18 Eylül 2014 Perşembe

ŞUUR SERBEST-BAĞLI ŞUUR

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ “Müminin firasetinden çekinin, çünkü o Allah’ın nuru ile bakar.” (Tirmizi, tefsiru sureti 15,6) İnsanların kendi şahsiyetleri, zaman, mekan ve hadiseler hakkında bilgili olmalarını sağlayan ve yüksek beyin merkezlerinin birlikte çalışmaları sayesinde gerçekleşen bilgili bir uyanıklık hali. Uyku hali, normal olan bir şuur kaybıdır. Şuurlu insan, içinde bulunduğu zamanı, mekanı, hadiselerin mekan ve zamanla olan münasebetlerini bilir Bir de şuuraltı vardır ki, şuraltı halleri, insan ruhunun baskı altında kalmış istekleriyle bunlara bağlı fikirlerden meydana gelen ve şuura ulaşamayan kısmıdır. Bazı şahıslarda hipnoz, narkoz ve uyku sırasında, şuuraltında yer alan düşünceleri açığa çıkarmak mümkün olabilmektedir. Beyindeki merkezlerin işlemelerinin, toksik (zehirli), enfeksiyöz (mikrobik), travmatik (çarpma veya darbeyle ilgili), vasküler (damarlarla ilgili), anoksemik (oksijensiz kalma), hipoglisemik (kan şekeri düşüklüğü) sebepler gibi çeşitli hadiselerle aksayışı halinde hafif bir şuur bulanıklığından, tam komaya kadar giden çeşitli derecelerde şuur bozuklukları husule gelir: Ş-A-R” kökünden gelir. Görünen ve bilinen mânâsınadır. İnsanın ve hayvanın bedenindeki kıllara "şa'r" denilir, çoğulu "eş'ar"dır. İnce duygu, anlayış ve bilgi sahibi olduklarından dolayı, insanlardan bazılarına şair denilmiştir. Şair; "şuur sahibi" mânâsınadır. Bundan dolayı şiire "ince duygu ve ilim" adı verilir. Daha sonra vezinli ifadeler için isim olmuştur. (bk. Rağıb, Ş-A-R maddesi) Kur’an-ı Kerim'de akıl gibi, şuur kelimesi kullanılmamıştır. Bunun yerine bu kökten gelen fiiller kullanılmıştır. Çünkü akıl, iki şeyi bağlamak anlamına gelir. İki şey arasında sentez yapmak bir eylem olduğu için, fiil kipinin kullanılmasını gerektirir. Mesela; Yahudi ve Hristiyanlardan her bir grup Hz. İbrahim (as)’in kendilerinden olduğunu iddia ediyorlardı. Allah, aşağıdaki ayeti indirerek bu iddialarını çürütmüş ve onları akılsızlıkla itham etmiştir. (bk. Taberî, Al-i İmran 65. ayetin tefsiri).--“Ey Kitap ehli! Niçin İbrahim hakkında tartışıyorsunuz? Oysa Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Buna da mı akıl erdiremiyorsunuz?” (Al-i İmran, 3/65) Bu son cümleyi, akıl kelimesinin sözlük anlamını göz önünde bulundurarak şöyle tercüme edebiliriz: “Siz, bir önceki hadise ile bir sonraki hadiseyi, farklı zaman kategorisine göre değerlendirip, ona göre aralarında var olan zıtlık ilkesi ile imkânsızlık ilkesini bir sentez halinde birleştirip, bir sonuç çıkaramıyor musunuz?” Şuur için de bir misal olarak şu ayetin mealini gösterebiliriz:“Onlara/münafıklara ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın.’ dendiği zaman; ‘Biz ancak ıslah edici kimseleriz.’ derler. İyi bilinsin ki; onlar fesatçıların ta kendileridir; fakat bunun şuurunda / bilincinde / farkında değillerdir.” (Bakara, 2/12-13)Yani bunlar, yaptıklarının sunucunu kestiremiyorlar. Heva ve heveslerine uygun gelen şeyleri olumlu şeyler olarak görüyorlar. İşin nereye varacağını ince elekten geçirerek tartan bir bilince sahip değiller. Bu ince tartıları olmadığı için bakırı altın, kömürü elmas sanıyorlar. Akıl ve tasavvur sahasında cereyan eden konularda elde edilen şuur ki, içe ait bilincin, kavrayışın ilk kıvılcımıdır. (bk. Yazır, III/204-205) Beş duyu organı vasıtasıyla elde edilen şuur ki, ilmin ilk merhalesidir. Ve şuur denilince ilk gelen budur. “Şeair-i İslamiye” olarak ifade edilen hususlar, bu konuda mütalaa edilir. şu anda his halinde olan ve henüz hafızaya ve akla tamamen geçmemiş bulunan açık bir ilimdir ki, dalgınlığın zıddıdır ve bir bakıma ilmin en zayıf mertebesidir. (bk. H. Yazır, I/203) Kısaca içe ait olsun dışa ait olsun, her duygunun bir duyum yönü, bir de özel duygu yönü vardır. İkisine de his edinilir. Fakat ilmîlik ve idrak, asıl duyum değeri olandadır. Ve şuur daha çok bunun adıdır. (Yazır, III/205) İbn Arabî’ye göre, Allah’ın, lütfedip açtığı bir manevî kapının arkasında nelerin olduğunu özet halinde bildirmesi, şuurdur. Detaylı bir şekilde bildirmesi ise ilimdir. Mesela, “Kendini/nefsini bilen Rabbini bilir.”Şuur, bir işin arka planını okumak, -deyim yerindeyse- kapalı kapıların arkasında cereyan eden bazı şeylerin farkına varmaktır, onları sezmektir. İlim ise, kapının açılmasından sonra açıkça görülen manzara karşısında oluşan bilgidir.-- İbn Arabî’nin ifade ettiği gibi; kapalı bir sandığın veya kapısı kapalı bir odanın içinde hissettiğimiz bir hareket veya bir nefes alıp verme gibi bir sinyalle, orada -türünün ne olduğunu bilmediğimiz- bir canlının varlığını algılamamız veya sandığın ağırlığından dolayı içinde bir şeylerin olduğunu hissetmemiz, şuur için bir misal teşkil etmektedir. Söz konusu sandık veya odanın içini görerek oradaki canlıyı bütün detaylarıyla görüp anlamak ise, ilim için bir misal teşkil etmektedir. (bk. Futuhat, III/514)Bu hikmet içindir ki, Allah:-“Biz ona şiir öğretmedik ve bu ona yakışmaz da.” (Yasin, 36/69) diye buyurmuştur. Çünkü şuurla ilintili olan şiirde konular ancak kapalı kapıların arkasından kavranmaya çalışılır. Bu ise, peygamberlik makamına yakışmayan cılız bir bilgidir. Oysa Hz. Peygamber (a.s.m)’e öğretilenler, net, açık ve semavî kapıların ardına kadar açık olduğu bir zeminde gerçekleşmiştir.--“O /Ona öğretilenler, ancak bir zikir ve hak ile batılı birbirinden ayıran, her şeyi açıklayan açık bir Kur’andır.” mealindeki ayetin son cümlesi bu gerçeğe/kesin ilme işaret etmektedir. (bk. Futuhat- ı Mekkiye, III/458) 1. Somnolons (Uyuklamak): Otururken, istemediği halde ardarda ve sık sık uykuya dalma durumudur. Bu hastalar gerçek bir uykusuzluk bahiskonusu olmadığı halde devamlı olarak uyumak temayülündedirler. Şuurları hafifçe küntleşmiş olmakla beraber sorulara cevap verirler. İstenilen bir hareketi yapar ve bunu takiben yine uykuya dalarlar. Bu hale en çok ilerlemiş müzmin akciğer hastalıklarında rastlanır. 2. Letarji: Somnolonsun, daha devamlı bir uyku haliyle kendini belli eden bir şeklidir. Bu hastalar günlerce uyurlar, fakat bunlar da uyandırılabilir ve beslenebilirler. En çok beyin iltihaplarında rastlanır. 3. Stupor: Somnolonstan daha şiddetli bir şuur bulanıklığı halidir. Hastanın akli faaliyetleri çok azalmış, şuur iyice küntleşmiş ve bulutlanmıştır. Hastalar ancak oldukça şiddetli uyarılarla uyanır, gözlerini açarlar, fakat kendilerine söyleneni kolayca anlayamazlar ve tepki gösteremezler, refleksler henüz bozulmamıştır. Tifonun ikinci haftasında görülen dalgınlık böyledir. 4. Senkop (bayılma): Beynin oksijenlenmesindeki geçici bir azalma sebebiyle ortaya çıkan, kısa süreli bir şuur kaybıdır. 5. Mental konfüzyon (Akli karışıklık): Bu durum, ana zeka melekelerinin işlemesindeki düzenin kaybolması sebebiyle, çevrenin karma karışık bir şekilde idrak edilmesinden ibaret, özel bir şuur kaybıdır. Bu hale özellikle, bazı akıl hastalıklarında zehirlenmelerde yaşlılarda ve bunamada rastlanılabilir. 6. Prekoma (Koma öncesi hali): Stupor halinin daha da ilerlemesiyle meydana gelen daha ağır bir şuur bozukluğudur. Bu hastalar şuursuz olup, dış uyaranlara karşı refleksleri çok hafiflemiş olmakla beraber bulunabilir. Uyaranlara karşı hiç cevap yoktur. 7. Tam koma: Şuur kaybının en ağır şeklidir. Serbest şuur, ruhçu terminolojide kullanılan bir terim olup, ruhun bedensel bağların etkisinde olmayan, teşevvüşten uzak, özgür, önceki reenkarnasyonlarını bilen, tekamül yolunu seçebilecek, hakiki bilgilere sahip şuuru olarak tanımlanır. Ruhçu anlayışa göre, serbest şuur haline ulaşabilmek ancak, ölüm (dezenkarnasyon) denilen olayla fiziksel bedenin terk edilmesinden ve teşevvüş denilen halin atlatılmasından sonra mümkün olmakla birlikte, ancak belli bir tekamül düzeyine gelmiş varlıklar bu şuur haline ulaşabilirler. Yani ölüm olayı ile fiziksel bedenini terk eden varlıklardan tekamül düzeyi ileri olmayanları bu şuur haline ulaşamadan tekrar reenkarne olurlar. Bağlı şuur ruhçu terminolojide kullanılan bir terim olup, serbest şuur haliyle kıyaslama yapmak üzere kullanılır ve bedenlenmiş ruhun dünyevi şuurunu ifade eder. Ruhçu anlayışta serbest şuur ile bağlı şuur arasındaki fark şöyle açıklanır: Serbest şuur ruhun ancak bedensiz haldeyken ulaşabileceği şuur halidir, bağlı şuur ise bedenli halde iken söz konusu olan şuurudur. Bağlı şuur, ruhun serbest şuurunun dünyadaki bedenlenme koşullarına bağlı olarak daralmış, kapanmış, kısıtlanmış, sınırlanmış halidir; serbest şuurun hakiki bilgilere dayalı olmasına karşılık, bağlı şuur büyük ölçüde dünyasal bilgilere dayalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

https://twitter.com/kanaryamfenerli