24 Haziran 2014 Salı

Beyin Anevrizmaları Anevrizma Hastalık taslakları Anatomik patoloji Konjenital-doğumsal düzensizlikler

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Anevrizma, atardamarların duvarında oluşan baloncuk şeklindeki patolojik genişlemeleri tarif eden genel tıbbi tanımlamadır. Beyin atardamarları ve aort damarı, anevrizmaların en sık yerleştiği bölgelerdir. Anevrizmalar, morfolojilerine göre saküler ve fusiform olarak sınıflandırılırlar. Damar duvarının belirli bir noktasından çıkıp, nispeten yuvarlak bir şekle sahip anevrizmalara, saküler anevrizma adı verilir. Damar duvarında “iğ” şeklinde bir genişleme şeklinde olan anevrizmalar, fusiform anevrizmalar olarak tanımlanır. Ayrıca, anevrizmalar, duvar yapılarına göre “gerçek anevrizmalar” ve “yalancı (psödo) anevrizmalar” olarak sınıflandırılırlar. Bir gerçek anevrizmanın duvar yapısı, normal atardamar duvarını oluşturan tüm tabakaları (intima, media ve adventisya) içerir. Yalancı veya psödo anevrizmalar, damar duvarında oluşan yırtılma sonucu oluşur ve yalancı anevrizma duvarında damarsal tabakaların tümü bulunmaz. Beyin atardamarları ve aort damarı, anevrizmaların en sık yerleştiği bölgelerdir. Beyin anevrizmalarının toplumda görülme sıklığı, %2-3’dür [1]. Polikistik böbrek hastalığı tanısı almış hastalarda ve yakınlarında anevrizmaya bağlı subaraknoid kanama hikayesi olanlar kişilerde beyin anevrizma gelişme riski daha yüksektir.Anevrizmalar, normal bir atardamar göre çok daha zayıf duvar yapısına sahip oldukları için, patlayarak hayatı tehdit eden ciddi kanamalara neden olabilirler. Beyin anevrizmalarının patlaması, beyin ile beyin zarı arasındaki boşluk (subaraknoid boşluk) içinde kanamaya neden olur [2]. Bu tip beyin kanamaları ‘’subaraknoid kanama’’ olarak adlandırılır. Ne yazık ki beyin anevrizmaların büyük kısmı patlamadan önce belirti vermezler. Beyin atardamarında anevrizma gelişmiş olan hastaların önemli bir kısmında anevrizma teşhisi, anevrizmaya bağlı olmayan şikayetlerin araştırılması amacıyla yapılan manyetik rezonans görüntüleme (MRG), Bilgisayaralı tomografi (BT) gibi tetkiklerin sonucunda tesadüfü olarak konulur. Bununla birlikte, özellikle büyük boyutlu anevrizmalar, baş ağrısı, göz arkasında ağrı hissi, bulantı-kusma, göz kapağında düşüklük, çift veya bulanık görme gibi şikayet ve bulgular oluşturabilir. Genel olarak daha önce kanamamış bir beyin anevrizmasının yıllık kanama riski % 1-2’ dir. Anevrizmaya bağlı subaraknoid kanama geçiren hastalarda en sık görülen şikayet, ani başlayan şiddetli başağrısıdır. Suabaraknoid kanama geçirmiş olan hastaların büyük kısmı bu ağrıyı "O ana kadar yaşadıkları en şiddetli başağrısı" olarak tarif ederler. Subaraknoid kanama geçiren hastalarda, başağrısının yanında, bulantı-kusma, bilinç bulanıklğı veya bilinç kaybı, diğer sık görülen şikayet ve bulgulardır. Anevrizma patlaması sonucu beyin kanaması gelişmiş hastalarda, eğer anevrizma tedavi edilmezse (kapatılmazsa), hastaların yaklaşık %35’inde ilk kanamadan sonra, 30 gün içinde anevrizma tekrar patlayarak ikinci bir beyin kanamasına neden olur. Bu nedenle anevrizmaya bağlı beyin kanaması geçiren hastalar, en kısa süre içinde tedavi edilmelidir. Henüz kanamamış bir anevrizma teşhis edilen hastalarda ise tedavi kararı, hastanın yaşı, anevrizmanın oluşturduğu şikayetler, anevrizmanın morfolojisi (yapısı/görünümü), anevrizmanın yerleşim yeri, anevrizmanın boyutları ve hastaya özel diğer tıbbı şartlar göz önüne alınarak verilir. Anevrizma tedavisinin temel prensibi, anevrizma içine kan girişini engelleyerek (tekrar) patlama riskini ortadan kaldırmaktır. Beyin anevrizmalarının tedavisi iki farklı metodla yapılabilir:1) Açık cerrahi2) Endovasküler tedavi (kapalı cerrahi)Açık cerrahi tedavi, beyin cerrahi uzmanları tarafından gerçekleştirilir [2] . Açık cerrahi yöntemde kafatası açılarak anevrizmanın yerleştiği damar bulunup, damar ile anevrizma boynu arasına metal bir klip konularak anevrizma içine kan girişi engellenir. Endovasküler tedaviler, Nöroradyoloji uzmanları tarafından kafatası açılmadan, damar içinden uygulanan yöntemlerle gerçekleştirilir [3][4][5]. Endovasküler anevrizma tedavisi, anjiografi cihazı kullanılarak, işlemin tüm aşamaları X-ışını altında izlenip, yönlendirilirek gerçekleştirilir. Günümüzde, endovasküler yöntemler, anevrizma tedavisinde ilk seçenek haline gelmiştir. Endovasküler anevrizma tedavisinde, anevrizma içine çok ince çaplı kateterlerle ulaşılıp, anevrizma kesesi "Koil" adı verilen platinden yapılmış, çok yumuşak yapıda metal tellerle doldurulur. Bu işleme anevrizmanın ‘’koillenmesi’’ adı verilir [6]. Anevrizma kesesi, koillerle tamamen doldurulup, anevrizma içine kan girişi engellenerek tedavi gerçekleştirilir.Kelime anlamı olarak genişleme demektir ve beyin damarı anevrizması beyin damar yapısında kalıcı özellikte bir balonlaşmayı ifade eder. Beyin damarındaki anevrizmalar, oluş nedenlerine, yerleşimlerine, damar ile ilişkilerine, şekillerine, büyüklüklerine göre çeşitlere ayrılır (sakküler / füziform; konjenital / mikotik / travmatik / disekan / aterosklerotik /dar boyunlu / geniş boyunlu / ince duvarlı / kalın duvarlı; küçük anevrizma / büyük anevrizma / dev anevrizma / tromboze anevrizma / gibi daha pek çok yönden). Klinik pratiğimizde sıklıkla karşılaştığımız anevrizmalar konjenital sakküler anevrizmalar dediğimiz, doğuştan gelen bir takım bozuklukların üzerine sonradan eklenen ve kan akışını etkileyen faktörlerle ortaya çıkan, atardamarların çatallanma ya da damar ayrılma noktalarından görülen ve çoğunlukla kiraz benzeri şekilde olan anevrizmalardır. Sıklıkla çok ağır bir klinik tablo olan spontan subaraknoid kanama (SAK) tablosuna yol açan anevrizmalar da bu tip anevrizmalardır. Beyinde Anevrizma oluşması Beyin damarlarının yapısı diğer organların damar yapısından farklıdır. Beyin damar duvarındaki katlar bazı kişilerde eksik ya da daha zayıf olabilir. Bunun da etkisiyle özellikle atardamarların çatallanma noktalarında ya da damar çıkış yerlerinde, damar duvarındaki kas tabakasının ve damarın iç duvarını döşeyen elastik tabakanın defektli olduğu alandan damarın baloncuk yapması ile anevrizma oluşur. Doğuştan gelen damar duvarındaki zayıflığın üstüne, edinsel olarak kan akışı ile ilgili faktörlerin ve damar duvarının yapısını etkileyen süreçlerin de eklenmesiyle anevrizmaların oluştuğu düşüncesi yaygın olarak kabul görmektedir; ancak yine de tam nedeni bilinmemektedir. Anevrizmanın sık görüldüğü yaş grubu Beyin damarının konjenital sakküler anevrizmalarının her ne kadar doğuştan bir başlangıçları olsa da, bu lezyonların ortaya çıkışı genellikle 40-60 yaş arasında ve çok sıklıkla ağır bir beyin kanaması olan SAK (spontan subaraknoid kanama) ile olur. Elbette uç örnekler görebiliyoruz; 11 yaşında bir çocuğun spontan subaraknoid kanama ile bize geldiğini ve anjiyografisinde 4 adet anevrizma saptadığımızı hatırlıyorum. İleri yaş gruplarında, örneğin dokuzuncu on yılda (seksenli yaşlarda) gelen hastalarımız da var. Kısaca, her yaş grubunda görülebilmekle birlikte bu lezyonların ortaya çıkışının beşinci ve altıncı on yıllarda yoğunlaştığını söyleyebiliriz.Bu belirtiler varsa çok dikkatli olun! Hastaların çok azında (%10’dan daha azında) anevrizmanın kitlesi ile etraf beyin yapılarında bası oluşturması ve bunlara ait nörolojik bulguların ortaya çıkması söz konusudur. Bu belirti ve bulgular;-Görme bozuklukları -Göz hareketlerinde kısıtlanma ve bununla ilişkili olarak çift görme -Göz etrafında ve/veya yüzde ağrılar -Konuşma bozuklukları -Vücudun bir tarafında kuvvet ya da duyu kaybı -Yürüme bozuklukları -Bunama -Duygulanım bozuklukları -Baş ağrısı Bu bulgular hekim tarafından doğru bir şekilde okunup gerekli incelemeler yapılırsa, anevrizmayı henüz kanamadan teşhis etme şansı olabilir. Bazen de, başka nedenlerle yaptırılan görüntülemelerde rastlantısal olarak anevrizma saptanabilir. Anevrizma kanamadan tanı konması, hem hasta hem de hekim açısından çok şanslı bir durumdur Anevrizmaların tanısında kullanılan incelemeler Bu dinamik sürecin başından sonuna değin, en temelde beynin kaba morfolojik yapısını, kafa içindeki kompozisyonu, beyin damar ağacını ve bu yapıdaki patolojik oluşumları, kanamanın yerleşimini, büyüklüğünü ve seyrini, beynin ve damar yapısının bu sürece nasıl yanıt verdiğini anlamak için beynin kanlanmasını ve işlevsel haritasını, vücudun hayati fonksiyonlarının ve tüm diğer sistemlerinin durumunu sürekli bir şekilde izlemek gereklidir. Bunun için pek çok tetkik yapılır ve bunlar birbirini tamamlayacak bilgiler sağlar. Bilgisayarlı beyin tomografisi kanamayı, kanamanın etkilerini ve muhtemel etyolojik lezyonu göstermede; serebral anjiyografi (DSA), beyin damar ağacını ve beyin anevrizmasını ya da başka bir damarsal lezyonu (beyin damar yumağı gibi) ayrıntılı olarak ortaya koymada; serebral manyetik rezonans görüntüleme (MRG) beyin görüntülemesi ve beyin fonksiyonları ile ilgili daha ileri bilgiler sağlamada, Nöro-Yoğun Bakım Ünitesinde kullandığımız çeşitli girişimsel monitörizasyonlar da tüm vücut ve özellikle hayati fonksiyonların takibini sağlamamızda ve bu değerleri optimal aralıkta tutmamızda bize yararlıdır.Bir beyin damarı anevrizması patladığında görülen belirtiler Bir beyin damarı anevrizması patladığında klinik olarak spontan subaraknoid kanama (SAK) ortaya çıkar: Baş ağrısı (başağrısının özellikleri: Ani, daha önce hiç yaşamadığı derecede çok şiddetli, hiçbir şekilde hafiflemeyen, ısrarcı baş ağrısı) kardinal belirtidir ve tanı koymada çok kıymetlidir. Bunu sadece tüm hekimlerin, tıp öğrencilerinin, sağlık çalışanlarının değil aynı zamanda tüm toplum bireylerinin bilmesi gereklidir. Çünkü bu tablonun olabileceği ne kadar erken akla gelir, erken tanı konur ve hasta uygun merkeze ulaştırılır ise, sonuç da o ölçüde iyi olacaktır. Hasta uygun merkeze ulaştırılana kadar solunum ve kalbinin çalışması emniyete alınmalı; rahat bir pozisyonda tutulmalıdır. Bu süreçte İlk Yardım Sağlık Ekibine haber verilmeli ve uygun koşullarda hastaneye götürülmelidir. Buradaki en önemli nokta götürülecek hastanenin yüksek donanımlı, bu alanda uzmanlaşmış deneyimli ekibi olan bir merkez olmasıdır. Anevrizma kanamasına bağlı subaraknoid kanamalı hastalarda çağdaş tedavi, hastayı olabildiğince erken dönemde (dakikalar-saatler içinde) Nöro-Yoğun Bakım Ünitesi’ne alarak ilk dakikalardan itibaren tüm hayati fonksiyonların kontrol altına alınmasıdır. Böylece beyin korunarak, beyin damarlarının anjiyografisi ve tüm ileri incelemeleri tamamlanarak deneyimli bir Serebrovasküler Cerrahi ekibince ameliyata alınarak yüksek standartları gerektiren tedaviler uygulanabilir. Hastada sonucu belirleyen en önemli faktörler kanamanın şiddetinin ölçüsü ve buna yol açan anevrizmanın teknik zorluklarıdır. Tabii ki, hastaya özgü faktörler olarak yaş, hastanın damar yapısı, genel sağlık durumu, hipertansiyon, diyabet, kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi eşlik eden ciddi süregen sistemik hastalıklar da hastalığın seyrinde ve sonuçta etkilidirler. Ani, çok şiddetli ve geçmeyen baş ağrısına dikkat! Bizim için ani başlayan, çok şiddetli ve geçmeyen baş ağrısı Spontan Subaraknoid Kanama (SAK) dediğimiz ağır bir beyin kanamasının en önde gelen belirtisidir. Bu kanama türü çok ağır sonuçları olan; ancak zamanında müdahale edildiğinde tedavi şansı ve başarı oranı yüksek bir tablodur. Kişinin daha önce yaşamadığı kadar şiddetli yaşadığı baş ağrısına aynı zamanda ense sertliği, bulantı, kusma, bilinç düzeyinde bozulma, taraf gösteren kuvvet kaybı, duyu bozuklukları, anlama ve/veya ifade kaybı ile ortaya çıkan konuşma bozukluğu, görme bozuklukları, sara (epilepsi) atakları ile birlikte nörolojik ve nörolojik olmayan akla gelebilecek her türlü belirti de eşlik edebilir.Klinik tablonun bu kadar zengin olması, olayın aniden gelişmesine, çok yüksek bir basınçla büyük hacimli bir kanın; beyin, omurilik ve sinirlere yayılmasına ve böylece tüm sinir sistemini hem hacimsel olarak hem de işlevsel olarak bütünüyle etkilemesine bağlıdır. Subaraknoid kanama, %80 sıklıkla beyin atardamarındaki bir baloncuğun (anevrizmanın) yırtılarak kanaması sonucu ortaya çıkar. Beyin anevrizması ve bunun kanaması ile ortaya çıkan subaraknoid kanama, tanı ve tedavi yönünden, yüksek donanımlı bir merkezi ve esas olarak beyin cerrahı, anestezi ve yoğun bakım uzmanı, nöroradyologdan oluşan deneyimli bir ekibi gerektirir. İlk andan başlanarak yapılacak iyi bir tedavi ile beynin korunması sağlanır ve anevrizma kapatılırsa iyi sonuçlar alabilmek mümkün olur Anatomik patoloji, bir dokuyu inceleyerek (anatomisine bakarak veya mikroskop ve diğer ileri tekniklerle) bir hastalığın tanısını koymakla ilgili tıp dalıdır. Anatomopatoloji A Anevrizma D Doku bozukluğu E Enfarktüs G Granülomatozis H Hipoplazi K Kist S Serebral arteriovenöz malformasyon T Teratom Hastalık taslakları D► Dermatoloji taslakları (15 M) E► Enfeksiyon taslakları (3 K, 9 M) G► Genetik hastalık taslakları (23 M) H► Hematoloji taslakları (25 M) O► Onkoloji taslakları (41 M) 2009 domuz gribi salgını A Aagenaes sendromu Abarognosis Abomasum deplasmanı Absans nöbet Abuli Addison hastalığı Adrenolökodistrofi Afaki Afazi Afoni Agrafobi Aicardi sendromu Ainhum Akabane Akalazya Akatalazemi Akciğer embolisi Akıl hastalığı Akne Akondroplazi Akromegali Akrosiyanoz Akut böbrek yetmezliği Akut glomerülonefrit Akut stres tepkisi Alerjik engelli Alopesi totalis Alzheimer hastalığı Ambliyopi Aminoasidüri Amyotrofi Anafilaksi Andropoz Anensefali Anevrizma Anfizem Anjina pektoris Ankiloz Anoreksi Anoreksiya nervoza Apandisit Apragmatizm Arpacık (hastalık) Arteriovenöz malformasyon Arterit Arteriyoskleroz Artralji Asomatognozi Ataksi-Telanjiektazi Atelektazi Ateş (tıp) Atipik fasiyal ağrı Atriyal septal defekt Aura (semptom) Ayak mantarı Ağız kokusu Aşırı kapsamlı düşünce B Balık pulluluk Barodentalji Basedow hastalığı Basit indigesyon Baziler kafatası kırığı Baş ağrısı Baş dönmesi Bel fıtığı Benlik ikileşmesi B Beriberi Bernard-Soulier sendromu Beyin enfarktüsü Beyin kanaması Billurubin Neonetal Bipolar bozukluk Bisinoz Botulizm Bovin spongiform ensefalopati Boyun fıtığı Boğmaca Bronşit Bubo Buerger hastalığı Bulumia Burun kanaması C Chondroporosis Chondrosteoma Cilt altı amfizem Cinsel yolla bulaşan hastalıklar Clawhand Columnaris Conn sendromu Crush sendromu D Deliriyum Deliriyum tremens Delüzyon Demir eksikliği anemisi Deng humması Derinlik sarhoşluğu Dev hücreli astrositom Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu Dikromasi Diplopi Dipsomani Disborizm Disefali Disfazi Dispepsi Dispne Dissosiyatif bozukluklar Distemper Distimik bozukluk Diyabetik ayak Dizartri Dış gebelik Doku bozukluğu Donovanoz Doğuştan metabolizma bozuklukları Duchenne kas distrofisi Dudak damak yarığı Duygudurum bozukluğu Duyma kaybı Düztabanlık Düşük tansiyon Düşünce bozukluğu E Efüzyon Emboli Endokardit Endometriosis Ensefalit Ensefalopati Enürezis Epistaksis Erdheim Chester hastalığı Erektil disfonksiyon Erişkin Still Hastalığı E Erken boşalma F Fabry hastalığı Falloides sendromu Farenjit Felç Fibrom Fil hastalığı Filariasis Fistül Fıtık Fièvre Boutonneuse Flebit Frijit FSGS G Gece körlüğü Gecikmeli kas ağrısı Gelişimsel koordinasyon bozukluğu Genel cerrahi Gestasyonel trofoblastik hastalıklar Granülositopeni Guatr Gut hastalığı Göğüs hastalıkları Gül hastalığı H HACEK endokarditi Halluks Valgus Hasarsal eklem iltihabı Hashimoto tiroiditi Hasta Bina Sendromu Hava embolisi Hazımsızlık Hemanjiyom Hepatit E Hepatomegali Hidrosefali Hifema Hikikomori Hiperkalsemi Hipersalivasyon Hipertermi Hipertiroidi Hiperventilasyon Hipnopompik sanrı Hipofosfatemi Hipoglisemi Hipokondriya Hipokrat yüzü Hipoksi (tıp) Hiponatremi Hipotermi Hipotiroidi Hipotoni Hirsutizm Histeri Hodgkin dışı lenfoma Horlama Horner sendromu Hunter sendromu Huntington hastalığı I Itai itai sendromu J Jarcho-Levin sendromu Jinekomasti K Kabakulak Kadmiyum zehirlenmesi Kalp krizi Kalp yetmezliği Konjenital (doğumsal) düzensizlikler A Aagenaes sendromu Akondroplazi Anensefali Anevrizma Artrogripozis Ataksi-Telanjiektazi B Brugada sendromu D Düztabanlık F Fokomeli H Harlequin tipi iktiyozis Hidrosefali I ICD-10, Bölüm 17 (Q00-Q99): Konjenital malformasyonlar, deformasyonlar ve kromozom anormallikleri K Kedi gözü sendromu Kistik fibrozis Korpus kallozum agenezisi M Mikrosefali Miller-Dieker sendromu N Nager sendromu Nöral tüp defekti P Polidaktili Ptosis S Serebral palsi Sjögren-Larsson sendromu Spina bifida T Teratom Y Yapışık parmaklılık İ İktiyozis

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

https://twitter.com/kanaryamfenerli