktur Alternatif tıp Wuji Çigong Can Cuang Gong Yaban Kazı Çigong (Dayan Çigong) Beş Hayvan Oyunu (Wu Qin Xi) Çigong Altı Sağaltıcı Ses (Liu Tsı Cüe) Yi Cin Cing Büyük Düzenleyici Alıştırma, Yüzen Ejder, Rüzgar Yürüyüşleri, Beş Hayvan Oyunu, Yaban Kazı, İlik Yıkama, Yi Cin Cing, Altı Sağaltıcı Ses, Sekiz Brokar, Taici Çigong, Küçük Gök Döngüsü, Büyük Gök Döngüsü, İçsel Gülümseme, Feng Şui, "rüzgâr" ve "su" anlamına gelen, doğada var olan yaşam enerjisini, yaşanılan mekânlarda harekete geçirme yöntemlerini gösteren eski bir Çin öğretisidir. Feng şui, eski bir Çin yerleşim uygulaması olup, çevreyle uyumunu sağlamaya yönelik, uzayda mekânın ayarını yapmaya yönelik bir uygulamadır. Bu terimin kaynağının "Rüzgârlar vahşi/ Güneş ılık/ Su berrak/ Ağaçlar gür" şiirinden geldiğine inanılır.[1] Beş bin yıllık geçmişi olan[kaynak belirtilmeli] Feng Şui öğretisinin, insanın varoluş özelliklerine uygun yaşam alanlarını düzenleme yöntemi olduğuna ve böylece daha sağlıklı yaşanılıp, mutlu ilişkiler kurulacağına, kişisel gelişimden kariyerimizi geliştirip kazanç artırımı sağlanabileceğine inanılır. Feng şui coğrafî, dinî, felsefî, matematiksel, estetiksel ve ideolojik fikirlerin bir karışımını içeren ayrı bir Çin inanç sistemidir.[2] Ancak bir din ya da tarikat değildir. Bir yerin "iyi bir feng şui"ye sahip olması oranın doğayla uyum içinde olması, "kötü bir feng şui"ye sahip olması ise oranın doğayla uyumsuz olmasıdır. Feng şui bir dekorasyon stili değildir. Daha çok ana hatları birçok dekorasyon stili ile uyumlu bir disiplindir. İnsanlar genel olarak iyi bir feng şuiye sahip veya sahip değil diye tanımlanmazlar.[2] Chi: Geleneksel Çin kültüründe evrendeki her canlının bir parçası olduğuna inanılan yaşam enerjisi, tinsel enerji. Yin-yang: Çin felsefesinde, insanların doğadaki olayları algılayışlarında karşılaştıkları ve evrendeki her devingen nesnede bulunduğuna inanılan doğal karşıtların genel tanımlamaları. Edilgeni, karanlığı, dişili, olumsuzu ve tüketimi betimleyen "Yin" geceye , Etkeni, aydınlığı, erili, olumluyu ve üretimi betimleyen "Yang" ise gündüze karşılık gelir. Sürekli bir mücadele içinde olan Yin ve Yang birlikte Bütünü yaratırlar. Beş element: Ağaç, Ateş, Toprak, Metal ve Su'dan oluşur. İnsanlar da doğdukları yıllar itibariyle bu elementlerin etkisi altındadır. Bagua yön haritası: En klasik Feng Şui öğretisidir. Pusulanın gösterdiği yönlere göre mekânı 9 bölüme ayırmayı öngörmektedir. Bu bölümler hayatın 8 önemli boyutunu ve enerjinin çıkış noktası olan merkez bölümünü içine alır. Sağlık, aşk, zenginlik,kariyer, eğitim gibi beklentiler Bagua haritası üzerinde yönlerle ifade edilir. Çi veya Japoncadaki söylenişiyle Ki ; geleneksel Çin kültürü ve tıbbının temel kavramlarından biridir. Çi'nin mevcut olan herşeyde yer alan "hayat gücü" veya "spiritüel enerji" olduğuna inanılmaktadır. Genellikle "hava" veya "nefes" olarak yabancı dillere aktarılan bu terimin aslında tam bir karşılığı yoktur. Çince'de Çi'yi gösteren ideogram formu 氣 şeklindedir. Metafizik bir enerji tipi olarak Çi ve benzeri felsefi kavramlara dair ilki referanslar özellikle Asya'da pek çok inanç sisteminde yer almaktadır. Çin düşüncesinin en eski kayıtlarında çi kavramı ile ilgili ifadeler geçmektedir. Çin mitolojisinin önemli ilk dönem figürlerinden biri olan Huang Di veya Sarı İmparator, geleneksel Çin tıbbı olarak bilinen bu kültürü biraraya getirip, formalize eden kişidir. Etimoloji Çi, Çince'de pişirildiğinde pirinçten yükselen "buhar" şeklindeki bir ideogram ile gösterilir. Çi'nin Çince'deki ilk yazılışı kişinin soğuk bir günde görülen nefesini temsil eden üç dalgalı çizgi ile gösterilmekteydi. Daha sonraki ve günümüzdeki karaktere benzer şekildeki versiyonlarında ise aynı üç çizgi stilize edilmiştir. Diğer Kültürlerde Benzer Kavramlar Değişik kültürlerde de Çinlilerin Çi diye tanımladıkları enerji şeklini tanımlamakta o kültürlerin dillerinden çeşitli kavramlar kullanılmıştır. Hatta Çi'nin etimolojik kökeni ile diğer kültürlerdeki benzer ifadelerin etimolojik kökenleri arasında benzerlik de bulunmaktadır, örneğin Çi'nin nefesle ilişkilendirilmesine benzer şekilde Ruh kelimesi de nefesle ilişkilendirilmiştir. Ortadoğu dinlerinde Ruh,Hint dinlerinde Prana, Kelt ve Druid mitolojisinde Awen, beşeri düzeyde ifadesini bulan Tanrısal/İlahi "nefes"tir ve hemen hemen dünyadaki herşeyi bir ruhu vardır, tıpkı evrenin her yerinde ve farklı düzeylerde çi'nin bulunuşu gibi. Polinezya mitolojisi : mana Avustralya Aborijin mitolojisi : maban Mısır dini ve mitolojisi : Mısırlıların ruh kavramı/hayat gücü Ka Fin mitolojisi : sisu Yunan mitolojisi/Hıristiyanlık : pneuma Roma mitolojisi/Hıristiyanlık : Spiritus Yahudilik : ruah İslamiyet : ruh Türk mitolojisi : can Inuit mitolojisi : inua, sila Leni Lenape mitolojisi : Gitche Manitou#Manitou ve manetuwak Norse mitolojisi : seid Druid : Awen Yoruba mitolojisi : ashe Ghedee practice : mbec Also related are the philosophical concepts of: Avrupa Simya ve felsefesi : aether, (or ether), quintessence Hindu dini ve felsefesi : prana, kundalini Geleneksel Çin Tıbbında Çi Geleneksel Çin tıbbı teorilerine göre bedende batı dillerinde meridyen olarak çevirilen kanallar boyunca akan, Çi denilen bir hayat enerjisinden söz ederler. Farklı rahatsızlık belirtilerinin Çi'nin bu hareketinin engellenmesi, dengesizleşmesi ve bozulmasının bir sonucu olduğuna inanılır. Geleneksel Çin tıbbı farklı terapi teknikleri uygulayarak çi'nin eğer az ise miktarını yükseltmek, dengesiz ise dengeye oturtmak veya bozulduysa canlandırmakta ve böylelikle hastalıkları tedavi etmektedir. Bu teknikler arasında şifalı otlar, özel diyetler, egzersizler (Çigong, Tai Chi Chuan ve savaş sanatları eğitimleri gibi), yakı, blokajları temizlemek için masaj ve akupunktur yer almaktadır. Çi'nin organlarda aktif olduğu saat dilimleri OrganSaatiAkciğer3:00-5:00 A.M.Kalın Bağırsak5:00-7:00 A.M.Dalak7:00-9:00 A.M.Mide9:00-11:00 A.M.Kalp11:00 A.M.-1:00 P.M.Küçük Bağırsak1:00-3:00 P.M.Mesane3:00-5:00 P.M.Böbrek5:00-7:00 P.M.Perikardium7:00-9:00 P.M.Üçlü Isıtıcı9:00-11:00 P.M.Safra Kesesi11:00 P.M.-1:00 A.M.Karaciğer1:00-3:00 A.M. Feng Shui'de Çi Feng Shui denilen geleneksel Çin mekân düzenleme sanatı çi'nin akışı, beş elementin, yin ve yang'ın ve diğer faktörlerin birbirleriyle ilişkisi üzerine kuruludur. Mekânlardaki insan, hayvan, bitki ve eşyaların arasında bir çi akışının olduğu ve bu akışın engellenmesiyle, sağlık, enerji düzeyi, talih gibi alanlarda negatif etkilerin ortaya çıkacağı kabul edilir. Eşyaların rengi, biçimleri ve mekândaki konumları uygulayıcının enerji düzeyini doğrudan etkileyecek şekilde bu akışın yavaşlaması, yönlendirilmesinde kullanılır. Savaş Sanatlarında Çi Çi pek çok Çin, Kore ve Japonya kökenli savaş sanatlarında kullanılan merkezi bir unsurdur. Çi'nin geliştirilmesi savaş sanatçısına hem güç hem de uyguladığı sanatta doğal bir akış kazanmasını sağlar. Japon savaş sanatlarından Aikido'da Ki (Japonca'da Çi'ye verilen ad)özellikle önemlidir. Çi'nin Dan tien denilen alt karın bölgesindeki özel bir noktada depo edildiği kabul edilir. Savaş sanatçısı özel nefes teknikleri ve meditasyon yöntemleriyle bu enerjiyi sanatını icra ederken kullanır. Geleneksel kabulde savaş sanatlarındaki ustalık sadece teknik detaylardaki kusursuzlukla değil aynı zamanda ustanın kendi çi'sini kullanma derecesine de bağlı kabul edilir. Modern Bazı Yaklaşımlar Çi'nin günümüzde farklı şekillerde ifade edilen biyolojik işlevlere antik Çinlilerin verdiği bir adlandırma olduğuna inananlar vardır. Kendisi de bir Çigong ve Tai Chi eğitmeni olan Dr. Yang, Jwing-Ming'e göre Çi günümüzde biyoelektrik adıyla bilinen şeye Çinlilerin verdiğin isimdir. İngilizce Qi Maddesi A Modern Definition of Qi Çigong Geleneksel Çin tıbbı

RUH

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Ruh, din ve felsefede, insan varlığının maddi olmayan tarafı ya da özü olarak tanımlanır ve genellikle bireysellikle (zât) eşanlamlı olarak ele alınır.[1]Teolojide ruh kişinin ilahîliğe iştirak eden kısmı olarak tanımlanır ve genellikle bedenin ölümünden sonra kişinin varlığını sürdüren kısmı olarak ele alınır.[1] Birçok kültür insan yaşamının ya da varlığının cismani olmayan kaynağını ruh ile özdeş tutmuş ve birçok kültür tüm canlıları ruhlara dayandırmıştır. Tarih-öncesi halklarda bile vücut ile onu canlı kılan arasında bir ayrım yapıldığı görülmektedir.[1] Birçok dini ve felsefi akımda, her canlının bir unsuru olan, var olması için fiziksel maddeye ihtiyaç duymayan, madde-dışı, algılanamaz, tezahürleriyle kendini gösteren, aşkın, yaşama yeteneğine sahip, değişen ve gelişen, maksatlı bir prensip (kaynak) ya da bir kudret olarak tanımlanan ruh, birçok dini ve felsefi akımda da ebedi, yetenekler sahibi, insan davranışlarının motoru, hata ile sevap yapma iradesine sahip bir varlık ya da varlığın saklı yüzü olarak kabul edilir. Bununla birlikte ruh kavramının kültürden kültüre, dinden dine, felsefeden felsefeye geniş ölçüde çeşitlilik gösterdiği görülmektedir. Çeşitli dinler ve filozoflar, ruhun doğası (yapısı), beden ile ilişkisi, kökeni ve ölümlü olup olmayışı konularındaki farklı görüşleriyle bir sürü teori ortaya koymuşlardır. Birçok dini ve felsefi gelenekte ruhun her canlı oluşumun içteki özünü içeren, kendine özgü bir varlık olduğu ve insanın temel unsurunun -beyninden veya organizmasının herhangi bir kısmından ziyade- ruh olduğu kabul edilir. Buna karşılık diğer bazı din ve felsefelerde ise ruhun beden ile kendisi arasında aracılık görevi görecek maddi bir elemanı bulunduğu kabul edilir. Ruh ile can kavramları arasında kimi kültür, din ve felsefelerde bir ayrım yapılmamış, kimilerinde ise bir ayrım yapılmış olmasına ve bu kavramları belirten iki ayrı ya da birkaç terim olmasına rağmen, söz konusu terimler, sık sık aynı kavramı belirtmek üzerine birbirlerinin yerine kullanılagelmişlerdir. Ruhlar genellikle ölümsüz olarak kabul edilirler. Birçok inanışa göre ruh, enkarne olmadan (ete bürünme, doğma) önce de mevcuttu. Maddeciliğin reddettiği ruh, Jean-Paul Sartre gibi bazı çağdaş yazar ve filozoflara göre “özden önce gelen varoluş”tur. Ölüm olayında bedenin hareket özelliklerini yitirmesi ruhun beden üzerindeki hakimiyetini, yani bedeni etkilemeyi bırakması olarak açıklanır. Ruh kavramı ölümden sonra yaşam kavramlarıyla yakından ilişkili olmakla birlikte, bu konudaki görüşler son derece çeşitlilik göstermektedir, özellikle bedenin ölümünden sonra ne olup bittiği konusunda. Halihazırda bilimsel araştırma, genel kabule göre, konusu olan maddi evrenin dışında kaldığından, ruhun var olduğunu ya da var olmadığını ortaya koyamamaktadır. Psikoloji ekollerinin de ruh konusundaki görüş ve yöntemleri birbirinden farklı olup, çeşitlilik göstermektedir. Hildesheim'de çıkarılmış antik bir eser. Hiyeroglif olarak:---Ka Ka: Yaşamın ölümsüz ve evrensel unsurunun bir parçasıdır. Geleneklerdeki “evrensel yaşam gücü” kavramına, Teozofi'deki esîrî -astral beden kavramına ve Deneysel Spiritüalizm'deki perispri kavramına yakın bir anlam içerir. Kişi geliştikçe ka'sı da gelişir. Kişinin ölüm olayında bedenini terk eden kısımdır. Resimlerde insan başlı bir kuş olarak, hiyeroglif yazıda ise bir anlam ifade edecek şekilde iki açık kol biçiminde belirtilir. Ba: Batı'daki “can” (İng. soul) kavramına yakın bir anlam taşır. Aynı zamanda kişiyi kendisi kılan unsurdur, yani bireysel kişiliktir. Bedenin ölümünden sonra varlığını sürdüren bu unsur, kimi zaman insan başlı şahinle, kimi zaman düz gagalı tepesiz (sorguçsuz) bir kuş olarak tasvir edilir. Ren: Kişinin adını gösteren kısım ya da unsurdur. Sheut: Shuyt ya da khaibit olarak da yazılır. Kişinin daima mevcut olan “gölge”sidir. Siyaha boyanmış küçük bir insan figürüyle tasvir edilir. Aj: Işığa bağlı olan unsurdur.Tepeli ibis kuşuyla tasvir edilir. Sekem: Sekhem olarak da yazılır. Kişide İlahî İrade'nin ve İlahî Kudret'in tezahürüdür. İnisiyasyonla ve büyük gayretler sonucunda elde edilebilir. Ancak ilahların kudretini yeryüzünde elde etmiş olanlara verilir. Hiyeroglif olarak:---Ba Khu: Akh, akhu, ikhu ya da sahu olarak da yazılır. Ölen kişinin ka ve ba'sının birleşimidir. Varlığın eski haline dönüşü sözkonusudur. Ka, khu ve ba bir bütündür. Khu ölümden sonra kasının içine geri döner. Evrende düzeni sağlayan khudur. Sekhu: Khat olarak da yazılır. Kişinin fiziksel kalıntılarını belirtir. Eski İran Bünyesinde gerek Orta-Asya, gerekse Mezopotamya'dan alınmış kültürel öğeleri barındırmış eski İran'da bölgenin geleneklerine damgasını vurmuş en önemli dini öğreti M.Ö. 7. yüzyılda ortaya çıkan Zerdüştçülük olmuştur. Eski İran geleneklerinde insan varlığı şu unsurlardan oluşuyordu: Tanū: Fiziksel beden. Ahu: Canlandırıcı güç. Vyāna: Yaşam nefesi. Manah:Zihin ya da ruh. Ruvan (Avestan urvan):Can. Fravarti (Avestan fravashi): Koruyucu ruh ya da koruyucu melek. Bu, kişinin bir unsuru olmaktan ziyade, kişiye yaşamı boyunca yardımcı olan hami varlıktı. Dianā (Avestan daēnā): Ruhsal duble.[13] Ölüm sonrası yargılanmanın önem taşıdığı Zerdüştçülük inancında kişinin dünya yaşamında yaptıklarından sorumlu tutulan ruvan'dı; dolayısıyla gelecek yaşamında ödül veya ceza ile karşılaşacak olan da ruhsal varlığın bu unsuruydu.[13] Zerdüştçülüğün kutsal metinlerinde şöyle denir: “Adil kişinin canı ölümsüzlük içinde hep sevinçli olacak, fakat yalancı canı kesinlikle işkence görecek. Ahura Mazda (Bilge Tanrı) bu yasaları kendi egemen yetkisiyle takdir etmiştir.” Zerdüştcülük öncesi dönemde de İran'daki eski kabileler, ölmüşlerine ilgi gösterir, onlara muhtemelen yeraltı dünyasında kullanmaları için çeşitli objeler sunarlardı.[14] Eski Yunan ve Roma Psyche,Wolf von Hoyer, 1842,Münih Eski Yunan geleneğinde İlyada'nın yazıldığı zamanlarda, psyche Latince'deki animagibi, “nefes” anlamına geliyordu. Ruh kavramı da phrenes sözcüğüyle ifade ediliyordu. Yunanlılar zamanla ruh dedikleri olgunun farklı kısımları, farklı prensipleri ve farklı güç ya da yetileri olduğunu düşünerek bunlar arasında ayrım yapmaya ve ruhun bu manevi özelliklerinin farklı adlarla adlandırmaya başladılar. Pisagor'un öğretisinde psişe (psyche)"yaşamsal güç"e ve duyumsal duyarlılığa, nous ise zihinsel (entelektüel) yeteneğe tekabül ediyordu. Platon'un öğretisinde de bu anlayışa paralellik görülür. Aristo ise bir ayrım yaparak, nous'u aktif zihnin pasif zihni olarak kabul etmiştir ki, bu kavram sonradan yapılan yorumlarda Logos'a ya da Tanrı'ya özdeş kabul edilmiştir.[15] “Semavi alemdeki saf nefes olarak ifade edilen ve Tanrısal ortamda (cennette) yaşamaya çağrılacak” bir ruh kavramını dile getiren pneuma kavramı ancak Teolojik eğilimli edebiyatın görünmesiyle başlamıştır. Pneuma Romalılar'da spiritustu. Pneuma'nın tabiatında mevcut olan ateş, dünyevi bir yanmayla ilgili olmayan, esîrin saf ateşi olarak kabul edilirdi. Hava ve yaşamsal ısının karışımı gibi görülen pneuma sık sık esîrin saf ateşi ile özdeş tutulmuş veya onunla ilgili görülmüştür. Örneğin Aristo'nun kabul ettiği sistemdeki “evrenin canı” bu saf, esîrî (aether) ateştir. Fakat evrenin tek bir canlı varlığa indirgenmesi fikrinin kaynağı muhtemelen Pisagor'du. Bu fikir Platon aracılığıyla Stoacılar'a da geçmiştir.[15] Antik Çağ'da ruhçu felsefeyi işlemiş filozoflar arasında Anaximenes, Pisagor, Empedokles, Herakleitos, Sokrates, Platon sayılabilir. Homeros'a göre insan varlığının iki canı vardı; bunlar thumos ve psychè idi. Thumos (« can-kan ») Homeros'un yazılarında, kan ve nefesle ilişkilendirilir. İnsan varlığının yaşamsal kapasitesini, tam olarak kişinin dış âlemle etkileşim kapasitesini ifade eder. Arzu etmeye, davranmaya, kişinin kendini dış âlemde ifade etmesine iten unsurdur. İnsan iyice bunaldığı anlarda thumos'u ile diyalog kurabilir. Bazı organlarda ikamet eder ve ölümden sonra ortadan kaybolur (bedeni terk eder).[16] ' [17]. Psyche (« can-nefes ») kavramı ise, Homeros'un yazılarında, uyku, baygınlık ve ölüm kavramlarıyla ilişkilendirilir. İnsandaki ilahî kıvılcım o olmamakla birlikte, ilahî kıvılcımın gölgesidir (skia), hassas bir yapıya sahiptir. İnsanlar ile ölümsüz ilahlar arasındaki önemli bir farktır (eski Yunan geleneğine göre ilahların gölgesi olmaz). Homeros'a göre, insan bayıldığında psyche bedenden ayrılıyordu. Ölüm olayında ise psyche bedenden ayrılıp, bedenin gölgesi biçiminde yeraltı âlemine (Hades'e) gidiyordu. Ölümden sonra kim olduğunu unutsa da, varlığını Hades'te (eski Yunan cehennemi) sürdürüyordu. Ölülerin psycheleri yaşayan insanlara öyle çok benziyordu ki, Achilleus kendisine görünüp konuşan ölü Patroklos'un psychesine sarılmayı denemiş ama başaramamıştı.[18] Orfe'nin öğretisinde ise psyche insan varlığının yüce ve ilahî kısmı olan candır, ölümsüzdür, fiziksel bedende olduğunda (cismani dünyada yaşarken) ıstırap çeker ve kendisini özgür kılacak kurtuluş yolunda ilerler.[19] M.Ö. 5. yüzyılda ortaya çıkan, Orfik Misterler Orfizm olarak bilinen dini akımda ruh göçünün ilke edinildiği görülmektedir. Kimilerince Orfe'nin kurucusu olduğu ileri sürülen bu dini akımda insanın hem ilahi ve semavi hem de nefsani ya şeytani etkiler altında olduğu kabul ediliyordu. Bu dinde amaç, tamamiyle ilahî hale gelmekti; bu da Titanlarla simgelenen dünyevi, maddi tutkuları, nefsani arzuları yenerek kurtuluşa varmak ve dünyadaki doğum-ölüm çevriminden kurtularak dünyada bir daha doğmamakla mümkündü.[20] Antik Yunan'da ruhla en fazla ilişkilendirilen sembollerden biri kelebekti. Kelebeğin böyle bir sembol seçilmesindeki ana neden, başkalaşım geçiren bir canlı olmasıydı. M.Ö. 6. yüzyılda, Mısır ve Babil'de bulunmuş Pisagor İtalya ve Yunanistan'da ruhla ilgili eski kavramları geliştirmiştir. Pisagor ve izleyicileri ruh göçü öğretisini savunuyorlardı.[21] Pisagor'un bu ruh göçü görüşünü M.Ö. 583 doğumlu Syros'lu Pherekydes'den ya da Mısır'da aldığı eğitimden edindiği ileri sürülür.[22] Bu ruh göçü öğretisinde ruha bir özerklik atfedilmişti. Bu öğretiye göre amaç, ölümsüz olan ruhu, ruh için bir hapishane sayılan bedenin esiri olmaktan kurtarmaktı. Dünyada bedenlenen ruhların tekamül hedefi, sonuçları yaşanılacak hatalardan arınarak, ilahlar âlemine girmeye hak kazanmak ve böylece ilahlar âlemine erişerek yeniden ilahî yapıdaki ilk durumuna dönüşünü edinmekti. Pisagor'un ruh göçüne ilişkin görüşü, sonradan, Pisagorcu cemiyetlerden ve Eleusis Gizemleri [23][24] toplululuklarından fikirler edinmiş olduğu bilinen olan ünlü filozof Platon tarafından da ifade edilmiştir. Buna karşılık Platon'un öğrencisi Aristo hocasının ruh ve beden ikilemine karşı çıkmış, ruh ve bedenin madde evreninde asla ayrıştırılamayacağını, ikisinin de aynı varlığın değişik veçheleri olduğu fikrini savunmuştur. Empedokles ve Herakleitos ruhu ateşe benzetmişlerdir. Ruh göçü fikri bu filozoflarda da bulunur. Bunlar ruh göçü görüşünü, tenasüh kavramındaki gibi değil, ruhun gitgide daha gelişmiş vücutlarda bedenlenmesi (sıra ile bitki, hayvan ve insan basamaklarından geçmesi) şeklinde kabul etmişlerdir. Epikür'e göre, can maddileşmiş ve ölümlü hale gelmiştir. O, vücuttaki bir atom yayılımıdır. Platon ve Aristo'ya karşı olarak, canın evrensel bir bütünün, yani İlahî Can'ın bir parçası olduğunu kabul etmeyen Epikür'e göre, ilahlar beşeri şeylerle uğraşmazlar. Stoacılık'ta “tüm âlemden oluşan bütün” bir bedendir. Bu beden kavramı çağdaş kabullerimizde alışık olmadığımız bir kavramdır. Stoacı kabulde ruh bir tür nefes (“pneuma”) olarak belirtilir. Ruh bir alev ya da ateştir, daha doğrusu aslında ilahî nefesin bir parçası olan, ateşten bir nefestir. Aristoxenus'a göre, can, şarkıdaki ve lirle oluşturulan müzikteki armoniyi andırır şekilde, bir tür bedensel nabız atışlarıdır. Doğası ve düzeni nedeniyle vücuttan, şarkılardaki makamlara (tonlara) benzer bir hareki gam yayınlanmaktadır.[25] Bu görüş ile Pisagor'un öğretisindeki “kürelerin müziği” adıyla bilinen “kürelerin armonisi” önermesi arasında bir benzerlik ya da paralellik olduğu söylenebilir. (Pisagor'un bu önermesinde dokuz kozmik siferin, hareketleriyle, algılayamadığımız, uyumlu bir ses oluşturduğu öne sürülür.) Filozoflarda ruh kavramı Sokrat ve Platon Platon Sokrat'a göre insan ruhu görünmez ve ölümsüzdü, bedeni sevk ve idare eden ruhtu.[26] Düşüncelerinin ilham kaynağının kendi Daimon'u olduğunu bildiren Sokrat, vicdan ya da vicdan sesi anlamını bir başka terimle, Daimon'un tezahürü anlamındaki daimonion terimiyle belirtirdi.[27] Sokrat'a göre evren, tesadüfi değil, akli bir düzene göre kurulmuştu. Öğretmeni Sokratın sözlerini kaynak olarak kullanan Platon ruhu kişinin özü, nasıl davranacağımıza karar veren varlık olarak kabul etmiştir. O, bu özü, varlığımızın cismani olmayan (cisimler âleminde yer işgal etmeyen) ve ebedi tarafı olarak ele almıştır. Çünkü Platon'a göre, bedenler ölse de ruh yeni bedenlerde sürekli olarak tekrar doğmaktadır (reenkarnasyon).[28] Platon ruhu üçlü bir yapıda ya da üç özellikli olarak ele almıştır: Logos ya da nous (düşünce, ruhun zihinsel, akli etkinlik kısmı ya da özelliği). Ölümsüz olan, ruhun bu kısmıdır. Platon bu bilgiyi Phèdre adlı eserinin “arabacı ve hayvanı koşma” mitinde açıklar. Thumos ya da thymos (ruhun heyecanlarla ilgili etkinlik kısmı ya da heyecan özelliği, erillik) Eros ya da epithumia (ruhun düşük düzeye özgü iştah, tutku, istek ve arzularla ilgili etkinlik kısmı ya da özelliği, dişillik) [29] Bu üçünden her birinin, ruhun dengeli ve huzurlu olmasında bir fonksiyonu vardır. Bu üçlemede zihin ve akla özdeş tutulan logos, “tutku ve ruh atları”nı dengeli bir şekilde süren “iki atlı at arabası” sürücüsüne benzetilir; aklın galip gelmesini ve dengenin en üst düzeyde olmasını sağlar. Thymos heyecan güdülerimizi içerir, bizi cesaret ile şan ve şeref eylemlerine sevkeden odur. Kontrolsüz bırakıldığında bizi hubris'e (en tehlikeli hatalara) sevkeder. Eros ise insanları temel bedensel gereksinimlerinin ötesindeki arayışlara iten hırslarla özdeştir. İhtiraslarımız bize hükmettiği zaman bizi aşırı zevk tutkunu haline getirir ki, bu da çeşitli biçimler altında aşırı zevke dalmamızla sonuçlanır. (Eski Yunan düşüncesinde bu, ilkel bir vahşilik hali kabul edilirdi.) Platon'a göre önceden “idealar âlemi”nde ilahlarla birlikte bulunan ruh ya da can, yeryüzünde doğmakla o âlemden fiziksel âleme düşmüş bir yaratık konumundandır. Platon'un ruh göçü kavramına göre, ruhlar, tekamül düzeylerine bağlı olarak, bedenin ölümünden sonra ya idealar âlemine dahil olurlar ya da gereken tekamül düzeyini elde edene kadar tekrar yeryüzünde yeni bedenlerde doğmaya devam ederler. Platoncular ruhları ilahlara benzetmekle birlikte değişim gösterdiğini kabul ederler.[1] Hermetizm'i açıklayan kitaplardan biri olan Corpus Hermeticum'a göre, psyche beden içinde, nous psyche içinde, logos da nous içinde bulunur.[30] Aristo Aristoteles Platon'dan sonra, Aristo da ruhu varlığın özü olarak tanımlamış olmakla birlikte, Platon'dan ve dinsel geleneklerden farklı olarak, canın ayrı bir varlık (antite, cevher) oluşuna karşı çıkmıştır.[31] Birçok filozofun yanı sıra, öğretmeni Platon'a da karşı çıkan Aristo'ya göre ruh ve bedeni iki ayrı gerçeklik olarak değil, tek bir cevher olarak ele almak gerekir. Bu cevher, madde olarak bedene (-ki o enerji halindedir-), biçim olarak ruha (-ki o eylem halindedir-) sahiptir. Aristo'nun görüşüne göre, can, ancak canlı bir vücudun gerçekliği olduğundan, ölümsüz olamazdı. Aristo, Latince adı De Anima olan Perì Psūchês ("Can Üzerine") adlı çalışmasında can kavramı hakkındaki görüşlerini ayrıntılı olarak açıklamıştır. Fakat Aristo'nun insan ruhunun ölümlü olup olmadığına ilişkin görüşleri hakkında tartışma halen sürmektedir. Çünkü Aristo bu eserinin sonlarında insan ruhunun bir parçası olarak kabul ettiği “zeka”,”akıl” ya da “zihin”in (İn. intellect) bedenden ayrı tutulabilir ve ebedi olduğunu açıklamıştır.[32] Aristo ruhu maddeden ayrıştırılamaz olarak görmekle birlikte, ortaya koyduğu ruh kavramı günümüzde tam olarak anlaşılmış değildir.[1] Ayrıca, Aristo'cu akıl ya da zihin (İn. intellect) doktrini antik çağın geç dönemlerinde Platonculuk ile bağdaştırılmaya çalışılmıştır.[1] Aristo'nun ruh kavramında ruh, kimi yorumlara göre, vejetatif, hissî ve zihnî olarak üç kısımlı ve aşamalı biçimde ele alınır, kimi yorumlara göre de ruh, dört kısımlıdır ya da dört güce sahiptir: Bunlardan “akli taraf”ta yer alanlar hesap kısmı (gücü) ve ilim kısmıdır (gücü) ki, karar alırken bunlar kullanılır. “Akli olmayan taraf”ta yer alanlar ise istek kısmı (gücü) ve irade-dışı kısmıdır ki, ihtiyaçlarımızın belirlenmesinden bunlar sorumludur. İbni Sina Aristo'yu izleyen İslam filozof ve hekimlerinden İbni Sina ve İbni el Nefis (Ibn al-Nafis), ruh hakkında Aristo'nunkinden farklı bir teori ortaya koymuşlar, ruh (İn. spirit) ve can (İn. soul) arasında bir ayrım yapmışlardır.[33] Özellikle İbni Sina'nın ruhun doğası hakkındaki öğretisi Skolastikler üzerinde bir hayli etkili olmuştur. İbni Sina'ya göre ruh bedenden ayrı bir manevi cevherdir, bedeni bir alet olarak kullanır. İbni Sina'nın ruhun maddi bedenden ayrı, manevi bir cevher olduğunu ve kişinin kendini idrakini göstermek üzere verdiği ünlü örnek, “insan-ı tair” (uçan insan) adıyla bilinmekte olup, Ortaçağ'da tüm Batı'da kullanılmıştır. Bu örnekte, okuyucularından, kendilerini hiçbir duyumsal temas olmaksızın, tüm duyumlardan yalıtılmış halde, gökte (havada) asılı olarak tasavvur etmelerini ister: Bu durumdaki kişi hiçbir maddi temas olmadığı halde halen kendini idrak etmektedir. Şu halde nefsin (zât) maddeye, yani herhangi bir fiziksel eşyaya bağlı olması fikri mantıklı değildir ve ruh tek başına bir cevherdir. (Burada “ben dünyanın yoğun-kaba maddesinde olmasam da varım” kavramı işlenir.) İbni Sina'nın yaptığı bu "düşünme yoluyla kanıtlama" [34] çalışması daha sonra René Descartes tarafından daha basitleştirilerek, epistemolojik terimlerle şöyle ifade edilmiştir: “Kendimi dışımdaki varsayılan tüm eşyadan soyutlayabilirim, fakat kendi şuurumdan asla (soyutlayamam).” [35] İbni Sina'ya ve kendisinin de dahil olduğu Neo-Platoncular'a göre, ruhun ölümsüz oluşu bir amaç değil, doğasının bir gereği ve sonucudur.[36] İbni Sina, On Sefirot'a [37] benzer tarzdaki, “On zeka” (les Dix intelligences) adıyla bilinen varsayımında yaratılışın intişar (emanasyon) [38] tarzındaki gerçekleşmesine ve melekler hiyerarşisine değinir.[39] Vahyi konuşmadan ziyade bir sezgisel irtibat olarak gören İbni Sina'ya göre, vahiy, ilham, "haberci rüya" ve "durugörü kehanetleri" ilahî hikmetin cüzleridir.[40] Thomas Aquinas Aristo ve İbni Sina'yı izleyen Hıristiyan filozof ve teoloğu Thomas Aquinas ruhu vücudun ilk prensibi (kaynağı) olarak kabul eder. Epistomolojik teorisi, zeka sahibi ruhun tüm maddi şeyleri biliyor oluşu ve kendisinde hiçbir maddi unsur olmayan ruhun kesinlikle cismani olmayışı üzerine kuruludur. Vücuttan ayrı olması nedeniyle de, ruhun varlığı vücuda bağlı değildir, yani varlığını fiziksel beden olmasa da sürdürür. İnsan varlığının akla sahip ruhu var olduğuna ve maddeden oluşmadığına göre, hiçbir doğal süreçle yok edilemez. Thomas Aquinas ayrıntılı Aristo'cu teorisini ve ruhun ölümsüzlüğüne ilişkin tüm iddialarını “Summa Theologica” adındaki ünlü çalışmasının “Question 75” bölümünde açıklamıştır.[41] Thomas Aquinas'a göre biri maddi, diğeri maddi olmayan iki unsurdan oluşan insan varlığı, bir yandan tümüyle maddeye dalmış durumda olup, zaman ve mekânın yasalarına tâbidir, bir yandan da hiç maddi olmayıp, aklı vasıtasıyla zaman ve mekâna hükmedebilir. Skolastiklere, özellikle Thomas Aquinas'ın izleyicilerince benimsenen Thomist düşünceye göre, insan ruhu faaliyeti bakımından üç kısımda ele alınabilir: Vejetatif kısım: Üreme ve beslenme faaliyetlerini sevk ve idare eden, en kaba kısımdır. Duyu organlarını düzenleyen duyumsal kısım. Bilgi (intellectus) ve sevgiyle ilgili yüksek işlemlere bağlı olan akli kısım.[15] Geç Batı düşüncesinde ruh kavramı René Descartes Tarihsel süreç boyunca ruh kavramını açıklama konusunda çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. Felsefi idealizmin düalist açıklaması, gnostik açıklama ve varoluşçu açıklama bunlardan yalnızca bazılarıdır. Antik çağın maddecilerine göre ruh, canın akli kısmıdır. 17. ve 18. yüzyıl maddecileri (Hobbes, Locke,La Mettrie) ise ruhu yalnızca duyumsal bilginin bir çeşidi olarak kabul etmişlerdir. Diyalektik materyalizm ruhsallığı duyumlar bütünü olarak da görmemiş ve maddeden bağımsız bir ruhu kabul etmemiştir. Batı düşüncesinde ruh kavramı hakkındaki görüşlerde ruh ve beden düalitesinin vurgulandığı görülür. Plotinus'un görüşünde olduğu gibi, kimi görüşlerde ruh ancak sezgisel olarak kavranabilecek akıl-ötesi bir prensiptir (kaynak). Birçok dinsel görüşte de ruh, doğaüstü yani maddi doğanın ötesindeki bir öz olarak kabul edilir. Klasik Alman felsefesinde de ruhun aktif özelliği bireysel şuur etkinliği olarak kabul edilir. Ruhu ilk prensip olarak kabul eden Hegel de, ruhu zihin olarak gerçekleşen bireysel şuurla ilgili görmüş ve "mutlak bilgi"nin peşinde koşan bir varlık olarak kabul etmiştir.[42] Ruhu teori ve pratik faaliyetleri açısından da ele alan Hegel'e göre, ruh kendini bilme sürecinde maddi doğayı aşarak kendisine (zâtına) kadar yükselir. Aşağıda, Batı düşüncesini biçimlendirmiş, 16. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında yaşamış, tanınmış isimlerden bazılarının ruh kavramı hakkındaki görüşleri tek cümleye indirgenerek verilmiştir: Descartes ruhu “eşyanın zıddı olan düşünen şey” olarak tanımlar. Spinoza ruhtan “ilahî cevherin özellik ve tarzı” olarak söz eder. Leibnitz ruha “kendi içine kapalı monad (teklik) alevi” adını verir. Lessing ruhu “sonsuz soluk” olarak ifade eder. Kant ruhu “mutlak olanı idrak etmenin imkânsızlığı”yla niteler. Fichte ruhu “bilgi ve fiil” olarak ifade eder. Hegel ruhu “fikrin (idea) gelişiminin kendisi” olduğunu söyler. Schelling ruhu “mistik kudret” olarak tanımlar. Nietzsche ruhu “kudretin iradesi” olarak ifade eder. Freud ruhu ego ile süperego arasındaki fark olarak belirtir. Jaspers ruhu varoluşla tanımlar. Heidegger ruhu “orada olmak” olarak ifade eder. Bloch “geleceğin kökenindeki gerçekleşme” olarak ifade eder. İnsanın üçlü yapısı Eski Mısırlılar ve Çinliler insanın ruhsal varlığının, kimi Şamanist topluluklarda da görüldüğü gibi, esas olarak iki kısımlı olduğunu kabul etmişlerdir.[43] İnsanın ruhsal varlığını iki kısımlı (biri diğerine aracılık yapar) olarak ele alan kültürlerde, dolayısıyla, vücut da söz konusu olduğunda, insan varlığının üçlü bir yapıda ele alındığı görülmektedir. Örneğin bazı eski Yunan filozofları da insan varlığını böyle üçlü bir yapıda ele almışlardır: Nous (ruh, zihin),psikhe (“nefes" anlamına gelen, günümüzde psişe terimiyle de belirtilen yaşamsal unsur, psikhos ya da psikhe) ve soma (vücut).[44] Bu üçleme Latince'de spiritus, animus (ya da anima)[45] ve corpus biçimini almıştır.[46] Deneysel Spiritüalizm'de ya da Spiritizm'de ise insan varlığının üçlü yapısı ruh (Fr. esprit), perispri (Fr. perisprit) ve beden (Fr. corps) olarak kabul edilmiştir.[47] İnsan varlığının üçlü bir yapıya sahip olduğu kabul edilen geleneklerden bazıları şunlardır: Eski Mısır geleneğinde üç âlemi simgeleyen bir tasvir. Mısır geleneğinde, Çin geleneğinde olduğu gibi, diğer geleneklerin aksine Yer eril, Gök dişildir. Üstteki ilahe Göğü, zemine uzanmış olan ilah Yer'i, ikisinin arasında bulunan ilah da aracı âlemi temsil etmektedir. Zemindeki ilahın kalkmış dizi "Dünya Dağı"nı simgeler.[48] Okültizm geleneğinde ruh–astral beden–fiziksel beden.[49] Grek geleneğinde nous-psikhe (psikhos/anemos)-soma.[15][50] Roma geleneğinde spiritus-animus (anima)-corpus.[48][51] Kuzey Afrika geleneğinde ruh-nefes-vücut.[15] Çin geleneğinde ch'i (qi) - shen (hun/po) - ching (jing)[52] Sâbiîlik geleneğinde nişimta-ruha-pagria.[53] Çeşitli geleneklerde de insan varlığını oluşturan bu üç unsura denk gelecek şekilde üç ortam, âlem ya da “plan” biçiminde üçlü bir ayrımın yapıldığı görülmektedir. Bu üçlü sınıflandırmaya geleneklerden şu örnekler verilebilir: Hindu geleneğinde tribuvana: Bu (yeryüzü)-Buvas (süptil “plan”ı temsil eden atmosfer)-Svar (tezahürler-ötesi “plan”ı temsil eden Gök).[48][54] Şamanizm geleneğinde Yer-Yeraltı-Gök.[55] Kelt geleneğinde yeryüzü-ölenlerin bulunduğu yeraltı-zamanın ve mekânın dışındaki âlem Sid. Kuzey Amerika kızılderililerinin geleneğinde insanlar âlemi-ölüler âlemi-yukarı âlem. Grek geleneğinde yeryüzü-yeraltı âlemi (Hades)-Olimpos. Ruh ile can Ruh ile can kavramları arasında kimi kültür, din ve felsefelerde bir ayrım yapılmamış, kimilerinde ise bir ayrım yapılmış olmasına ve bu kavramları belirten iki ayrı ya da birkaç terim olmasına rağmen, sözkonusu terimler, çeşitli nedenlerle (aralarındaki farkın muğlak bir mesele olması veya farkı bilmeyenlerce aynı anlamda kullanılması vs.) sık sık aynı kavramı belirtmek üzerine birbirlerinin yerine kullanılagelmişlerdir. Can terimi kimi görüşlerde yalnızca insanlar için ve Aristo'nun görüşünde olduğu gibi, zihinsel etkinliklerle (örneğin düşünce) ilgili olarak kullanılırken, kimi görüşlerde de bir canlıyı cansızdan ayıran özelliklerle nitelendiğinden, tüm canlılar için kullanılır. İnsan varlığını üçlü bir yapıda ele alan kimi görüşlerde ise ruh ile madde (fiziksel beden) arasında “yarı maddi” üçüncü bir unsurun bulunduğu varsayılır. Ruh ise genellikle öznel (sübjektif) bir varlık olarak ele alınır, kişisellik, bireysellik gösterir. Pavlus'un ruh (pneuma), can (psyche) ve beden (soma) şeklinde üçlü bir ayrım yaptığı görülür.[56] Pavlus'un Selanikliler'e Birinci Mektup'ta ve Korintoslular'a Birinci Mektup'ta (15/44) yazdıklarına bakılırsa, insan varlığının en ulvi, en yüksek kısmı ruhtur; fakat ruhun beden üzerindeki etkisi psyche aracılığıyla olmaktadır. İlk konsil olan İznik konsili (M.S.325) sırasında erkeğin canı kadar ilahî bir doğası olmamakla birlikte kadının da bir canı olduğu kabul edilmiştir[57].Önceleri ruh (Fr. l'esprit) düşünceye, can (Fr. l'âme) da hislere bağlanıyordu. 11. canon'da [58] insanın iki canı olduğundan sözediliyordu. 869 yılında İstanbul'da toplanan konsilde 11. canon'dan ruhun iptal edilmesi (çıkarılması) kararı alındı; bununla birlikte canın ruhsal bir kısmı olduğu kabul edilmişti. Ruh ile can arasındaki kavram karışıklığı da bu dönemde başlamıştır. Böylece ruh, can ve beden üçlemesi can ve beden ikilemine indirgenmiş oldu ve “ruh ile beden arasında dengeleyici ve uyum sağlayıcı can” anlayışı terk edilerek, bedenle zıtlık gösteren can ya da ruh anlayışıyla ifade edilen düalist anlayışa geçildi.[59] İstanbul patriği Fotios'a muhalif olanlar, onu insanın iki canı olduğunu ileri sürme konusunda yalancılıkla suçladılar. Fotios görevden alındı ve daha sonra görevi tekrar kendisine iade edildi. Fotios 879-880'de İstanbul'da bir konsil düzenledi ve bu konsil toplantısında 869'da alınmış kararlar iptal edildi. Roma, önceleri bu konsili tanımış ve Papa, Fotios'la iyi ilişkilerini sürdürmüşse de, Katolik ve Ortodoks kiliselerinin yol ayrımından sonra bu konsil Roma tarafından tanınan konsiller listesinde yer almamıştır.[60] Yine de, günümüzde bazı Hıristiyanlar insanın beden (eski Yunanca'da soma), can (psyche), ve ruh (pneuma) [61] şeklinde üçlü bir yapıda olduğunu kabul ederler. Bununla birlikte Kitab-ı Mukaddes üzerinde çalışmalarda bulunan modern ulemanın çoğu kitaptan yaptıkları pek çok alıntıda bu iki terimi birbirinin yerine kullanmakta ve böylece üçlü yapıyı ruh ve beden şeklinde ikili yapıya indirgemektedirler. Dinsel görüş ve inanışlarda ruh kavramı Dinsel görüş ve inanışlarda genellikle, insanın bedeninde onu yaşatan bir ruhun bulunduğu kabul edilir. İstisnalar olmakla birlikte, genellikle, insandaki bu ruhun bilinç taşıdığı ve insanın kişiliğiyle ilgili her şeyin bu ruhta bulunduğu kabul edilir. Ruh kişinin içindeki öz varlığını oluşturarak, düşünür, hisseder, sever, nefret eder, karar verir. Bu şekilde, ruh insanın öz kişiliği olup, beden yalnızca ruha giydirilmiş bir elbise gibidir. İnsandaki bu ruhun ölümsüz olduğuna ve insan öldüğünde bedeninden ayrılarak çeşitli adlarla [62] belirtilen bir başka âleme geçtiği inanılır. Birçok dine göre bu öte âlemde insan ruhunu bir yargılanma beklemektedir. Bu yargılanma bazı dinlerde hemen ölüm sonrasında başlar, bazılarında ise ruh yargılanacağı zamana dek bekler; yargılanmadan sonra da ya ıstırap çekecek ya da huzur bulacaktır. Bu haller ya da ortamlar kimi dinlerde cennet ve cehennem kavramlarıyla dile getirilmiştir. Kimi dinlerde ise öte âlemdeki ateş bir arındırıcı işleve sahiptir, ruhun ateşle günahlarından temizlenmesi söz konusudur; varlığın cehennem ateşiyle arınma işleminden sonra cennete gidebileceğini kabul eden inanışlar da mevcuttur.[63] Bahailik Bahailik inanışında ruh, gerçekliği insanca kavranamaz ve sırrı akıl yoluyla çözülemez, Tanrı'nın bir işareti ve bir cennet cevheri olarak kabul edilir.[64] Bahailiğin kurucusu Bahaullah ruhun bedenin ölümünden sonra varlığını sürdürmesinin yanı sıra ölümsüz olduğunu da bildirmiştir.[65] Bahalikte, cennet, bir bakıma ruhun Tanrı'ya yakınlaşmışlık hali, cehennem ise bir bakıma Tanrı'dan uzaklaşmışlık hali olarak nitelendirilir. Ruhsal tekamül yolunda her hal, kişinin çabalarının doğal bir sonucudur.[66] Bahaullah'ın öğretisine göre, fertler, doğmadan önce mevcut değildiler; ruhların tekamülü daima Tanrı'ya doğru olur ve kişi tekamül ettikçe maddi dünyadan uzaklaşır.[66] Hıristiyanlık Bir insanın ruhu için çatışan bir melek ile şeytanı gözlemleyen Tanrı tasviri. Eski İsrail'in bilgelik geleneğinde şöyle denir: “Toprak geldiği yere dönmeden, Ruh onu veren Tanrı'ya dönmeden, seni Yaratan'ı anımsa!” (Ecclesiastes, 12/7) Bununla birlikte Yahudi kutsal metinlerinde bedenden ayrı bir bireysellik gösteren ruh kavramına rastlanmaz. Eski Ahit'in Tekvin bölümünde bu kavrama şöyle değinilir: “Ve Rab Tanrı yerin toprağından adamı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi. Ve adam yaşayan can oldu.” (Tekvin, 2/7) Yeni Ahit'in Korintoslular'a Birinci Mektup bölümünde ise şöyle denir: “Böyle de yazılmıştır: ‘İlk insan Âdem, yaşayan can oldu.' Son Âdem dirilten ruh oldu.” Hıristiyanlar ruhu felsefi terimlerden ziyade manevilik içinde anlamak eğilimindedirler. Bu anlayış bağlamında, insanlar öldüklerinde, iyi ya da kötü amelleriyle biçimlendirmiş oldukları ruhları Tanrı tarafından yargılanacak ve ebedi ahiret yaşamına (cennete) ya layık bulunacak ya da layık bulunmayacaklardır. Hıristiyanlığın tüm mezheplerinde (Ortodoksluk, Katoliklik, Protestanlık, Evanjelizm) İsa'nın bu kurtuluş sürecinde belirleyici ya da kesinleştirici bir rolü olduğu öğretilir. Hıristiyanlıkta ruh için kullanılan İngilizce sözcük soul İbranice yazılmış Eski Ahit'teki nefeş ve eski Yunanca yazılmış Yeni Ahit'teki psyche sözcüklerine karşılık olarak kullanılır.[73] Hıristiyanlık anlayışında soul, madde-dışıdır, elle tutulamaz, görünmez ve ölümsüzdür. Ruh Tanrı tarafından yaratılır ve döllenmeyle yeni oluşan bedene aktarılır. Hıristiyanlıktaki bu anlayışın kökeni eski Yunan felsefesine dayanmaktadır.İskender'in fetihleri sonucunda Yunan kültürü ve felsefesi zamanla Yahudiliği, daha sonra da Hıristiyanlığı etkilemiştir. Bu ruh anlayışı Doğu'da ilk olarak Origenes (Orijen, M.S. 185 - 254) ile ve Batı'da Augustinus (M.S. 354 - 430) ile yayılmaya başlamış ve bunların etkisiyle zamanla ruhun madde-dışı olarak ne tür bir yapısı olduğuna dair felsefi düşünceler gelişmiştir. Fakat bu görüşler aslında, Batı'da ruhun ölümsüzlüğü felsefesini ortaya koyan ilk isimlerden biri olan ve görüşleri Hıristiyan felsefesine derin etkilerde bulunan Platon'a (M.Ö. 427 - 347) dayanmaktadır. Ruhun ölümsüz olduğu düşüncesi her ne kadar Platon'dan daha eskiye dayanıyorsa da, bu düşünce Batı'da Platon sayesinde popüler hale gelmiştir. Hıristiyanlıkta farklı mezhepler bulunduğundan, bu mezheplerde ruha ilişkin inançlarda bazı farklılıklar olmakla birlikte, Hıristiyanlıktaki genel kabule göre, ölen kişinin bedeni terk eden ruhu ödül ya da ceza ile karşılaşacaktır. Katolik anlayışındaki Limbus[74] kavramı Papa 16. Benedikt'in yakın zaman önceki açıklamasıyla değişmiş bulunmaktadır.[75] Tanrısal gök katına ulaşabilen bir ruh buradaki ödülü olan cennete erişecek, günahkar olan ruh ise cezaya çarptırılarak sonsuza dek cehennemde azap görecektir. Katolik İnanışlar Katolik Kilise'nin modern din öğretiminde ruh “insanların en iç yüzü; sayesinde insanların Tanrı'nın suretinde oldukları, insanlardaki en büyük değer; ruh insanlardaki ruhsal prensip anlamına gelir” şeklinde tanımlanır."[76] Ölüm olayının ardından ruh araf (purgatory), cennet ya da cehennemden birine gider. Katolik inancında ruhun ateşle temizlenmesi inanışı mevcuttur. Ruh günahkar olduğundan önce ateşle acı çekerek arafta (purgatory ) temizlenecek, Tanrı'ya ya da Tanrısal gök katına bundan sonra ulaşabilecektir.[77] Günahkar olan kimse de sonsuza dek cehennemde kalacaktır. Ölümsüz ve manevi olan ruh doğrudan doğruya Tanrı tarafından yaratılmıştır.[78] Katolik bakış açısıyla, ruh ve beden ikileminde beden kötülüğün oluştuğu, ruh ilahî olan, hayırlı olan unsurdur. Ruh madde üzerine yoksunluk içinde konmuş, ondan kurtulma isteğindeki beyaz bir yaprak gibidir. Katolik öğretinin ruh ve beden arasıdaki ilişkiler hakkındaki temel dogmatik görüşleri şunlardır: Her insanın bir ruhu vardır.[79] Her insandaki ruh bireysel ve ölümsüzdür.[80] Ruh Tanrı vizyonuna tam manasıyla ancak ölüm olayından sonra sahip olabilir.(Papa XXII. Yuhannes) [81] Ruh Tanrı tarafından yaratılmıştır.[82] Ruh İlahî Cevher'e ait değildir.[83] Ruh fiziksel bedenin oluşumu (doğum) öncesinde mevcut değildir.[84] Ruhun maddi bir kökeni yoktur.[84] Ruh insanın yaşamsal başlangıcını oluşturur.[85] Ruh bedenden üstündür.[86] Onun ruhsallığı ortaya koyulabilir.[87] Katolik kilisenin ekümenik konsillerinden biri olan II. Vatikan Konsili'ne göre, "insan ruh ile madden oluşan bir bütündür ve iç kısmında tüm eşyayı aşar."[88] Hıristiyan teolojisi ve çeşitli görüşler Ölülerin bir gün dirileceği umuduna İncil'de örnek olmuş Lazar'ın dirilişinin bir tasviri. Alman Protestan Teolojisi esas olarak İdealizmden (idealar üzerine kurulu akım) esinlenir ve ruhu yalnızca öznellik (sübjektivite) olarak ele alır. Bazı Katolik akımlar da aynı sonuçlara varmıştır. İdealizm'in “baba”sı sayılan Descartes'ın “düşünüyorum, o halde varım” sözü aslında idealar âlemine ilişkin felsefi görüşü kapsar. Bazı Hıristiyan topluluklar kişinin iyi ve kötü eylemlerine bağlı olarak ya da sadece Tanrı'ya ve İsa'ya imana bağlı olarak ödül veya cezanın verilecek olması hakkındaki inanışa karşı çıkarlar. Buna karşılık ruhun ölümsüz olduğunu reddeden Hıristiyanlar da yok değildir; bunlar teolog Frederick Buechner'in “Karanlıktaki Islık” adlı kitabında belirttiği gibi, ruhun bir tür yaşam gücü olduğuna, ölümle sona erdiğine, fakat kıyametteki diriliş sırasında yeniden oluşacağına inanırlar. En nüfuzlu ilk Hıristiyan düşünürlerden biri olan Augustinus ruhu “kendisine aklın bahşedilmiş olduğu, bedeni sevk ve idare eden özel bir cevher” olarak tanımlar. Filozof Anthony Quinton'a göre ruh “karakter ve hafızanın sürekliliğiyle ilgili bir zihinsel haller dizisi olup, kişiliğin temel öğesidir (oluşturanıdır).” Ruhun yaratılışa ilişkin kökeni de Hıristiyanlıkta yoğun tartışmalara neden olmuş ve bu konuda çeşitli görüşler ortaya atılmıştır (traducianism[89], pre-existence[90] ve Katolik Kilise'nin öğrettiği creationism[91]). Diğer Hıristiyan inanışlar Ortodoksluk'taki (Doğu Ortodoks Kilisesi) görüşler Katolikliktekilerle az çok benzerlik gösterir, fakat ayrıntılara inildikçe farklar belirir. Bu farklardan biri ölümden sonra ne olup biteceği konusundadır. Protestanlar genellikle, ruhun varlığına inanmakla birlikte arafın varlığına inanmazlar. Diğer meseleler hakkında Protestan görüşler çok çeşitlilik gösterir. Ruhun uykusu teorisi (soul sleep theory)[92] adıyla bilinen görüşe göre, ruh ölüm sonrasında uykuya çekilir ve “kıyamet günü”ne (İng.Last Judgment) kadar uykuda kalır. Kristadelfianlık Kitab-ı Mukaddes'teki Tekvin/Bap-2'de yer alan insanlığın yaratılışı izahatına uygun olarak, herkesin toprağın tozundan yaratıldığını, yaşam nefesini aldığında yaşayan ruhlar haline geldiğini kabul eder. Yedinci-gün adventistleri[93] ruhun kendine özgü bir şuuru veya duyumsal varlığı olduğu görüşüne karşıt olan, ruhun yaşam nefesi ve bedenden oluşmuş bir bütün olduğu görüşünü kabul ederler. Mormonlar, önce ruhun yaratılmış olduğuna, fiziksel bedenin sonradan oluşturulduğuna inanırlar. İslam İslam'da da Hıristiyanlıkta olduğu gibi, ruhun ana rahminde bedenin oluşmasıyla birlikte var olduğu kabul edilir.[1] Bedenle birlikteliği geçici dünya yaşamı boyuncadır.[1]Kur'an'da ruh kelimesinin belirtildiği ayetler fazla değildir.[98] Ruh konusunda pek fazla bilgi verilmemiştir. Nitekim İsra suresinde de şöyle denmiştir (17/85): “Ve sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: 'Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.'" [99] Ruh kelimesi Nisa suresinde İsa'dan ve bazı surelerde Ruh-ül Kudüs tamlaması biçiminde Cebrail'den söz ederken de kullanılmıştır.[98] Diğer tektanrılı dinlerde olduğu gibi İslam'da da kıyamet inanışı ve cennet ile cehennem kavramları bulunur. Ruh kavramı Sufizm ya da Tasavvuf ‘ta daha ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Jainizm sorulara cevapları "realite" (hakikat sanılan, kani olunan gerçeklik) ile "verite" (asıl hakikat) arasındaki ilişkiyi andıran bu bilgiyi dile getirmektedir:Gautama : “Efendim, ruh kalıcı mıdır, geçici midir?”Māhavīra : “Ruh kalıcı olduğu gibi geçicidir de. Cevher olması bakımından ebedidir; doğum ve ölüm gibi hallere, yani doğadaki entropi ilkesine maruz kalması açısından geçicidir.”[101] Ruh, fiilerine göre belirleyici olan karma yasası altında geçirdiği reenkarnasyonlar serüveninde (yolculuğunda) temel olarak 4 varlık halini yaşar: Mikroorganizma, bitki veya hayvan hali Yeryüzündeki insan hali Cehennemde ıstırap çeken varlık varlık hali Cennetteki yarı-ilah hali Ruh, başlangıcı olmayan zamandan itibaren, karma yasasına tâbi biçimde, sürekli olarak doğum-ölüm çevriminden geçer ve özgürlüğe ya kurtuluşa erme (mokşa ya da moksa) haline ulaşmak üzere bu dört varlık halini de yaşar. Jainizm'in ruhla ilgili inanışları şöyle özetlenebilir: Ruhlar, henüz kurtuluşa kavuşmamış, dünyevi (fiziksel âlemde doğmak zorunluluğundaki) ruhlar ile doğru görüş, doğru bilgi ve doğru davranış sayesinde kurtuluşa ve uluhiyete ermiş ruhlar olarak iki grupta sınıflanırlar. Dünyevi ruhlar bedenlerinin ve duyularının gelişim derecelerine göre sınıflanırlar (mikroplar, bitkiler, insanlar vs.). İdrakle nitelenen şuur ve bilgi ruhun asli nitelikleridir. Her ruh kurtuluşa erene dek, sayısız denecek kadar çok yaşam formlarında (canlı türlerinde) bedenlenir ve 4 varlık halini yaşar. Bu evrenin yaratıcısı ve yöneticisi olan bir Yüce Varlık yoktur. Her ruh kendi mukadderatını, karma yasasının kapsamında olmak üzere, kendisi yaratır. Kimsenin efendisi yoktur, herkes kendi kendisinin efendisidir. Ruhun ıstırap çekmesi veya kurtuluşa ermesi hiçbir ilahi kudret ve ihsana bağlı değildir. Kurtuluşa kendi çabamızla kendimiz ulaşırız. Her ruh, uluhiyete insan bedeninde ulaşabilir. Buna, ancak biriken karmik telafilerini tümüyle giderdiği takdirde ulaşabilir. Kurtuluş ya da özgürlük hali kalıcıdır ve bundan geriye dönüş yoktur. Bu hale erişen ruh için doğadaki biçimler ve cismani âlemin cisimleri artık söz konusu değildir. O artık cismani âlem hakkında sonsuz bilgiye, sonsuz kudrete ve sonsuz huzura kavuşmuş durumdadır. Uluhiyete erişen ruh, herhangi bir başka varlıkla birleşmez, ferdi olarak kalmaya devam eder. Şaman, medyum gibi, ruhlarla doğrudan irtibat kurabilen biri olarak kabul edilir.[131] Şaman da, trans deneyimi sırasında, yapacağı uygulamanın amacı ve türüne göre, ya yeraltı âlemine iner ya da Göğe çıkar. Örneğin, bir hastayı iyileştirmek için Göğe çıkması, fakat bir ölünün ruhuna eşlik etmek, hastanın ruhunu geri getirmek (ölmemesini sağlamak) veya yeryüzünü terk etmek istemeyen ölüleri ‘gölgeler diyarı'na götürmek için Yeraltı'na iner. Fakat herhangi bir nedenle Göğe çıkacak bir şamanın önce Yeraltı denilen âleme inmesi gerekir. Yani hiç kimse “Yeraltı”na (öte-âlem) inmeden Göğe çıkamaz.[132]Moğollar'da ve bazı Türk halklarında Göksel âlemin Tanrısı Ülgen'dir; Orta Sibirya Buryatları'nda bu ad Tengri olur.[131] Buryatlar'da 55'i ak renkle, 44'ü kara renkle nitelenen toplam 99 ilah bulunur. Altay Türkleri'nde yeraltı âleminin efendisi Erlik Han'dır.[131] Kişinin ölüm olayı ile bedenini terk etmesinden sonra içine düşeceği teşevvüş Asya Şamanizminin kimi geleneklerinde günahkarların ölüm sonrasında ifritlerle karşılaşma veya “köprü”den geçme dönemi olarak belirtilir. Şamanların görevlerinden biri de ölen kimseye bu ifritlerden kurtulmada yardım etmektir.[132] Şamanist geleneğe göre insanlar günahkar olduklarından ilahî yasalar gereği öldükten sonra bu ifritlerle karşılaşmak zorunda kalırlar; fakat Tanrı insana acıdığından şamanların insanlara bu konuda yardım etmesi için yeryüzünde şamanlık kurumunu kurmuştur. Asya Şamanizmi'nde ölümden sonraki yolculukta ölünün geçemediği takdirde azap çekmesinin sözkonusu olduğu bir köprüyle karşılaşılır. Şaman bu köprüyü kolayca geçebildiği gibi, ölenlere de bu köprüyü geçmelerinde yardım edebilir. Orta Sibirya Şamanizmi'ne göre, şaman, birkaç ‘ırmağı' ve bir “köprü”yü geçtikten sonra “gölgeler diyarı”nın uzandığı “Büyük Su”ya gelir. Altay Türkleri geleneğinde şamanın gölgeler diyarını ziyaret edişinde bir dağa çıkış olgusu da bulunur. Bu diyarda ölüler aynen dünyadaki yaşamlarını sürmektedirler. Onlar orada yeryüzünde tekrar doğmaya hazırlanırlar.[132] Ruh göçü kavramına Amerika'nın günümüzde Şamanist topluluklar kapsamında ele alınan birçok Kızılderili kabilesinde de rastlanır. Inuit'lerde ruh göçü kutsal kabul edilen bir kavramdır. Kuzey Amerika kızılderililerinin birçok kabilesine göre, ölüm olayından sonra ruh ve gölge bedenden ayrılır. Ruh, “kurt”un hükmettiği âleme gider; yeryüzündekilerin ilişki kurabilecekleri onun “gölge”sidir. Ruh, “gölge”yle birleşince yeni bir varlık oluşturur ve yeryüzünde tekrar doğar. Güney Amerika kızılderililerinin çoğunun dillerinde, ruh, gölge ve imaj kavramları aynı sözcükle karşılanır. Tasavvufta ruh kavramı Sufizm'de ya da Tasavvuf'ta ruh ile ilgili görüş ve inanışlar çeşitlilik göstermektedir. Mutasavvıfların ruhla ilgili görüş ve inanışları arasında ortak noktalar olduğu kadar, farklı noktalar da mevcuttur.[135] Tasavvuf sözlüklerinde ruh “insanın soyut latifesidir, insandaki bilen ve idrak eden latife olup, emr âleminden inmiştir, künhünü idrak etmek mümkün değildir” biçiminde tanımlanır.[136] Kimi mutasavvıflara göre, ruh manevi bir cevherdir. Öldükten sonra yaşamaya devam eder. Fikir ve akıl, yani anlama ve düşünme maddeye bağlı değildir, ruhun özellikleridir. Cismani olmayan ruhlar âlemine âlem-i ervah adı verilir. İnsan ruhu dünyaya gelmeden önce bu ruhlar âlemindeydi, yaşadıktan sonra da o asli vatanına dönecektir. Ruhtan hadislerde de görüldüğü gibi çoğu zaman "nefs" diye söz edilir. Tasavvuf ehline göre ruh, hisseden, canlı, nurani, şekilsiz, renksiz, ağırlığı olmayan, her şeyi kavrayan, beden ile münasebeti olan metafizik bir varlıktır. Ruh, bedenin ne içinde ne de dışındadır; ama bedeni idare eder ve bedenden etkilenir. Tasavvufçulara göre ruhun üç temel fonksiyonu duyum, düşünce ve sezgidir (kalp). Esas olarak Neo-Platonculuğa dayanan İşrâkîlik (aydınlanma ekolü) akımının kurucusu Şahabettin Sühreverdi'ye göre, beden karanlığı, ruh ise ışığı temsil eder ve manevi faziletlerle kuvvetlenir; "manalar âlemi" kelimelerle ifade edilemez ve mantık oyunlarıyla tanıtılamaz. İnsanlar ona kendi kendine erişebilir.[137] Sufizm ya da Tasavvuf'ta ruhla ilgili bazı kavramlar hakkındaki görüş ve inanışlar şöyle özetlenebilir: En nur: Arapça'da ışık anlamına gelen nur, İlahî Kelâm'ı temsil eder ve ruh (er ruh) ile özdeş tutulur.[138] Kainat'ın meydana gelmesindeki aracın ruh olduğu belirtilir. Nur, Tasavvuf'ta bilinen ışık (fizikteki, insan gözünün duyarlı olduğu, yani görebildiği elektromanyetik radyasyon) anlamında kullanılmaz. Kaynağından çıkan bu ışık, fizikokimyasal bir ışık değildir, tüm ışıkları aşan, en ince vibrasyonların ötesindeki, madde kâinatına ait olmayan bir ışıktır. Kısaca, bu, mistik literatürde "ilahî nefes" ya da "ilahî alev" olarak da ifade edilen, varlığın özü olan ruhtur. Gayb âlemi: Duyu organları ve akıl ile bilinemeyen varlıklar ve bunların bulunduğu âlem. Gayb âlemini ifade etmek üzere, melekut terimi de kullanılır. Açılmış gül çiçeği Sufizm'de en çok kullanılan çiçek sembolüdür. Sufizm'de ruhsal aydınlanmanın ve ‘kalp gözü'nün açılmasının bir sembolüdür. Kimileri gülün kat kat olan taç yaprakları ile ruhun manevi organı ve sezgi kapısı olan kalbin kat kat olması arasında bağlantı kurar. Merkezî, dairesel bir yapılanma gösteren gül, her şeyden önce, merkeze ulaşılmış olmayı, aydınlanmış, uyanmış insanın şuurunu, kısaca, spiritüel aydınlanmayı ve bu duruma erişen varlığı simgeler.[8] Seyri süluk ya da seyr-ü süluk: İnisiyasyon ya da nefs terbiyesi. İnsan-ı kamil olma hedefine ulaşmak için bir mürşidin rehberliğinde (yol göstericiliğinde) çıkılan manevi ve ruhi yolculuk. Çeşitli riyazet, zikir ve tefekkür yöntemlerinin kullanıldığı bu nefs terbiyesi yolu genellikle, Ferîdüddîn-i Attâr'ın "Mantık'ut Tayr" adlı eserinde belirttiği gibi 7 aşama içerir.[139] İnsan-ı kamil: Dünya insanının ruhsal gelişim sonucunda erişebileceği en olgun mertebedir. Fenafillah: Allah'ta fani (yok) olma; kulun beşeri vasıflardan ve aşağı arzulardan sıyrılıp ilahî vasıflarla donanması.[140] Vahdet-i vücud: Allah'tan başka bir varlık olmadığının idrak ve şuuruna varma [141] Devre-i ferşiyye ve devre-i arşiyye: Teozofi'deki yükseliş yayı ile iniş yayı kavramlarının Sufizm'deki adlarıdır. Kalp: Sufizm'e göre kalp (manevi kalp) her şeyden önce, bir tür manevi iletişim aracıdır. İnsanoğlu buradan gözlenmekte ve öğrenilmektedir. Buna karşılık insan da gayb âleminden gelen, keşf ve ilham tarzında beliren tesirleri bu manevi organı aracılığıyla alabilmekte, algılayabilmektedir. Yani insanın bu manevi organı bir bakıma, hem aşağıdan (insandan) “Yukarı”ya çıkan tesirlerin, hem de “Yukarı”dan “aşağı”ya inen tesirlerin geçtiği aracı bir kanal ya da yansıdığı yerdir. Sufizm'de müridin kalp gözü açılınca müritlik aşamasını bitirmiş, olgunlaşmış, pişmiş demektir. Ala-al Dawlah'ın bildirdiğine göre, sufizmde kalp, vecd halindeki kimi velilerin görebildiği, yedi ayrı renk halinde tezahür eden, kat kat ya da iç içe, yedi katlı vibrasyon sahalarından oluşmaktadır (kalbin yedi iç zarfı).[142][143] Sidretül Münteha, Arş ve Kürsi: “Büyük berzah” da denilen Sidretül Münteha, tüm saliklerin seyirlerinin, amellerinin ve ilimlerinin sona erdiği noktadır.[144] Sidre'den sonraki âleme geçebilme, yeryüzündeki varlıklar için mümkün değildir. O âlemde mahlukatın bir vücudu yoktur, mahluk o âlemde adeta erimiş gibidir.[145] Mutasavvıflara göre yedinci gök katının üstünde kürsi, onun da üstünde arş (taht) bulunur. Arş, “biçimler âlemi”nin, tezahür âleminin çıktığı “biçimlerin olmadığı âlem”deki köken, kaynak olarak ifade edilir. Prensip ile tezahür arasındaki ya da tezahür ortamı arasındaki bir bağ gibi açıklanır. Kürsi ise tezahür sürecindeki, prensipten çıkıştaki veya hiyerarşik inişteki ilk basamağı oluşturur. Kürsi, düaliteye, biçimsel tezahüre, belirlenmeye doğru giden farklılaşma sürecini ifade eder. Bu sürecin sonu düalitedir, düalite ortamıdır, tezahürdür, farklılıklar ortamıdır, biçimler ortamıdır, yeryüzüdür. Levh-i Mahfuz: Tasavvuf sözlüklerinde “külli olan hususların ayrıntılı hale getirildiği ve nedenlerine bağlandığı mukadderat levhası” [146] olarak tanımlanır. Ebu Hanife ve Ebu Mansur Maturidi'ye göre insanlığın mukadderatı Levh-i Mahfuz'da somut olaylar halinde değil, genel hatlarıyla belirlidir.[147] Subha: Tanrısal ışığın vurmasıyla varlık haline gelerek meydana çıkan karanlık maddeye denir.[148] Hudus: Tasavvuf'ta varlığın meydana çıkmasını belirten terimdir; terim, yaratılışın bir defada mı olduğu, yoksa sonsuzca sürmekte mi olduğu tartışmasıyla önem kazanmıştır.[149] Bazı ünlü isimlerden ruhla ilgili vecizeler: “Kara bir karınca, kara kilimin üstünde bir taneyi almış gitmekte mesela. Tanenin gittiği görülür de karınca görülmez. Akıl der ki, gözünü iyi aç da bak! Hiç tane, onu götüren olmasa gider mi ?” (Mevlana Celaleddin Rumi)[150] “Her kim görür yüzünü, unutur kendi özünü. (…) Ölmekten ne korkarsın, korkma ebedi varsın. Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil.”(Yunus Emre)[151] “Be harfi nurla özdeş olan ruhu temsil eder. Ortaya çıkan ruh İlâhî Buyruğun aracı olmuştur. İlâhî Buyruk eşyayı bu araçla meydana getirmiştir.” (René Guénon)[152] “Kürsi, emir âlemidir; misallerin sureti de arşta zahir olur.” (Muhyiddin İbn Arabi)[153]

AURA

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Aura (semptom), bazı migren veya epilepsi nöbetlerinde görülen bir belirti Aura (uydu), bir NASA Earth Observing System uydusu 1488 Aura, bir asteroit Aura (astronomi), kutuplarda görülen bir ışıma olayı Aura (sanat), sanatta atmosfer Aura (paranormal), canlıların bedenlerini çevrelediği iddia edilen elektromanyetik alana verilen ad Aura, Paranormal veya Tinsel anlamda kullanılan bir terim olup, canlıların bedenlerinden yayıldığı varsayılan ışınımla oluşan ve gitgide yayılan tesir kuşakları tarzında kendini gösterdiği iddia edilen elektromanyetik alana verilen addır. Aura okumak ise aura' hissedebilmektir. Metapsişikçilerin "eflüv" adını verdikleri partiküllerin ışınımıyla (radyasyon) oluştuğunu iddia ettikleri bu alan, Teozoflara ve Kirlian Fotoğrafçılığı üzerinde çalışan araştırmacıların kendi sözlerinin özetlerine göre "yaşam enerjisi olarak adlandırılan bir tür enerjinin organizmalardan insan gözünün göremediği bir frekans düzeyinde titreşen ışınlar tarzında yayılmasıyla oluşur". Aura, eflüv ve psişik radyasyon terimlerinin sık sık karıştırıldığı görülür. Bu üç terim arasındaki ilişki şöyle açıklanır: Bedenden yayıldığı söylenen ışınıma ve bu ışınımın yayılma olayına radyasyon (psişik radyasyon) adı verilir. Bu ışınlara ve ışınları oluşturdukları iddia edilen partiküllere eflüv adı verilir. Bu yayılma olayının meydana geldiği öne sürülen ve medyumlarca görülebildiği iddia edilen güç ve etki alanına ise aura adı verilir. Renkli haleler ve ışımalar tarzında kendini gösterdiği öne sürülen auranın, parapsikolojide esas olarak üç kısımdan oluştuğu kabul edilir: Yapışık aura: Vücudu bir zarf gibi saran 0.5 cm. kalınlığında, koyu bir bölgedir. Süptil bedenin süptil ikiz denilen kısmıdır. Auranın Kirlian fotoğrafçılık tekniğiyle çekildiği iddia edilen kısmıdır. İç aura: Yapışık aurayı çevreleyen bölgedir. Kişilere göre 3 ile 8 cm. arasında değişen kalınlığı olduğu iddiasında bulunulan bir bölgedir. Dış aura: Yüksekliği İnsan bedeninin iki misli genişliği İnsan bedeninin dört misli olduğu ve Oval, yumurta biçiminde olduğu iddia edilen auradır. Tam dış aura: Bedenden yayılan ışınım alanının tümü; sınırsız kabul edilir.Aura görebilme yeteneğine sahip olduğu ileri sürülen medyumlar, aura renklerinin kişilerin ruhsal tekamül durumlarına, karakterlerine ve heyecan hallerine bağlı olarak değişiklik gösterdiklerini belirtirler.

ŞUUR SERBEST-BAĞLI ŞUUR

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ “Müminin firasetinden çekinin, çünkü o Allah’ın nuru ile bakar.” (Tirmizi, tefsiru sureti 15,6) İnsanların kendi şahsiyetleri, zaman, mekan ve hadiseler hakkında bilgili olmalarını sağlayan ve yüksek beyin merkezlerinin birlikte çalışmaları sayesinde gerçekleşen bilgili bir uyanıklık hali. Uyku hali, normal olan bir şuur kaybıdır. Şuurlu insan, içinde bulunduğu zamanı, mekanı, hadiselerin mekan ve zamanla olan münasebetlerini bilir Bir de şuuraltı vardır ki, şuraltı halleri, insan ruhunun baskı altında kalmış istekleriyle bunlara bağlı fikirlerden meydana gelen ve şuura ulaşamayan kısmıdır. Bazı şahıslarda hipnoz, narkoz ve uyku sırasında, şuuraltında yer alan düşünceleri açığa çıkarmak mümkün olabilmektedir. Beyindeki merkezlerin işlemelerinin, toksik (zehirli), enfeksiyöz (mikrobik), travmatik (çarpma veya darbeyle ilgili), vasküler (damarlarla ilgili), anoksemik (oksijensiz kalma), hipoglisemik (kan şekeri düşüklüğü) sebepler gibi çeşitli hadiselerle aksayışı halinde hafif bir şuur bulanıklığından, tam komaya kadar giden çeşitli derecelerde şuur bozuklukları husule gelir: Ş-A-R” kökünden gelir. Görünen ve bilinen mânâsınadır. İnsanın ve hayvanın bedenindeki kıllara "şa'r" denilir, çoğulu "eş'ar"dır. İnce duygu, anlayış ve bilgi sahibi olduklarından dolayı, insanlardan bazılarına şair denilmiştir. Şair; "şuur sahibi" mânâsınadır. Bundan dolayı şiire "ince duygu ve ilim" adı verilir. Daha sonra vezinli ifadeler için isim olmuştur. (bk. Rağıb, Ş-A-R maddesi) Kur’an-ı Kerim'de akıl gibi, şuur kelimesi kullanılmamıştır. Bunun yerine bu kökten gelen fiiller kullanılmıştır. Çünkü akıl, iki şeyi bağlamak anlamına gelir. İki şey arasında sentez yapmak bir eylem olduğu için, fiil kipinin kullanılmasını gerektirir. Mesela; Yahudi ve Hristiyanlardan her bir grup Hz. İbrahim (as)’in kendilerinden olduğunu iddia ediyorlardı. Allah, aşağıdaki ayeti indirerek bu iddialarını çürütmüş ve onları akılsızlıkla itham etmiştir. (bk. Taberî, Al-i İmran 65. ayetin tefsiri).--“Ey Kitap ehli! Niçin İbrahim hakkında tartışıyorsunuz? Oysa Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Buna da mı akıl erdiremiyorsunuz?” (Al-i İmran, 3/65) Bu son cümleyi, akıl kelimesinin sözlük anlamını göz önünde bulundurarak şöyle tercüme edebiliriz: “Siz, bir önceki hadise ile bir sonraki hadiseyi, farklı zaman kategorisine göre değerlendirip, ona göre aralarında var olan zıtlık ilkesi ile imkânsızlık ilkesini bir sentez halinde birleştirip, bir sonuç çıkaramıyor musunuz?” Şuur için de bir misal olarak şu ayetin mealini gösterebiliriz:“Onlara/münafıklara ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın.’ dendiği zaman; ‘Biz ancak ıslah edici kimseleriz.’ derler. İyi bilinsin ki; onlar fesatçıların ta kendileridir; fakat bunun şuurunda / bilincinde / farkında değillerdir.” (Bakara, 2/12-13)Yani bunlar, yaptıklarının sunucunu kestiremiyorlar. Heva ve heveslerine uygun gelen şeyleri olumlu şeyler olarak görüyorlar. İşin nereye varacağını ince elekten geçirerek tartan bir bilince sahip değiller. Bu ince tartıları olmadığı için bakırı altın, kömürü elmas sanıyorlar. Akıl ve tasavvur sahasında cereyan eden konularda elde edilen şuur ki, içe ait bilincin, kavrayışın ilk kıvılcımıdır. (bk. Yazır, III/204-205) Beş duyu organı vasıtasıyla elde edilen şuur ki, ilmin ilk merhalesidir. Ve şuur denilince ilk gelen budur. “Şeair-i İslamiye” olarak ifade edilen hususlar, bu konuda mütalaa edilir. şu anda his halinde olan ve henüz hafızaya ve akla tamamen geçmemiş bulunan açık bir ilimdir ki, dalgınlığın zıddıdır ve bir bakıma ilmin en zayıf mertebesidir. (bk. H. Yazır, I/203) Kısaca içe ait olsun dışa ait olsun, her duygunun bir duyum yönü, bir de özel duygu yönü vardır. İkisine de his edinilir. Fakat ilmîlik ve idrak, asıl duyum değeri olandadır. Ve şuur daha çok bunun adıdır. (Yazır, III/205) İbn Arabî’ye göre, Allah’ın, lütfedip açtığı bir manevî kapının arkasında nelerin olduğunu özet halinde bildirmesi, şuurdur. Detaylı bir şekilde bildirmesi ise ilimdir. Mesela, “Kendini/nefsini bilen Rabbini bilir.”Şuur, bir işin arka planını okumak, -deyim yerindeyse- kapalı kapıların arkasında cereyan eden bazı şeylerin farkına varmaktır, onları sezmektir. İlim ise, kapının açılmasından sonra açıkça görülen manzara karşısında oluşan bilgidir.-- İbn Arabî’nin ifade ettiği gibi; kapalı bir sandığın veya kapısı kapalı bir odanın içinde hissettiğimiz bir hareket veya bir nefes alıp verme gibi bir sinyalle, orada -türünün ne olduğunu bilmediğimiz- bir canlının varlığını algılamamız veya sandığın ağırlığından dolayı içinde bir şeylerin olduğunu hissetmemiz, şuur için bir misal teşkil etmektedir. Söz konusu sandık veya odanın içini görerek oradaki canlıyı bütün detaylarıyla görüp anlamak ise, ilim için bir misal teşkil etmektedir. (bk. Futuhat, III/514)Bu hikmet içindir ki, Allah:-“Biz ona şiir öğretmedik ve bu ona yakışmaz da.” (Yasin, 36/69) diye buyurmuştur. Çünkü şuurla ilintili olan şiirde konular ancak kapalı kapıların arkasından kavranmaya çalışılır. Bu ise, peygamberlik makamına yakışmayan cılız bir bilgidir. Oysa Hz. Peygamber (a.s.m)’e öğretilenler, net, açık ve semavî kapıların ardına kadar açık olduğu bir zeminde gerçekleşmiştir.--“O /Ona öğretilenler, ancak bir zikir ve hak ile batılı birbirinden ayıran, her şeyi açıklayan açık bir Kur’andır.” mealindeki ayetin son cümlesi bu gerçeğe/kesin ilme işaret etmektedir. (bk. Futuhat- ı Mekkiye, III/458) 1. Somnolons (Uyuklamak): Otururken, istemediği halde ardarda ve sık sık uykuya dalma durumudur. Bu hastalar gerçek bir uykusuzluk bahiskonusu olmadığı halde devamlı olarak uyumak temayülündedirler. Şuurları hafifçe küntleşmiş olmakla beraber sorulara cevap verirler. İstenilen bir hareketi yapar ve bunu takiben yine uykuya dalarlar. Bu hale en çok ilerlemiş müzmin akciğer hastalıklarında rastlanır. 2. Letarji: Somnolonsun, daha devamlı bir uyku haliyle kendini belli eden bir şeklidir. Bu hastalar günlerce uyurlar, fakat bunlar da uyandırılabilir ve beslenebilirler. En çok beyin iltihaplarında rastlanır. 3. Stupor: Somnolonstan daha şiddetli bir şuur bulanıklığı halidir. Hastanın akli faaliyetleri çok azalmış, şuur iyice küntleşmiş ve bulutlanmıştır. Hastalar ancak oldukça şiddetli uyarılarla uyanır, gözlerini açarlar, fakat kendilerine söyleneni kolayca anlayamazlar ve tepki gösteremezler, refleksler henüz bozulmamıştır. Tifonun ikinci haftasında görülen dalgınlık böyledir. 4. Senkop (bayılma): Beynin oksijenlenmesindeki geçici bir azalma sebebiyle ortaya çıkan, kısa süreli bir şuur kaybıdır. 5. Mental konfüzyon (Akli karışıklık): Bu durum, ana zeka melekelerinin işlemesindeki düzenin kaybolması sebebiyle, çevrenin karma karışık bir şekilde idrak edilmesinden ibaret, özel bir şuur kaybıdır. Bu hale özellikle, bazı akıl hastalıklarında zehirlenmelerde yaşlılarda ve bunamada rastlanılabilir. 6. Prekoma (Koma öncesi hali): Stupor halinin daha da ilerlemesiyle meydana gelen daha ağır bir şuur bozukluğudur. Bu hastalar şuursuz olup, dış uyaranlara karşı refleksleri çok hafiflemiş olmakla beraber bulunabilir. Uyaranlara karşı hiç cevap yoktur. 7. Tam koma: Şuur kaybının en ağır şeklidir. Serbest şuur, ruhçu terminolojide kullanılan bir terim olup, ruhun bedensel bağların etkisinde olmayan, teşevvüşten uzak, özgür, önceki reenkarnasyonlarını bilen, tekamül yolunu seçebilecek, hakiki bilgilere sahip şuuru olarak tanımlanır. Ruhçu anlayışa göre, serbest şuur haline ulaşabilmek ancak, ölüm (dezenkarnasyon) denilen olayla fiziksel bedenin terk edilmesinden ve teşevvüş denilen halin atlatılmasından sonra mümkün olmakla birlikte, ancak belli bir tekamül düzeyine gelmiş varlıklar bu şuur haline ulaşabilirler. Yani ölüm olayı ile fiziksel bedenini terk eden varlıklardan tekamül düzeyi ileri olmayanları bu şuur haline ulaşamadan tekrar reenkarne olurlar. Bağlı şuur ruhçu terminolojide kullanılan bir terim olup, serbest şuur haliyle kıyaslama yapmak üzere kullanılır ve bedenlenmiş ruhun dünyevi şuurunu ifade eder. Ruhçu anlayışta serbest şuur ile bağlı şuur arasındaki fark şöyle açıklanır: Serbest şuur ruhun ancak bedensiz haldeyken ulaşabileceği şuur halidir, bağlı şuur ise bedenli halde iken söz konusu olan şuurudur. Bağlı şuur, ruhun serbest şuurunun dünyadaki bedenlenme koşullarına bağlı olarak daralmış, kapanmış, kısıtlanmış, sınırlanmış halidir; serbest şuurun hakiki bilgilere dayalı olmasına karşılık, bağlı şuur büyük ölçüde dünyasal bilgilere dayalıdır.

Astral seyahat

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Astral seyahat terimi okültizmde ve teozofide kullanılan bir terim olup kişinin uyku gibi hallerde parapsikolojiye inanan kişilerce esîrî beden ya da astral beden (spiritüalizmde duble) ya da süptil maddelerden oluştuğu söylenen "bedeniyle" fiziksel bedeni dışında, yine bu kişiler tarafından iddia edildiğine göre bilinci yerinde olarak başka mekânlarda dolaşmak üzere yaptığı yolculuğa ve bu bedeniyle geçirdiklerini söyledikleri deneyimlere denir. Astral seyahat, uyanık olarak LSD gibi psychedelic maddelerin etkisi altında yapılabildiği söylenmektedir.[1] Parapsikolojide bu "beden-dışı deneyim" anlamındaki "out-of-body experience" (OBE) olarak metapsişikte ise "şuur projeksiyonu" olarak adlandırılır. İrâdî olarak gerçekleştirilebilindiği iddiası ve deneyim sırasında bilinçli olunması sebebiyle diğer bedendışı deneyimler arasında özel bir yeri vardır. Astral beden için duvar gibi fiziksel nesneler ve uzaklık bir engel oluşturmayacağı ileri sürülür. Yani, iddialara göre kişi bu bedeniyle bir anda kıtalararası yolculuk yapabilir[kaynak belirtilmeli] ve maddî engellerin içinden geçebilir[kaynak belirtilmeli]. Fiziksel bedenden çıkıldığında öte-âlem varlıklarının görülebileceği de ileri sürülmektedir. Uyku sırasında yapılan astral seyahatın fiziksel bedene dönüldüğünde bir rüya tarzında anımsandığı söylenmektedir[kaynak belirtilmeli]. Astral seyahatin okült ve teozofik kaynaklarda ve birçok araştırmacının çalışmalarında "irâdî olarak fiziksel bedenden ayrılma" şeklinde tanımlanmasına karşın (Dr. Scott ROGO, Leaving The Body, 1983), İngiliz parapsikolog Celia Gren bir ayrım yapmış ve “fiziksel bedendışı deneyimler”den kendiliğinden (iradedışı) oluşanları için ekzomatik deneyim (ecsomatic experience) terimini ortaya atmıştır. Konu hakkında en fazla araştırma yapmış kişilerden biri araştırmalarını "Journeys Out of Body" adlı kitabında aktaran Robert Monroe’dur. Halen Amerika Birleşik Devletleri'nde Monroe Enstitüsü adıyla bilinen bir kurum, bu konuda çalışmalarını sürdürmektedir[kaynak belirtilmeli]. Astral seyahat hakkında ayrıntılı bilgi, Ege Meta Yayınları'ndan çıkan Astral Seyahat Teknikleri isimli kitapta bulunabilir. Astral seyahat yaptığını söyleyen kişiler yaşadıkları deneyimi dış dünyadan bağımsız öznel bir bilinç durumu olarak tanımlamanın ötesinde bu olgunun gözlemlenebilir maddî yaşamla etkileşime imkân tanıyan bir niteliğe sahip olduğunu savunurlar. (Örneğin ameliyat esnasında tıbben bilinçsiz bir durumdayken bedenden ayrılıp kendisine yapılan operasyonu yukarıdan gözlemlemek ya da iddia edilen fizikötesi varoluş içerisinde herhangi bir kişinin gerçek yaşamda bulunduğu konuma giderek gerçek durumuna şahit olabilmek.) Sözü edilen durumun hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı gibi ispatlanması çok kolay olan bu iddianın gerçekliğine dair ortaya hiçbir kanıt sunulamamıştır. Aura Esîr Kirlian fotoğrafçılığı Sözdebilim Astral projeksiyon (veya astral seyahat) fiziksel bedenden ayrı ve bunun dışında seyahat edebilen bir "astral beden" varlığını varsayar out-of-beden deneyim (OBE) bir yorumudur. [1] Astral projeksiyon veya seyahat anlamına gelir: astral düzlemde yolculuk fiziksel bedeni terk astral beden. Astral seyahat fikri bilinç 'veya ruhun yolculuğu ya da "çıkış" bir ... out-of vücut deneyimi, "gibi terimlerle tarif edildiği öbür dünya için ortak dini hesapları [2] yatmaktadır buradaki ruhani gezgin fiziksel beden bırakır ve 'yüksek' alemlere onun / ince vücut (veya Dreambody ya da astral beden) olarak geçecek. "[3] Bu sık sık rüyalar, uyuşturucu deneyimleri ve meditasyon formları ile birlikte bildirilmiştir. [4] [ 5] Hastalar çeşitli (self-hipnoz dahil) halüsinojenik ve hipnotik yollarla uyarılan astral projeksiyon tanımlarına benzer duygular bildirdi. Nöral aktivitenin ayrı bir bilinç ya da ruh herhangi bir ölçülebilir tezahürü olduğunu hiçbir bilimsel kanıt yoktur, ve bilinçli olarak vücudu terk ve gözlem yapabileceği çekişme için hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Böyle oluştu doğrulamak için girişimleri sürekli aksine pseudoscientific iddiaların çeşitli rağmen başarısız oldu. Astral düzlem Cennet ve Dünya arasında ışığın bir ara dünya ise, klasik ortaçağ ve Rönesans Hermetizm, Neoplatonizm ve daha sonra teosofist ve Gül Haçlı düşüncesine göre, astral beden, fiziksel bedene rasyonel ruh bağlayan ışık bir ara organdır gezegenlerin ve yıldızların küre oluşur. Bu astral küreler melekler, şeytanlar ve ruhlar tarafından doldurulması için yapılmıştır. [8] [9] Ince gövdeleri ve varoluşun ilişkili uçakları, astral olaylarla ilgili ezoterik sistemlerin önemli bir parçasını oluştururlar. Plotinus neo-Eflatunculukta Örneğin, bireysel evrenin (evren ya da "büyük dünya") bir evren ("küçük dünya") 'dir. "Maddi evren, beden gibi, anlaşılır bir soluk görüntü olarak yapılır" ise "rasyonel ruh ... Dünya büyük Soul benzer". Tezahürü sonraki her düzlem emanationism adında bir dünya görüşüne, sonraki nedensel olup; "Bir ilerler Intellect, Entellektüel Soul ve Soul - alt faz, veya Doğa olmasıyla - maddi evren". [10] Genellikle bu organlar ve varlığını onların uçakları her bölge kateden ayrı bir vücut ile eş merkezli daireler veya iç içe küreler bir dizi olarak tasvir edilmektedir. [11] astral fikri on dokuzuncu yüzyıl Fransız medyum Eliphas Levi çalışmalarında belirgin düşündüm , bu kabul ve Teozofi tarafından daha da geliştirildi ve diğer ezoterik hareketler tarafından sonradan kullanılmıştır nereli Some have claimed that the Bible contains mentions of astral projection. Carrington, Muldoon, Peterson, and Williams claim that the subtle body is attached to the physical body by means of a psychic silver cord.[12][13] The final chapter of the Biblical Book of Ecclesiastes is often cited in this respect: "Before the silver cord be loosed, or the golden bowl be broken, or the pitcher be shattered at the fountain, or the wheel be broken at the cistern."[14] Scherman, however, contends that the context points to this being merely a metaphor, comparing the body to a machine, with the silver cord referring to the spine.[15] Paul's Second Epistle to the Corinthians is more generally agreed to refer to the astral planes;[16] "I know a man in Christ, fourteen years ago, (whether in the body I know not, or out of the body I know not, God knows) such a one caught up to the third heaven..."[17] This statement gave rise to the Visio Pauli, a tract that offers a vision of heaven and hell, a forerunner of visions attributed to Adomnan and Tnugdalus as well as of Dante's Divine Comedy. İslam mistisizmi ait birçok mezhep ve dalları Muhammed'in gece yükselişini-İsra yorumlamak ve Kandili-karşı fiziksel olmayan ortamlar yoluyla vücut deneyimi yetersiz olması, [18] [19] Sünni ve Şii Müslümanlar aksine.Kuran'da bahsedilen ve Hadis fiziksel henüz manevi oldu - Kuran ve Hadis referanslar ışığında, Sünni ve Şii Müslümanlar bu Mirac, gece yolculuk söyleyerek reddeder. O önceki tüm peygamberleri lider namazını ve daha sonra bir yolculukta göklere alınan Mescid i Aksa'ya götürüldü.Mistikler "nerede olduğunu Elçinin beden kalmıştır." Olsa bile, Muhammed Kudüs'e ve ileriye yedi göklerin taşınmıştır iddia Ruh seyahat benzer kavramları örneğin eski Mısır öğretileri ka fiziksel vücut dışında hover yeteneği, ya da ince bir vücuda sahip olduğu ruh sunmak, çeşitli diğer dini gelenekler görünür. [21] Çin Taocu simya uygulama daha sonra "dolaşan" bir 'incisi' içine enerji çizim, nefes meditasyonları ile bir enerji bedenin oluşturulmasını içerir. [22] "Xiangzi'den ... onun yastık gibi bir davul ile horlama ve hareketsiz, uykuya daldı. His Tuizhi bakmak için yetkililerle ... yürüdü ilkel ruh, ancak, düz ziyafet odasına gitti ve dedi ki, "Efendiler, burada ben yine buradayım." ... gerçekten yere bir Taocu uyku vardı ve gök gürültüsü gibi horluyor. Ancak içeride, yan odada, başka bir Taocu dayak bir balıkçı davul ve şarkı Taocu şarkılar vardı. yetkililer, tüm dedi, "iki farklı insan, yüzleri ve giysiler olmasına rağmen tam olarak aynı. Açıkçası o vardır vücudunu bölmek ve bir kerede .... "... O anda çeşitli yerlerde görünebilir bir ilahi ölümsüz, yan odada Daoist çıkarken geldi ve yere Daoist uyku uyandım. İki içine birleştirilir. "[23] Hindistan Böyle Lin'ga S'ari-ra gibi benzer düşünceler böyle Valmiki ve YogaVashishta-Maharamayana gibi eski Hindu kutsal bulunmaktadır. [21] astral projeksiyon için kefil var Modern Kızılderililer ile mucize yapıyor Swami Pranabananda tanık kim Paramahansa Yogananda dahil kendisinin de uygulanan olası bir astral projeksiyon [24] ve Osho (Bhagwan Shree Rajneesh). [25] Hint ruhsal öğretmen Meher Baba astral projeksiyon kişinin kullanımını tarif: Yolun başlangıcına önde ilerleyen aşamalarında, aday astral organların iç dünyasının güçlerinin ücretsiz kullanımı ile emanet olduğu için ruhen hazır hale gelir. Daha sonra uyku ya da uyanıklık fiziksel bedeni bırakarak, onun astral bedeni astral yolculuklar üstlenebilir. Bilinçsizce alınan astral yolculuklar çok daha az önemli, tam bilinç ile ve kasıtlı iradesiyle bir sonucu olarak gerçekleştirilen bu daha vardır. Bu astral beden bilinçli kullanımı anlamına gelir. Brüt vücudun dış araçtan astral bedenin bilinçli ayrılması ruh brüt vücuttan farklılığını hissettiren ve brüt vücudun dolgun kontrolünde gelmeden kendi değeri vardır. Bir, irade de, koymak ve bir pelerin sanki harici brüt cesedi çıkarmak ve gerektiğinde eğer, astral iç dünyasını yaşandığı için ve bunun üzerinden yolculuklar gerçekleştirebilmek için astral beden kullanabilirsiniz .... astral yolculuklar üstlenmek yeteneği, bu nedenle deneyim için kişinin kapsamının önemli genişleme içerir. Bu bilinç involüsyonu ile başlar, kişinin kendi ruhsal gelişim, teşvik için fırsatlar getiriyor. [26] Yoga geleneği meditasyon ve astral projeksiyon ayrıntılı bir sistemdir ve diğer birçok Chino-Tibet Budist sistemleri kanallar aracılığıyla bunlardan elde edilmektedir. [Kaynak belirtilmeli] Astral projeksiyon siddhi'leri biri disiplinli uygulama ile yoga uygulayıcıları tarafından ulaşılabilir olarak kabul edilir. Japonya Toriyama Sekien tarafından tarif edildiği gibi, 'ikiryō'. Japon mitolojisinde, bir ikiryō (生 霊?) (Ayrıca shōryō, Seirei okumak, ya da ikisudama) yaşayan bir kişinin ruhunun bir tezahürüdür onların vücuttan ayrı olduğunu. [27] Geleneksel olarak, birisi başka bir kişiye karşı yeterli bir kin tutar ise, kendi ruhunun bir parçası veya tamamı geçici bir nazar benzer, onların bedeni terk ve küfür için kendi nefret hedef önce görünür ya da onlara zarar olabilir inanılıyor. Ruhlar da vücut son derece hasta veya komada iken bir canlı bedenini terk inanılıyor; Böyle ikiryō kötü niyetli değildir. [28] [29] Inuit Bazı Inuit gruplarda, özel yetenekleri olan insanlar (mitolojik) uzak yerlere seyahat ve onların deneyimlerini ve onların arkadaşlarının veya tüm toplum için önemli şeyler bildirmek için söylenir; , avcılık kötü şans durdurmak vb hasta bir kişi tedavi için nasıl [30] [31], normal yetenekleri olan insanlar için kullanılamaz şeyler. [32] Amazon Waiwai ait yaskomo bir için bir isim almak için kozmolojik varlıkları (ay veya ayın kardeşi) danışmak için gökyüzünde uçan, bu tür şifa gibi çeşitli işlevlere hizmet verebilir bir "ruh uçuş" gerçekleştirmek mümkün olduğuna inanılmaktadır yeni doğmuş bebek, oyunun bereket için peccaries babası sormak peccaries 'dağların mağara uçan veya diğer varlıkların yardım almak için bir nehir derin aşağı uçan. [33] "Astral" ve "eterik" Ifadesi "astral projeksiyon" iki farklı şekilde kullanılabilir hale geldi. Altın Şafak [34] ve bazı Teozof için [35], diğer dünyalar, göklerin, cehennem, astrolojik küreler ve diğer hayali [36] manzara yolculuk klasik ve ortaçağ filozofların 'anlamını korudu, ancak bu çevrelerin dışında terim oldu giderek fiziksel dünyada fiziksel olmayan seyahat uygulanır. [37] Bu kullanım yaygın olmaya devam ediyor olsa da, terim, daha sonra bazı Teozof tarafından kullanılan "eterik seyahat", yararlı bir ayrım sunuyor. Bazı denemelerinde onlar farklı zamanlarda ve / veya yerleri ziyaret söylüyor: "astral" zaman içinde bazı değişiklik anlamına gelebilir oysa [38] "eterik", daha sonra, fiziksel dünyada "vücut dışında" olma duygusunu temsil etmek için kullanılır -algı. Robert Monroe gerçekten var insanları ve yerleri içeren, "Yerel I" veya "Burada-Now" gibi projeksiyon eski türünü açıklar: [39] Robert Bruce "Gerçek Saat Dilimi" (RTZ) onu çağırır ve olarak tanımlıyor fiziksel yakın fiziksel olmayan boyut düzeyinde. [40] Bu eterik beden ama her zaman değil, görünmez, genellikle ancak bir "gümüş kordon" ile ayrılması sırasında fiziksel bedene bağlı olarak sık sık experient tarafından algılanmaktadır. "Düşen" bazı bağlantı projeksiyon ile hayal. [41] Eterik "çift" astral ve fiziksel alemlerde arasında bir aracı olarak hizmet vermektedir Max Heindel'e göre. Onun sisteminde de Prana denilen eter, fiziksel formları değiştirmek için güçlendirir "yaşamsal kuvvet" tir. Onun açıklamaları bu tek bir out-of-beden deneyim sırasında fiziksel hit zaman ona, bir de tüm astral aleme "in" teknik değil, anlaşılmaktadır. [42] Diğer denemelerinde bilinen herhangi bir fiziksel ortamda hiçbir paralel olan bir etki alanı olarak tarif edebilir. Ortamları doldurulur olabilir ya, ıssız yapay, doğal ya da soyut ve deneyim, kutsayan korkunç veya nötr olabilir. Ortak Teozofik inanç bir Akaşik kayıtlar olarak adlandırılan mistik bilginin bir özet erişebilir olmasıdır. Birçok hesaplarında Experiencer rüyalar dünya ile astral dünyayı ilişkilidir. Hatta bazıları diğer hayalperestler daha geniş çevrenin farkında rüya senaryoları yasalaştırılması görmeye rapor. [43] Astral çevre de teorisyenleri tarafından seviyelerine veya alt uçakları ayrılabilir, ancak astral uçakların genel yapısı ile ilgili çeşitli gelenekleri birçok farklı görüşler vardır: Onlar gökleri ve cehennemi ve diğer ölüm sonrası küreler, aşkın ortamlar veya içerebilir diğer daha az kolaylıkla karakterize devletler. [39] [41] [43] Kayda değer uygulayıcıları Emanuel Swedenborg onun Ruhsal Günlüğü out-of-beden deneyim, (1747-1765) hakkında kapsamlı yazmak için ilk uygulayıcılarından biri oldu. Fransız filozof ve yazar Honoré de Balzac'ın kurgusal çalışması "Louis Lambert" diye bazı astral veya out-of-beden deneyim olmuş olabilir göstermektedir. [44] Astral projeksiyon birçok yirminci yüzyıl yayınlar, [45] sadece bir kaç yazar çok atıf kalsa da vardır. Bu Robert Monroe, [46] Oliver Fox, [47] Sylvan Muldoon ve Hereward Carrington, [48] ve Yram içerir. [49] Diğer alemlerde (1971-1994) yolculuklarda Robert Monroe'nun hesapları dönem "OBE" popüler ve dillerde çok sayıda tercüme edilmiştir. Onun kitapları sadece kendilerini yöntemi açıklamaları üzerine ikincil önem rağmen, Monroe da araştırma adanmış bir enstitü, projeksiyon ve bilinç ile ilgili değiştirilmiş halleri ulaşmada başkalarına yardım için işitsel teknolojinin arama ve kar amacı gütmeyen yayılmasını kurdu. Robert Bruce, [50] William Buhlman, [51] ve Albert Taylor [52] Coast AM sendikasyon gösteri kıyısında birkaç kez kendi teorilerini ve bulgularını tartıştık. Michael Crichton onun non-fiction kitap Travels uzun ve detaylı açıklamalar ve astral projeksiyon deneyimi sağlar. At will veya uyurken vücudu terk ve cennet çeşitli uçakları ziyaret ruhun yeteneği de "ruh seyahat" olarak bilinir. Uygulama deneyimi meditasyon teknikleri ve mantra tekrarı çoğunlukla elde edilir Surat Shabd Yoga, öğretilir. Tüm Sant Mat Gurus yaygın olarak Kirpal Singh, vücut deneyim dışında bu tür hakkında konuştu. [53] Eckankar gerçek, ruhsal öz (Soul) Allah'ın kalbine yakın hareketi olarak geniş Soul Seyahat açıklanır. Dalgın seyahat olarak deneyim algıladıkları olsa, Soul kendisi "zaten zaman ve uzayın bazı dünyasında mevcut sabit durumları ve koşulları ile bir anlaşma içine gel" ama hareket değil söyleniyor. [54] Amerikan Harold KLEMP, mevcut selefleri yaptığı gibi Eckankar Ruhani Lideri [55] uygulamaları ve Eck (İlahi Ruh) Manevi Egzersizleri olarak bilinen dalgın tekniklerle [56], Soul Seyahat öğretir. [57] Okült geleneklerinde, uygulamalar Aleister Crowley'nin yazılarında Işık Vücut denilen ikinci bir vücut, zihinsel inşaat trance devletlerin uyarılması, görselleştirme ve kontrollü solunum yoluyla, zihinsel bir hareket tarafından ikincil vücuda bilinç transferi takip aralığı olacak. [58] Bilimsel resepsiyon Orada objektif bir olgu olarak astral projeksiyon var olduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt olduğunu ve bu yönde pseudoscientific iddialar çalışmanın ilgili alanlarda güvenilir bilimsel kanıt olarak kabul edilmez. [6] [7] Robert Todd Carroll astral seyahat iddialarını destekleyen ana kanıt anekdot ve söz konusu olduğunu yazıyor "Onlar akıllarını dışında olabilecek zaman vücutlarının dışında olmak yaşamış iddia edenlerin referansları şeklinde." [59] parapsikolojik deneylerde denekler ancak bu tür deneyler olumsuz sonuçlar doğurmuştur, uzak odalara kendi astral bedenlerini proje ve neler olduğunu görmek için çalışmışlardır. [60] Queensland Skeptics Derneği Bob Bruce göre, astral projeksiyon "bir rüya devlet" "sadece hayal", veya. Paralel evrenler için titiz matematiksel destek olmasına rağmen, [61] Bruce bir astral düzlemin varlığı bilimin sınırlarına aykırı olduğunu yazıyor. "Biz boyutları için orada kaç olasılık biliyor ve biz boyutları ne biliyorum. Hiçbiri astral projeksiyon gibi şeyler ile ilişkilidir. Onay önyargı ve tesadüflere uygulayıcıları tarafından ileri sürülen toplantılarda "" Bruce gibi astral deneyimleri bağlıyor ". [62] Donovan Rawcliffe astral projeksiyon yazmıştır psikolog sanrı, halüsinasyon ve canlı rüyalar ile izah edilebilir. [63] Arthur W. Wiggins, Yanlış Yönde Kuantum Leaps yazma: Gerçek Bilim ... bitiyor ve Pseudoscience Başlıyor, sözde astral seyahat büyük mesafeler yetenek kanıt ve ziyaret edilen yerlerden açıklamalarını vermek ağırlıklı anekdot olduğunu söyledi. 1978 yılında, Ingo Swann Jüpiter astral seyahat yaptığı iddia edilen yeteneği testi sağlanan ve gezegenin ayrıntıları gözlemlemek. Gerçek bulgular ve bilgiler daha sonra Swann iddia gözlemler karşılaştırıldı. James Randi tarafından bir değerlendirmeye göre, Swann doğruluğu yüzde 37 oranında genel bir skor ile "inandırıcı ve etkileyici" oldu. Wiggins astral seyahat bir illüzyon olarak görüyor ve bunu yaşamaya iddia edenler için yavan açıklamalar sağlamak için Nöroanatomi, insan inanç, hayal gücü ve önceden bilgi görünüyor Aura DMT Esotericism Hypnogogia Ketamine Mediumship Merkaba Metaphysics Parapsychology Sleep paralysis Soul retrieval Surat Shabd Yoga Tattva vision Teleportation Yoga-nidra Bazen OBE ya da OOBE) bir out-of-beden deneyim genellikle kişinin vücut (autoscopy) dışında bir yerden kişinin fiziksel bedeni algılama, bir kişinin vücut dışında yüzen hissi ve bazı durumlarda içeren bir deneyimdir. Terim out-of-beden deneyim kitabında Apparitions George NM Tyrrell tarafından 1943 yılında tanıtıldı, [1] ve bu Celia Green [2] ve Robert Monroe gibi araştırmacılar tarafından kabul edilmiştir [3] inanç merkezli etiketleri bir alternatif olarak Bu tür "astral projeksiyon", "ruh seyahat", ya da "ruh yürüyüş" gibi. Obes beyin travmaları, duyusal yoksunluk, ölüme yakın deneyimler, dissosiyatif ve uyuşturucular, dehidratasyon, uyku ve beynin elektriksel stimülasyon, [4] diğerleri arasında neden olabilir. Ayrıca, bazıları tarafından kasıtlı olarak indüklenebilir. [5] on kişiden biri, daha sık hayatlarının birkaç kez kez OBE, ya da. [6] [7] Bilim OBE çeşitli nörolojik ve psikolojik faktörler neden olabilir halüsinasyon türü düşünmektedir. Yaşayanların Obes (bazen ani ve spontan deneyimi diğer türleri arasında) bir önceki ve başlatılması berrak rüya durumunu bildirmek. Birçok durumda, bir OBE rapor uykunun eşiğinde olmak, ya da uykuda kısa bir süre önce deneyim zaten olmak vardı iddia insanlar. Bu vakaların büyük bir yüzdesi uyku (nedeniyle diğer odalardan, duygusal stres, Overworking gelen yorgunluk, sık sık yeniden uyanış, vb hastalık, sesler) özellikle derin değildi durumlara bakın. Bu vakaların çoğunda denekler daha sonra kendilerini uyanık hissediyorum; Bunların yaklaşık yarısı, uyku felci bir duygu kaydetti. [13] Azrail'i Ana madde: Yakın-ölüm deneyimi Spontan OBE başka bir form yakın ölüm deneyimi (NDE) 'dir. Bazı konular gibi yakın boğulma veya majör cerrahi gibi ciddi fiziksel travma zamanlarında bir OBE vardı rapor etmektedir. [14] Aşırı fiziksel çaba Kaynaklanan Gibi yüksek irtifa tırmanışı ve maraton koşma gibi faaliyetler sırasında bir NDE, aşırı fiziksel çaba olarak aynı çizgide Obes neden olabilir. Eş mevki duygusu zemin ve hava-merkezli bakış açıları aynı anda yaşanıyor her ikisi ile, belirgin olabilir. [15] Uyarılmış Obes uyaran ve kontrol edilmesi için çeşitli yöntemler birçok araştırmacı tarafından geliştirilmiştir. [16] [17] [18] [19] [20] Zihinsel indüksiyon Uyanıklığı kaybetmeden uykuya fiziksel Falling. "Zihin Uyanık, Beden Asleep" devlet yaygın gönüllü Obes, bir nedeni olarak ve aksi önerilmektedir. Thomas Edison buluşları üzerinde çalışırken sorunları çözmek için bu durumu kullanılır [21]. Bir sandalyede bir metal kova ile otururken kafasına bir gümüş dolar dinlenme olur. O kapalı sürüklendi, sikke gürültüyle yaptığı uyanıklık bazı geri, kova içine düşecekti. [22] OBE öncü Sylvan Muldoon daha basitçe düşen nesne olarak yatakta dik tutulan bir kol kullanılmaktadır. [18] Salvador Dalí kullanmak söyleniyordu Onun resimlerinde ilham tuhaf vizyonlar kazandırmak için benzer bir "paranoyak-eleştirel" yöntemi. Kasten uyanık ve uykuda devletler arasında sallantıda bir OBE ikna etmek için çalışırken sonuçta faydalı uyku başlangıcında spontan trans bölümlerini neden olduğu bilinmektedir. Rahatlama daha derin ve daha derin hareket ederek [23] [24] [25], biri sonunda karşılaşır Bir zihin hala uyarı ise duygu "kayma". Bu kayma, fiziksel bedeni bırakarak gibi hissediyorum bildirilmektedir. Bazı progresif gevşeme duyusal yoksunluk pasif bir form düşünün. Zihinsel değil fiziksel olarak uyanma. Bu, ilgili teknik tipik berrak rüya uygulaması yoluyla elde edilir. Bir kez berrak bir rüyada, hayalperest bir OBE yönde rüya konusunu vardiya veya vücuttan ayrılması görselleştirme için uyku felci ideal yatan durumuna kadar erişmesini yaparken tamamen rüya görüntüleri uzaklaştırır ya. Derin trans, meditasyon ve görselleştirme. Görselleştirme türleri değişebilir; kullanılan bazı ortak imajlar, kişinin vücut dışına kayan, kişinin vücut "çekin" Bir top dışarı vurulmak ve diğer benzer yaklaşımlar bir ip tırmanma yer alıyor. Bu teknik düzgün rahatla olamaz insanlar için kullanmak zor kabul edilir. Böyle bir tekniğin bir örneğidir Tekniği popüler Altın Şafak "Işık Beden" dir. [26] Mekanik indüksiyon Görsel / işitsel uyarım yoluyla beyin senkronizasyonu. Binaural yener belirli beyin dalga frekansları, [27] özellikle çeşitli akılda baskın olanlar uyanık / beden uykuda devletleri ikna etmek için de kullanılabilir. Bir "uykuda beden" çift sesli indüksiyon 4 Hertz beyin frekans Monroe Enstitüsü tarafından etkin olarak gözlenmiştir, [28] ve bazı yazarlar diğer tekniklerle birlikte kullanıldığında binaural yener OBE inisiyasyon önemli ölçüde destekleyici olarak düşünün. [29] [30 "zihin uyanık" beta frekanslarında (normal, rahat uyanmış bireylerin beyinlerinde saptanabilir) arasında] eşzamanlı giriş de yapıcı olarak gözlendi. Bir başka popüler teknoloji benzer sonuçlar elde etmek için sinüs dalga darbeleri kullanır, ve yerli Amerikan dini törenleri eşlik davul da beyin sürüklenme mekanizmalar aracılığıyla "başka dünyalar" için reseptiviteyi artan inanılıyor. [31] Michael Persinger tarafından geliştirilen Tanrı kask gibi beynin manyetik uyarım. [32] Vestibüler korteks doğrudan uyarılması. [33] Beynin elektriksel stimülasyon, özellikle temporoparietal birleşme (Aşağıdaki Blanke çalışma bakınız). Duyusal yoksunluk. Bu yaklaşım uzay ve zaman referansları çıkarılması tarafından yoğun bir şaşkınlık teşvik etmeyi amaçlıyor. Kulaklıklar aracılığıyla oynanan Flotasyon tankları veya pembe gürültü genellikle bu amaç için kullanılır. [34] Duyusal aşırı, duyusal yoksunluk karşısında. Konu örneğin özel olarak tasarlanmış beşikte uzun bir süre sarstı edilmesi, veya tüm duyusal girdi kendisini kapatmak için beyin neden, işkence ışık formları teslim edebilirsiniz. Her iki durum karışıklığa neden eğilimindedir ve bu oryantasyon bozukluğu genellikle canlı, ruhani out-of-beden deneyimlerini yaşamaya konuyu verir. [35] Fenomenoloji Çevre Algıları Obes Yerel 1 ve 2 Yerel deneyimler Robert Monroe göre kategorize iki tür, içine düşme eğilimindedir. Yerel 1 çevre gerçeklik ile büyük ölçüde uyumlu olduğu deneyimleri; Bu form için diğer ortak etiketler, eterik eterli veya RTZ (Real Time Zone) projeksiyonları vardır. Yoğun fizyolojik duyumlar gibi elektrik karıncalanma, tam vücut titreşim ve yarış kalp atışı gibi, algılanan edilebilir gibi bu tip başlangıçlı korkutucu olabilir. Karışıklık spontan Yerel 1 deneyimleri yaygındır; kişi o uyanmış (veya vefat) fiziksel ve panik kişinin uzuvları diğer nesneleri delici gibi görünen gerçekleşmesi neden olabilir inanıyorum olabilir. Yerel Ayar 2 deneyimleri doğada az açıkça fiziksel ve berrak rüya ile çok subjektif bir örtüşme var. Konu, gerçekçi dünyaların fiziksel olarak imkansız veya tutarsız özellikler sergileyen gerçeklik modifiye formları batırılır. Parlak ve canlı renkler bu formun bir ortak özelliği vardır. Robert Bruce OBE bu tür bir astral projeksiyon olarak değerlendirmektedir. Ilerleme Araştırmalarda, katılımcıların gibi birçok 85 olarak% Obes başlangıcı sırasında, (ÇSG) "kafa sendromu patlayan" olarak bilinen yüksek sesler, işitme söyle. [36] [37] Diğerleri kendilerini genellikle felç hissi takip, bedenlerinden çekilirken buldu, rapor ederken Obes yaşamaya Bazı kim, vücutlarını kendilerini iradeli iddia. Bir arketip, klasik OBE algısal olarak farklı aşamalardan yaşanıyor. [38] [39] Çekilme aşama: fiziksel çevre ile etkileşim Bilinçli sona erer. Dikkat duyusal girdileri fark gidiyor, başka bir yerde; vücut otomatik pilot olduğunu. Uyku Bu aşamada bir örneğidir. Kataleptik aşama:.. Hareket tamamen bozulmaktadır [40] Alternatif duyusal bilgi aniden mevcut görünebilir, bu tür kapalı göz kapaklarınızın üzerinden yoğun titreşim, gürültü ve görme gibi [41] Kademeli ayırma: çabayla, algısal bakış açısı uzakta fiziksel beden yere çekilebilir. Vücut ilerlemesini engelleyen doğru yoğun hissi hala tabi, geri çekin. [42] [43] Serbest hareket aşama: Belli bir yarıçap ötesinde, hareket kontrolü belirgin artması ile [44], engelsiz hale gelir. Görsel ve zihinsel berraklık ancak işlevsel olağanüstü için, büyük ölçüde değişebilir. Re-entry aşama: ayrılık gönüllü iptali veya son derece hızlı istemsiz ek-geri ya da lider, artar dönmek Algılanan gerek. Alternatif olarak, uyanma ya da uyku için bir geçiş oluşabilir. Uygulamada, klasik aşamalardan bir veya daha fazla olmaması alışılmadık bir durum değildir. Bazı (özellikle Robert Monroe) Bu aşamalar sonunda devlet eşdeğer hissi sadece kasıtlı bir zihinsel değişim bulma, OBE ile aşırı aşinalık ile önemli ölçüde daha az uygulanabilir hale iddia etmiştir. [45] Monroe uzak bir istasyondan bir radyo ayarlama için bu benzetti Başka bir ilgi farklı odak seviyeye içine. [46] NDE fenomenoloji Bir NDE fenomenolojisinin genellikle tipik Obes (parnia, Waller, Yeates & Fenwick, 2001) dışında ek, fizyolojik, psikolojik ve transandantal faktörleri içerir. . Ölüme yakın deneyimler fiziksel bedenin dışında olmanın öznel gösterimler içerebilir, ölen yakınlarının ve dini figürlerin vizyonları ve ego ve uzaysal sınırları aşma [47] Tipik bir deneyim gibi faktörleri içerir: ölü olma duygusu; barış ve az invaziv bir duygu; çeşitli fiziksel olmayan sesler, bir out-of-beden deneyim işitme; Bir tünel deneyimi (yukarı veya dar bir geçitten hareket duygusu); Işık insanları karşılaşmadan; Tanrı gibi rakamlar, yardımcıları, ruhsal rehberleri veya benzeri kuvvetler; Bir "Hayat inceleme" ve hayata dönmek için bir isteksizlik verilmektedir. [48] Obes Kuramları Psikolojik Bilişsel bilim ve psikoloji alanlarında OBE için kabul edilen açıklama OBE farklı psikolojik faktörlerden kaynaklanan bir sanrısal yapı olmasıdır. [5] [8] [9] [10] bilimsel topluluk OBE bir olarak düşünün paranormal başvurmadan bir rüya ya da bir bilinç değişmiş devlet gibi bir ruh hali gelen tecrübe,. [49] Charles Richet (1887) Obes kişinin hafıza ve hayal süreçler tarafından oluşturulan ve hayallerden farklı olduklarını düzenledi. [50] [51] James Hyslop (1912) bilinçaltı etkinliği için belirli görüntüleri dramatize zaman Obes meydana yazdı konu farklı bir fiziksel konumda izlenimini vermek. [52] Eugen Osty (1930) Obes hayal ürünü başka bir şey olarak kabul. [53] gibi (Schmeing, 1938) gibi diğer erken araştırmacılar psikofizyolojik teorileri destekledi. [ 54] GNM Tyrrell sanrısal yapıları kişiliğinin bilinçaltı seviyelerine ilişkin olarak Obes yorumlanır. [55] Donovan Rawcliffe (1959) psikoz ve histeri ile OBE deneyimini bağlı. [56] Diğer araştırmacılar vücut imajı (Horowitz, 1970) ve duyarsızlaşma (Whitlock, 1978) bir bozulma açısından OBE olayları ele aldık. [57 ] [58] psikologlar Nandor Fodor (1959) ve Jan Ehrenwald (1974) bir OBE ölüm tehdidiyle başa çıkmak için tasarlanmış bir savunma mekanizması olduğunu ileri sürmüştür. [59] [60] (Irin ve Watt, 2007) Jan göre Ehrenwald ölümsüzlük, biz bağımsız fiziksel bedenin var olan bir ruh taşıdığının kendimizi sağlamak için bir delusory girişimi için soru hayali bir teyidi olarak out-of-beden deneyim (OBE) "tarif etmişti. [61] psikologlar Donald Hebb (1960) ve Cyril Burt (1968) beden imajı ve görsel imgeler içeren OBE psikolojik yorumlanması üzerine yazdı. [62] [63] Graham Reed (1974) OBE gibi bir acı duruma stres tepki olduğunu önerdi aşk kayıp. [64] John Palmer (1978) OBE kişisel kimliğine bir tehdit neden bir beden imgesi değişikliği bir tepki olduğunu yazdı. [65] Carl Sagan (1977) ve Barbara Honegger (1983) OBE deneyimi tünel benzeri geçitler raporları ve onlar karşılaştırıldığında bazı Obers tarafından bir kordon gibi bağlantı dayalı bir yeniden doğuş fantezi ya da doğum sürecinin yeniden yaşamak dayalı olabileceğini yazdı göbek kordonu. [66] [67] Susan Blackmore (1978) bunlar hayali algıları, algısal çarpıtmalar ve (örneğin hiçbir vücuda sahip olarak) kendini fantezi gibi algıları etrafında dayalı özelliklere sahip olarak OBE bir sanrısal fantezi sonucuna vardım. [68] Ronald Siegel (1980 ) ayrıca Obes sanrısal fantezileri olduğunu yazdı. [69] Harvey Irwin (1985) dikkat bilişsel süreçleri ve somatik duyusal aktiviteyi içeren OBE bir teori sundu. Onun teorisi Obes için açıklama bulunabilir. [35] psychophysiologist Stephen Laberge (1985) yazmıştır psikolojik emilimi olarak bilinen bilişsel kişilik yapı çıkıyor ve autoscopy, duyarsızlaşma ve zihinsel ayrışma örnekleri olarak bir OBE sınıflandırılması örneklerini verdi berrak rüya içinde. [70] David Hufford (1989) (o bir kabus uyanma deneyimi, uyku felci bir tür. [71] Diğer bilim adamları da hypnagogia ve uyku felci vakalarına Obes bağlantılı olması olarak tanımlanan bir olgu ile OBE deneyimini bağlantılı katapleksi). [72] [73] Durumda çalışmalar fantezi eğilimliliğinin bir OBE olmadı olanlar daha Obers arasında daha yüksek olduğu gösterilmiştir. [74] veri fantezi eğilimli kişilik (FPP) bazı durumlarda OBE deneyimi arasında bir bağlantı göstermiştir. [75] 'de çalışmalardan 167 katılımcıların bulguları içeren bir vaka çalışması OBE yaşamış iddia edenler olduğunu ortaya çıkardı "paranormal inançlarında daha yüksek, daha fantezi eğilimli ve daha somatoform disosiyasyona görüntülenir." [76] Araştırma ayrıca Obes olduğunu önerdi bilişsel-algısal şizotipinin ilgili. [77] Terence Hines (2003) spontan out-of-beden dışı deneyimler beynin yapay uyarımı tarafından oluşturulan olabilir yazmıştır ve bu şiddetle OBE deneyim "geçici, küçük beyin değil, insanın ruhu ile arızalar, (veya ne olursa olsun neden olduğunu göstermektedir ) aslında vücut bırakarak. alt düzey multisensory işleme ve anormal yüksek düzeyde öz-işleme de fonksiyonel parçalanması "[12] nörolojik ve bilişsel bir veri çalışması derlemede (Bünning ve Blanke, 2005) Obes nedeniyle olduğunu yazdı" temporo-parietal kavşak. "[78] Bazı bilim adamları Obes görsel ve dokunsal sinyalleri arasında bir uyumsuzluk sonucu olduğunu sanıyorum. [79] [80] Paranormal Parapsikoloji ve okültizm alanlarında Yazarlar Obes psikolojik ve ruh, ruh ya da ince vücut vücut dışına kendini ayırmak ve uzak yerleri ziyaret edebilirsiniz olmadığını yazdım. Deneyimler "seyahat basiret" olarak cinci literatürde Viktorya döneminde bilinen edildi-gövde-Out. Psişik araştırmacı Frederic Myers bir "ruhsal gezi" olarak OBE anılacaktır. [81] Obes iddia edilen vakaları tarif erken çalışma psişik araştırmacı Edmund Gurney, Myers ve Frank tarafından 1886 yılında yayımlanan Yaşayan iki ciltlik hayaller oldu Podmore. Anekdot raporları hemen hemen her durumda delil ispat yoksun olarak kitap büyük ölçüde bilimsel topluluk tarafından eleştirilmiştir. [82] [83] Teozoftur Arthur Powell (1927) aşın şişmanlık ince vücut teorisini savunmak için erken bir yazar oldu. [84] Sylvan Muldoon (1936) OBE deneyimi açıklamak için bir eterik beden kavramını benimsedi. [85] psişik araştırmacı Ernesto Bozzano ( 1938) aynı zamanda bir "eterik beden" nadir durumlarda fiziksel bedenden kendisini serbest hangi eş mevki bakımından OBE deneyimi olayları anlatan benzer bir görünüm destek vermişti. [86] ince vücut teorisi de okült yazarlar tarafından desteklenen Ralph Shirley (1938), Benjamin Walker (1977) ve Douglas Baker (1979). gibi [87] James Baker (1954), bir zihinsel beden OBE sırasında "intercosmic bölgeyi" girdiğini yazdı. birçok [88] Robert Crookall yayınlar aşın şişmanlık ince vücut teorisini destekledi. [89] [90] Obes için paranormal yaklaşım parapsikoloji çalışma içinde tüm araştırmacılar tarafından desteklenen olmamıştır. Gardner Murphy (1961) Obes "Biz paranormal başvurmadan daha fazla anlamaya başlıyor genel psikolojinin bilinen arazi, çok uzak değil" dir. [91] Susan Blackmore (1982) ince vücut yorumunu eleştirdi yazdı. [92] Carlos Alvarado (1989) OBE ince vücut teorisi 1970'lerden beri psikolojik yaklaşımı destekleyen nedeniyle araştırma bilimsel topluluk tarafından eskimiş olarak kabul edilir. [93] Robert Bruce (1999) yazdı parapsikolog ince bir teori onayladı Obes açıklamak için fiziksel olmayan boyutları girerek organları. [94] Obes çalışmaları Aşın şişmanlık ilk kapsamlı bilimsel çalışma Celia Green (1968) tarafından yapılmıştır. [95] O ana akım medyada temyiz yoluyla işe 400 konular, toplam yazılı, birinci elden toplanmış ve anketler ile takip. Bazı olgularda duyular dışı algılama ile elde edilen bilgiler dahil olabilir sorusunu açık bırakarak onun amacı OBE farklı bir sınıflandırmasını sağlamak olduğunu, sadece bir anormal algısal deneyim veya halüsinasyon olarak izlendi. Olguların Önceki koleksiyonları Ernesto Bozzano (İtalya) ve Robert Crookall (UK) tarafından yapılmıştı. Crookall bir spiritualistic konumundan konuyu yaklaştı, ve bu çeşitli şekillerde onun sonuçlarını önyargılı görünüyor Medyum News, gibi spiritüalist gazete ağırlıklı olarak onun durumlarda toplanır. Örneğin, onun deneklerin çoğunluğu fiziksel bedeni ve gözlemleyerek meslektaşı bağlayan bir kordon gördüklerini rapor; Yeşil onu konuların az% 4, bu tür bir şey fark ettim, ve bazı% 80 hiç dış gövdesi ile, bir "bedensiz bilinç" olduğunu hissettiğini bildirdi bulundu oysa. 1981 yılında, Brezilya Hekim ve orta Waldo Vieira araştırmacılar doğrudan sistematik öz-deney yoluyla ziyade sözlü raporlar aracılığıyla OBE öznel dinamiklerini incelemek [96] ki, projectiology denilen parapsikoloji yeni bir alan önerdi. Devamı Bilinç Merkezi (daha sonra IIPC - - Conscientiology Uluslararası Enstitüsü) Ayrıca CCC denilen bir kurum oluşturulmuştur., Konuyla ilgili tartışmaları teşvik etmek [97] 1999 yılında, Barcelona Bilinç Araştırmaları 1. Uluslararası Forumu'nda, International Academy Bilinç araştırma uygulayıcıları Wagner Alegretti ve Nanci Trivellato ilgilenen internet kullanıcıları tarafından cevap out-of-beden deneyim bir online anket ön bulgularını [98] sundu konusu; Bu nedenle, genel nüfusun bir örnek temsil etmemektedir. Ilk 1.185 Katılımcıların 1.007 (% 85) bir OBE vardı sahip bildirdi. % 37 iki ve on Obes arasında olduğu iddia etti. 5.5% 100'den fazla bu tür deneyimler iddia etti. OBE bildirdi olanların% 45 başarılı özel bir teknik kullanılarak en az bir OBE kaynaklı söyledi. OBE vardı iddia eden katılımcıların% 62'si aynı zamanda fiziksel olmayan uçuş zevk bulunmadığını belirtirken; % 40 (yani vücut dışında iken kişinin kendi fiziksel bedenini görünce) öz-eş mevki fenomen yaşandığı bildirildi; ve% 38 (duvar gibi fiziksel nesneler geçerek) self-geçirgenliğini yaşadıktan iddia etti. En sık bildirilen duyumlar OBE yankıları örneğin, yüzen, düşme ile ilgili yaşanan myoklonisi batan (uyanık mastürbasyon bacaklarda sıçrama,), uyuşukluk (hissizlik), intrakranial sesler, karıncalanma, basiret, salınım ve huzur. OBE ile ilgili başka bir rapor yaygın hissi geçici veya yansıtmalı katalepsi, uyku paralizisi daha yaygın bir özellik oldu. Uyku felci ve OBE korelasyon sonra Kevin Nelson ve ark Nöroloji [99] yayınlanan Out-of-beden deneyim ve Uyarılma çalışma ile doğrulanmıştır. (2007). Ayrıca dikkate değer, Waterloo Olağandışı Uyku Deneyimleri Anketi olduğunu [100] ayrıca korelasyon göstermektedir ki. William Buhlman, konuyla ilgili bir yazar, hem de gayri ama bilgilendirici online anket [101] yapmıştır. Kentucky Üniversitesi'nden Profesör Kevin Nelson önderliğinde 2007 yılında bir çalışma out-of-beden deneyimlerine sahip insanların uyku felci muzdarip olasılığı daha yüksektir olduğunu keşfetti. [102] Nöroloji ve OBE benzeri deneyimler OBE parçaları birkaç olası fizyolojik açıklaması vardır. OBE benzeri deneyimler beyin uyarımı ile neden olmuştur. OBE-benzeri bir deneyim ayrıca bir hastada sağ superior temporal girus posterior kısmının uyarılması ile neden olmuştur. [103] Pozitron emisyon tomografisi de bu uyarımı etkilenen beyin bölgeleri belirlemek için bu çalışmada kullanılmıştır. Bu deneylerde anlatılan deneyimler, normal aşın şişmanlık netlik veya bazı ayrıntıları yoksun, ya da daha önce bir OBE yaşamamış denekler tarafından tarif edildi ya, çünkü Terim OBE gibi üzerinde kullanılır. Bu tür konular, bu nedenle deneysel kaynaklı OBE sıhhati konusunda iddiada nitelikli değildi. İngiliz psikolog Susan Blackmore ve diğerleri [104] kişi bir vücuda sahip olmanın yanılsaması korur. Bilinçli kalarak bir kişinin vücuttan duyusal girdi ile teması kesildiğinde bir OBE başlar öneririz, ama bu algı artık duyu türetilmiştir. Algılanan dünya uyanık iken o genel yaşar dünya benzeyebilir, ancak bu algı ya da duyu gelmez. Canlı beden ve dünya hatta duyusal bilginin yokluğunda, tam inandırıcı alemlere yaratmak için beyin yeteneği ile yapılır. Obes çok daha canlı bile berrak bir rüya daha olduğu iddia edilir ama bu süreç, bizim rüyalar her gece her birimiz tanıklık eder. Irwin [105] Obes ya çok yüksek ya da çok düşük uyarılma koşullarında ortaya görünebilir dikkat çekti. Örneğin, Yeşil [106] tek bir OBE bildiren 176 denek grubunun dörtte üçü deneyimi sırasında aşağı yalan ve başladığı bu% 12 olarak kabul onlar uykuda olmuştu bulundu. Buna karşılık, onun vakaların önemli bir azınlık maksimum böyle bir kaya tırmanma düşme gibi uyarılma, bir trafik kazası veya doğum koşulları altında meydana geldi. McCreery [107] [108] Bu paradoks uyku aşırı stres ya da hiper-uyarılma bir tepki olarak eklenmek gerçeği referansla izah edilebilir önerdi. [109] O önerdiği koşulları, gevşeme ve hiper-ikisi altında Obes uyarılma, "uyanık rüya" bir form ya da bilinci uyanık içine Aşama 1 uyku süreçleri saldırı temsil eder. Olaf Blanke çalışmalar Temporal lob ve beynin parietal lob araya geldiği bir bölge; İsviçre'de Olaf Blanke tarafından yapılan araştırma, güvenilir sağ temporal-parietal bileşke (TPJ denilen beyin bölgelerini uyararak OBE biraz benzer deneyimleri ortaya çıkarmak mümkün olduğunu bulundu .) Blanke ve İsviçre'de onun işbirlikçileri onlar güvenilir doğru TPJ bölge [110] lezyonlar ve güvenilir bir epilepsi hastasının bu bölgenin elektriksel stimülasyon ile ortaya olabilir ilişkili olduğunu göstererek Obes nöral temelini araştırdı. [ 111] Bu ortaya deneyimler hastanın kol ve bacaklarının dönüşümler algılarını (karmaşık somatosensori yanıtları) ve tüm vücut deplasmanları (vestibüler yanıt) içerebilir. [112] [113] Nörolojik olarak normal bireylerde, Blanke ve arkadaşları daha sonra aynı yerde olmak kendini ve vücudun bilinçli deneyim TPJ içinde multisensory entegrasyonuna bağlıdır gösterdi. Sağlıklı gönüllüler genellikle spontan Obes yaşayan insanlar tarafından bildirilen pozisyona ve görsel perspektif kendilerini hayal zaman olay-ilişkili potansiyeller, Blanke ve arkadaşları uyaranın başlangıcından sonra TPJ 330-400 ms seçici aktivasyonunu gösterdi. Aynı konularda Transkraniyal manyetik stimülasyon katılımcının kendi vücudunun zihinsel dönüşümü bozulmuş. Böyle etkiler kişinin kendi vücudunun zihinsel imgelem içinde TPJ seçici ima düşündüren, başka bir site uyarılması ile veya dış nesnelerin hayal mekânsal dönüşümler için bulunmuştur. [114] Bir takip çalışmasında, Arzy ve ark. beyin aktivasyonunun yeri ve zamanlaması zihinsel imgelem zihinsel somutlaşan veya bedensiz öz konumu ile yapılıp bağlı olduğunu gösterdi. Konular bir somutlaşan bir konuma sahip zihinsel imgeler yapıldığında, bir bölgenin aktivasyon "extrastriate vücut bölgesini" (EBA) denilen artmış, ancak konular bedensiz bir konuma sahip zihinsel imgeler yapıldığında Obes bildirildiği gibi, aktivasyon artmış oldu TPJ bölgesi. Bu Arzy ve ark yol açar. "Bu veriler somutlaşan ve mekansal olarak insan vücudu içinde yer olarak dağıtılan beyin İlk Tunç Çağı ve TPJ aktivitenin yanı sıra zamanlama öz kodlama için çok önemli olduğunu gösteriyor." olduğunu iddia etmek [115] Blanke ve arkadaşları böylece sağ temporal-parietal kavşak kendini mekansal konumu duygusu için önemlidir ve bunlar normal süreçler ters giderken, bir OBE doğar o öneriyorum. [116] 2007 yılının Ağustos ayında BLANKE laboratuar sanal gerçeklik çelişkili görsel-somatosensori giriş benlik ve beden arasındaki mekansal birliği bozabileceği gösteren Science araştırma yayınladı. Önlerinde görülen sanal bir vücut kendi vücut ve onların bedensel sınırları dışında bir pozisyona, sanal gövdesine doğru kendilerini mislocalized sanki multisensory çatışması sırasında, katılımcılar hissetti. Bu mekansal birlik ve bedensel öz-bilinç deneysel okudu olabilir ve bedensel bilgi multisensory ve bilişsel işleme dayalı olduğunu gösterir. [117] Michael Persinger çalışmalar Michael Persinger görsel-mekansal fonksiyonları, çoklu-duyusal entegrasyon ve uzayda vücudun anlamda inşaat dahil olduğu bilinen beynin sağ temporal lob, uygulanan manyetik stimülasyon kullanarak Olaf Blanke benzer araştırma üstlenmiştir. [118] Persinger araştırma da psişik yetenekleri olduğu düşünülen iki kişi uzaktan izleme dönemleri arasında objektif nöral farklar olduğuna dair kanıtlar bulunmuştur. Persinger Sean Harribance ve Ingo Swann, çok sayıda çalışmada yer almış ünlü bir uzaktan izleyici üzerinde yaptığı araştırma yaptı. Harribance arasında [119] Sınav Harribance sağ Paryetooksipital bölge üzerinde alfa bandında (8-12 Hz) bünyesinde gelişmiş EEG aktivitesi gösterdi , bu bölgelerde erken beyin travması nöropsikolojik kanıtlarla tutarlı. İkinci bir çalışmada, Ingo Swann başka bir odada zarf içinde gizli resim görüntülerini çekmek istendi. Şans seviyelerinde daha az uzaktan inceledi uyaran ile Swann yorumlar ve çizimler olarak uyumlu puan çalışmanın doğası hakkında hiçbir bilgisi olan bireyler. Ayrıca, Swann doğru olduğu denemeler üzerinde, sağ oksipital lobda üzerinde 7 Hz (alfa band) paroksismal deşarjlar süresi uzundu. Daha sonraki anatomik MR muayenesinde yaş ya da tarih için beklenen değildi sağ hemisfer perieto-oksipital arayüz odaklı anormal subkortikal beyaz cevher sinyaller gösterdi. Ehrsson çalışma 2007 Ağustos ayında, Henrik Ehrsson, daha sonra Londra Üniversitesi Koleji'nde (şimdi İsveç'te Karolinska Enstitüsü'nde) Nöroloji Enstitüsü, Bilim yayınlanan araştırma yayında bilimcinin iddialarına göre, neden, ilk deneysel yöntemini gösteren bir . out-of-vücut sağlıklı katılımcıların deneyim [120] deney şu şekilde yapılmıştır: Çalışma katılımcı kafa monte video görüntüler bir çift giyen bir sandalyede oturuyor. Bu katılımcının başının arkasında birbirine iki metre yanında yerleştirilmiş iki video kameralar tarafından kaydedilmiş bir canlı bir film göstermek her gözün üzerine iki küçük ekranlar var. Sol video kameradan gelen görüntü sağ gözü ekranda sağ kameradan sol göz ekran ve görüntü üzerinde sunulmaktadır. Katılımcı bir "stereoskopik" (3D) görüntü olarak görüyor, bu yüzden arkalarında oturan birinin bakış açısıyla görüntülenen kendi arkasına bakın. Araştırmacı daha sonra (onların görüşüne göre) sadece katılımcı yanında duruyor ve hayali göğüs yer nerede yönelik bu ikinci çubuğu hareketli, aynı anda out-of-görünümü ve hayali vücudun göğüs katılımcının gerçek göğüs dokunma iki plastik çubuklar kullanır sadece kameranın görüş altında. Katılımcılar fiziksel bedenlerinde arkasında oturan ve o konumdan bakarak yaşadığını doğruladı. [79] [121] Hem eleştirmenler ve deneyci kendisi çalışma "tam gelişmiş" Obes kopyalayan kısa düştü unutmayın. Vücudun dışında yüzen hissi neden daha önceki deneylerde olduğu gibi, Ehrsson çalışmaları beyin arıza OBE neden olabilir nasıl açıklamak değildir. Esasen, Ehrsson hangi bir OBE bir tarifine uyuyor bir yanılsama yaratmıştır "uyanık bir kişinin fiziksel beden dışında bir yerden kendi vücudu görür." [122] Southampton çalışmanın University 2008 sonbaharında, 25 UK ve ABD hastaneleri Sam parnia ve Southampton Üniversitesi tarafından koordine edilen, 3 yıllık bir çalışma katılımı başladı. Hollanda'da Pim van Lommel çalışmaları takiben, çalışma 1.500 kardiyak arrest hayatta kalanlarda ölüme yakın deneyimler incelemek ve böylece bir kalp atışı ya da beyin aktivitesi olmadan insanlar documentable out-of-beden deneyimleri var olup olmadığını belirlemektir. [123 ] Smith & Messier Yeni bir fonksiyonel görüntüleme çalışma isteğiyle dışarı beden deneyim deneyim olabilir bir kadının davasını bildirdi. Çocukken yeteneğini geliştirmek bildirilen ve düşen uyku güçlüğü ile ilişkilidir. Onun Obes yetişkinlikte de devam etti ama daha az oldu. Kendini, onun vücut üzerinde havada dönen düz yalan ve yatay düzlemde yuvarlanan görmek mümkün oldu. Kendisi yukarıda taşımak izlerken bazen bildirdi ama onun kıpırdamadan "gerçek" bedenin farkında kalmıştır. Katılımcı deneyimine bağlı belirli duyguları bildirdi. "Bildirdi ekstra bedensel deneyimi (ECE) ile ilişkili [T] o beyin fonksiyonel değişiklikler, motor görüntüleri gözlenen daha farklı idi. Etkinleştirmeler, özellikle sol-taraflı ve sol ek motor alan ve supramarginal ve posterior superior temporal girus yer İki out-of-beden deneyimleri ile ilişkili olduğu zamansal parietal kavşak ile örtüşen son. Beyincik de ECE sırasında hareket izlenim katılımcının raporu ile tutarlı aktivasyon gösterdi. zamanda orta ve superior orbital frontal kalmadı edildi giruslar aktivite, bölgeler genellikle eylemlerin izlenmesi ile ilişkili. "[124] OBE eğitim ve araştırma tesisleri Monroe Enstitüsü Nancy Penn Center out-of-beden deneyim indüksiyon uzmanlaşmış bir tesistir. Brezilya'da Bilincin Yüksek Araştırmalar Merkezi başka büyük OBE eğitim tesisi. Güney Portekiz Bilincin Uluslararası Akademisi. Bilişsel Nörobilim [125] Olaf BLANKE Laboratuvarı OBE araştırma için iyi bilinen bir laboratuar haline gelmiştir Projectarium, uygulama ve out-of-beden deneyim araştırma için adanmış küresel bir yapıya sahiptir. [ 126] Astral projeksiyon Ana madde: Astral projeksiyon Astral projeksiyon varlığının bir veya daha fazla fiziksel olmayan uçaklarının varlığını ve fiziksel ötesinde ilişkili bir vücut varsayar out-of-beden deneyimleri bir paranormal yorumudur. Genellikle bu tür uçaklar astral, eterik veya ruhsal denir. Astral projeksiyon genellikle ruh dünyasında veya astral düzlemde yolculuk fiziksel bedeni terk ruh veya astral bedeni olarak yaşanır. [127] Eterik düzlem üzerine projeksiyon nesnel gerçeklik (fiziksel planda bir yakın kopya) için kanıtlar bazen ameliyat sırasında hasta gibi insanlar, onlar için (onların duyusal aralığının dışında olayları veya nesneleri görmek ya da duymak hangi Obes tarif zaman önerilmektedir