22 Nisan 2014 Salı
REBİ binHUSEYM.HEYSEM) (Kuddise SirruhTabiinden-خيثم الربيع بن
https://twitter.com/kanaryamfenerli
__/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
Tâbiîn devrinde Kûfe’de
yetişen büyük âlim ve
velîlerden. İsmî, Rebî
bin Haysem bin Âiz’dir.
“Ebû Yezîd” künyesi ile
meşhur olmuştur. Kûfeli
olduğu için, “el-Kûfî”
denilmektedir. Doğum
târihi, kaynaklarda
bildirilmemektedir.
Emevî halîfelerinden
Yezîd bin Muâviye’nin
halîfeliği sırasında Tûs
şehrinde vefât etmiştir.
Vefât târihinin 687
(H.68) senesi olduğu
zikredilmektedir.
Mısır'da “Câmî’ul-Âtıka”
mescidinde imamlık
yapardı
(الربيع بن خيثم)
Ebû Yezîd er-Rebî‘ b. Huseym b. Âiz es-Sevrî et-Temîmî el-Kûfî (ö. 65/685 [?])
Muhaddis tâbiî, zâhid.
Mekke’deki
Athal dağı civarında yaşayan Sevr b. Abdümenât kabilesine mensup olup
soyu Mudar vasıtasıyla Adnân’a kadar uzanır. Hz. Peygamber dönemine
yetişmekle birlikte onu göremediği için muhadramûndan sayılır. Abdullah
b. Mes‘ûd’un Kûfe’deki talebelerindendir. Ondan tefsir, kıraat, hadis ve
edebî ilimler öğrendi; hem ondan hem de Ebû Eyyûb el-Ensârî ile
Abdurrahman İbn Ebû Leylâ ve Amr b. Meymûn’dan hadis nakletti;
Resûlullah’tan da mürsel olarak rivayette bulundu. Kendisinden hadis
nakledenler arasında İbrâhim en-Nehaî, Bekir b. Mâiz el-Kûfî, Şa‘bî ve
oğlu Abdullah yer alır. Rivayetleri Ebû Dâvûd’un es-Sünen’i dışında
Kütüb-i Sitte’de mevcuttur. Hadis tenkitçilerinin övgüyle söz ettiği
Rebî‘ hakkında Şa‘bî ”doğruluk madeni” ifadesini kullanmış, Yahyâ b.
Maîn sika olduğunu söylemiştir.
Rebî‘ b. Huseym’in Hz. Ali’ye
yakınlığı konusunda Şîa literatüründe çelişkili bilgiler bulunmaktadır.
Bazı Şîa kaynaklarına göre Rebî‘, Hz. Ali’nin Kazvin valisi olarak görev
yapmış, Sıffîn Savaşı’na Rey bölgesinden 4000 askerle katılmış, Hz.
Ali’yi Muâviye ile savaşmaya teşvik etmiştir. Diğer bazı kaynaklarda ise
bu bilgilerin doğru olmadığı, İbn Mes‘ûd ve talebelerinin Hz. Ali’nin
Muâviye ile savaşmasına karşı çıktığı, dolayısıyla Rebî‘in de aynı
görüşte olduğu belirtilir ve İbn Mes‘ûd’un talebelerinden aralarında
Rebî‘in de bulunduğu 400 kadar kişinin Hz. Ali’ye giderek müslümanlarla
değil kâfirlerle savaşmak istediklerini söylemeleri üzerine Hz. Ali’nin
kendilerine Rebî‘i kumandan tayin edip onları Kazvin bölgesine
gönderdiği kaydedilir. Rebî‘ hakkında olumsuz ifadeler kullanan Şîa
müellifleri, onun Hz. Peygamber döneminde İslâm’a girmeyip daha sonra
müslüman olmasını aleyhinde bir delil kabul ederler. Hatta bazı Şîa
kaynaklarında Rebî‘, Hz. Ali’ye biat etmekten kaçınanlar arasında
sayılır. Sahâbe içindeki ihtilâflarda hem taraflardan birini destekleyen
hem tarafsız kalanların çok ağır ithamlara mâruz kalmaları yüzünden
Rebî‘ de bazıları tarafından Râfizîlik’le, bazıları tarafından
Hâricîlik’le suçlanmıştır. Bütün bu çelişkili rivayetler
değerlendirildiğinde Rebî‘in sahâbe
cilt: 34; sayfa: 496
[REBΑ b. HUSEYM - Salahattin Polat]
arasındaki
ihtilâfları tasvip etmeyip tarafsız kalmaya çalıştığı, Hz. Ali’nin
halifeliğini meşrû kabul etmesine rağmen onun müslümanlarla savaşmasını
onaylamadığı anlaşılmaktadır. Kabrinin Horasan civarında olması da
Rebî‘in oraya savaş için gittiğini belirten rivayetleri teyit
etmektedir.
62-65 (682-685) yılları arasında vefat ettiği
kaydedilen Rebî‘ b. Huseym’in ölüm sebebi hakkında farklı rivayetler
vardır. Evinin önünde otururken yüzüne isabet eden bir taşın açtığı yara
yüzünden öldüğü veya Hz. Hüseyin’in şehid edildiğini duyunca, “Ey
yerleri ve gökleri yaratan, gizliyi açığı bilen Allahım! Kullarının
ayrılığa düştükleri şeyler hakkında aralarında sen hüküm vereceksin”
meâlindeki âyeti okuyup (ez-Zümer 39/46) evine kapandığı, bir süre sonra
da vefat ettiği zikredilmiştir. Rebî‘in mezarı İran’ın Tûs şehrinde Tûs
ırmağı kıyısındadır. Safevî Hükümdarı I. Abbas mezarının üstüne bir
türbe yaptırmış, Rızâ Şah Pehlevî de bu türbeyi tamir ettirmiştir. Bölge
halkı onu Hâce Rebî‘ diye anmakta ve kabrini ziyaret etmektedir.
Rebî‘
b. Huseym’in çok az konuştuğu, geceleri ibadetle geçirdiği, kendisi
muhtaç olduğu halde elindekileri yoksullara verdiği, ağzından kötü söz
işitilmediği, gıybet etmediği, son derece mütevazi olduğu
nakledilmektedir. Abdullah b. Mes‘ûd’un ona, “Ey Ebû Yezîd! Resûlullah
seni görseydi çok severdi. Ben seni her gördüğümde Allah’a saygılı ve
alçak gönüllü kimseleri (muhbitîn) hatırlıyorum” dediği belirtilmiştir.
Tâbiîn döneminin sekiz büyük zâhidinden biri olan Rebî‘ b. Huseym’in
güzel sözleri vardır: “Hayır söyle, hayır işle, sâlih amele devam et.
Ömür kısa, kalbini katılaştırma! Duyduk deyip duymazdan gelenlerden
olma. Hayırlı bir iş yaptıktan sonra hayırlı bir başka şey daha yapmaya
çalış; gün gelir daha çok hayır yapsaydım diye hayıflanırsın. Kötü bir
iş yaptıysan hemen ardından hayırlı bir iş yap, çünkü güzel davranışlar
kötülükleri siler. İlim konusunda işi ehline havale et. Daha önce hiç
tatmadığın ölümü sıkça hatırla. Sakladığın sırlar Allah’a âşikârdır.
Günahlar birer hastalıktır, ilâcı ise dönmemek üzere tövbe etmektir.”
İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, VI, 182-193; Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, I,
363; II,105; III, 146, 158, 160, 174, 193; IV, 39; İclî, eŝ-Ŝiķāt, s.
154-156; Fesevî, el-MaǾrife ve’t-târîħ, II, 563-573; Ebû Zür‘a
ed-Dımaşkī, Târîħ (nşr. Şükrullah b. Ni‘metullah el-Kūcânî), Dımaşk
1980, I, 655-657, 663, 682; Ebû Nuaym, Ĥilye, II, 105-118; Sem‘ânî,
el-Ensâb (Bârûdî), I, 517-518; İbnü’l-Cevzî, Śıfatü’ś-śafve, III, 59-68;
Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, IX, 70-76; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, IV,
258-262; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, I, 283; İbn Nâsırüddin,
Tavżîĥu’l-Müştebih (nşr. M. Naîm el-Araksûsî), Beyrut 1414/ 1993, I,
637-638; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, III, 242-243; Hânsârî,
Ravżâtü’l-cennât (nşr. Esedullah İsmâiliyyân), Kum 1391, III, 332-337;
AǾyânü’ş-ŞîǾa, VI, 453-457; Abdüssettâr eş-Şeyh, AǾlâmü’l-ĥuffâž
ve’l-muĥaddiŝîn, Dımaşk-Beyrut 1417/1997, III, 309-324; P. Edmund Beck,
“Studien zur Geschichte der Kufischen Koranlesung in den ersten zwei
Jahrhunderten”, Orientalia, IV/22, Roma 1953, s. 59-78.Salahattin Polat
1-ALLAHIN rızası olmayan her şey izmihlale yok olmaya mahkumdur.
2-sizler hastalığı,ilacı ve şifayı bilirmisiniz.hastalık günahlardır,ilaç istigfardır,şifa ise tevbe edip bir daha günaha asla dönmemektir.
3-
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
https://twitter.com/kanaryamfenerli