18 Ocak 2018 Perşembe

Lebbeyk Allahumme lebbeyk TELBİYE

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Lebbeyk Allahumme lebbeyk TELBİYE Lebbeyk Allâhümme lebbeyk,lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk,innel hamde venni’mete leke vel mülk,lâ şerîke lek. Anlamı:Hizmetine geldim.Ey Allah’ım! Hizmetine geldim.Senin ortağın yoktur,hizmetine geldim.Hamd ve nimet senindir.Mülk senindir,ortağın yoktur. Lebbeyk. Allahümme Lebbeyk. Lebbeyk la şerike leke lebbeyk. İnnel hamde ve’n-ni’mete vel mülke leke la şerike lek: Buyur emret, ey varlığı mutlak lazım olan Allah’ım, emrine hazırım ve ilahi iradene itaat ederim. Senin benzerin ve ortağın yoktur. Lebbeyk Arapça bir kelimedir ve hac yapacak kimse, ihrama girince yüksek sesle telbiye eder. Lebbeyk diyerek ihrama giren hacı, Allahü tealanın davetine ve haccediniz emrine uyduğunu düşünmeli ve buna göre kendini hazırlamalıdıri.İhramın iki rüknünden biri olup, ihrama girerken Lebbeyk Arapça bir kelimedir ve "Buyrun efendim, emredin, sana geldim, huzurundayim" anlamlarında bir seslenme sözüdür. hac yapacak kimse, ihrama girince yüksek sesle telbiye eder. Lebbeyk diyerek ihrama giren hacı, Allahü tealanın davetine ve haccediniz emrine uyduğunu düşünmeli ve buna göre kendini hazırlamalıdır Lebbeyk kelimesinin kullanımı "Lebbeyk Allahümme lebbeyk !" Anlamı; "Ey Allah’ım! hizmetine geldim" anlamındadır. Sözlükte birine "buyur, emrine amadeyim" diye cevap vermek anlamına gelen telbiye, dini bir terim olarak, ihramın iki rüknünden biri olup, ihrama girerken "Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyke la şerike leke lebbeyk İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk la şerike lek" anlamı; "Allah'ım, davetine isteyerek uydum, emrine amadeyim Senin eşin ve ortağın yoktur Sana yöneldim, hamd senin, nimet senin, mülk de senindir Eşin ve ortağın yoktur" demektir. Bu, Rasulullah (s.a.v) Efendimizin telbiyesidir. Telbiyeden sonra kişinin Rasulullah (s.a.v)'a salat-ü selam getirmesi, kendisinin ve istediği kimselerin dünya ve ahiret işleri için dua etmesi, Allahu Teala'dan rızasını ve cenneti istemesi ve ateşten O'na sığınması müstehaptır. Telbiyeyi ve bu duaları, her durumda, ayakta, otururken, yaya ve binitli iken, uzanırken, yürürken, abdestsiz, cenabet ve hayızlı iken, hallerin yenilenmesi, zaman ve mekanın değişmesi sıralarında, bunun için gece ve gündüzün başlamasında, seherlerde, yolcular birleşirken, kalmak ve oturmak esnasında, çıkış ve inişlerde, binerken ve inerken, namazlardan sonra ve bütün mescidlerde söylemek müstehaptır. Telbiye getirirken güçlük ve yorgunluk vermeyecek şekilde sesi yükseltmek müstehaptır. Fakat kadınlar seslerini yükseltemezler. Her defasında telbiyeyi üç kere ve daha tekrar etmek sünnettir. Bunu, konuşmadan veya başka şekilde kesmeden arka arkaya söylemek gerekir. Telbiye Duasının Hikmeti Sevgili Peygamberimizin torunlarından olan Hasan, Hüseyin ve Zeynelabidin Efendilerimiz (r.a.) bu sözleri söylerken, renkleri sararır, vücutları terler ve zorluk çekerlermiş. "Buyur ey Rabbim" derken, "hayır" cevabını alıverirsek, halimiz nice olur, diye endişelenirler, bu korku onların belini bükermiş! Çünkü telbiye Allah ile kul arasında bir sırdır. Hac ve umre için mukaddes topraklara ayak basan Müslümanlar, belirli yerlerde ihrama girerler. Bu yerlere mikat mahalli denir. Telbiye mikat mahallinde ihrama girmekle başlar ve büyük şeytanı taşlayana kadar devam eder. Rasulullah Efendimiz (s.a.v.) telbiyesini bitirince, Allah'ın rızasını ve affını talep eder, azabından Allah'ın rahmetine sığınırdı. Fahri Kainat Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; "Bir Müslüman telbiye getirdiğinde, onun sağında solunda bulunan her ağaç, taş, toprak her ne varsa onlar da mutlaka telbiyeye katılırlar." "Allah, meleklerine karşı şu üç sesle övünür; Ezan, tekbir ve telbiye. Tehlil, tekbir ve telbiye getiren hiç kimse yoktur ki Cennetle müjdelenmesin. Hac duaları ve zikirleri sayılamayacak kadar çoktur.Bu zikirler,hac yolunda ve haccın içinde olmak üzere iki kısımdır. İlk olarak,mümin ihrama girmek istediği zaman gusledip abdest alır ve ihramını giyer.Sonra iki rekat namaz kılar.Bu namazın birinci rekatında zammı sure olarak “Kâfirûn Suresi”ni ve ikinci rekatında “İhlas Suresi”ni okumak,namazı bitirdikten sonra da istenilen şeyle dua etmek müstehaptır. Mümin,ihrama girmek istediği zaman buna kalbiyle niyet eder.Dili ile de söylemek suretiyle kalbindeki niyeti kuvvetlendirir.Bunun için,”Hacca niyet ettim ve Allahu Teâla(c.c) için hac ihramına girdim.”der ve telbiye getirir.Vacip olan kalbin niyetidir.Telaffuz ise sünnettir. Unutulmamalıdır ki,haccın yapılış şekline göre ayrı ayrı niyetleri vardır.Bu konuda hac rehberlerindeki bilgilere müracaat edilmelidir. Allâhümme innî neveytül-hacce fe-emnî aleyhi ve tekabbelhü minnî. Anlamı:Allah’ım! Hacca niyet ettim.Onu yapmakta bana yardım et ve onu benden kabul et. Sonra şöyle telbiye getirilir: Lebbeyk Allâhümme lebbeyk,lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk,innel hamde venni’mete leke vel mülk,lâ şerîke lek. Anlamı:Hizmetine geldim.Ey Allah’ım! Hizmetine geldim.Senin ortağın yoktur,hizmetine geldim.Hamd ve nimet senindir.Mülk senindir,ortağın yoktur. Bu,Rasûlullah(s.a.v)Efendimizin telbiyesidir. Telbiyeden sonra kişinin Rasûlullah(s.a.v)’a salât-ü selam getirmesi,kendisinin ve istediği kimselerin dünya ve ahiret işleri için dua etmesi,Allahu Teâla’dan rızasını ve cennetini istemesi ve ateşten O’na sığınması müstehaptır. Telbiyeyi ve bu duaları,her durumda;ayakta,otururken,yaya ve binitli iken,uzanırken,yürürken,abdestsiz,cenabet ve hayızlı iken,hallerin yenilenmesi,zaman ve mekanın değişmesi sıralarında,bunun için gece ve gündüzün başlamasında,seherlerde,yolcular birleşirken,kalkmak ve oturmak esnasında,çıkış ve inişlerde,binerken ve inerken,namazlardan sonra ve bütün mescidlerde söylemek müstehaptır. Telbiye getirirken güçlük ve yorgunluk vermeyecek şekilde sesi yükseltmek müstehaptır.Fakat kadınlar seslerini yükseltemezler. Her defasında telbiyeyi üç kere ve daha fazla tekrar etmek sünnettir.Bunu,konuşmadan veya başka şekilde kesmeden arka arkaya söylemek gerekir. "TELBİYE İcabet etmek. Hac sırasında lebbeyk demek anlamında kullanılır. Hac veya umreye niyetlenen kimse ihrama girdiği zaman ve daha sonra hac veya umrenin bir takım vecibelerini tamamlayıncaya kadar "lebbeyk zikri"ni okur. Telbiye Şekli Abdullah b. Ömer (r.a)'dan naklen gelen bir hadis telbiyenin şeklini şöyle belirler: ...Abdullah b. Ömer (r.a)'dan; şöyle demiştir: Ben telbiyeyi Rasûlüllah (s.a.v)'in (mübarek ağzından) aldım (öğrendim). O şöyle buyuruyordu: "Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'lmülke lâ şerike leke" "Tekrar tekrar icabet sana Ya Rabbi, tekrar icabet sana, tekrar icabet sana. Senin ortağın yoktur. Her emrini ifaya hazırım. Hiç şüphe yok ki, hamd ve nimet sana mahsustur. Mülk (kâinatın mutlak hükümranlığı) senindir. (Bunların hiç birinde) senin ortağın (ve benzerin) yoktur" (Müslim, Sahih, Kitabü'l-Hacc, 3; İbn Mâce, Sünen, Menasik, 15; Ebû Dâvud, Menasik, 26). Telbiyede Allah'ın davetine icabet edilmekten söz edilmektedir. Nitekim ihrama giren bir kimse Allah'ın davetine icabet etmiş olmaktadır. Kadı İyaz'ın beyanına göre bu icabet Hz. İbrahim (a.s)'den kalmıştır. İbn Abbas'tan rivayet olunan bir hadis-i şerifte buyurulur: İbrahim (a.s), Kâbe'yi bina edip tamamladıktan sonra kendisine "Hac için insanları davet et" emri verildi. İbrahim (a.s): -Benim sesim onlara ulaşmaz, dedi. Allah Teâlâ; -Sen davet et, sesini duyurmak bana aittir, buyurdu. Bunun üzerine İbrahim (a.s): -Ey insanlar, Beyt-i Atik'i haccetmeniz size farz kılınmıştır, diye nida etti. Bu sözü yerle gök arasında bulunanların hepsi işitti. "Görmüyor musunuz? İnsanlar en uzak yerlerden icabet edip geliyorlar” (İbn Hacer, Fethü'l-Bârî, 4/152). Telbiyenin hikmeti İnsanların Kâbe'ye misafir olarak gelmelerinin Allah'ın kendilerine büyük bir lütuf ve ihsanı olduğuna; zira buraya ancak Allah'ın kendilerini davet etmesiyle gelebildiklerine dikkatlerini çekmektir (Ebû Dâvud, Sünen, terc. heyet, Kitabü'l-Menasik, 7/110). Bu sebeple telbiye eden bu lütuf ve ihsana karşı sanki, "Hamd ancak sana mahsustur, çünkü nimet ancak senden gelir" demiş gibi olur. Telbiyenin yapılışı Telbiye dille ve erkeklerde yüksek sesle yapılır. ... Zeyd b. Halid'ten rivayet edildiğine göre; Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu, demiştir: "Cebrail bana geldi ve "Ya Muhammed, ashabına telbiyeyi yüksek sesle yapmalarını emret, çünkü telbiye haccın alâmetlerindendir." dedi (İbn Mâce, Sünen, Menâsik, 16; Tirmizî, Sünen, Hac, 15; Mâlik, Muvatta, Hac, 34) (Abdurrahman el-Benna, el-Fethu'r-Rabbanî, XI, 180). Ulema, kadının ancak kendi duyacağı kadar kısık bir sesle telbiye getireceğinde ittifak etmişlerdir. Zira, İbn Ebî Şeybe'nin rivayetine göre Hz. Abbas, "Kadın yüksek sesle telbiye getiremez"demiştir (Aynî, Umdetü'l Kâri, IX, 171). İbn Ömer hadisi de şöyledir: "Telbiye esnasında kadınların seslerini yükseltmeleri gerekmez" (Beyhâkî, es-Sünenü'l-Kübra, V, 46). Telbiyenin şartı Telbiyenin şartı dille yapılmasıdır. Kalp ile telbiye getirmek telbiye sayılmaz. Telbiyenin hükmü Telbiyenin hükmü konusunda başlıca üç görüş vardır: 1) Hanefilere göre telbiye, ihrama girmenin şartlarındandır. Telbiyesiz ihram sahih olamaz. Ümmü Seleme (r.a)'dan rivayet edilen bir hadiste şöyle deniyor: "Ben Resulullah (s.a.v)'i; -Ey Muhammed ailesi, sizden kim hac yapacak olursa kesinlikle telbiye getirsin!" derken işittim (Abdurrahman el-Benna, el-Fethu'r-Rabbanî, XI, 178). İhrama girildiğinde telbiyeyi bir kez okumak farzdır. Bundan fazlası (hal ve hareketlerin değişikliğinde tekrarlamak) sünnettir. Her sabah ve her akşam, telbiyeyi sık sık okumak müstehabtır. 2) Mâlikîlere göre telbiye vacibtir. Terk edilirse kurban kesmek icâb eder. Mâlikîler telbiyeyi ihramın rüknü kabul ederler. Telbiyesiz ihram olmaz (İbn Mâce, Sünen, terc. Haydar Hatiboğlu, Menasik, VIII, 107). İmam Şafiî ile İmam Ahmed'e göre telbiye sünnettir. Bu imamlara göre Resul-u Ekrem (s.a.v)'in bir işi sadece yapmış olması, o işi yapmanın farziyyetine delâlet etmez. Telbiyede ilave 1) İmam Ebû Hanife ve İmam Ahmed'e göre Resulullah (s.a.v)'in öğretmiş olduğu telbiyeye başka kelimeler ilave etmekte bir sakınca yoktur. Nitekim Resulullah (s.a.v)'den şöyle rivayet edilir: ...Cabir b. Abdillah'dan; şöyle demiştir: Resulullah telbiye getirerek sesini yükseltti. (Hz. Câbir, Resulullah (s.a.v)'in okuduğu) telbiyeyi İbn Ömer hadisinde anlatıldığı gibi anlattı. Dedi ki: Halk, "Yüksek dereceler sahibi (Allah'ım)" gibi kelimeler ilave ediyorlardı. Peygamber de (söylenenleri) işittiği halde ses çıkarmıyordu" (İbn Mâce, Sünen, Kitabü'l-Menasik, 5; Ahmed b. Hanbel, III, 320; Ebû Davud, Sünen, Menasik 26). 2) Hanefi imamlarından Ebû Yusuf'a göre Resulullah (s.a.v)'in öğrettiği telbiyeye başka kelimeler ilave etmek mekruhtur. İmam Şafiî de eklenmemesi görüşündedir (Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-Ahvezî, II, 74). Hanefî ulemasından Tahavî de Amir bin Said bin Ebî Vakkas'ın rivayet ettiği şu hadise dayanarak bu görüşü tercih etmiştir: "Sa'id b. Ebî Vakkas (r.a), "Ey yüksek dereceler sahibi (olan Allah'ım), emrine tekrar tekrar icabet ediyorum, emret" şeklinde telbiye getirmekte olan bir adamı görünce, "Biz Resul-u Ekrem zamanında telbiyeyi böyle getirmezdik" demiştir" (Tahavî, Şerhu Meâni'l-Âsâr, II, 125). Ancak şu hadîs-i şerifler telbiyeye ta'zim ifade eden başka kelimeler ilave etmekte bir sakınca bulunmadığını gösteriyorlar: Peygamber (s.a.v) Arafat'ta iken telbiye getirdiği zaman, "Hayır, ancak ahiret hayrıdır." sözlerini de ekledi (Hâkim, Müstedrek, I, 465). Peygamber (s.a.v)'in telbiyesi; "Gerçekten hac yaparak ve kulluk ederek tekrar emrine icâbet ediyorum." şeklinde idi (Mecmaü'z-Zevâid, III, 223). Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet olunmuştur. Dedi ki: Resulullah (s.a.v)'in telbiyesi: "Ey Ma 'bud-u Hakiki olan Allah'ım! Emrine tekrar tekrar icâbet ediyorum. " şeklinde idi (Dârekutnî, Sünen, II, 225; Beyhâkî, Sünenü'l Kübra, V, 145) Telbiyeye son vermek Hacı adayının Akabe Cemresini taşlayıncaya kadar telbiyeye devam etmesi gerekir. "...Fadl b. Abbâs'tan rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v), Cemre-i Akabe'de taşları atıncaya kadar telbiyeye devam etmiştir (Buharî, Sahih, Hac, 101; Müslim, Sahih, Hac, 267). Nesâî'nin rivayetinde de, "(Taşları) atıncaya kadar telbiyeyi devam etti. Taşları atınca telbiyeyi de kesti" deniliyor (İbn Hacer, Telhîsü'l-Hâbîr, 218).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

https://twitter.com/kanaryamfenerli