11 Eylül 2014 Perşembe
BEDDUA Haksız bedduâ MAZLUMUN BEDDUASI SUİ ZAN
https://twitter.com/kanaryamfenerli
_/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯
Hamdi Yazır : “Zalim aleyhine bağıra bağıra beddua edebilir!”
Diğer taraftan, Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
لاَ يُحِبُّ اللهُ الْجَهْرَ بِالسُّوءِ مِنَ الْقَوْلِ إِلاَّ مَنْ ظُلِمَ وَكَانَ اللهُ سَمِيعًا عَلِيمًا
“Allah, ağır ve inciten sözlerin açıktan söylenmesini hiç sevmez, ancak söyleyen zulme uğramışsa o başka. Allah her şeyi hakkıyla işitir ve görür.” (Nisâ, 4/148)
“… (Hazreti Peygamber) ayrıca mü’minleri uyarmak amacıyla, paraya taparcasına düşkün olanlara (Buhârî, Cihad, 70; Rikâk, 10); ana-babaya karşı gelenlere (Müslim, Birr, 8; Müsned, II/346) ve benzerlerine ad vermeksizin beddua etmiştir. Mazlumun duasının mutlaka kabul olunacağını beyan etmiş (Buhârî, Mezalim, 9), bizzat kendisi de mazlumun bedduasına uğramaktan Allah’a sığınmıştır (İbn Mâce, Dua, 20; Müsned, V/82-83).”
Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Kim ki, zulüm gördüğü kimseye bedduâ yaparsa intikamını almış olur.”Tirmizî, Daavât, 115
haksız bedduâ ancak “su-i zan”dan beslenir. Su-i zan ise, haramdır.Hucurât Sûresi, 49/12
Sakın zâlimlerin yaptığından Allah'ı habersiz sanma! Onları (cezalarını) ancak gözlerin dışarı fırlayacağı (dehşetli) bir güne erteliyor. (İbrahim, 42)
Kim zulme (haksızlığa) uğradıktan sonra hakkını (misli ile) alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur. (Şûrâ, 41)
Zulüm (haksızlık) edene sakın meyletmeyin (taraftar ve duyarsız olmayın). Sonra size de ateş dokunur. (Hûd, 113)
Müslüman, müslümanın (din) kardeşidir. Ona zulüm yapmaz ve onu zâlime teslim etmez. Kim bir din kardeşinin ihtiyacını görürse, Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir müslümanı sıkıntıdan kurtarıp rahatlatırsa, Allah da kıyâmet günü o kimsenin sıkıntılarını giderir. Kim bir müslümanın kusurlarını örterse, Allah da o kimsenin kusurlarını örter. (Buhârî-Müslim-Tirmizî-İbni Mâce-Ebû Dâvûd)
Mazlumun bedduasından şiddetle sakının. Çünkü onun (bedduası) ile Allah arasında bir perde (engel) yoktur. (Buhârî-Müslim-Tirmizî-Ebû Dâvûd)
Kâfir bile olsa mazlumun bedduasından sakının. Çünkü onun (bedduasının) kabul olmasına bir engel yoktur. (Ahmed İbni Hanbel-Ebû Ya'lâ)
Ben lânet edici değil, rahmet peygamberi olarak gönderildim”
Sâdık u Masdûk Efendimiz’in Buhari, Müslim, Tirmizi, Müsned gibi en muteber hadis kitaplarında yer alan lal ü güher beyanlarına bakıldığında zecr (sakındırma) maksatlı pek çok sözü görülecektir:
“Allahın laneti hırsızın üzerindedir!”
“Allah’ın lâneti rüşvet alan ve verenedir!”
“Faiz yiyen ve yedirene Allah lânet etsin!”
“Anne ve babasına söven kimse lânetlenmiştir!”
“Fitne uykudadır, onu uyandırana Allah lânet etsin!”
“Altın ve gümüşün kuluna, paraya tapana lânet olsun!”
“Halkın işlerini üstlenip de onlara güçlük çıkarana lânet olsun!”
“Zalim âmirlere, fasıklara, sünnetimi yıkan bid’atçilere Allah lânet etsin!”
“Arazi işaretlerini bozana (sınır taşlarını kaldırıp daha fazla yer tutma peşinde olana) Allah lânet etsin!”
A. Ziyaeddin Gümüşhanevî hazretlerinin derlediği üç ciltlik “Mecmûatü’l-Ahzâb” adıyla maruf dua külliyâtına bakılırsa, bunun pek çok misalini bulmak mümkün olacaktır. Abdülkâdir Geylânî, Muhyiddîn İbn Arabî, Ebu’l-Hasan eş-Şâzilî, İmam Gazzâlî, Şihâbeddin es-Sühreverdî, Ahmed el-Bedevî, İbrahîm ed-Desûkî ve Ahmed er-Rifâî gibi Hak âşıklarının zulme maruz kaldıklarında nasıl tazarruda bulundukları görülür.
Virdü Cemîi’l-evliyâ ve Cünnetühüm” (Bütün Allah Dostlarının Virdi ve Sığınağı) başlıklı “Evliyaların Kalkanı”
Muhyiddin İbn Arabî Hazretleri’nin “Hizbü’t-Tevhid” başlıklı münacaatına, Abdülkadir Geylânî Hazretleri’nin “Hizbü’n-Nasr” isimli tazarruuna, İmam Şâzilî Hazretleri’nin “Hizbü’t-Tams” ve “Hizbü’l-Hıfz” unvanlı yakarışlarına, Câfer-i Sâdık Hazretleri’nin istiâzelerine, İmam Gazzâlî Hazretleri’nin hizblerine, Şeyh Seyyid Buharî Hazretleri’nin “Hizbu’l-Kahr”ına ve Şihabuddin Ahmed İbn Musa el-Yemenî’nin “Hizbü’l-Hucub” namlı niyazına bakabilirler. Yalnızca bir atf-ı nazar dahi velilerin hep ıslah peşinde olduklarını, şahıslarla hiç uğraşmadıklarını; fakat, zulüm ve gadre uğradıklarında kötü fiil ve sıfatları nazar-ı itibara alarak bedduada ve hatta lânette bulundukları vakidir.
Sadeddin-i Taftazani, “Yezid’e lanet caizdir.” demiştir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
https://twitter.com/kanaryamfenerli