18 Eylül 2014 Perşembe

Diyalektik Mantık Paradoks eytişimsel maddecilik-eytişimsel özdekçilik

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ NİYEGARA--BUNEYAYGARA BUNESU-----BU NE SU AMAZON----AMMADAUZUN AYOVA------TÜRK TEXSAS-----KANADA ALASKA-----SİBİRYA TÜRKÜ Diyalektik kavramı, başlangıçta tartışma sanatı ya da çelişkili yollardan muhataplarını ikna etme sanatı anlamına gelmektedir. Karşıtlıkları kullanarak gerçekleştirilen akıl yürütme biçimidir, diyalektik ve Sokratik yöntem, tartışma ve düşünme sanatı olarak diyalektiğin Antik Çağ'daki en yetkin halidir. Değişimin ve hareketin sürekliliği düşüncesi bu aşamada diyalektik olarak ifade edilmiştir. Bir fikirden ya da ilkeden içerdiği olumlu ve olumsuz bütün düşünceleri çıkarma yöntemine diyalektik denilmekteydi. Platoncu anlayışta fikirler, gerçek anlamına geldiklerinden diyalektik fikirlerin diyalektiğidir.Ama başka yönlerde, duyulur olandan nesnelerin fikirlerine ulaşma ve giderek bu nesnelerin ve bilgilerin saf değişmez ilkelerini ya da yasalarını bulgulama anlayışı olarak da ortaya çıktığı görülür. Heraklitos'un "aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz" sözü diyalektiğin başlangıç halindeki açık tanımını göstermektedir. Diyalektik üzerine bütün çalışmaların başlangıç noktası burasıdır. Oluş ve değişim kavramları bu noktada diyalektik anlayışın temel kavramları olarak belirirler. İlk Çağ filozoflarının birbirine zıt yönlerde de olsa diyalektikçi oldukları söylenebilir.Sokrates'te ve Sofistler'de diyalektik yöntemin belirli şekillerde kullanıldığı bilinmektedir. Aristotales, diyalektiğin babası olarak Heraklitos'u değil Elealı Zenon'u gösterir. Zenon'un diyalektiği bir tür özdeşlik düşüncesine dayanır. Zenon, diyalektik yöntemi kullanarak hareketin olanaksızlığı gösterir bir dizi paradoksla. Ona göre evrende görülen çokluk ve çeşitlilik yanıltıcıdır, tıpkı hareketin yanıltıcı bir görünüm olması gibi. Diyalektik siyaset Bir yöntem olarak diyalektiği formüle etmiş olan Hegel Hegel'e gelindiğinde ise tam bir felsefi çalışmayla ortaya konulur diyalektik.Bir yöntem olarak içerimleri kuramsal bir açıklamayla ortaya konulur.Buna göre diyalektik, Mutlak Fikir'in tez-antitez-sentez diyalektik üçlü hareketiyle gerçekleşmesi ve bunun bu şekilde anlaşılması yöntemi olarak değerlendirilir.Hegel, düşüncenin hareketinden sezinlediği diyalektiği, evrenin hareketine yöneltmiştir; çünkü Hegel evreni "maddeleşmiş bir fikir" olarak görürdü. Başka bir açıdan Hegel'e göre düşünce ve varlık özdeştirler aslında. Burada diyalektik, bütün düşüncenin ve varlığın gelişim sürecidir. Marx, bu düşünüş sürecini tersine çevirir, Hegel'in yolundan giderek diyalektiği maddeci bir temelde değerlendirir.Diyalektikte hareket başlangıcından itibaren, çelişki kavramıyla ve dolayısıyla karşıtlık kavramıyla bağlantılı olarak açıklanmaktadır; Marks maddenin hareketinin diyalektik iç-çelişkilerinin ürünü olduğunu ileri sürer ve düşüncenin diyalektiği de bu noktada maddenin hareketinin bilince yansıması olarak değerlendirilir.Bu nedenle Marksist felsefe diyalektik materyalizm olarak ifade edilecektir.Böyle algılandığı için de diyalektik yöntem, giderek diyalektik hareketin bilimi olarak meydana gelmiştir. Marks ve Engels ile diyalektik artık tamamen neredeyse bugünkü anlamına kavuşuyor. Bunun en doğru ve akılcı tarifini Engels vermiştir: diyalektik, 'dış dünyada ve insan düşüncesindeki hareketin genel yasalarını inceleyen bilimdir'. Bu tarif ile diyalektiğin gelişmesinin tamamen bilimlerin gelişmesine bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Mantık, bilginin yapısını inceleyen, doğru ile yanlış arasındaki akıl yürütmenin ayrımını yapan disiplindir, doğru düşüncenin aletidir. Önceleri bir felsefe dalıyken daha sonra kendi başına bir ihtisas alanı olmuştur. Matematik ve Bilgisayar Biliminin de parçası haline gelmiştir. Bir disiplin olarak Aristoteles tarafından kurulmuştur. Aristoteles'den etkilenen Farabi tarafından iki kısımda kategorize edilmiştir.(düşünce ve sonuç) İbni Sina geçicilik ve içerme arasındaki ilişkiyi geliştirmiştir. Çağdaş zamanlarda Frege, Russell ve Wittgenstein önemli katkılar yapmıştır. Mantık Uygulaması Basit bir örnek vermek gerekirse: Eğer bütün insanlar memeli ise, ve Aristoteles insan ise, Aristoteles de memelidir. Bu örnek mantık sembolleriyle şöyle gösterilebilir: veya; bu örnek daha genel olarak şöyle ifade edilebilir:az bulunanlar değerlidir, zümrüt az bulunur. Demek ki zümrüt de değerlidir. Mantık, doğru düşünmenin kurallarını inceleyen felsefi bir disiplindir. Bu açıdan mantık, bilginin doğruluğunu değil, bilginin doğruluğunu ifade eden düşünce ve kavramların kendi içsel bütünlüğünün doğruluğunu inceler. Böylece mantıksal olarak doğru olan bilgi ve bilim anlamında yanlış olabilir. Akıl yürütme biçimleri usavurma yöntemleridir. Bir genel öncülden özele veya tikele varma tümden gelimdir: Dedüksiyon,Bütün memeliler çok hücrelidir,İnsan bir memelidir,O zaman insan çok hücrelidir. Bir özel öncülden genele gitme tümevarımdır. (Endüksiyon) Nokia cep telefonu kanser yapar,Samsung cep telefonu kanser yapar,Motorola telefonu kanser yapar,O zaman tüm cep telefonları kanser yapar. Analoji ise benzeştirmedir. Bunda da aynı niteliklere sahip nesnelerin tanımlanmasında benzeşme yoluyla bir tür "sıçratma" uygulanır. Yunanistan ve Türkiye aynı enlemdedir,Yunanistan’da yazlar sıcak geçer,O halde Türkiye’de de yazlar sıcak geçer. Mantık ilkeleri Elektrik devreleri mantık ilkeleriyle çalışır. Özdeşlik Mantık ilkesi, "Bir şey ne ise odur" ifadesinde anlam bulur. Bir akıl yürütmede her kavram ve önerme kendisiyle aynı anlamda olmalıdır. Çelişmezlik Bir şeyin hem kendisi hem de başkası olamayacağını ifade eden kuraldır. Aynı özdeşlik ilkesi gibi kavram veya önermeler kendisiyle çelişmemektedir. Üçüncü durumun olanaksızlığı Bu ilke, bir önermenin ya doğru ya yanlış olacağını ifade eder. Bu mantığa göre bir önerme hem doğru hem yanlış olamaz. Temel matematikteki küme kavramı bu ilkeleri belli ölçülerde tartışmaya açar. Çünkü bir nesneye ait olan özellik farklı nesnelere ait olabilir. Bunu da sağlayan aslında benzeşim özelliğidir. İnsan bir canlıdır ancak canlı olmayan şeylerden de oluşmuştur. O halde insan hem canlıdır hem de canlı değildir. Bu ilkelerde sorun iki değerli mantık yerine çok değerli mantığın gelişmesine sebebiyet vermiştir. Doğru ve yanlış yerine "belirsiz" tanımının eklenmesine yol açmıştır. Bu ilkeye göre her yargının doğruluğu için bir başka yargı gereklidir. Yeterli sebep olmadıkça bir yargının doğruluğundan söz edilemez. Tüm ilkelere bakınca modern usavurmada yetersiz kaldıkları görülebilir. Bu da bizi kuantum fiziğinin de oluşmasında yardımcı olduğu yeni kurallara götürebilir. Kuantum deneylemelerinde bir kedi hem ölü hem diri olabilir. Yani hem o, hem diğeridir. Mantığın tarihçesi Aristoteles, MÖ. 384–322. Hint ve Çin felsefelerinde kavram belirleme teknikleri, Mezopotamya ve Mısır'da ölçme, sayma, sınıflandırma usulleriyle mevcuttu. Buralarda bazı aritmetik işlemler oldukça gelişmiş olmasına rağmen, matematik ve mantık sistemi kurulamamıştır.[1] Bu nedenle mantık tarihi, genellikle logos kavramının ortaya çıktığı Yunanistan ve Ön Asya'dan başlatılır. Logos: söz, yasa, akıl, akıl ilkesi, tanrısal akıl, gibi pek çok anlam içeren ve doğu felsefesinden etkilenerek Yunan filozoflarında şekillenen merkezi bir kavramdır. İlk olarak Herakleitos bahsetmiştir. Thales ve Platon arası dönemde diğer filozoflarca da tartışılmıştır.[2] Bugün bildiğimiz anlamdaki mantık üzerine ilk bütünsel düşünme ve araştırmayı Aristoteles yapmıştır. Mantık üzerine altı kitap yazmış ve bu kitaplar o öldükten sonra Organon başlığı altında toplanmıştır. Bunlara, Kategoriler, Önermeler, Birinci Analitikler, İkinci Analitikler, Topikler, Sofistik Kanıtlar, daha sonra da Poetika, Retorik ve Porfiryos’un İsagoji’si de eklenmiştir. Organon, Porfiryos tarafından sadeleştirilmiş, M.S. 6'da, Boetyus tarafından Latinceye çevrilmiştir. Ortaçağ boyunca Aristo’nun öncülük ettiği Skolastik düşünce hakimiyetini sürdürmüştür. F. Bacon, tümevarım mantığını içeren deneysel yöntemin geçerli olduğunu göstermiştir. Descartes ve Ramus gibi düşünürler bilimsel yöntem konusunu Yeni Çağ’da ön plana çıkarmıştır. Sembolik mantık üzerine ilk sistemli çalışma Leibniz tarafından yapılmıştır. De Morgan sembollerle ifade edilebilecek bir mantık üzerine çalışmıştır. G. Boole gibi matematikçiler mantığın matematikleştirilmesine çalışırken, G. Frege bugünkü önermeler ve niceleme mantığını kurmuştur. Sembolik mantığın en önemli klasiklerinden biri B. Russel ve N. Whitehead'ın birlikte yazdığı Matematiğin İlkeleri kitabıdır. Günümüzde lojistik adı verilen sembolik mantık büyük ölçüde bu kitaba dayanmaktadır. Lukasiewic üç değerli mantık sistemi geliştirmiş, Reicheinbach olasılık mantığı adıyla sonsuz doğruluk değerli mantık sistemini kurmuştur. İslam Dünyasında Mantık Eser AdıEserin YazarıKitâbu'ş-Şifâİbn-i SinâÎsâgûcî’nin Külliyât-ı Hams’ıEsîrüddîn EbheriBeyânül-Hak, Metâif-ul-Envâr ve MenâhicErmûyinKeşfül-Esrâr ve MûcirHûncîŞemsiyyeKazvinîTelhâvât ve MetârihâtSühreverdîEl-MûteberEbü’l-BerekâtMulahhas ve Şerh-i İşârâtEr-RâzîTa’dîlül-MîzanSadr-uş-Şerîa Kindi (Alkindus) (805–873) Farabi (Alfarabi) (873–950) İbn Sina (Avicenna) (980–1037) İbn Hazm (994-1064) Gazali (Algazel) (1058–1111) İbn Rüşd (Averroes) (1126–1198) Fahreddin Razi (1149-1210) Şahabeddin Sühreverdi (Sohrevardi) (1155-1191) Ibn al-Nafis (1213-1288) İbn Teymiyye (1263-1328) Muhammad ibn Fayd Allah ibn Muhammad Amin al-Sharwani (15. yy) Nasîruddin Tûsî Lotfi Zadeh (b. 1921) İslam dünyasındaki diğer mantıkçılardır. Bulanık Mantık Dilbilim Matematik Matematiksel Mantık Semantik Sembolik Mantık Yapay Zeka * ► Mantıkçılar A ► Analitik felsefe ► Analoji ► Argümanlar B ► Bulanık mantık E ► Eleştirel düşünme F ► Felsefi mantık K ► Mantık kavramları ► Kümeler teorisi M ► Mantık bulmacaları ► Mantık felsefesi ► Matematiksel mantık ► Metalojik ( ► Metodoloji ► Muhakeme S ► Safsatalar T ► Tümevarım Ö ► Önsavlar Mantık A Analoji Ancak ve ancak Aristo mantığı B Bağıntı Bulanık mantık D De Morgan yasası E Eksiklik teoremi Eksiksizlik Eleştirel düşünme G Gödel'in eksiklik teoremi K Kaplumbağa Aşil'e Ne Dedi? M Mantık tarihi Mantıksal Cebir Matematiksel ispat O Organon P Paradokslar listesi Peano aksiyomları S Safsata Saçmalık Sembolik mantık T Tasım Totoloji (mantık) Tutarsızlık Ç Çatışkı Ö Önerme A ► Anlambilim ( E ► Edebiyat eleştirisi G ► Gerçek ► Mantıksal gerçek K ► Konotasyon ► Kuantum mekaniğinin yorumları L ► Latince mantık deyişleri P ► Paradokslar ► Psikanaliz S ► Mantıksal sonuç T ► Teoremler ( Ç ► Çeviri Paradoks, görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki oluşturması veya sezgiye karşı bir sonuç oluşturmasıdır. Çoğunlukla, çelişkili görünen sonuç veya sonuçların aslında çelişkili tarafları vardır. Paradoks teriminin karşılığı olarak Türkçe'de yanıltmaç, çatışkı ve çelişki sözcükleri kullanılmaktadır. Yandaki şekilde bir paradoks yoktur ve bir ilüzyondur veya göz yanılması diyelim. Şöyle ki şekilde, ilk durumda iki parçadan oluşan üst eğimli yüzey içe doğru bükük durmakta, ikinci durumda ise bu yüzey yine parçalı fakat dışa bükük olduğu için oradan alan kazancı olmuş, bu da içeriye bir boş kare olarak yansımıştır. Ancak bu pek çok zeki kişi tarafından da uzun süre fark edilemeyebilmektedir. Başka bir bakış açısı olarak; kırmızı üçgenin eğimi olan 3/8 ile mavi üçgenin eğimi olan 2/5, görüldüğü gibi eşit değildir. Dolayısıyla bu iki üçgen ile iki parçacığın oluşturduğu her iki şekil de üçgen değildir. Bu yüzden de iki şeklin alanlarının farklı çıkması gibi bir şey söz konusu olamaz. Ayrıca kendi içinde çelişen veya tam tersi şekilde sonuç olarak doğru olan fakat absürt veya çelişkili gözüken bir ifadeye (ifadelere veya ifadeler bütününe) de paradoks denmektedir.[1] Kökleşmiş inanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce olarak da tanımlanabilir. Yani bir nevi çelişkidir. Etimoloji Türkçe'ye, Fransızca paradoxe sözcüğünden türeyerek giren paradoks sözcüğünün, etimolojik anlamda kökeni Yunanca paradoksos yani "karşıt-çelişen (düşünce)"dir. Paradokson, paradoks (karşıt düşünce) içeren iddia anlamındadır. (Yunanca para: Yan(ında), boyunca; üzerinden, dışa; karşı. Yunanca doksa: Düşünce; niyet. Ayrıca Yunanca dogma: Düşünce; karar; tez.) Bu Yunanca kökenli sözcüğün Latince'ye paradoxus olarak girmesi, sözcüğün daha sonra (17. yüzyılda) batı dillerinde yer almasını sağlamıştır. Kökende sözcük "kabul görmüş bir düşünceyle çelişen, karşıt bir ifade" anlamında kullanılırken[2], bugün bu anlamdan ziyade yukarıda belirtilen felsefi ve mantıksal anlamda kullanılmaktadır. Paradoks--Paradokslar listesi 0,999... 1 1 − 2 + 3 − 4 + · · · 2 2 + 2 = 5 A Arrow'un imkânsızlık kuramı B Berber paradoksu Boltzmann beyni Buridan'ın eşeği C C değeri muamması Cantor paradoksu D Dalga parçacık ikiliği Dede paradoksu E Epimenides paradoksu Euthyphron ikilemi F Fermi paradoksu K Kaplumbağa Aşil'e Ne Dedi? M Monty Hall problemi S Schrödinger'in Kedisi Seçim paradoksu T Tereyağlı kedi paradoksu Theseus'un gemisi Z Zenon'un paradoksları Diyalektik materyalizm (diğer adları: eytişimsel maddecilik, eytişimsel özdekçilik). Marksist felsefenin adlandırılma biçimi ya da Marksizmin felsefi öğretisi. Marx'ın ve Engels'in öncülük ettiği, ancak Marx'tan çok -sistematik bir felsefe olarak- Engels'te açılımları bulunabilecek felsefe akımı. Engels, Marx daha hayattayken söz konusu kuramı şekillendirmeye başlamıştır ve Marx'ın bunlara yönelik bilinen itirazlari yoktur. Bununla birlikte, Marx kendi felsefi çalışmalarını bu şekilde adlandırmaya ve kategorize etmeye çok eğilim göstermemiştir. Marx, Diyalektik yöntemin üstünlüğünü ve Hegel'de "idealist bir kabuk" içinde saklı ve "başaşağı çevrilmiş" olarak bulunan diyalektiğin rasyonel özünü ortaya çıkarabilmek için onu tamamen materyalist temelde yeniden ele almak gerektiğini savunmuştur. Bu anlamda, Marx'ın diyalektik materyalizmden söz ettiği ve onu calışmalarında kullandığı bilinir, ancak sistematize edilmiş bir disiplin ya da yöntem olarak diyalektik materyalizm daha çok Marx'ın ardılları tarafından onun teorik çalışmalarından ve analizlerinden yararlanılarak geliştirilmiştir. "Benim diyalektik yöntemim, Hegelci yöntemden yalnızca farklı değil, onun tam karşıtıdır da. Hegel için insan beyninin yaşam-süreci, yani düşünme süreci —Hegel bunu "Fikir" ("Idea") adı altında bağımsız bir özneye dönüştürür— gerçek dünyanın yaratıcısı ve mimarı olup, gerçek dünya, yalnızca "Fikir"in dışsal ve görüngüsel (Phenomenal) biçimidir. Benim için ise tersine, fikir, maddi dünyanın insan aklında yansımasından ve düşünce biçimlerine dönüşmesinden başka bir şey değildir." (Das Kapital,Almanca İkinci Baskıya Önsöz) Diyalektik Materyalizm uzun bir felsefi geleneği, karşıt eğilimleri ve çatışmalarıyla birlikte mas ettiği ve onu aştığı iddiasındadır. Bir yandan Hegel'den diyalektiği, öte yandan Feuerbach'tan materyalizmi almıştır. Bunlar belirli bir anlamda işlemlerden geçirilmiş ve birleştirilerek her iki eğilimin kendinde taşıdıkları teorik sorunların bu şekilde aşıldığı ve yepyeni bir felsefi düzleme ulaşıldığı savunulmuştur. Böylece teorik düzlemde, diyalektiğin değişimci teorisi ile materyalizmin maddeci açıklaması birleştirilmek istenmiştir. Buradan da bilginin, düşüncenin, doğanın ve toplumun açıklanmasında başka tür bir teorik modellemeye gidilmiştir. Buna göre sürekli bir değişkenlik içindeki madde bu değişkenliği ile birlikte bilinebilmekte, ve bilgi bu süreçlerin akışı içinde maddi gerçekliğe her gecen gün daha çok yaklaşmaktadır. Dolayısıyla tek ve biricik olan gerçeğin, biricik yöntemi ve teorisi de diyalektik materyalizmdir. Diyalektik materyalizmin bu noktada hem bir yöntem hem de teori niteliğini kazanır. Yansıma teorisi ve Diyalektik Materyalizm Diyalektik Materyalizm, genel felsefi kategorileri ve kavramları (var oluş-öz, biçim-töz, gerçeklik-yanılsama, nesnellik-hakikat, nedensellik-olasılık, zorunluluk-özgürlük vb.) da kullanır ve onlarla çalışır. Aydınlanma Çağı'nda ki felsefi akımların çatıştıkları ve çözümleyemedikleri konuları (bilginin kaynağı, düşüncenin temeli, aklın yapısı ve işleyişi, duyumların yeri vb.) özgün -ve pozitif bilimlerce de kanıtlandığı üzere- çözümlere bağlamış, temel aldığı yasaların, gerçekliğin yasaları olarak formüle etmiştir. Yani, buna göre gerçekliğin(doğanın) işleyiş süreçlerinin yasaları, diyalektik materyalizmin bilgi mekanizmalarının da yasalarıdır. Düşünceyi maddenin, bilgiyi gerçekliğin bir yansıması olarak alması dolayısıyla Yansıma Teorisi olarak bilinen teoriyle aynı zemine dayandığı söylenebilir. Böylece de kendisini gerçekliğin isleyiş süreçlerine uyduran, daha doğrusu o süreçlerin zihinsel yansımalarının sonucu olan bir teori olarak ayrıcalıklı bir yere oturtur. Rus-Sovyet Marksizmi ve Diyalektik Materyalizm Rus Marsksizminin kurucusu Georgi Plehanov ve ardından İlyiç Lenin diyalektik felsefi materyalizmi çeşitli eserlerinde geliştirmeye çalıştılar. Plehanov Militan Materyalizm, Monist Tarih Anlayışının Gelişimi gibi eserlerinde, Marks ve Engels'in ölümlerinin ardından Avrupa Marksizminde etkisini giderek arttıran "yeni-Kantçılık" eğilimine savaş açtı. E. Bernstein gibi düşünürlerin başını çektiği bu yeni eğilimin Marksist felsefeyi ileriye değil, geriye götüren bir hareket olduğunu kanıtlamaya çalıştı. Lenin de onun izinden giderek materyalist diyalektiğin çok yönlü ve gelişmiş bir bilimsel yöntem olarak vazgeçilmezliğini savundu. Rusya'da kapitalist üretim biçiminin gelişimi üzerine ayrıntılı çalışmalarında bu yöntemi uygulamaya çalıştı ve diyalektik materyalizmin yeterince kavranamamasından doğan yanlış anlayışları göstermeye çalıştı. Lenin bir dizi makalesinde Felsefe Defterleri'nde Marks, Engels ve Plehanov'un izinden giderek diyalektik düşünceye Hegel'in yaptığı katkıların önemini ve büyüklüğünü vurguladı. Lenin'in bu alandaki en önemli katkısı 1908 tarihinde yayınlanan Materyalizm ve Ampriokritisizm oldu. Burada Lenin bir tür fideizm olarak gördüğü ve özellikle Avusturyalı fizikçi Ernst Mach'ın felsefi çalışmalarının etkisinde kalan Bogdanov, Bazarov, Lunaçarski gibi bazı önde gelen Rus Marksistlerinin "diyalektik materyalizmi aşan" ve "en yeni bilimsel bulgulara uygun bir felsefe" olarak sundukları yeni-Kantçı "Ampiriokritisizm" felsefelerini kıyasıya eleştirdi. Bu eser aynı zamanda Lenin'in 1905 Rus devriminin yenilgisinden sonra gerek halk kesimleri, gerekse de aydınlar arasında hızla yaygınlaşan kaderci, fideist, tanrı-yaratıcı görüşlere karşı sert bir tepki niteliğindeydi. Lenin'in eseri Rus Marksistleri ve devrimci çevreleri arasında derhal büyük bir yankı uyandırdıysa da, Avrupa'daki Marksistler arasında Lenin'in uluslararası işçi hareketinin önde gelen bir otoritesi olarak kabul göreceği Ekim devrimi sonrasına kadar hemen hiç bilinmeden kaldı. Lenin bu eserinde ayrıca Marx, Engels ve Plehanov'un çalışmalarından olduğu kadar, "diyalektik materyalizm" felsefesini Marx ve Engles'den bağımsız olarak geliştiren işçi-filozof Joseph Dietzgen'in eserinden de yararlandı, büyük Rus devrimci yazar Çernişevski'nin bu alandaki katkılarını tekrar hatırlattı. Stalin'e göre "Diyalektik materyalizm, marksist-leninist partinin dünya görüşüdür. Doğa olaylarına yaklaşımı, onları inceleme ve anlama yöntemleri diyalektik, doğa olaylarını yorumlayışı, bu olayları kavrayışı ve teorisi materyalist olduğundan, bu dünya görüşü, diyalektik materyalizm adını almıştır." (Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm, 1938) Sovyet düşüncesinde oturmuş olan anlayışa göre : "Materyalist diyalektik, doğayı ve toplumu incelemenin felsefi yöntemidir. Nesnel gerçekliğin karmaşık niteliğini, bilimin gelişmesinin her aşamasında, mutlak ile göreli'nin, sabit ile değişir'in unsurları arasındaki ilişkiyi; bir dizi genelleştirme formundan, daha derin diğer formlara geçişin anlaşılmasını yalnız ve yalnız diyalektik yaklaşım tarzı sağlar. Hiçbir katılaşma ve kalıplaşma taşımayan materyalist diyalektik'in devrimci özü, toplumun yeniden kurulmasında anahtar vazifesi görür." (M. Rosenthal, P. Yudin, Materyalist Felsefe Sözlüğü) SSCB'de diyalektik materyalizmin toplum bilimlerinde olduğu kadar doğa bilimlerinde de uygulanması -her zaman eşit başarıyla olmasa da- teşvik edildi. Geç sovyet felsefesinde özellikle Evald İlyenkov özgün çalışmalarıyla SSCB'de ve dışında adından söz ettirebildi. İlyenkov, Hegel diyalektiğini inceledi, bir dizi çalışmasında, Marx, Engels ve Lenin'in, eserlerinde diyalektik yöntemi çeşitli olguların analizine nasıl uyguladıklarını ayrıntılı olarak göstermeye çalıştı ve Lenin'in izinden giderek, yeni-Kantçı ve yeni-pozitivist okulların çağdaş biçimlerini diyalektik materyalizm açısından eleştirisine girişti. Diyalektik Materyalizmin Edinimleri Daha çok ve asıl olarak Marx sonrası Marksizm'in benimsediği bir tanımlama olmuştur Diyalektik Materyalizm; özellikle Engels'in bu disiplini belirginleştirdiği söylenebilirse de daha çok Lenin'den sonra belirli yasaları ve formülasyonları olan bir yöntemsel disiplin olarak anlaşılmaya başlanmıştır. Lenin sonrasında ise genel Marksizm yorumunda tamamen bir felsefi ilkeler ve prosedürler şeklini almıştır. Sovyet Rusya'da, Stalin'in formülasyonlarıyla "Dia-mat" olarak aldığı biçim bunu gösterir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

https://twitter.com/kanaryamfenerli