18 Ocak 2018 Perşembe

Şahmeran - Yılan Ata(Çılan (Zılan, Cılan, Ilan) Ata) - Erbüke - Maran

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Şahmeran (Farsça: شاهماران, Tatarca: Şahmara / Шаһмара / شاهمار), daha çok güney, orta ve doğu Anadolu resminde, masallarında, hikâyelerinde rastlanan akıllı ve iyicil olarak tanımlanan bellerinden aşağısı yılan, üstü ise insan şeklindeki Maran adı verilen, doğaüstü yaratıkların başında bulunan ve hiç yaşlanmayan, ölünce ruhunun kızına geçtiğine inanılan varlık. Farsça yılanların şahı anlamına gelen "şah-ı meran" dan gelir. Ancak, Şahmeran'a ilişkin tüm efsanevi kayıtlar ve Şahmeran efsanelerine özgü tüm betimlemelerde varlık dişidir. Şahmeran kültürü daha çok Cizre ve Nusaybin civarinda yerleşiktir. Akdeniz bölgesinin Tarsus ilçesinde de bu varlığın o yörede yaşadığına inanılır.[1] Aynı isimli bir efsane Mardin yöresinde de geçer. Bu yörede Şahmeran bir resimle tasvir edilir ve Şahmeran ustaları tarafından yapılan tablolar evlerin duvarlarını süsler. Erbüke, Türk halk inancında yarı insan yarı yılan olan varlıktır. Erböke de denir. Bu varlıkların başında Yılan Ana ve/veya Yılan Ata (Şahmaran) bulunur. Dişi olanları için “İşbüke” kullanılır. (Sözcük; Er “insan” ve Büke “ejderha, yılan” sözcüklerinin bileşimidir.)[2] Cemşab ve Şahmeran Binlerce yıl önce yedi katlı yeraltında Tarsus'ta yaşayan yılanlar vardı. Meran adı verilen bu yılanlar, gerçekten akıllı ve şefkatli idi. Onlar barış içinde yaşarlardı. Meranların kraliçesine Şahmeran denirdi. O genç ve güzel bir kadındı. Efsaneye göre, Sahmeranı gören ilk insan Cemşab oldu. O, geçimi için odun satan fakir bir ailenin oğluydu. Bir gün Cemşab ve arkadaşları bal dolu bir mağara keşfederler.[3] Balı çıkarmak için Cemşab'ı aşağıya indiren arkadaşları, paylarına daha çok bal düşmesi için onu orada bırakıp kaçarlar. Cemşab mağarada bir delik görür ve buradan ışık sızdığını farkeder. Cebindeki bıçak ile deliği büyütünce, ömründe görmediği kadar güzel bir bahçeye girer. Bu bahçede eşi benzeri olmayan çiçekler ve bir havuz ile pek çok yılan görür. Havuzun başındaki tahtta süt beyaz vücutlu bir yılan oturmaktadır. Şahmeran'ın güvenini kazanan Cemşab uzun yıllar bu bahçede yaşar. Yıllar sonra, ailesini çok özlediğini söyleyip gitmek için yalvarır. Bunun üzerine Şahmeran da kendisini salıvereceğini, ancak yerini kimseye söylemeyeceğine dair söz vermesini ister. Şahmeran'a söz verip ailesine kavuşan Cemşab uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmeran'ın yerini kimseye söylememiş. Bir gün ülkenin padişahı hastalanmış. Vezir, hastalığın çaresinin Şahmeran'ın etini yemek olduğunu söylemiş ve her yere haber salınmış. Cemşab kuyunun yerini gösterince Şahmeran bulunup dışarı çıkarılmış. Şahmeran Cemşab'a; "Beni toprak çanakta kaynatıp suyumu Vezire içir, etimi de Padişaha yedir" demiş.[1] Böylece Vezir ölmüş Padişah da iyileşip Cemşab'ı veziri yapmış. Efsaneye göre Şahmeran'ın öldürüldüğünü yılanlar o günden beri bilmemektedirler. Tarsus'un, Şahmeran'ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından bir gün istila edileceği rivayet edilir. Yılan Ata – Türk ve Altay mitolojisinde Yılan Tanrı. Çılan (Zılan, Cılan, Ilan) Ata da denir. Yılanların kendisinden türediği efsanevi yaratık. Kara Yılan olarak betimlenir. Belinden aşağısı yılan, üst kısmı insan olarak tasvir edilir. Fars kültürünün etkisiyle “Şahmaran” tabiriyle özdeşleşmiştir. Yerin yedi kat altında yaşar. Her tür derde deva bulabilir. Yılan bu nedenle tıbbın sembolüdür. Pek çok dinde insanoğlunu kandırarak cennetten kovulmasına neden olan varlık, yılan kılığına girmiş Şeytandır. Bazen boynuzlu olarak betimlenir. Tek boynuzu vardır. Çift boynuz nasıl evrensel düzeni(zıtların birliğini) simgeliyorsa tek boynuzda düzensizliği, eksikliği, şeytani varlığı temsil eder. Karanlık dünyadaki varlıklar hep tek boynuzlu, tek kollu, tek bacaklı varlıklardır. (Veya tek sayılar; üç bacaklı at gibi…) Sümerlerde Azag adlı büyük bir yılan vardır ve Türk kültüründeki Aza adlı kötücül varlıklarla da bağlantılı görünmektedir. Erbüke ise, Türk halk inancında yarı insan yarı yılan olan varlıktır. Erböke de denir. Bu varlıkların başında Yılan Ana ve/veya Yılan Ata (Şahmaran) bulunur. Dişi olanları için “İşbüke” kullanılır. (Sözcük; Er “insan” ve Büke “ejderha, yılan” sözcüklerinin bileşimidir.)[1] Halk inanışlarında her erenin kendi yılanı olduğuna inanılırdı. Her ocağın (tekkenin) öldürmesi günah olan bir yılanı vardır. Bazı halk efsanelerinde tılsımlı yılanlardan söz edilir. Bu yılanların karnının altını eliyle üç kez sıvazlayan birinin her şeyin sırrına vakıf olacağına inanılır. Yılan eti yiyen insan sihir gücüne kavuşur ve doğanın dilini anlamaya başlar. Bu durum, yılanın bilgeliğine olan eski inancın izlerini taşır.[2] Etimoloji (Yıl) kökünden türemiştir. Yılmak fiilinden gelir. Yılmak korkmak, çekinmek demektir demektir. Moğolcada aynı kökten gelen Şaldan (eski Moğolca Sıldang)[3], ve eski Türkçe Yalang ise çıplak demektir. Yılanın tüysüz olmasıyla bağlantılıdır. Maran Daha çok güney, orta ve doğu Anadolu resimlerinde, masallarında, hikâyelerinde rastlanan, bellerinden aşağısı yılan üstü ise insan şeklinde tanımlanan, insanların derdine deva olabilen doğaüstü yaratıklar. Ayrıca eşanlamlı olarak kullanılan, Erbüke, Türk halk inancında yarı insan yarı yılan olan varlıktır. Erböke de denir. Bu varlıkların başında Yılan Ana ve/veya Yılan Ata bulunur. Dişi olanları için “İşbüke” kullanılır. Yeraltında bir dünyada yaşayan, akıllı ve iyicil maranların başında Şahmeran adlı bir ece vardır. Şahmeran'ın -insanlarca- öldürüldüğünü henüz bilmeyen, bu nedenle 'Şahmeran geleneği' olarak sürdürdükleri derde deva olma işine devam eden meranların Şahmaran'ın ölümünü duydukları an Meran Ülkesinden çıkıp insanların yaşadıkları şehirleri basacakları ve yerle bir edecekleri söylenir. Etimoloji "Maran:" Farsça bir sözcüktür. "Mar" yılan anlamında, "-an" ise çoğullamasıdır. Maran ya da incelterek söylenilen "Meran" sözcükleri Anadolu topraklarında birçok yöre ve yer adı olarak da kullanılmaktadır. "Erbüke:"Er “insan” ve Büke “ejderha, yılan” sözcüklerinin bileşimidir. Yılan Ana – Türk ve Altay mitolojisinde Yılan Tanrıça. Çılan (Zılan, Cılan, Ilan) Ana da denir. Yılanların kendisinden türediği efsanevi yaratık. Şahmaran çoğu zaman dişi olarak tanımlanır. Yılanlara hükmeder. Yılan ordusunun başında birgün dünyayı istila edeceğinden korkulur. Ak Yılan olarak betimlenir. Yer altı güçlerini temsil eder. Yılan Ana’nın karnının altını eliyle sıvazlayan birinin herşeyin sırrına vakıf olacağına inanılır. Zılan (Zilan adıyla) tatarların ve başkentleri Kazanın simgesi olarak kabul edilmiştir. Erbüke, Türk halk inancında yarı insan yarı yılan olan varlıktır. Erböke de denir. Bu varlıkların başında Yılan Ana ve/veya Yılan Ata (Şahmaran) bulunur. Dişi olanları için “İşbüke” kullanılır. (Sözcük; Er “insan” ve Büke “ejderha, yılan” sözcüklerinin bileşimidir.)[1] Türk kültüründe yılan Yılan şaman davulunda yeraltı dünyasıyla bağlantıyı sembolize eder. Altaylara göre, Erlik'in vücudu baştan başa yılanlarla sarılıdır ve kırbaç yerine elinde yılan tutar halde tasvir edilir. Karanlık dünyayı, tek boynuzlu yılan şeklinde bir hayvan temsil eder. Azerbaycan halk inanışlannda Ev İyesi genellikle yılan şeklindedir. Bu nedenle yılan olan evde bereket olacağına inanılır. Ev İyesi, İnsanlann gözüne yılan şeklinde göründüğü zaman, ona dokunulmaz. "Ev Yılanı" denilen bu yılana zarar veren olursa o eve felaket gelir, kıtlık olur ve bereket gider.[2] Etimoloji (Yıl/Yal/Çıl) kökünden türemiştir. Yılmak fiilinden gelir. Yılmak korkmak, çekinmek demektir. Çinçe olduğu söylenir fakat Türkçeden Çinceye geçmiş olma ihtimali olduğu gibi, benzer kelimelerin birbirine uyarlanmış olması da mümkündür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

https://twitter.com/kanaryamfenerli