24 Haziran 2014 Salı

Antisosyal kişilik bozukluğu veya sosyopati. Kişilik bozukluğu

https://twitter.com/kanaryamfenerli _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Antisosyal kişilik bozukluğu veya diğer adıyla sosyopati, psikopati ile alâkalı bir psikolojik bozukluktur (düzensizliktir). Bir sosyopatı bir psikopattan ayıran özellik, patolojidir, yani semptom farklılığıdır. Psikopati, sosyopatiye göre daha ağır bir bozukluk olup, sosyopatide görülen semptomlara ilâveten özellikle ahlâka aykırı davranışlar ihtiva eder. Sosyopatiye sosyal çevrenin sebep olduğu düşünülmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğuna (ASKB) sahip olan insanlar, halk arasında yaygın olarak “sosyopat” olarak adlandırılırlar. ASKB, bir kişilik bozukluğudur; bir akıl hastalığı değildir. Sosyopati, antisosyal kişilik bozukluğu olarak isimlendirilen psikolojik hastalığın gayri resmî adıdır. Antisosyal kişilik bozukluğu, aklî bir bozukluk (düzensizlik) olup, Amerikan Psikiyatri Derneği’nin Teşhis ve İstatistik Rehberinde şöyle tarif edilmektedir: “Teşhis için temel özellik, çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eden, diğer insanların hakları ile ilgili daimî bir umursamazlık ve ihlâl seyridir.” Hastalığın temel özellikleri olarak sayılan hususlar, hilekârlık ve manipülasyondur. Bu sebeple, teşhisi koyarken, muayene edilen ferdin haricindeki kaynaklardan malzeme (delil) toplamak zaruridir. Ayrıca fert, 18 veya daha büyük yaşta olmasına ilâveten belgelenmiş 15 yaş öncesi davranış bozukluğu hikâyesine (tarihçesine) de sahip olmalıdır. Antisosyal kişilik bozukluğunun kriterleri; Spitzer, Endicott ve Robbins (1978) tarafından geliştirilmiş bulunan “araştırma teşhis kriterleri”nden alınmıştır. DSM–IV’ün geliştirilmesi esnasında araştırma verilerine aşırı derecede fazla önem verildiği, fakat empati yokluğu, sathî câzibe ve kendi kıymetini sun’î olarak şişirme gibi daha geleneksel psikopatik özelliklere yeterince önem verilmediği yollu bir endişe vardı. Fakat yazarlar tarafından yürütülen saha çalışmasının ön verileri, Hare ve diğ. (1992) tarafından geliştirilen Psikopati Kontrol Listesinden alınan bazı psikopati özelliklerinin güvenilir bir şekilde ölçülmelerinin zor olduğunu göstermiş, bu sebeple de teşhis kriterlerine dâhil edilmemişlerdir. Merhametsizlik bir örnektir. Antisosyal şahıs, suçluluk veya merhamet duygusu izhar edebilir yahut özürler ve mantıklılaştırmalar beyan edebilir. Fakat, bizzat suç teşkil eden fiillerin tarihçesi, çok az merhamet veya suçluluk duygusu intibaı verir. Teşhis kriterleri Teşhis için, aşağıdakilerden en az üçünün bir şahısta toplanması gerekir. Mükerreren göz altına alınmayı gerektiren fiilleri işlemek suretiyle belirlenmiş, hukuka uygun davranışları tespit eden sosyal kurallara uymamak, Mükerreren yalan söylemek, takma isimler kullanmak veya şahsî menfaat yahut zevk için diğer insanları kandırmak fiilleri ile belirlenen hilekârlık, Fevrîlik (ânî tepki gösterme) veya ileriyi (geleceği) plânlayamamak, Mükerrer fizikî dövüşmeler ve saldırılar ile belirlenen sinirlilik ve saldırganlık, Kendisinin veya başkalarının emniyetine yönelik ihmalî (tedbirsiz) umursamazlık, Tutarlı iş davranışını devam ettirme (aynı işte uzun süre çalışma) veya malî mükellefiyetlerini ifada mükerrer başarısızlık tarafından belirlenen daimî sorumsuzluk, Başka bir kimseye zarar verme, kötü davranma veya malını çalma hususunda umursamaz olmak yahut bu fiilleri mantıklılaştırmak tarafından belirlenen merhametsizlik. Antisosyal davranış, sadece “şizofreni” nöbeti veya “manik nöbet” esnasında meydana gelen türden olmamalıdır. Cinsiyet farklılıkları DSM–IV’ün, Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından 1994 yılında yapılan baskısına göre, ABD’de antisosyal kişilik bozukluğu teşhisi, yaklaşık olarak tüm erkeklerin % 3’üne ve tüm kadınların % 1’ine konulmuştur. Semptomlar (belirtiler) Antisosyal kişilik bozukluğu olan şahısların ortak özelliklerinin bir kısmı şunlardır: Yalan söyleme veya hırsızlık yapmada ısrar, Ceza adaleti sistemi ile mükerrer problemler yaşama, Diğer şahısların haklarını veya sınırlarını (mülkî, fizikî, cinsî, hissî, hukukî) ihlâl etme temâyülü, Alkol veya uyuşturucu madde suiistimali, Saldırganca, sıklıkla şiddetli davranış; kavgaya karışma temâyülü, Daimî olarak endişe, sinirlilik ve moral bozukluğu hissetme (disfori), Yaygınlık ABD’de, DSM–III–R kriterlerini kullanan Millî Hastalık Süreçleri Sörveyi (The National Comorbidity Survey) tarafından elde edilen bulgular, erkeklerin % 5,8’i, kadınların ise % 1,2’sinin bu bozukluğun hayat boyu devam etme riskine sahip olduklarını göstermektedir. Yukarıda belirtildiği üzere, DSM–IV’e göre, antisosyal kişilik bozukluğu teşhisi, yaklaşık olarak tüm erkeklerin % 3’üne ve tüm kadınların % 1’ine konulmuştur. Hapishanelerde, bu oranın % 75 kadar yüksek olabileceği tahmin edilmektedir. Klinik ortamlardaki yaygınlık tahminleri, örneklenen nüfusun hâkim özelliklerine bağlı olarak, % 3 ile % 30 arasında değişmektedir. Hastalığın yaygınlığı, pek çok şiddetli fâilleri ihtiva eden hapishâne insanları gibi seçilmiş nüfuslarda daha da yüksektir (Hare, 1983). Benzer şekilde, ASKB’nun yaygınlığı, alkol veya diğer uyuşturucu madde suiistimali tedavi programlarındaki hastalar arasında, genel nüfusta olandan daha yüksektir. Bu da, ASKB ile alkol veya diğer uyuşturucu madde suiistimali arasında bir bağlantı ve bağlılık olduğunu göstermektedir. David Korten tarafından yürütülen bir araştırma, bu özelliklerin, mühim şirketlerin tepe yöneticileri arasında yüksek oranda olduğunu göstermektedir. Diğer akıl hastalıkları/bozuklukları ile ilişkisi Antisosyal kişilik bozukluğu, madde suiistimali hastalığı hâriç olmak üzere, tüm DSM–IV Eksen I hastalıkları ile negatif korelasyona sahiptir. Antisosyal kişilik bozukluğu, en kuvvetli korelasyona, Revizeli Psikopati Kontrol Listesi ile ölçülen psikopati ile sahiptir. DSM–IV–TR’de sunulduğu üzere, Amerikan Psikiyatri Derneğinin resmî duruşuna (tavrına) göre, “psikopati” ve “sosyopati”, antisosyal kişilik bozukluğunun fersude (modası geçmiş) eş anlamlılarıdır. Dünya Sağlık Örgütü de, ICD–10’da psikopati, sosyopati, antisosyal kişilik, asosyal kişilik ve amoral kişilik kavramlarını “sosyal olmayan kişilik bozukluğu” (dissocial personality disorder) kavramının eş anlamlıları olarak kullanmak suretiyle benzer bir tavır sergilemektedir. Potansiyel (muhtemel) işaretçiler Her ne kadar, antisosyal kişilik bozukluğu 18 yaşından önce resmen teşhis edilemese de, bu hastalığın, MacDonald Üçlüsü olarak bilinen üç işaretçisi, bazı çocuklarda bulunabilir. Bunlar; normalden uzun bir süre devam eden yatak ıslatma, hayvanlara eziyet ve piromani (yangın çıkarma hastalığı, yani yangın çıkarma hususunda kontrol edilemez bir isteğe sebep olan akıl hastalığı). Bu işaretleri sergileyen çocukların ne kadarının büyüyünce antisosyal kişilik bozukluğu geliştirecekleri bilinmemektedir. Fakat bu işaretler, teşhis konulmuş yetişkinlerin hayat hikâyelerinde sıklıkla bulunmaktadır. Kaç sayıda çocuğun, bu semptomlara sahip olduğu hâlde antisosyal kişilik bozukluğu geliştirmediği bilinmediği için, tahminî değer (diğer bir ifadeyle, bu semptomların gelecekteki antisosyal kişilik bozukluğunu tahmindeki faydası) net değildir. Bu üç özellik, Akıl Hastalıkları IV–TR Teşhis ve İstatistik Rehberi’nde (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders IV-TR) “davranış bozukluğu” ismi altında yer almaktadır. Antisosyal kişilik bozukluğunun işaretlerini sergileyen bir çocuğa, ya “davranış bozukluğu” veya “ihtilâfî husumet bozukluğu” (oppositional defiant disorder) teşhisi konulabilir. Fakat bu çocukların tamamının yetişkinliklerinde antisosyal kişilik bozukluğu geliştirecekleri söylenemez. Sebepleri ASKB'nun sebepleri bilinmemektedir. Biyolojik ve genetik faktörlerin rol oynayabileceği sanılmaktadır. Fakat, hastalık ile biyolojik faktörler arasındaki istatistikî korelasyon zayıftır, bu da pek çok uzmanı aksi yönde bir inanca yöneltmiştir. Antisosyal ebeveyne sahip olma gibi ailevî bir hikâye, hastalığı geliştirme şansını artırmaktadır. Mayo Kliniği’nin web sitesine göre, çocukluktaki ev (yuva), okul ve sosyal çevredeki (meselâ mahalledeki) bir takım çevre faktörleri de katkı yapabilir. Meselâ aşırı cezalandırıcı bir ev veya okul ortamı gibi. Robins (1966-67), antisosyal kişilik bozukluğuna sahip fertlerin babalarında, diğer fertlerin babalarına kıyasla, daha fazla sosyopatik özellikler ve alkolizm vakası bulmuştur. Böyle bir ailede, diğer ailelere kıyasen, erkeklerin daha fazla antisosyal kişilik bozukluğu vakasına sahip olduklarını, kadınların ise daha fazla somatizasyon bozukluğu (somatization disorder) sergileme eğiliminde olduklarını bulmuştur. Bowlby (1944), antisosyal kişilik bozukluğu ile hayatın ilk beş yılındaki ana mahrumiyeti arasında bir bağlantı görmüştür. Glueck and Glueck (1968), bu kişilik bozukluğunu geliştiren çocukların analarının tutarlı disiplin uygulamama ve şefkat göstermeme eğiliminde olduklarının işaretlerini ve alkolizm ve fevrîliğe yönelik anormal bir eğilim bildirmiştir. Bu faktörlerin tamamı, tutarlı yapıya ve davranış sınırlarına sahip istikrarlı ve fonksiyonel bir ev oluşturma hususundaki başarısızlığa katkıda bulunmaktadır. Evlât edinme konusundaki araştırmalar, hem genetik katkıların ve hem de çevre katkılarının hastalığın gelişmesindeki rolünü desteklemektedir. İkizler hakkındaki araştırmalar da, yetişkinlerdeki antisosyal davranışın irsen intikal edebilirliği hususuna işaret etmektedirler ve genetik faktörlerin yetişkinlerde antisosyal çocuklar veya ergenlerden daha önemli olduğunu göstermişlerdir. Zira bu son kategori araştırmalara göre, antisosyal çocuklar veya ergenlerde, paylaşılan çevre faktörleri daha önemlidir (Lyons ve diğer, 1995). Psikopati eskiden her türlü akıl hastalığı formunu kapsayan bir terim olarak kullanılırdı. Bugün ise, psikopati psikiyatride empati ve vicdan eksikliği ile karakterize olan bir kişilik bozukluğu olarak tanımlanmakta, bu kişilik bozukluğunu ifade etmek için kullanılmaktadır. Her ne kadar bir psikiyatri terimi olarak yaygınca kullanılsa da, DSM-IV-TR veya ICD-10'da gerçek bir dengi yoktur. Planlanan DSM V'in bu anomaliyi de göstermeye başlayacağı umulmaktadır. Psikopati sözcüğü, Yunanca psych yani "zihin, ruh" ve pathos yani "dert, acı çekmek, hastalık"tan türemiştir. Kişilik bozuklukları uzun dönemli, şiddetli ve dirençli düşünce ve davranış kalıplarıyla karakterize olmuş zihinsel bozukluklar sınıfıdır. Kişilik bozukluklarının tanımlanması ve kategorize edilmesi zordur. Kökeni kalıtsal veya çevresel olabileceği gibi, hem kalıtsal hem de çevresel olabilir. Kişisel bozuklukların tanımında kişinin içinde bulunduğu kültürel ve sosyal ortam çok önemlidir. Bir durumun kişilik bozukluğu olarak teşhis edilmesi için kişisel ve/veya sosyal yaşamında önemli oranda sıkıntı ve bozukluğa yol açacak bir davranış düzeni bulunmalıdır. Kişilik problemleri çok çeşitlidir. Ancak hepsinin sergilediği ortak yan, dış dünyanın taleplerini ve sınırlamalarını kabul etme yeteneğinin noksanlığıdır. Bu bozukluklar kişinin davranışlarını, ailesiyle veya işteki ve eğlencedeki insanlarla ilişkilerini etkiler. Bir kimseye kişilik bozukluğu teşhisi konulmadan önce, doktorların kişilik bozukluğu değişiklikleri araştırmaları ve bulunmadığını belirlemeleri gerekir. Ekseriyetle kişilik bozukluğu olanların çocukluk döneminde duygusal problemleri olmuştur. Kişilik bozukluğu bulunanlardan ancak beşte biri psikiyatrik destek ve tedavi istemektedir. Çoğu, evlilikte, düzgün bir iş hayatı yürütmekte ve arkadaşlıklarında, uzun zaman devam eden zorluklar yaşar. Bu kişilik bozukluğu olan kimseler ekseriyetle problemlerinin sebebinin farkında değillerdir. Kendi davranışları ve düşünceleri yüzünden başkalarını suçlarlar. Tedavi genellikle psikoterapi yoluyla yapılır. Ancak arada sırada ilaç kullanılır. Terapinin anahtarı güven duyulan bir ilişki kurabilmektedir. Tedavi uzun sürebilir ve çıkmazlara girebilir. Tanımlanmış türleri Pasif agresif kişilik bozukluğu Antisosyal kişilik bozukluğu Histrionik kişilik bozukluğu Paranoid kişilik bozukluğu Şizoid kişilik bozukluğu Şizotipal kişilik bozukluğu Borderline (sınırda) kişilik bozukluğu Narsistik kişilik bozukluğu Çekingen kişilik bozukluğu Bağımlı kişilik bozukluğu Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu Harvard Üniversitesi’nden psikolog Dr. Martha Stout, The Sociopath Nex Door (Yanı Başınızdaki Sosyopat) isimli kitabında dünya popülasyonunun % 4’ünün sosyopat olarak tanımlanabileceğini belirterek, bunlardan uzak durmanın önemine dikkat çekiyor. Dr. Stout’a göre bir sosyopatı ele veren 10 işaret şöyle: 1) Genellikle karizmatiktirler; çevrelerinde çoğunlukla bir hayran kitlesi bulunur. Cinsel açıdan da çekici oldukları söylenebilir. 2) Sosyopatlar kararlarında ve davranışlarında spontandırlar; planlı, programlı yaşadıkları söylenemez. Sıradan insanlardan farklı olarak tuhaf karşılanabilecek davranışlarda bulunurlar. Normal sosyal ilişkileri kopuktur. Tehlikeli ve mantıksız eylemlerde bulunmaktan çekinmezler. 3) Utanma, suçluluk veya pişmanlık duymazlar. Aslında beyinlerinde bu duyguları işleyebilecek bir merkez yoktur; varsa bile bozuktur. Dolayısıyla en ufak bir vicdan azabı duymadan insanları kolayca kandırabilir, tehdit edebilir veya zarar verebilirler. Kendi çıkarları için başkalarına zarar vermekten çekinmezler. “Başarılı” bir sosyopatın bir ülkede üst düzey mevkilere rahatça yükselmesi bu yüzdendir. 4) Deneyimleri ile ilgili beklenmedik yalanlar icat etmekte çok ustadırlar. Olayları o kadar abartırlar ki bir noktadan sonra saçmalamaları kaçınılmaz hale gelir. Ancak çarpıtılmış gerçekleri bir öykünün arasına ustaca gizleyerek, saf ve iyi niyetli insanları yalanlarına kolayca kandırırlar. 5) İnsanlara hükmetmeye bayılırlar. Bedeli ne olursa olsun her tartışmada ve kavgada kazanan taraf olmak isterler. 6) Çoğu zekidir, ancak zekâlarını diğer insanları kandırmak için kullanırlar. Yüksek IQ’lu olanlar toplum için gerçek bir tehdit unsuru olabilirler. İşte bu nedenle yasalara yakalanmadan cinayet işleyebilen seri katillerin çoğu sosyopattır. 7) Sevme ve âşık olma yeteneğinden yoksundurlar. İstediklerini elde etmek için severmiş, empati duyarmış gibi yaparlar. Gerçek yaşamlarında kimseyi sevmezler. 8) Şiirsel bir dilleri vardır. Sözcükleri çok ustaca kullanırlar. İnsanları konuşmalarıyla kendilerine hayran bırakacak kadar iyi hatiptirler. Öykü anlatma ve şiir okumada ustadırlar. 9) Hiçbir zaman özür dilemezler. Yanlışlık yapmış olduklarına inanmazlar; suçluluk hissi duymazlar. Hatalı oldukları kanıtlanmış olsa bile özür dilemezler ve saldırılarına devam ederler. 10) Derin bir hayal âleminde yaşarlar.Bütün bu özellikleri nedeniyle bir sosyopatla mantık çerçevesinde tartışılmaz. Tartışmaya girmek yalnızca zaman kaybına neden olur. BİR SOSYOPATI AÇIĞA ÇIKARTMANIN YOLLARI 1) Sosyopatların ortaya attıkları hayal ürünü olayları çürütmek için ayrıntılarla ilgili bilgi sorun. Ayrıntıların ne kadarının gerçeklerle örtüştüğünü araştırın. Sorgulamaya başladığınız zaman ortaya bir dizi tutarsızlık çıkacaktır. Sosyopat olduğundan kuşku duyduğunuz kişiyi bu tutarsızlıklarla yüzleştirin ve davranışlarını izleyin. Normal bir insan verdiği bilgiler arasında tutarlılık sağlamaya çabalarken, sosyopatların pek çoğu sorgulanmayı hakaret olarak algılar, tepkileri öfke ve saldırganlık şeklinde ortaya çıkar. 2) Sosyopatın çevresindeki hayranları, genellikle yaratmış olduğu hayal ürünü olayları gerçekmiş gibi içselleştirme eğilimindedir. Sosyopat politikacıların çevresindeki “müritleri”, ustalarının ağzından çıkan her sözü doğrulamaya hazırdır. Örneğin milyonlarca işsize iş alanı yarattığını iddia eden politikacı, aslında bir işsizler ordusu yaratmış olsa bile, çevresindekiler işsizliğin azalmış olduğu yönünde beyanlarda bulunur. Dolayısıyla gerçekleri sosyopatın etki alanı dışındaki çevrede araştırmalısınız. Sosyopatın verdiği bilgilerle gerçekler uyuşmadığı zaman bir sosyopatla karşı karşıya olup olmadığınızı anlayabilirsiniz. 3) Sosyopatın karşısına yalanlarını ve sahtekârlıklarını ortaya koyan kanıtlarla çıktığınızda, sizi kendisine karşı komplo kurmakla suçluyorsa bilin ki karşınızdaki gerçek bir sosyopattır. 4) Bir sosyopatı ele veren en basit işaret, abartıya kaçmasıdır. Abartılarında ölçüyü o kadar kaçırır ki mantık devre dışı kalır. Bir sosyopatın dünyasında her açıklama gerçek yaşamda rastlanmayan insanüstü beceriler içerir; yaptıkları her şey bir kahramanlık destanıdır. Normal bir insan “Dün gece bir yankesici beni soymaya çalıştı. Çevredekiler imdadıma yetişti, soyulmaktan kurtuldum” derken, sosyopat “Dün gece 8-10 kişi üzerime saldırdı. Hepsini hastanelik ettim. Çevredekiler beni alkışladı” şeklinde bir öykü uydurur. Bu tür hikâyeleri anlatmaya başladığı anda ufak ufak kaçın. 5) Sosyopatların bir diğer özelliği de şöhret peşinde koşmalarıdır. Bu nedenle her olayda kendini öne çıkartan, medyada sesini duyurmak için her yolu deneyen kişileri sosyopat olarak değerlendirmeniz pek de yanlış olmaz. Sosyopat ile psikopat arasındaki fark....Bu ikisi de aynı kişilik bozukluğunu işaret eder gibi görülmekle birlikte aralarındaki farklılık göz ardı edilemeyecek kadar belirgin ve gerçektir.Sosyopati, antisosyal davranışlarla kendini belli eden bir kişilik bozukluğudur. Psikopati ise, sapık, saldırgan ve suç kapsamına girecek davranışların sergilendiği antisosyal kişilik bozukluğudur. Hem psikopat hem de sosyopat, davranışlarında en ufak bir. suçluluk, utanç veya pişmanlık duygusuna yer vermez.Minnesota Üniversitesi’nden davranış genetiği uzmanı David Lykken, sosyopat ve psikopat arasındaki farklılığa ilişkin ilginç bir değerlendirmede bulunuyor. Lykken’e göre psikopatlar doğuştan risk almaya meraklı, içinden geldiği gibi davranan, korkusuz ve toplumla sağlıklı ilişkiler kurmayı başaramamış bir kişiliğe sahip insanlardır. Sosyopatlar ise doğuştan normal bir kişiliğe sahiptirler; bozukluk ebeveyn, eş ve arkadaşlık ilişkilerinde ortaya çıkar.Anneniz, babanız, en yakın arkadaşınız, komşunuz, hatta iş arkadaşınız sosyopat olabilir ve siz bunların kişiliklerinin bozuk olduğunu fark etmemiş olabilirsiniz. Sosyopatlar, kendi gerçek kimliklerinin dışına çıkıp, olduklarından farklı bir görüntü vermekte pek başarılıdırlar. Pek çok insan yaşamı boyunca bir-iki sosyopat ile karşılaşmış ama bunun farkına varmamış olabilir. Bu ikisi arasındaki fark özellikle şu konularda belirgindir:Zekâ: Sosyopat, başkalarının doğrularını, duygularını ve güvenliğini katiyen düşünmez. İşin ironik tarafı, bazı durumlarda kendi güvenliklerini de göz ardı edebilirler. Psikopatlar da başkalarının doğrularını, duygularını ve güvenliğini düşünmez ama iş kendi güvenliklerine gelince daha dikkatli ve titizdirler. Psikopatlar da sosyopatlar kadar tehlikeye atılmayı severler ama tehlikenin derecesini daha iyi hesapladıklarından sosyopatlar kadar kendilerine zarar vermezler. Sonuç olarak psikopatlar daha zekidirler ve deneyimlerinden ders alırlar.Pişmanlık: Sosyopatların beyninde pişmanlıkla ilgili bir merkez bulunmadığı için neden oldukları kötülüklerle ilgili en ufak bir vicdan azabı duymazlar. Bazıları pişman olmuş gibi gözükmeyi başarabilir, ama bu gerçek değildir. Psikopat ise yaptığı kötülükler ve işlediği suçlar nedeniyle yakalanırsa pişmanlık duyar. Ama bu pişmanlık başkalarına acı verdiği için değil, yakalanmış olduğu içindir. Kısaca sosyopatlar pişmanlık duyamaz; psikopat duyar ama başkaları için değil, kendisi için.Geçmiş: Sosyopat, gerek okul hayatında gerekse aile yaşantısında sorumluluk ve sürdürülebilirlik gerektiren konularda çok kötü bir geçmişe sahiptir. Asi bir yapıya sahip oldukları için başları beladan kurtulmaz; otoriteye karşı en ufak bir saygıları yoktur. Psikopatın da otoriteye saygısı yoktur ama yasalara karşı gelmemeye çabalarlar; okul ve iş yaşamlarında dikkati çekecek aykırı davranışlardan kaçınırlar. Hatta çocukluklarında içinde bulundukları grubun en sevilen kişisi olmayı bile başarırlar. Çünkü psikopat, kişilik bozukluğunu ustaca gizleme konusunda çok beceriklidir. Özetle ikisi arasındaki fark öz denetimdir. Sosyopatta öz denetim çok zayıftır.Sıradanlıktan sıkılma: İkisi de durgun ve sıradan bir yaşantıya katlanamaz. Akıllı ve yaratıcı bir yapıya sahip olan psikopat, can sıkıntısını gidermek için yapıcı yöntemler geliştirebilir. Sosyopat monotonluktan çıkmak ve yalnızca ikilem yaratmak için kavga çıkartarak, içinde bulunduğu toplumun iç barışını bozmaktan keyif alır. Yarattıkları çatışmaların düzeyi aralarındaki farkı gösterir: Sosyopatlar basit, psikopatlar ise karmaşık ve ince hesaplı çatışmaları tercih eder.Özet olarak bu ikisi arasındaki fark hiçbir zaman çok net değildir. Bazen de bir kişi hem psikopat, hem de sosyopat özelliklerini taşıyor olabilir. Bu farkı tespit etmek zaman ve enerji gerektirir. Aslında yapılacak en doğru iş bu ikisinden de uzak durmaktır. Derleyen: Reyhan Oksay Cumhuriyet B.T. 20 Eylül 2013 26 09 2013 Bengi Bugay.Bir düzeltme: Yan: {-dB-} Sosyopat ile psikopat arasındaki fark Bu ne yazık ki çok yanlış ve eksik bir bilgilendirme. Sosyopati ve antisosyal kişilik bozukluğu, psikopatik bozukluğun aldığı isimlerdendir. Dolayısıyla aralarında sıralanacak bir fark dizisi yok. Psikopatik özellikleri böyle yanlış ve eksik sıralarsak asıl büyük resmi kaçırırız. Psikopati en vahim ve yaygın kişilik bozukluklarından biri olmasına rağmen neredeyse hiç tanınmıyor (ki bunu manidar buluyorum). Psikopat dediğiniz kişi (ki büyük ihtimalle yakın ya da uzak mutlaka bir psikopatla tanışıyorsunuz) genellikle etrafınızda sevilen-takdir edilen insanların arasından çıkacaktır. İyi, saygın ve normal bir insan gibi görünme yetenekleri muazzamdır. Psikopatlar illa diktatör olmaz, kimi sadece saygınlık hedefler ve sizin de saygı duyacağınız pozisyonlarda şöhret edinir. Bence en tehlikelisi de bu.. Martha Stout psikopati araştırmacısı değildir, sosyopat terimini kullanmayı tercih eden bir psikologdur. Psikopat kurbanları çerçevesinden bu konuya önemli katkılar sağlamıştır. Bu konuyla ilgili daha geniş ve bilimsel kaynaklardan yapılmış bir araştırma için lütfen www.gizlipsikopat.com bakınız. Ayrıca http://www.gizlipsikopat.com/toplum-ve-psikopati/ İngilizce bilenler psikopati araştırmacısı akademisyen ve uzmanların oluşturduğu http://aftermath-surviving-psychopathy.org a bakabilirler (yakında Türkçe sayfaları da yayınlanacak) Kişilik bozuklukları B ► Bağımlılık (6 K, 5 M) P ► Psikopati (3 K, 2 M) Kişilik bozukluğu A Antisosyal kişilik bozukluğu H Histrionik kişilik bozukluğu M Mobbing N Narsisistik kişilik bozukluğu O Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu P Paranoid kişilik bozukluğu Ş Şizoid kişilik bozukluğu Şizotipal kişilik bozukluğu Anormal psikoloji A ► Anksiyete B ► Bağımlılık ► Bellek bozuklukları ► Bipolar bozukluğu olan kişiler D ► Duygudurum bozuklukları E ► Erkek düşmanlığı K ► Kadın düşmanlığı ► Kişilik bozuklukları O ► Otizm P ► Parafili ► Paranoya ► Posttravmatik stres bozukluğu ► Psikoz R ► Ruhsal ve davranışsal bozukluklar S ► Seksüel ve cinsel kimlik bozuklukları ► Stres U ► Uyku bozuklukları Z ► Zekâ geriliği Ç ► Çocukluk psikiyatrik bozuklukları İ ► Psikolojik istismar A Antisosyal kişilik bozukluğu F Fanatiklik K Katatoni Kendini yaralama Kişilik bozukluğu M Majör depresif bozukluk Minör depresif bozukluk N Narsisistik kişilik bozukluğu Nevroz P Paranoid şizofreni Posttravmatik stres bozukluğu S Stereotipi Stockholm sendromu Ş Şizoid kişilik bozukluğu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

https://twitter.com/kanaryamfenerli