29 Mart 2014 Cumartesi

Kendi görüşünü doğru.Hak üzere olduğunu zan.El Gayyûr-tekvir/29-insan/30-31-vakıa/61

https://twitter.com/kanaryamfenerli Kendi görüşünü doğru.Hak üzere olduğunu zan.El Gayyûr-tekvir/29-insan/30-31-vakıa/61 _/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Mehdi(yet) Süfyan(iyet) ile mücadele eder!Süfyan zihniyeti nedir? İslam ın deccali olan süfyan..“Kendini (görüşünü) Hak üzere olduğunu“, “zan” eder, ancak okun hedefi delip te geçip gittiği gibi Hakikat dairesi dışına çıkmıştır..Mehdi nedir? Hidayete ermiş ve diğer lerinin de ermesine vesile olan/olmaya çalışan!Demek ki Mehdi-yi görmek isteyen ayna-ya bakıversin“Kendi görüşünü doğru” görüp, diğer görüşler ile mücadele içinde olanlar Mehdiyet kavramını (zihniyetini) ifa etmekteler.“Ahir zamana doğru Mehdiler çoğalır” sözünü, kendini “Mehdi” ilan edenler çoğalır diye anlamaktan öte,” Mehdiyet zihniyeti çoğalacaktır” diye anlamamız da gerekir.Deccal ise; şeytan(iyet) ın İnsanda vücut bulmasıdır. Çok ileri teknoloji ve “zeka” ile donatılmış bu zihniyet, İslam isimli din(sistem)i ifsad etmek-bozmak için her türlü olanağı kullanacaktır. Bozmak istediği sadece İslam değil, bütün insanlık ve inanç gruplarıdır. Ehl-i Kitap ta onun hedefleri arasındadır.Ancak; ayette de belirlendiği üzere “bir çoğunu” ifsad etmiş durumdadır. Kitaplar üzerinde yaptırdığı tahrifatlar ile bu işgali oluşturmuş gözükmektedir.Bu üstün teknoloji ve zeka ile kim başedebilecektir? Mesih!Mesih(iyet); Ruh-ul Kuds ile desteklenmek.. Üstün teknoloji ve zeka ile donanmış zihniyet ile mücadele edebilecek Kudret’e mashar kılınmış olmak..Mehdi(yet) ile Süfyan zihniyetinden arınmış olan İslam zihniyeti Mesih(iyet) ile birleşerek Deccal(iyet) ile mücadele edecek ve kazanacaktır. Ve onları yeryüzünde parça parça ümmetler kıldık. Onlardan sâlih kimseler vardır. Ve onlardan onun dûnunda kimseler de vardır. Ve onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, tâ ki (fenalıklarından) dönüversinler.” Araf Suresi nimete kavuştuğunda şükretmeleri gerekirken şımarıp kendilerini Allah’a ihtiyaçsız zan ederlerve (yahudiler gibi) “Allah fakir, biz zenginiz!!” derler.mihnet ve belaya düştüklerinde ise sabretmeleri gerekirken uygunsuz söz ve davranışlar sergilemeye başlar. Ve yine (Yahudiler gibi): “Allah ın eli bağlıdır!” derler.bi hadisde ''İnsanlar üzerine bir zaman gelir ki, halktan(yaratılmışlığın zan-eksikliğinden)nefret edip uzaklaşmadıkca, dindarların dini selamete ermez!” insan yüzde 49 eksik esma kuvvesi üzere doğar.Yüzde 49′ un bazısı çok etki yapar yaşamda bazısı daha az bazısının etkisi ise sabittir, değişmez.üzde 49 eksik esma kuvvesi kanallarından aldığımız vehim ve vesvese esintileridir.emâ teşâûne illâ en yeşâa(A)llâhu rabbu-l’âlemîn(e) Ve isteyemezsiniz, alemlerin Rabbi Allah istemedikçe. TekvirSuresi (29 ayet) Vemâ teşâûne illâ en yeşâa(A)llâh(u)(c) inna(A)llâhe kâne ‘alîmen hakîmâ(n) Ve Allah dilemedikçe onlar, dileyemezler; şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.İnsan-30 (30-31ayet) “Sizi, bilmeyeceğiniz bir yaratılışla var etmek üzereyiz…” (Vâkıâ-61) “Allah-u Zü’l-Celâl Gayyûr’dur (Kıskançtır)Buhârî, Nikah 107, Hudûd 40, Tevhid 20; Müslim, Lian 16-17; Dârimî, Nikah 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.II, s.32, c.6, s.307 Akıllara göre, herkesin anlayacağı kadar konuşun.. Münâvî, Künûzü’l-Hakâik, s.109 “Muhakkak ki Allah, mü’minler hakkında gayret ve hamiyet gösterir. Allah’ın gayreti (kıskançlığı), Allah’ın haram kıldığı fena şeyleri, mü’minin işlemesinden dolayıdır.. Buhârî, Nikah 108 Allah Tealâ’nın korusu vardır. Cenâb-ı Hakk’ın korusu haram kıldığı şeylerdir.4. Nesâî, Büyu‘ 2; Ebâ Dâvûd, Büyu‘ 3; Allah Tealâ bir kulunu sevdiği zaman onu dünyalık (arzular)dan korur. Tirmizî, Tıbb 1 Bayezid-i Bistamî Hazretleri vefat ettikten sonra bir talebesi, Hz. Pir’i rüyasında görür ve sorar: “Efendim, Âlemlerin Rabbi’nin size muamelesi nasıldı?” Bayezid-i Bistamî Hazretleri şöyle der: “Huzur-u İlâhî’ye vardığımda Cenâb-ı Hakk’a: ‘Yâ Rabbi! Huzuruna her şeyle geldim; fakat şirkle gelmedim.’ dedim. Allah Teâlâ ise bana: ‘Yâ Bayezid! Nasıl şirkle gelmedin?! Hani sen bir gün yoğurt yemiştin de, başın ağrımıştı. Sen de: ‘Keşke bu yoğurdu yemeseydim, başım da ağrımazdı.’ demiştin. Bundan daha büyük şirk mi olur?!’ buyurdu.” Hazret-i Pir İmam-ı Sakaleyn Seyyid Abdülkadir-i Geylânî (k.s.) Hazretleri İlâhî Armağan (Fethu’r-Rabbanî) adlı eserinde Hz. Âdem (a.s.)’ın Hz. Havva annemize olan sevgisinin, yeryüzüne indirilmesi için sebep teşkil ettiğini ifade etmektedir. Hz. Yusuf (a.s.) zindana düştüğünde, rüyasını tabir ettiği kişiye: “Sen, melikin yanına çıktığında beni hatırla ve benden bahset.” demişti. İşte onun bu sözü, Cenâb-ı Hakk’ın gayretine (Gayyûr sıfatına) dokundu. Bundan dolayı da Hz. Yusuf (a.s.)’ı, o rüyayı anlatacak, kendisini hatırlayacak kişiye unutturdu. İşte bu gayretullah (Allah’ın kıskançlığı), Hz. Yusuf’un zindan da yedi sene daha kalmasına sebep olmuştur. “Ben Zât’ımda müstakil bir hazine idim. Bilinmek istedim; aşkımdan Habib’imi yarattım. Onun nurundan diğer âlemleri yarattım.” buyurmuştur. el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafa-II, H.No: 2016 Allah Teâlâ Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizin nurundan; önce diğer peygamberleri, sonra Ehl-i Beyt, sahabe, ehlullah ve daha sonra da bütün kâinatı halk eylemiştir. Allah Teâlâ kimi murad ettiyse önce onu yaratmıştır ve bu nur da ona gitmiştir. Herkes Cenâb-ı Hakk’ın murad ettiği zaman, o nurla zuhur etmiştir.bu nur, Rasûl-i Ekrem Efendimizde iki şekilde tecelli etmiştir: İlki nübüvvet nuru ki, bu nurdan bütün enbiya-yı kiram istifade etmiş ve ondan yaratılmıştır. İşte bu peygamberlik halkasının nuru Rasûl-i Ekrem’de başlamış ve yine O’nun risaletiyle O’nda son bulmuştur. Bu nuru her peygamber kendi ümmetine dağıtmıştır. Cenâb-ı Hak, hidayetini murad ettiği kimseleri peygamberlerdeki Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’in nuruyla îmana getirmiştir. Her ümmet, peygamberinde nurunu tamamlar. Zaten âyet-i kerimede de Allah Teâlâ: “Bugün sizin dininizi tamamladım.” buyuruyor.el-Mâide, 5/3 İşte enbiyada tecelli eden bu nur, mucizeler şeklinde de tezahür etmiştir. Enbiyalarda meydana gelen olağanüstü hadiselere ‘mucize’ denilmiştir. Kaynağı, Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’in nübüvvet nurudur. Evliyalarda ise bu nur, velâyet nurudur. İşte evliyanın gösterdiği olağanüstü hadiselere de ‘keramet’ denir. Kaynağı da Efendimiz (a.s.)’ın velayet nurudur. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizdeki iki nurdan birincisi nübüvvet nuru idi, tamamlandı. İkinci nur ise velâyet nurudur. Velâyet nuru evlatlarından On İki İmamlar’a ve onların evlatlarında hidayet vesilesi olarak devam etmektedir ve kıyamete kadar da devam edecektir. Nitekim İmam-ı Rabbanî Hazretleri’nin ‘Mektubat’ adlı eserinin II. cildi 534. Mektubundan anlaşıldığına göre, Allah Teâlâ bir kimseyi hidayete erdireceği zaman onu Hz. Fatıma (r.anhâ), On İki İmamlar, Abdülkadir-i Geylânî (k.s.) Hazretleri ve İmam-ı Rabbanî (k.s.) vasıtasıyla hidayete erdirir.Rabbanî, Mektubat, 534. Mektup, c. 2, s. 761-764, Terc.: A. Akçiçek Bunlara biz, İmam-ı Rabbanî (k.s.) Hazretlerini de ekliyoruz.“Cenâb-ı Hak îmanı taksim ettiği gibi, aklı da aranızda taksim etmiştir.”Abdu’r-Rauf el-Münavî’nin ‘Künûzü’l-Hakâyık fî Hadisi Hayru’l-Halâyık’ adlı eseri buyurmuştur. İşte akıl gibi aşk da Allah tarafından taksim edilmiştir. Cenâb-ı Hak kime, ne kadar nasip etti ise o kul, o kadar yaklaşmıştır. Allah Teâlâ bu aşk (velâyet) nurunu zamanın kutbunun kalbine bırakır. Ondan da öteki insanların kalbine aktarır. Bu nuru bir kimseye ne kadar taksim etti ise o kulun Allah’a olan uzaklık ve yakınlığı da o kadardır. Allah Teâlâ sevdiği kulun etrafına sevdiklerini onunla toplar.Cenâb-ı Hak, sevdiği kulunun üzerine titrer; fakat çok da imtihan eder. Türlü türlü imtihanlara tabi tutar. En çok Habib-i Kibriya Efendimizi sevmiştir. En fazla imtihana da, eziyetlere de o duçar olmuştur; fakat Rabbü’l-Âlemin bu sıkıntılar karşısında o sevdiği kulunun yüzünü ekşitmesini istemez; hiç sıkıntı çekmemiş gibi aynı aşk ve şevkle devam etmesini ister. taifd “Ben rahmet peygamberiyim; umarım içlerinden îman edenler çıkar. Yâ Rabbi! Onlar bilmiyorlar; Sen onları hidayete erdir İbn-i Hişam ve İbn-i Sa‘d Cenâb-ı Hak ona Tûr-i Sînâ’da: “(Ey Mûsâ), Ben senin Rabbinim! (Unutma ki) mukaddes vadi Tuva’dasın (Allah’ın huzurundasın); o halde ayaklarındaki nalini çıkar!”Tâ-Hâ 20/12 diyordu; fakat Habib-i Kibriya Efendimize gelince, O’nu bizzat kendisi Miraç Gecesi huzuruna çağırıyor ve O’na hitaben: “Bas ey Habib’im Taif’teki kanlı ve tozlu ayaklarınla arşıma, bas ki arşım şereflensin.” diyordu. Rasûlullah Efendimizin diğer peygamberlere nazaran kıymeti burada da ortaya çıkmaktadır. “Onun gözü asla kaymadı.”en-Necm 53/17. âyet-i kerimesi de Fahr-i Kainat’ın Hâlik-i Zülcelâl’e ne kadar bağlı olduğunun ve O’nu ne kadar çok sevdiğinin işaretidir. Cenâb-ı Allah sevdiklerini sevdiğinin yanında toplar. Nasıl ki büyük bir mıknatıs kendi cinsinden madenleri toplarsa, Allah dostları da Allah âşıklarını etrafında toplar. Bu aşk o sevgili kişinin Rasûl-i Ekrem’e uyan o güzel hâlleriyle ve ahlâkıyla yayılır. Bir kimse Allah’ın o dostunun bir hâlini sevse, o sevgi onu hemen yakalar ve mıknatıs gibi çeker. Bu aşk da böylece yayılır. İşte Allah Teâlâ’nın kıskançlığı ve sevgisi böyledir. Ve’s-Selâmu Alâ Meni’t-Tebea’l-Hüdâ. KAYNAK REHBER DERGİSİ https://www.facebook.com/photo.php?fbid=645298655506229&set=a.583029448399817.1073741828.583024735066955&type=1&theater SAATÇİLERİN PÎRİ HZ. YUSUF Saatçilerin pîri Hz. Yusuf'tur. Zîrâ Mısır zindanlarında iken, Hz. Yusuf îcâd etmişti saati. Bu yüzdendir ki, bir saatin 24 saat boyunca 156 defa vurması ya da gong çalması ( Yani her saat başında, saatin kaç olduğunu bildirmek için, o rakam sayısınca vurması, saat 1 de 1 defa, 2 de 2 defa, 12 de 12 defa gibi... Toplamı 156 rakamını verir. ) Hz. Yusuf'u zikretmesine işâret sayılmıştır. Zîrâ 156 rakamı ebcet hesâbıyla Yusuf isminin karşılığıdır. Böylece her saat, varlıklarına vesîle olan Yüce Nebî'yi, günde 1 defa anmış, O'nu her gün 1 defa zikretmiş oluyorlar. Daha doğrusu, akşama kadar O'nu sadece 1 defa olsun zikredebilmek için uğraşıyorlar.Hz. Yusuf'un, çocukluğunda Kenan ilinde iken gördüğü rüyâ da saati hatırlatıyor zâten. 12 yıldız, güneş ve ayın kendisine secde ettiğini görmüştü rüyâsında. 12 yıldız, saatteki 12 ayrı rakamın her birini, güneş yelkovanı, ay ise akrebi temsîl ediyor. Hepsinin Yusuf'a secde etmesi de, saatin pîrine ( yani kendini îcât edecek zâta ) işâret etmesinden kinâye olsa gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

https://twitter.com/kanaryamfenerli