5 Ağustos 2014 Salı

SEYYİD ŞERİF EHLİ BEYT

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Peygamber Efendimizin 38. Torunu vardır. Seyyid (Arapça:سيد),Arapça’da “sâde” fiilinin masdarlarından biri “siyâdet”tir. Bu fiil “büyük oldu”, “şerefli oldu”, “kavmine ve başkalarına seyyid oldu” anlamlarına gelir. İslam peygamberi Muhammed Mustafa'nın kızı Fatıma'dan olan torunları Hasan, Hüseyin, Zeynep, Rukiyye ve Ümmü Gülsüm'ün soyundan olduğu inanılanlar genel olarak bu adla anılır. Hanımlar için Seyyide sıfatı kullanılır. Sünniler arasında Hüseyin'in soyundan gelen Hüseyniler'e Seyyid, Hasan'ın soyu'ndan gelen Hasaniler'e Şerif denir. İran'da Seyyid kökenli aileler Mir ya da Mirza olarak da anılır. Osmanlılar zamanında Şerif ve Seyyid ailelerin birliğini Nakibu'l-Eşraflık Kurumu sağlardı. Peygamber soyundan gelmekle beraber onun inanç sistemine bağlı olmayan kişiler Ehli Beyt'ten sayılmazlar. Seyyidler Fatıma'nın kocasına nisbetle Aleviler olarak da adlandırılsada, bu başlık çeşitli karışıklıklara sebeb olduğu için bu manada pek kullanılmaz. Ali'nin, Fatıma'nın vefatından sonra yaptığı evlilikten doğan çocukları genetik olarak Alevi olmakla beraber, Fatimi olmadıkları için Seyyid veya Şerif değildirler. Ayrıca Alevi kelimesi genetik anlamı dışında Ali taraftarı olanlar içinde kullanılmakta olduğundan, her zaman Seyyidlik'le örtüşmez. z. Peygamber'in [s.a.v], "Hasan [r.aj ve Hüse­yin [r.a]cennet ehlinin gençlerinin iki seyyididirler"buyurması ve onları seyyidler olarak vasıflandır- masr, müslümanlarca, onların ve onların soyun­dan gelenlerin seyyid olarak isimlendirilmelerine sebep olmuştur.Hz. Hasan [r.a] ve Hz. Hüseyin'in [r.a] her ikisi ve onların çocukları için "seyyid" ifade­si kullanılmaktaydı. Ancak Abbâsîler'den itibaren Hz. Hüseyin'in [r.a] soyundan gelenlere "seyyid", Hz. Hasan'ın [r.a] soyundan gelenlere de "şerif de­nilmeye başlandı. Kız çocuklarına da "seyyide" ve "şerife" dendi. Ayrıca Hz. Hasan'ın [r.a] soyundan gelenlere "Hasenî", Hz. Hüseyin'in [r.a] soyundan gelenlere de "Hüseynî" denildi.Hz. Hasan [r.a] ve Hz. Hüseyin'in [r.a] her ikisi ve onların çocukları için "seyyid" ifade­si kullanılmaktaydı. Ancak Abbâsîler'den itibaren Hz. Hüseyin'in [r.a] soyundan gelenlere "seyyid", Hz. Hasan'ın [r.a] soyundan gelenlere de "şerif de­nilmeye başlandı. Kız çocuklarına da "seyyide" ve "şerife" dendi. Ayrıca Hz. Hasan'ın [r.a] soyundan gelenlere "Hasenî", Hz. Hüseyin'in [r.a] soyundan gelenlere de "Hüseynî" denildi. Biri seyyid, biri şerif ana babaya sahip olan çocuğa “Seyyid Şerif” ünvanı verilir.Seyyidetü’n- Nisa (Kadınların Efendisi) Hazreti Fatma için kullanılan bir ünvandır.Nakîbüleşrafın konağı aynı zamanda resmî dairesi sayılırdı. Osmanlılar'da nakîbüleşraftan sonra şerif ve seyyidlerin en büyük âmirine "alem­dar" denirdi.Padişah sefere gittiğine, nakip efendi, beraberinde seyyid ve şerîfleri de götürürdü. Sefer sırasında nakibüleşraf Sancak-ı şerîfin dibinde yürürdü. Savaş sırasında seyyid ve şerîfler Sancak-ı şerîf altında tekbir ve salavat-ı şerîfe getirirlerdi. Seyyidler Zeynel Abidin Muhammed Bakır Cafer-i Sadık Musa Kazım Ali Rıza Muhammed Taki Ali Naki Hasan el-Askeri Muhammed Mehdi Seyyid Bucak Şerif Ehli beyt Şerif, İslam peygamberi Muhammed'in kızı Fatıma'nın büyük oğlu Hasan’dan gelen soya denir. Hasan'ın kardeşi Hüseyin'den gelen soya ise Seyyid denmektedir. Abbâsilerden itibâren İslam devletlerinde şeriflerin ve seyyidlerin kaydı tutulmuştur. Osmanlı Devleti zamanında ise bu iş kurumsallaştırılmış ve bu iş için Nakîbü’l eşrâflık müessesesi kurulmuştur. Bu kurumun görevi Ehli Beytin kaydını tutup sahte şerif ve seyyidlerin ortaya çıkmasını önlemekti. “şerefli olan” demektir. Şerif ünvanı ayırt etmek amaçlı kullanılır ise Hazreti Hasan’ın soyundan gelenleri ifade eder.Yıldırım Bayezid döneminde kurulduğu belirtilmektedir. Bu vazifeye ilk tayin edilen şahıs ise, Hazreti Hüseyin’in soyundan olan ve Bağdadî ismiyle maruf Seyyid Ali Natta’dır. Bu kişi, Bayezid döneminde Bağdat’tan Bursa’ya hicret etmiş ve Nakibü’l-Eşraf tayin edilmiştir. Daha o zaman Seyyid ve Şeriflerin ön planda bulunduğu, Yıldırım Bayezid’in damadının Emir Sultan –ki o da Seyyid’tir- olması hasebiyle önem taşımaktadır.Osmanlı ülkesinde Sâdât’ın soy kütükleri Nakib Efendi Ceridesi’ne kaydediliyor, te’dibi lazım gelen seyyid ve şerifler, der-dest edilip Nikabet Dairesi’ne gönderiliyor. Nakibü’l-Eşrafların (Seyyidlerin Reisi) teşrifatta ön plana çıktığı en önemli yerlerden biri padişahların cülus, yani tahta oturma merasimleri idi. Kılıç kuşanma töreninde seyyidlerin büyüklerinin ve Nakib’in bulunması Yıldırım Bayezid dönemine kadar uzanan bir gelenektir. II. Murad Han’a, Emir Sultan hazretleri kılıç kuşandırmıştır. Diğer Nakibü’l-Eşraf tarafından kılıç kuşanan padişahları ise şu şekilde sıralamak mümkündür: 1- III. Ahmed Han 2- I. Mahmud Han 3- III. Mustafa Han 4- I. Abdülhamid Han 5- II. Mahmud Han "Biz, Abdulmuttalib'in çocukları cennet ehlinin seyyidleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Hz. Mehdi" (İbn Mace, Fiten, 34) Hz. Hasan (ra)’nın ve Hz. Hüseyin (ra)’in şehit edilmelerinden sonra, seyyidlerin göç hareketleri iyice hız kazanmıştır. Göçler, o zamanki İslam Devleti’nin sınır bölgeleri olan Mağrib (Fas), Kafkasya, Maveraünnehir, Horasan, Taberistan, Yemen gibi yerlere olmuştur. Bu seyyid göçleri neticesinde Fas’ta İdrisiler, Yemen’de Süleymaniler, İran’da Zeydiler gibi pek çok hanedanlık kurulmuştur. Pek çok seyyid, Moğol ve Türk devletlerine sığınmış, buralardaki yerel halk ile kaynaşmıştır. Hatta kimi zaman, Kafkasya’da kurulan Nogay Hanlığı’nda olduğu gibi devletin kurucuları arasında dahi yer almışlardır.Türkiyede Ankara, Siirt, Şanlıurfa, Erzurum, Elazığ, Erzincan, Adana, Iğdır gibi şehirlerde daha yoğun olarak yaşamaktadırlar. Özellikle Osmanlı-Rus Savaşları ve Rus-Kafkas Savaşları sırasında Anadolu’ya göç eden çok sayıda Kafkasyalı’nın arasında bir çok seyyid de bulunmaktadır. Bu seyyidler daha ziyade İç Anadolu Bölgesi’ne yerleştirilmişlerdir.Müteseyyid (sahte seyyid) olarak adlandırılan bu kişilerin sayıları hızla artınca, Devlet-i Ali Osmaniye’nin vergi kaynaklarında meydana gelen ciddi azalmanın önüne geçmek ve seyyidlik makamının namını korumak için bazı önlemler alınmıştır. Büyük İslam alimleri Erzurumlu İbrahim Hakkı (1703-1780) ve Abdülkadir Geylani Hazretleri (1078-1166) de anne tarafından seyyiddirler. Nakîbül-eşrâf adı verilen kişi, bu soydan gelenler arasından seçilir ve Hz. Peygamber (s.a.s) neslinden gelenlerin işlerine bakar, neseplerini kaydeder, doğumlarını ve ölümlerini deftere geçirir, gelişigüzel mesleklere girmelerine engel olur, fey ve ganimetlerden kendilerine ait. paylarını alıp aralarında dağıtır, hanımların denkleri olmayan erkeklerle evlenmelerine mani olurdu. Bu açıdan nakîbül-eşrâf, Peygamber (s.a.s) hanedanı mensuplarının umumi bir vasisi hükmünde idi (Mehmet Z. Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1983, II, 647).Abbasi halifesi Harun er-Reşid ile oğlu Me'mun dönemlerinde seyyid ve şerifler yeşil sarık sarıp yeşil cübbe giyerlerdi. Ancak bir süre sonra bu usûl terkedilmiş olduğundan halk içinde farkedilmez olmuşlardı. Mısır'da Türk Memluk sultanlarından Melik Eşref Şaban (773-1371) zamanında şeritlerin başlarına yeşil bir alâmet sarmaları emrolunmuştur. Bu yeşil alâmet Osmanlı döneminde de bu kişilerin özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Osmanlılar, seyyidlere "emir", başlarına sardıkları yeşil sarığa da "emir sarığı" derlerdi. Hz. Peygamber (s.a.s) soyundan gelen kadınlar da başlarına yeşil bir alâmet takıyorlardı. Şerif ve seyyidler her zaman yeşil sarıkla gezmeye mecburdu, ancak bunlardan biri şeyhülislâm olacak olursa o zaman şeyhülislâmlara mahsus beyaz sarık sarardı (İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, Ankara 1984, s. 163). Osmanlı Devletinde nakîbül-eşrâflık makamı, Ramazan 802/Mayıs 1400'de Sultan Yıldırım Bayezid döneminde tesis edilmiş ve Emir Buhari talebelerinden Bağdatlı Seyyid Ali Nita' b. Muhammed adında biri, Anadolu'daki seyyid ve şeriflere nâzır tayin edilerek, kendisine aynı padişah tarafından Bursa'da yaptırılmış olan Ebu İshak Kâzerûnî Zaviyesi'nin tevliyeti verilmiştir (Nevîzâde Atâî, Hadâikul-Hakâik, İstanbul 1268, s. 176; H. Adnan Erzi, "Bursa'da İshakî Dervişlerine Mahsus Zâviyenin Vakfiyesi ", Vakıflar Dergisi, II, 424).Ankara Savaşı'nda esir edilen Seyyîd Nita', kısa bir süre sonra serbest bırakılmış ve haccını eda ettikten sonra II. Murad zamanında Bursa'ya gelerek eski görevine dönmüştür. Vefatından sonra oğlu Seyyid Zeynelabidin, seyyid ve şeriflere nâzır olmuştur. Zeynelabidin'in ölümünden sonra Fatih Sultan Mehmed, bu makamı ortadan kaldırmışsa da, sonraları seyyidlik iddiasında bulunan bazı kişiler türediği için, bu konu tekrar ele alınarak bazı yeni düzenlemelere gidilmiştir. Sultan II. Bayezid döneminde, padişahın hocası Seyyid Abdullah oğlu Seyyid Mahmud, 900/1494te şerif ve seyyid teşkilâtının başına getirilmişti. Seyyid Mahmud, Arap ülkelerinde seyyid ve şeriflere nezaret eden kişiye "nakîbül-eşrâf" denildiğini görmüş ve bu durumu hükümete intikal ettirerek kendisine bu ünvanın verilmesini talep etmişti (Atâî, a.g.e., s.176). Bunun üzerine sözkonusu ünvan kendisine verilmiştir. Nakîbül-eşrâflık makamı, Osmanlı saltanatının ilgâsına kadar devam etmiştir. "Şecere-i tayyibe" adı verilen bu defterlerde her seyyid veya şerifin ismi, hüviyeti, silsilesi, evlâdı, ahvâli ve ikâmetgâhına dair bilgiler bulunur. deftere kaydedildikleri gibi ellerine de "temessük" adı verilen tanıtıcı bir belge (hüviyet cüzdanı) veriliyordu. Nitekim, H. 976 senesi Receb ayının başlarında (1568 Aralık sonu) Defterdar Ahmed Çelebi'...nakîb kelimesi, tekkelerde şeyh vekili makamında bulunan sülûkü ilerlemiş dervişler hakkında da kullanılmaktaydı. Rifâî, Sa'dî ve Bedevî tarikatlarında sülûklerini ilerletmelerine rağmen "nukebâ" derecesine ulaşamamış dervişlere "nakîb" denilmekteydi (Pakalın, a.g.e., II, 648). Ayrıca bu kelime ile ilgili olarak, "nakîb-i imâret" terimine vakfiyelerde karşılaşılmaktadır. Burada kelime, imaret şeyhinin yardımcısı anlamına gelir.Mefail HIZLI Ehli Beyt (Arapça: أهل البيت), bir İslam dini terimi. Ev halkı anlamına gelen Ehli Beyt sözcüğü İslam peygamberi Muhammed'in ev ahalisini tanımlamak için kullanılır.Ehli Beyt deki, ehl ile ahali aynı köktendir. Kişiler demektir. Beyt ise ev demektir. Yani ev ahalisi manasına gelir. İslam peygamberi Muhammed'in ev ahalisi için kullanılan bir terimdir. Ehli Beyt deyimi Kuran'da da geçer.Ehli beyt'ten olmak İslam toplumunda özel bir statü ve seçkinlik anlamına geldiği gibi Şii İslam toplumunda kendilerine özel bir gelir tahsis edilmiştir. Sünniler ehli beyti genel olarak peygamberin hanımları, çocukları ve torunlarından oluşan, saygı duyulan bir topluluk olarak ele alırlar. Şiilikte ise bu toplum halifelik, yönetim hakları, görüşlerinin eleştirilemezliği, masum oluşları, dünya ve ahiretteki statüleri ve yer yer insanüstü özellikler barındıran mistik yönleriyle bir üst katman şeklinde değerlendirilirler. Sünnilik ile şiilik arasında bir anlayış farkı da bu kavramın kapsamı ile ilgilidir. sünnilikte kesin hatlarla çerçevesi çizilmeyen bu kavram şiilere göre Ali, Fatıma Zehra, Hasan ve Hüseyin'[1] ve onların soyundan gelen 12 imamları kapsar. 12 İmam: Ali bin Ebu Talib (Ebu Talip Oğlu Ali) Hasan bin Ali (Şerifan) (Ali Oğlu Hasan) Hüseyin bin Ali (Seyyidan) (Ali Oğlu Hüseyin) Zeynel Abidin (Hüseyin Oğlu Zeynel) Muhammed el-Bakır (Ali Oğlu Muhammed) Cafer-i Sadık (Muhammed oğlu Cafer) Musa-i Kazım (Cafer Oğlu Musa) Ali Rıza (Musa Oğlu Ali) Muhammed Taki (Ali Oğlu Muhammed) Ali Naki (Muhammed oğlu Ali) Hasan-ul Askeri (Ali Oğlu Hasan) Muhammed Mehdi (Hasan oğlu Muhammed) Ehli Beyt 1 14 Masum-u Pak A Abbas bin Abdulmuttalib Abd Menâf bin Kusayy Aişe Ali Naki Amine C Cafer bin Ebu Talib Cüveyriye bint-i Haris E Ebu Talib bin Abdulmuttalib El-Askeri Camii Esed bin Haşim F Fatıma Fatıma bint Esed H Hafsa bint Ömer bin Hattab Hasan bin Zeyd'ül-Alevi Hasan el-Askerî Haşim bin Abdimenaf Hatice bint Hüveylid Hüseyin bin Ali K Kilâb ibn-i Mûrrah Kusay bin Kilab M Meymûne bint-i Haris Muhammed Muhammed el-Bakır Muhammed Mehdi Mâriye el-Kıbtiyye Mûrrah ibn-i Kâ’b O On Dört Masum On yedi kemerbest R Reyhâne bint-i Zeyd Rukiyye binti Muhammed S Safiyye bint-i Huyey bin Ahtab Selma bint Amr Sevde bint-i Zem'a Seyyid T Tathir Ayeti Teberru Tevella V Varaka bin Nevfel Y Yahya bin Ömer Z Zeyneb bint Ali Zeyneb bint-i Cahş Zeyneb bint-i Muhammed Zeyneb binti Huzeyme Zülfikar Ü Ümmü Eymen Ümmü Gülsüm binti Muhammed Ümmü Habibe Remle bint-i Ebî Süfyan Ümmü Seleme İ İfk Olayı İmam Ali Türbesi http://books.google.com.tr/books?id=QeXRIt1irR8C&pg=PA62&lpg=PA62&dq=osmanl%C4%B1+da+seyyid&source=bl&ots=YT6KR_gy_S&sig=p4E8H_zh_-Mq2mHlTiBo_FGtSFE&hl=tr&sa=X&ei=KvmSU-zmN8fE4gTC2oGACw&ved=0CDIQ6AEwAjgK#v=onepage&q=osmanl%C4%B1%20da%20seyyid&f=false A Abbas bin Ali Abdullah bin Revaha Adak kurbanı Adil Adnaniler Afrika'da İslam Afüv Ahbârilik Akide (din) Aklîleşme Amentü Arfaja al-Bariqi Aruba'da İslam Ashab-ı suffa Aslî deliller Asr-ı Saadet Atâ bin Ebu Rebah Ayetullah Azrail Azîm (İslam) B Baliğ Barla Lahikası Bayramilik Berr Berzah (İslam) Beşaret Bi'ri Maune Bi'ri Rûme Bi'set Biat Bid'at Buhurilik Bulgaristan'da İslam Burak Busiri Bâis Bâki Mezarlığı Bâkî (İslam) Bâri' Bâsit (İslam) Bâtın (İslam) Büyük Ayetullahlar listesi Büyük İslam İlmihali C Cafer bin Ebu Talib Cebbâr Cebrâîl Celîl Cem (Ehl-i Hakk) Cenaze namazı Cerh ve Ta'dil Cevşen Cibril Hadisi Cocos Adaları'nda İslam Cuma namazı Cümle kapısı Cüveyriye bint-i Haris Cüz D Dabbe'tül Arz Darülkurra Dathin Muharebesi Davud-i Taî Davudî İsmailîlik Deccal Devir Devir kuramı Dirayet tefsiri Divanî Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Muhammed Abdullah Draz Dâru'n-Nedve Dîn Dört Halife E Ebtah Ebu Nuaym Ecel Edep Ef'âl-i mükellefîn Ehl-i kitap Ehli Beyt El-Fıkh-ul-Ekber El-Fıkhu'l-Ekber El-Âlim ve'l-Müteallim En-el Hak Ensar Er-Risale (Ebu Hanife) Erbain Evvel (İslam) Ezan F Fakıdağı, Çekerek Farkad Sabahi Fer'î deliller Fettâh Fıkıh Fil Yılı Finlandiya'da İslam Fitre G Ganimet Gayb Gaza Gazi (din) Gazve Gıybet H Habib-i Acemî Habîr Hacamat Hacerü'l-Esved Hadis hâfızı Hafsa bint Ömer bin Hattab Hakem (İslam) Hakikat Kapısı Hakk (İslam) Halvetiyye Hamîd (İslam) Hanbeli mezhebi Hanif Harut ve Marut Hasan-ı Basri Hasîb Hatme Hayber Muharebesi Hayrat (İslam) Hayy Hazrec Helal Hicr-i ismail Hicri Yılbaşı Hidayet Hılful Fudul Hudeybiye Antlaşması Hudhayfah Ibn Mihsan al-Bariqi Hums (İslam) Huri Hutbe Hutbe-i Şamiye Hâdî Hünkar mahfili Hüzün Senesi I İsviçre'de İslam K Kadem-i şerif Kadirîlik Kahhâr Karmatîlik Kefen Kerahat vakti Kerîm (İslam) Kevser Keysanilik Kıraat-ı Aşere Kıtmir Kıyas Kur'an hâfızı Kuran kursları Kureyş Kutsal Emanetler Kutsal Topraklar Küfi Kütüb-i Erbaa Kütüb-i Sitte Kābid Kādir (İslam) L Laos'ta İslam Lemalar Lifafe Lut Kavmi M Mahdum-ı Azam Mahrem Mahşer Malta'da İslam Marifetullah Maruf Kerhi Masiva Mağribî Maşallah Medine Sözleşmesi Mehdi Mekruh Mektubat (Said Nursî) Mektûbât (Mevlânâ) Mele (dinî unvan) Memlûkler Mendub Mescid-i Aksa Mescid-i Arîş Mescid-i B'iri Ravhâ Mescid-i Cuma Mescid-i Haram Mescid-i Kıbleteyn Mescid-i Kubâ Mesih Mesihcilik Mesâlih-i mürsele Metîn (İslam) Mevlid Kandili Mevlânâ (unvan) Mevzu Meymuniye Meymûne bint-i Haris Mikâil Mina, Mekke * ► Din adamları B ► Bahai ► Budizm D ► Dinsizlik H ► Hinduizm ► Hristiyanlık ) M ► Mitoloji P ► Paganizm Y ► Yahudilik ► Dini yapı İ ► İslam Adlivun Adur aduran Aforoz Agasha Bilgelik Kilisesi Ahiret Ahlaki teoloji Akosmizm Alazlama Angeloloji Anikonizm Antropoteizm Arnavutluk'ta din Avesta Azazil Azda B Babailik Balbal Batıl Binyılcılık Brahmanizm C Câlût D Deccal Demonoloji Deus otiosus Din adamı Din felsefesi Din özgürlüğü Dine hakaret Dini komünizm Dinler tarihi Dinî kozmoloji Dua Duoteizm Düalizm E Ehrimen Ekankar Erkek sünneti Esin Eskatoloji F Fatımanın Eli Flamen Dialis G Gatalar Gerin oil Ginza Rabba Guru Granth Sahib Günah H Harae Helenizm (çağdaş) Henoteizm Heterodoks Hilomorfizm Hipsistariler Hrislam Hu Hâle Hüddam K Kami (Şintoizm) Karesi Türbesi Kitab-ı Akdes Kitab-ı İkan Kitonik Kitâb el-Mecmû Kıyamet-ul Kıyamet Kopimizm Kilisesi Kutsal Kutsal metin Kutsal Topraklar Kült L Laliş M Menerik Metodizm Metriksizm Mezar Mezarlık Mezhep Misyonerlik Monizm Monolatrizm Mucize N Nihon Shoki Nuh'un gemisi O Orişa Osmanlı İmparatorluğu'nda din P Panendeizm Panteizm Panteon Parsiler Polideizm Pontifex Maximus Pontifler koleji Putperestlik S Sabiilik Sahte peygamber Scientology Scientoloji Kilisesi Sekanova Soteriyoloji Spiritüalizm Sunak Sütre T Tamag Tanrı'nın varlığı Tao (Taoizm) Tarikat Tek Boynuzlu Görünmez Pembe At Tektanrıcılık Tekâmül Teleojik yaklaşım Teopanizm Tespih Teşup Totemizm Tüm V Vahiy Vuslat Y Yaşmak Yehova'nın Şahitleri Yemîn Yeni dini hareketler Z Zurvanizm  Âyin Ç Çarmıh Çendoizm Çoktanrıcılık Ü Üniteryen Üniversalizm İ İbrahim İbrani tanrıçaları İdol İhlas (terim) Ş Şaman Şehit Şer Şeytani İncil Şinto

Nakîbü’l eşrâf

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Nakîbü'l eşrâf, ilk olarak Abbasi halifesi Mütevekkil zamanında oluşturulan bir kurumdur. Bu zamandan itibaren diğer İslâm devletlerinde nikâbet teşkilatı varlığını sürdürmüştür. Nakîbü'l Eşraf, Osmanlı Devleti'nde protokole tabi değildir. Vasıtasız olarak ve vaktini kendi belirleyerek padişahla görüşebilir. Padişahın başkanlık ettiği divanlarda diğer devlet erkânından ayrı olarak padişah ile aynı sedire oturur.[1] Osmanlı Devleti'nde de ilk olarak sâdât nikâbeti Sultan Yıldırım Bayezid zamanında Mayıs 1400 tarihinde tesis edilmiştir. İlk Nakîbü’l-eşrâf da Seyyid Ali Nata b. Muhammed olmuştur. Ondan sonra oğlu Seyyid Zeynelabidin babası gibi seyyid ve şeriflere nâzır olmuştur. Nakîblik, Fatih Sultan Mehmed zamanında bir ara kaldırılmışsa da, II. Bayezid devrinde yeniden oluşturulmuş ve son devirlere kadar varlığını devam ettirmiştir. Bu tarih görünüş olarak kuruluş tarihidir. Yoksa Osmanlının kuruluşundan itibaren seyyid ve şeriflerin öneminin olmadığı anlamına gelmez. Nakîbü'l-eşrâflık, ilmiye sınıfının en üst seviyesine çıkan seyyidlere veriliyordu. Nakîbü’l-eşrâflar, kadılar gibi belirli bir süre için görevlendirilmiyor, uzun yıllar iş başında kalıyorlardı. Resmi giysileri, konakları ve kendilerine hizmet eden adamlarıyla saygın bir yer tutuyorlardı. Osmanlı Devleti'nde nakîbü'l-eşrâflar hakkında ilk biyografik eser Ahmet Rıf'at Efendi’nin Devhatü'n Nukabâ adlı eseridir. Bu eser 1500'lü yıllardan itibaren 1800'lü yıllara kadar Nakîbü'l-eşrâf olarak görev yapan toplam 62 kişinin biyografisini vermiştir. Nakîbü'l-eşrâfın başlıca görevi, İslam peygamberi Muhammed'in soyundan geldiklerine ilişkin ellerinde belgeleri bulunan seyyid ve şeriflere tanınmış olan ayrıcalıkları korumaktı. Nakîbü'l-eşrâflar, eyalet, sancak ve diğer yerleşim birimlerindeki kaymakamlıkları vasıtasıyla bütün seyyid ve şeriflerin isimlerini kapsayan defterleri tutarlardı. Şecere-i Tayyibe denilen bu defterlerde Peygamber soyundan geldiklerini belgeleyenlerin soy kütükleriyle birlikte bulundukları şehir, siyâdet veya şerâfet silsilesi, evladı, ahval ve ahlakı, ikametgâhı, görevi ve durumları kayıtlı idi. Seyyid ve şeriflerin kanunlara aykırı tutum ve davranışları görüldüğünde veya herhangi bir suç işlediklerinde, İstanbul'da Nakîbü'l eşrâf, taşralarda ise nakîbü'l-eşrâf kaymakamları tarafından yargılanır, gerekli cezaya çarptırılırlardı. Yöneticiler ve kadılar bu işe karışamazlardı. Halktan ayırt edilmeleri için başlarına yeşil sarık sarmaları mecburi idi. Nakîbü'l-eşrâf kaymakamları, İstanbul'dan Nakîbü'l-eşrâf'ın sadrazama mektupla sunulmasından sonra atanırlardı. Genellikle bir yıllık süre için atanan nakîbü'l-eşrâf kaymakamlarının atanmaları mektuplarında, doğrudan kaymakam atanan kişiye hitap edilmekte olup, seyyidlerin üzerlerine kaymakam olarak tayin edildikleri bildirildikten sonra, göreve tayin edildikleri tarih yazılır ve daha sonra görecekleri işler açıklanırdı. Seyyidlerin haklarının korunması, arûsiyye ve tevcihiyye gibi vergilerin aldırılmaması, bunlara hürmet edilmesi, sahte seyyidlik iddiasında bulunanlara müsaade edilmemesi, seyyidlerin tespit edilerek İstanbul'a bildirilmesi ve bunların halktan ayırt edilebilmeleri için yeşil sarık ve cüppe giydirilmesi gibi yapacakları işler açıklandıktan sonra, Nakîbü'l-eşrâf'ın imzası ile tamamlanan atama mektuplarının, Isparta Şer‛iyye siciline kaydedilmesi ile birlikte atama işlemi de tamamlanmış olmaktaydı. Atanan nakîbü'l-eşrâf kaymakamları, Nakîbü'l-eşrâf’ın sancak merkezlerinde uygun gördüğü kadılardan, müderrislerden, eski nakîbü'l-eşrâf kaymakamlarından veya eşraftan birisi oluyordu. Seyyid ve şerif oldukları belgelerle ispatlanmış olan bu kişilere toplum tarafından çok büyük saygı, sevgi ve itibar gösterilmiştir. Aynı zamanda devlet de onları vergi verme ve benzeri bütün kamu yükümlülüklerinden muaf tutmuştur. Kendilerinden önceki Türk ve İslâm devletlerindeki yerleşmiş uygulama gibi, Osmanlı Devleti’nde de seyyidler askeri sınıfdan muaf tutulmuştur. Örneğin, 16. yüzyıl'da Hamid Sancağı’nda vergiden muaf olanlar arasında şerifzâde, âl-i Rasul ve seyyidlerin de yer aldığı görülmektedir. Toplam 26 adet olarak sâdât-ı kirâmın vergiden muaf olduğu kayıtlara geçmiştir. 18. yüzyıl'da, nakîbü’l-eşrâf kaymakamlarının bir kısmı da birtakım yolsuzluk işlerine karışmaktaydılar. Bazı kazalarda, nakîbü’l-eşrâf kaymakamları "harc-ı ma‛kûl", "devriye", "tevcih", "sâdât akçesi", "arûsiyye" isimleriyle tekâlif-i şakka gibi sonradan uydurulan vergiler toplamaya başlamışlardı. 24 Eylül – 3 Ekim 1759 tarihinde Rumeli ve Anadolu'daki kadılara, nâiblere ve nakîbü’l-eşrâf kaymakamlarına gönderilen bir fermanda, nakîbü’l-eşrâfların seyyidlerden sorumlu oldukları, uygunsuz hareketlerinde onları yakalamaları, seyyidlik iddialarında bulunanları derhal İstanbul'a göndermeleri, alınan haksız vergilerin hemen iade edilmesi ve bu işlerin takibinde Nakîbü’l-eşrâf Seyyid Mehmed Emin Efendi’nin yetki sahibi olduğu açıklanmıştır. O dönemde, bu gibi haksız yere para tahsil edilmesini yasaklayan Vezir-i Azam Mehmed Ragıb Paşa'nın da mektubu mevcuttur.

SELÇUKLU GÜVERCİNLERİ ,Enseli,Seljuk Fantail,Sedjucken Sultan Güvercini,Hünkari,

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Konya yöresine özgü yerel kuşlardır. Buradaki “ense” sözcüğü kuşun kuyruk bölümü için kullanılmaktadır.1200’lü yıllarda yaşadığı bilinen Mevlana’nın bu kuşlardan beslediği menkıbelerde kayıtlıdır. Sonradan onu izleyen çelebiler de bu kuşlardan yetiştirmişler.Osmanlı sarayına gelişi, 1875 yılından sonra II. Abdülhamid’in Padişahlığı döneminde olmuştur.Selçuklu kuşlarının beli kısa olanları tercih edilir. Bu kuşların gövdeleri topak bir görünümdedir. Göğüsleri hafif bombeli ve yuvarlaktır. Kafa biraz geriye doğru durur. Bu duruş şekline Arap atlarının duruş şekline benzetilerek, “kısrak kafa” denilmektedir. Boyun fazla uzun değildir. Orta uzunlukta ve kalınlıkta bir gaga yapıları vardır. Ağız yapıları çekkindir ( geniş ). Gözler, geniş göz tabir edilen tarzda, büyük ve yuvarlak olup, göz çevresi halkası geniştir. Göz çevresi halkası beyaz ya da ayva sarısı tondadır. Göz rengi beyaz, siyah, mavi veya hafif kızılımsı olabilir. Bazen gözün içinde “nergiz” olarak tabir edilen kırmızı çizgiler görülebilir bu özelliği olanlar fazla tercih edilmezler. Ayaklar kısa paçalıdır. Paçasız olanları yoktur. Bu kuşlar takkalı ya da takkasız olabilirler. Takkalı olanlarda arka takka, kulaktan kulağa uzanır. En dikkat çekici özellikleri ise kuyruk yapılarıdır. “Ense” adı verilen kuşun kuyruk bölümü geniş olmalıdır. Bütün Selçuklu kuşları enseli olurlar. Kuyruk, “deste” ya da “top” kuyruk tabir edilen tarzda yukarı kalkık ve üçken biçimdedir. Bazen “köprülü ense” tabir edilen tarzda kuyruğun yarım daire biçiminde olma haline de rastlanır. Kuyruk şekli, aynı Tavus ırkı güvercinlerde olduğu gibi hafif yukarı doğru ve yelpazemsi bir görüntüdedir. Kuyruğun yukarı kalkık halde duruyor olması tercih nedenidir.

ANKUT GÜVERCİNLER Ahır kuşu,Ankhut Trumpeter, Russian Barabanshik,

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Köken olarak Orta Asya Türkmenistan kaynaklı olan bu güvercinler, bizim yerli ırklarımızdan olmakla birlikte, Türklerin göçleri ile birlikte dünyaya yayılmışlardır.Türk toplumunda Ankut güvercinlerinin özel bir yeri ve önemi vardır. Bunun en önemli nedeni İslam dininin kurucucu Hz Muhammet’in halifelerinden Hz. Ali’nin bu güvercinlerden beslemiş olmasıdır. Evliya Çelebi, Hz. Ali’nin de “kırmızı çatal ibikli çakşırlı güvercin” beslediğini ve bu bakımdan bunları beslemenin sünnet olduğunu yazmaktadır. Burada bahsedilen güvercinler bizim bugün “Ankut” adı ile adlandırdığımız kuşlardır. Çatal ibikten kastedilen şey çift tepedir. (takka, perçem) Çakşır işe paça (tozluk) anlamındadır. Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde, Peygamberimizin torunu ve Hz. Ali’nin oğlu olan ve 680 yılında Kerbela’da öldürülen İmam Hüseyin’in atmaca ve doğan avladığı, ayrıca çakşırlı (paçalı) kut güvercin beslediği yazılıdır. Evliya çelebi bu bakımdan 1638 yılında, İstanbul’da kuşu kuş ile avlayan avcıların, pirimiz İmam Hüseyin’dir dediklerini belirtiyor. Gene Evliya Çelebinin belirttiğine göre Ankutların, Sadekut, Taçlıkut, Çakşırlıkut (paçalı) gibi çeşitleri bulunmaktadır. Şanlıurfa’da günümüzde Ankutların uğurlu olduğuna inanılıyor. Bu inanış kaynağını çok eskilerden almaktadır. Hz Eyyüp’ün mağarasında beslediği bilinen bu güvercinlerin, halk arasında çocuğu olmayan kadınlara uğur getirdiği ve hatta gece uykusunda korkan kadınların dertlerine deva olduğu söyleniyor. Diyarbakı VE. Nevşehir’de de yetiştirildikleri bilinmektedir. Bu güvercinlerden ülkemizde Ankut, Demkeş, Kumru ve Bayburt olmak üzere 4 ayrı ırk yetiştirilmektedir. Bu ırklardan Demkeş ve Ankut’un ortak özellikleri “Dem Çekme” adı verilen ötüş şekilleridir. Dem çekme tabiri tasavvuf müziğinde ve genel olarak Türk müziğinde doğaçlama olarak yapılan sunum sırasında sazlardan birinin soliste sürekli ya da aralıklı olarak eşlik etmesi anlamına gelir. Bu daha çok solistin detone olmaması amacı ile yapılır. Bu güvercinlerin ötüşü dem çekmeye benzetilmektedir.İyi dem çeken bir Ankut güvercininin en az 40–45 dakika kadar dem çekmesi aranan bir özelliktir. Ankutlar “Kamış paça” tabir edilen tarzda uzun ve geriye doğru kıvrık şekilde paçalı olurlar. Paçasız olanı yoktur. Çift tepelidirler. Kafanın önünde düzgün bir perçem, arkada ise düzgün bir takka bulunmalıdır. Tepesiz olanlarına nadiren rastlanmaktadır. Bunlar kırma kuşlar olup değersizdirler. Gözler parlak ve açıktır. Tüy rengi parlak ve canlı olmalıdır. Gagaları normalden biraz uzun olur. Vücutları normal güvercinlere göre biraz daha iri yapılıdır.Kızıla çalan kahverengi tonda bir renkleri vardır. Bu rengi pas rengi olarak da tanımlayabiliriz. Bu rengin biraz açık ya da biraz daha koyu tonları olabilmektedir. Ancak renk canlı olmalıdır. Bir de “Ala gut” adı verilen bir rengi daha bulunmaktadır. Bu renkte kanat telekleri beyaz diğer taraflar kızıl-kahverengidir. Rus kaynaklarında, Russian Trumpeter ( Russian Barabanshik ) ve Bokhara Trumpeter ( Bokharski Barabanshik ) adları ile bilinir. Ancak her iki ırkın ötüş şekilleri ( kuğurmaları ) birbirinden farklıdır. Konya yöresinde ankut ve demkeş güvercinlerinin, ahırlardaki örümcekleri yedikleri düşünülmektedir. Bu bakımdan bu güvercinlere bu bölgemizde “ahır kuşu” adı verilmektedir. Ankut ırkımız bugün süratle yok olmaktadır.

YOGA ÇEŞİTLERİ VE PİLATES

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

Stenografi

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Stenografi, alfabenin harfleri, noktalama işaretleri, kelimeleri yerine semboller ve kısaltmalar kullanan çabuk yazma sistemi. Yazılar yakın, küçük ve dar yazıldığı için bu adı almıştır. Stenografi, meclis oturumlarında, mahkeme duruşmalarında, iş görüşmelerinde oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Stenografinin ilk kullanılmasının Romalılar zamanında olduğu sanılmaktadır. Cicero'nun senatodaki konuşmalarının Marcus Tullius Tiro tarafından bulunan nota ve kısa yazma usulüyle kaydedildiği söylenmektedir. Modern stenografinin doğuş yeri İngiltere'dir. 1837 yılında fonetik sistemi geliştirdi. Fonetik işaretin bir yazılış şekli vardır. 1888 senesinde John Robert Gregg tarafından geliştirilen ve Pitman sistemi gibi fonetik olan fonografi de stenografi olarak İngiltere'de çıktı ve Amerika'da yayılarak okullarda öğretilmeye başlandı. Stenografide kullanılan diğer bir sistem de, hızlı yazma sistemidir. 1923 senesinde Emma Dearborn geliştirmiştir. Fonetik hece, kelime, cümle ve çeşitli imlâ işaretlerinden meydana gelen mektup türü yazıların makinayla yazılması stenograf denilen steno daktilosuyla mümkündür. Steno daktilo makinası genellikle işyerlerinde, mahkeme salonlarında, konferanslarda sessiz olarak çalışması ve dakikada 250 kelime yazılabilmesi sebebiyle tercih edilir. Bu daktilonun toplam yirmi iki harfinden dört çift sessiz harf sol tarafta, beş çift sessiz harf sağ tarafta ve dört sesli harf ise ortadadır. Diğer tuşlar, noktalama işaretleriyle boşluk bırakma içindir. Daktilo çift elle aynı anda birkaç harfe basılmak suretiyle kullanılabildiği için sürat çok artar. Steno daktilo ile yazılan yazıları ancak stenografi bilen kişiler okuyabilirler.

ADRİYAN DUVARI

_/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

BEYİN ESNEKLİĞİ

_/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

HERŞEY ZIDDIYLA KAİMDİR

_/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

KURBANI KABUL EDİLMEYENİN YÜZÜ KARARIR

_/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

3 Ağustos 2014 Pazar

DESTAN EPOPE

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

İKBAL HASTALIĞI CÜLUS TOPU

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

BİZ BİLMEZMİYİZ ÇAKALIN NEREDE GEZDİĞİNİ,KENDİNE GÖREV ÇIKARIRSIN

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ BİZ BİLMEZMİYİZ ÇAKALIN NEREDE GEZDİĞİNİ,KENDİNE GÖREV ÇIKARIRSIN

YİĞİDLİK HARMAN OLMUŞ YELE SAVRULMUŞ

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

SULTAN AZİZİN HALLİ MİTHAT PAŞA HÜSEYİN AVNİ PAŞA ŞYHİSLAM HAYRULLAH EFENDİ DERVİŞ PAŞA

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

İYİLERİN BAŞINA ŞERLİLER GEÇTİĞİ ZAMAN

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

ÜMMETİM ÇALIMLI ÇALIMLI YÜRÜDÜĞÜ VE MELİKLERİN EVLADLARI

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ http://www.enfal.de/kutub/fitne.htm http://muhaddis.org/cgi-bin/dbman/db.cgi?db=ks&uid=default&Fasil=F%DDTNELER+HEVALAR+VE+%DDHT%DDLAFLAR+B%D6L%DCM%DC&Konu=---&Muhaddis=---&Hadis=&SNo=&keyword=&mh=10&sb=---&so=ascend&view_records=Sorgulama&nh=3 http://www.16000hadisiserif.com/tag/9792/k%C4%B1yamet%20hadisleri/index.html

Olympos Keşiş Dağı Olympos Mysios ULUDAĞ

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Olympos Mysios Antik çağın ilk tarihçilerinden Herodot (MÖ 490-420) yazdığı Herodot Tarihi isimli kitabında Uludağ, "Olympos" olarak geçer ve Olympos'ta Lydia kralı Kroisos'un oğlu Atys'in yaşadığı trajediyi anlatır. Herodot'tan 400 yıl sonra Amasya doğumlu coğrafyacı Strabon (MÖ 64-M.S 21) yazdığı 17 kitaptan oluşan Coğrafya isimli kitabında Uludağ, Olympos ve Mysia Olympos'u olarak geçer. Strabon; "Mysia" isminin aslının Lydia'lılarda gürgen ağacı anlamına gelmekte olduğunu belirtir. Roma İmparatorluğu'nda resmi din hıristiyanlık olduktan sonra Uludağ'da 3. yüzyıldan sonra keşişlerin yaşadığı ilk manastırlar kurulmaya başlanmış ve manastırlar 8. yüzyılda sayıca en üst seviyeye çıkmıştır. Uludağ'da Nilüfer çayı ile Deliçay arasındaki vadi ve tepelerde 28 manastır kurulmuştur. Orhan Gazi Bursa'yı uzun bir kuşatmadan sonra teslim almış ve dağdaki keşişlerin yaşadığı manastırların bir kısmı terk edilirken, bazılarının yerlerine Doğlu Baba, Geyikli Baba, Abdal Murat gibi müslüman dervişlerin inziva yerleri olmuştur.Bursa'nın fethinden sonra Türkler dağa "Keşiş Dağı" ismini vermişlerdir. 16. yüzyılda Bursa'ya gelen Alman seyyah Reinhold Lubenau Uludağ'ın Türklerin eline geçtikten sonra keşişlerin sadece gündüzleri ibadet için dağa çıktıkları ve manastırların harç kullanılmadan taş duvarlarla yapıldığını belirtir. "Olympos Mysios" veya "Keşiş dağı", 1925 yılında Bursa Vilayeti Coğrafya Cemiyeti'nin girişimleri ve Osman Şevki Bey’in önerisi ile "Uludağ" adını almıştır.

DEV DAĞI YUŞA TEPESİ

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

PAGANİZMA RİTÜEL

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

ŞEKİNAT SEKİNE ADEMİN TABUTU AHİT SANDIĞI

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

KONTANSTÖR

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

HÜRMİZ AHURAMAZDA MENEROF

_/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli HÜRMİZ AHURAMAZDA MENEROF

KOMENOS HANEDANI ANGELOS DÖNEMİ DOĞU BİRADERLERİ MİKOLOF YUHAMESLER LATİNLER HENRİCUS DANGALOS BABİL

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

KUTSAL OBJELER

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

QUANTUM MADDECİK DALGACIK

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯

RİCALİ GAYB HIZIR

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

MODELLEME

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

LİNEER ZAMAN SPİRAL

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

TÜMDEN GELİM TÜME VARIM

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

MATEMATİK DÜZENİ N FAKTÖR X FAKTÖR

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

Ley Hatları

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

BİLGELİK

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ AYASOFYA BİLGELİK KİLİSESİ

YÜKSEK DAĞIN DUMANI BOL OLUR.

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

POLARİZE

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

HAMASET

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

ALGI OPERASYONU

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

FARKINDALIK

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

STRES

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

KAHVE

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

TASARIM

_/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

SANAT TARİHİ

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

MORFOLOJİ

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

KREASYON

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯

ALAŞIM

__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

HALİTA

__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ خَلِيطَةٌ مَزِيجٌ : خَلِيطٌ ، خِلْط katışık , kombinasyon binden çok öğeden oluşmuş karmaşık bir bütün. Alaşım. Birden çok ögeden oluşmuş karmaşık bir bütün Örnek: Dede tecrübe neticesiyle her insanın zıt şeylerden yoğrulmuş bir halita olduğunu biliyordu. H. E. Adıvar ~ Ar χalīṭaͭ خليطة [#χlṭ] karışım, alaşım halt Tarihçe (En eski kaynak) [ Mukaddimetü'l-Edeb (1300 yılından önce) : χāliṣ ḳıldı ˁazmini iş üze ] Kelime Kökeni Arapça χlṭ kökünden gelen χalīṭat خليطة "karışım, alaşım" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça χalaṭa "karıştırdı" fiilinden türetilmiştir. Halt ~ Ar χalṭ خلط [#χlṭ msd.] karışım, karıştırma Tarihçe (En eski kaynak) "karışım" [ Kıpçak Türkçesi Sözlüğü (1500 yılından önce) ] "uygunsuz söz veya davranış" [ Evliya Çelebi, Seyahatname (1680 yılından önce) : öz lehçe-i mahsusuyla haltiyat-ı kalenderî birer gûna kelimat ederdi. ] Kelime Kökeni #χlḳ kökünün “pay etme” anlamı Arapçada mevcut değildir. Aramice sözcük Eski Yunanca dēmos (1. pay, bir yana ayrılan kısım, 2. halk, ahali) deyiminin tam karşılığıdır. https://twitter.com/kanaryamfenerli

Succede - It happens - Il arrive - Это происходит - Es passiert - OLUR ÖYLE ŞEYLER

__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Succede - It happens - Il arrive - Это происходит - Es passiert - OLUR ÖYLE ŞEYLER https://twitter.com/kanaryamfenerli

DEMİR TAVINDA DÖVÜLÜR

__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

DÜRTÜ

__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

SABIRSIZLIK

__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

ÖNCE KENDİNE GÜNAYDIN DİYECEKSİN

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ ÖNCE KENDİNE GÜNAYDIN DİYECEKSİN

Serotonin

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Serotonin (5-HT ya da 5-hidroksitriptamin), insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitterdir . Eksikliğinde depresif, yorgun, sıkılgan bir ruh hali görülür. Yapısal olarak monoamin grubuna girer ve triptofan aminoasitinden sentezlenir. Beyinde serotonin kimyasalı salındığında kan damarları kasılarak daralır; serotonin düzeyi düştükçe genişler. Migren atağından önce vücuttaki serotonin düzeyi yüksek olmakta, atak geçtikten sonra da düşmektedir. Açlık, yorgunluk, stres, yemek, ışık ve ilaç gibi faktörlerin tamamı insan vücudundaki serotonin düzeyini etkilemektedir. Stres ve düşük kan şekeri serotonin düzeyini düşürürken; oksijen, kusma, içinde aminler bulunan gıdalar (örneğin: peynir, çikolata, portakal, mandalina, domates ) ve içinde triptofan isminde bir çeşit amino asit bulunan gıdalar, (örneğin süt, hindi eti ) serotonin düzeyini yükseltmektedir. Bunun dışında insan vücudundaki serotonin düzeyini, çeşitli hormonlar da etkilemektedir. Örneğin kadın vücudundaki östrojende (kadınlık hormonu) artma, serotonin düzeyinde de bir artışa neden olmakta; aynı şekilde, kadınların âdet görmeleri sırasında, östrojen hormonlarında düşüş olması, serotonin düzeyini de düşürmekte ve bu durum, kan damarlarının aşırı genişlemesi sonucu, kadınlarda migren başlamasına neden olabilmektedir. Ayrıca serotonin dopaminerjik nöronlardaki reseptörlerine bağlanarak dopamin salgılanmasını azaltmaktadır. Serotoninin depresyon oluşumu üzerinde etkisi vardır. Depresyon ve anksiyete tedavilerinde serotonin geri alım inhibitörü (serotoninin tekrar kullanımı için sinaps aralığından, salgılandığı nörona geri alımını yok eden) ilaçlar kullanılır. Önemli etkilerinden biri de kasları uyararak glikojenolizi uyarır ve bronş kaslarında kasılma oluşturur.

DÜŞÜNCE DAVRANIŞ

__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

ALGI SEÇİCİLİĞİ

__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

KÖTÜ KİMSE KENDİSİNE İYİLİK YAPILINCA KATILAŞIR VE İYİLİK YAPANADA ZARAR VERİR.hz.ALİ

https://twitter.com/kanaryamfenerli __/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ KÖTÜ KİMSE KENDİSİNE İYİLİK YAPILINCA KATILAŞIR VE İYİLİK YAPANADA ZARAR VERİR.hz.ALİ

NAZAR

__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

İŞARET VE İŞARETLER

__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

DUYGULARIN AÇIĞA ÇIKMASI. DUYGUYOĞUNLUĞU

__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli

DÜŞÜNCELERİN BULAŞICILIĞI

_/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ https://twitter.com/kanaryamfenerli