21 Mart 2014 Cuma

O ise benim sevdiklerimden…İSİMLER...haccamat..

_/\/\____________/\/\_____________ KANARYAM █▓▒░▒▓█ FENERLİ ¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯\/\/¯¯¯¯¯¯¯¯¯ Sultan II. Mahmud Han zamanında yaşlı bir kadıncağız duymuş ki, Hazreti Hızır her gün yatsı namazında, Yeni Câmî'de görülürmüş. Kendisi de zâten Hızır Aleyhisselâm'ı görmeyi öteden beri çok istermiş. Duyduğu söz üstüne ertesi gün kocasına durumu bildirip, ondan izin alarak yatsı namazına Yeni Câmî'ye gitmiş. Namaz çıkışında, avluda bir kenara çekilmiş ve başlamış çıkanlara dikkatli dikkatli bakmaya. O pür dikkat çıkanları tâkip ederken, karşısından bir yaşlı amca çıkagelmiş. - Neye bakarsın hâtun? -Dediler ki, bu câmîde her gece Hızır Aleyhisselâm görünürmüş. Onu görmeye geldim.-Peki onu görsen nasıl tanıyacaksın? -Bilmem. -O zaman buradan geçse, sen onu tanıyamazsın. -Doğru, nasıl da akıl edemedim. Bak öyleyse, sana onu nasıl tanıyacağını öğreteyim. -Olur -Arkamdaki câmîyi görüyor musun? Evet -Işıklarına bak. Söndü mü şimdi? -A evet, söndü. - Şimdi bir daha bak, ışıklar tekrar yandı mı?-Baktım. Evet şimdi de yandı. -Peki öyleyse. İşte aynı böyle, arkasında duran câmînin ışıklarını olduğu yerden kıpırdamadan yakıp söndüren birisini görürsen, işte o Hızır'dır -Doğru mu? -Doğru Hay Allah râzı olsun, demiş ve kadın beklemeye devâm etmiş. Fakat tabiî herkes dağıldığı halde, târife uygun kimse çıkmamış. Bizimki de mahzun eve dönmüş. Kocası sormuş: Gördün mü Hızır Aleyhisselâm'ı? -Yok, göremedim -Vah vah.-Olsun, göremedim ama, nasıl görülür çok iyi öğrendim. -Vah vah.-Olsun, göremedim ama, nasıl görülür çok iyi öğrendim Ramazan… Cuma günü… Cuma vakti… Cami… Cemaat tek tük camiye girmekte. İmam kürsüde… Girenlerin arasında… O… Hızır… Hızır aleyhisselam da genç ihtiyar arasında onlardan biri gibi gidiyor bir köşeye oturuyor. Kürsüde imam sohbete başlıyor… Hızır’ aleyhisselâmın yanına kırklarında bir adam gelip oturuyor. Cami yavaş yavaş dolmakta. Adam, bir müddet sonra uyuklar bir vaziyette sallanıyor, ha uyudu ha uyuyacak. Hızır aleyhisselâm adamı dürtüklüyor: -Uyuyacaksın, der.Adam: -Uyumam, beni rahat bırak. Hızır aleyhisselâm ses etmez, ancak ezan okundu okunacak, adam ha uyudu ha uyuyacak, bir daha dürtükleyerek: -Uyuyacaksın dedim, der. Adam: -Ben de sana uyumam, beni rahat bırak dedim. Rahat bırak beni. Rahat bırak yoksa, Hızır olduğunu söylerim. Buradan çıkamazsın. Bu kalabalık sakalında bir tel bırakmaz. Hızır aleyhisselâm susar ve gözlerini kapar, boynunu büker Allah-ü tealaya yönelerek: -Ya Rabbim! Bu nasıl iştir. Bu kulun benim kim olduğumu bildi. Bu nasıl iştir ki bendeki listede bunun ismi yok.Cevap gelir: -Sana verilen listede beni sevenlerin isimleri var. O ise benim sevdiklerimden… Kayra/ Kayrahan: Eski Türk Mitolojisinde “Tanrı” anlamında kullanılan bir kelimedir.Sanem/Senem: Bu isim “put” anlamına gelmektedir. İslamın yıktığı bir ideolojinin simgesini çocuklarımıza vermek ne kadar sakıncalı olduğunu her Müslüman bilir.Jülide: Farsçadan dilimize geçen bu kelime “Dağınık, perişan” anlamına gelmektedir.Melisa: Rumcadan dilimize geçen bu isim “Oğul otu” anlamındadır. Ayrıca Yunan Mitolojisindeki “tanrıçalardan” biridir.İlayda: Yunan mitolojiisnde “Su Perisi” anlamındadır ve -haşa- tanrıya su taşıdığı söylenir. Böyle anlamlı kelimeler müşriklerin zamanındaki inanışları temsil etmektedir.Nilda: Uydurma isimlerden olan nilda İspanyolca'da “kadın asker” demektir.Sare: “Susuzluk, Cemaat, topluluk, ihtiyaç” gibi anlamlara gelir. Sare Hz. İbrahim'in (A.S.) birinci hanımının ismi olarak belirtilir fakat o Sara’dır.Rana: Arapça'da er'an kökünden gelip ahmak, sünepe kadın anlamını taşımaktadır.Lara: Bu kelimde Latin mitolojisinde sır tutamadığı için dili kesilen “ölüm perisi” anlamına gelmektedir.Ecrin: Kelime olarak “ücret” anlamı taşımaktadır.Sude: “Ezilmiş, dövülmüş, sürülmüş” anlamına gelen bu kelimede Farsçadan dilimize geçmiştir.http://video.rotahaber.com/detay.asp?kat=11895http://www.haber7.com/guncel/haber/1093505-ataturkun-mezarinda-sasirtan-goruntu Kupa terapisi, yaş ve kuru olmak üzere ikiye ayrılıyor. Kuru olanı, ağrıyan bölgeye bardak/şişe çekme işlemine deniyor. O daha çok vücutta masaj etkisi yapıyor. Peygamber Efendimiz’in hadis-i şerifinde “Tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı hacamattır.” diye önemini vurguladığı vücuttan kan akıtılarak yapılan işlem ‘yaş’ olanı. Uygulama alanı daha fazla ve daha çok hastalığı tedavi ediyor. Çünkü işlem vücutta sağlığı koruma amacıyla atık maddelerin biriktiği belli noktalardaki tıkanıklık, kılcal veya ince damarlardan kirli kanın akıtılmasını sağlıyor. Hastalıklara sebebiyet veren bu kanlar atılıyor ve vücut işlemini yeni doğmuş bir çocuğunki gibi yerine getiriyor. Hipokrat kupa terapisini savunuyor Tedavinin geçmişi de hayli eski… Bu noktada bilgiyi Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumunu düzenleyenlerden Sade Hayat Derneği Başkanı Faruk Günindi’den öğreniyoruz. Kupa terapisi 5 bin yıldır dünyanın pek çok yerinde uygulanan bir tedavi şekli. Modern tıbbın babası Hipokrat bile tedaviyi anlatmış. Tedavinin Müslümanlar içinse ayrı bir yeri var. Çünkü, insanlığa 5 vakit namazın hediye gönderildiği Miraç’ta, Peygamber Efendimiz’e melekler, kupa terapisini tavsiye ediyor. Efendimiz (sas) bu olayı hadis-i şerifinde şöyle buyurur: “Miraç’tan inerken hangi melek cemaatine rastlasam, ‘Ey Muhammed! Ümmetine hacamat olmalarını emret’ dediler.” Hadislerde hacamata dair her bilgi var Hacamat ile hadis-i şerifler bunlarla sınırlı değil. Hadislerde, hacamatın nerelerden ve hangi tarihlerde yapılması gerektiğine kadar ayrıntılı bilgi yer alıyor. “Kafa hacamatı yaptırmak 7 derde şifadır: Cinnet, baş ağrısı, cüzam, maraz, uyuklama, diş ağrısı, baş dönmesi.” hadis-i şerifi buna örnek. Şu anda İslam dünyası, tedaviyi, bu hadisler doğrultusunda uyguluyor. C-7 diye adlandırılan omuz, baş, kürek kemikleri ve kalp hizası, bel ve kuyruk sokumu, ayak bileklerini kapsayan bu noktalar, bugün dünyadaki bilim adamlarının da kupa terapisi için tavsiye ettiği yerler. Çünkü bu 7 bölge, vücutta atıkların toplandığı yerler ve hastalıklar bu noktalarda kendini belli ediyor. Faruk Günindi, bu C-7 bölgenin dışında da terapi uygulanabileceğini söylüyor ama bazı bölgeler hariç. Mesela kafa çukuru. Uygulanırlığı 20. yüzyılda azalan ancak son birkaç yıldır tekrar gündeme gelen bu tedaviye dair günümüzde yapılmış tek akademik araştırma İngiltere Kupa Derneği’nin Genel Sekreteri Dr. Kaleem Ullah’a ait. Faruk Günindi’nin anlattığına göre, Kaleemullah’ın araştırmaya başlama hikayesi ilginç. İngiltere’de tıp fakültesinde öğrenci olduğu yıllarda omuzunda bir ağrı başlar Ullah’ın. Okuduğu okuldaki pek çok profesörün kapısını çalar şifa bulmak için. ama nafile. Bir gün ev arkadaşı, “Sen doktor adayısın böyle şeylere karşı çıkarsın ama sana bir şey önereceğim. Bence hacamat ol.” der. O da arkadaşının tahmin ettiği gibi karşı çıkar hacamata, fakat yine de yaptırır ve ağrısı geçer. Tedavi karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen Ullah durumu hocalarına anlatır. Ve okuduğu bölümün başkanı, yüksek lisansını bu alanda yapmasını tavsiye eder. Böylece, konuya dair ilk akademik araştırma ortaya çıkar. Ullah, araştırma yapmakla kalmaz ve tedavi merkezleri açar. Tedavinin faydaları kanıtlanmalı Tedavinin Türkiye’de yayılmasını sağlayan ve modern öğelerle birleştirip üzerine araştırmalar yapan kişiyse Norveçli doktor Aidin Salih. Aidin Hanım, Türkiye’de bu alanda pek çok uzman yetiştiren biri. Tedaviye dair bir kitabı da var: Gerçek Tıp. Müslümanlığı bile İbn-i Sina’nın kitabında okuduğu ‘hacamat tedavisi’ sayesinde seçiyor. Aidin Hanım, tedavi için oldukça net fikirlere sahip. “Günümüzde iki yaşındaki çocuğa dahi hacamat uygulanmalı.” diyor. Nedenini ise şöyle açıklıyor: “Bütün hastalıklar beslenme şeklimize bakıyor. Modern çağda da insanların ne yiyip ne içtikleri belli değil ve konsantre-hazır gıda tüketimi oldukça fazla. Haliyle vücut daha çok kirleniyor ve daha çok hastalık ortaya çıkıyor. İlaçlar da vücuttaki bu kiri temizlemiyor. Hacamatın önemi, kirlenen vücudu kan alarak temizlemesinden geliyor.” Bursa’da kupa terapisi uygulayan hekimlerden Orhan Ali de, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş. Kupa terapisiyle sırt ağrısından kurtulmak için tanışmış ve nasıl yapıldığını öğrenmiş. Ona göre, kupa terapisi modern tıbbın çare olamadığı hastalıkların çaresi. Çünkü, ilaçlar sadece hastalığı dindiriyor. Ama kupa tedavisinde hastalıkların sebebini ortadan kaldırıyorsun. Çünkü kupa ile alınan kan vücudun bütün yükünü çeken bağ dokusunu boşaltıyor ve yeni kan üretme mekanizmaları harekete geçiyor. Kupa sempozyumunda 40 kişi üzerinde yaptığı araştırmalarla, terapinin ağrıya etkisini araştıran hemşire Nuray Sağırlı ise tedavinin öneminden çok, bunu kanıtlayacak imkanların olmadığına değiniyor. Sağırlı, “Artık modern tıppın kupa terapisini görmezden gelmemesi gerek. Çünkü onlar görmese de hastalıklarına şifa bulmak isteyenler eninde sonunda yolunu bu tedaviyle kesiştirecek.” diyor. *** Neyi tedavi eder Kanser, kısırlık, diyabet, yumuşak doku romatizması, felç, fibromiyoloji, gut, doğum lekeleri, karpal tünel sendromu, osteoporoz, sırt ağrısı, diğer ağrılar, kronik yorgunluk, gerginlik, zona, hıçkırık, romatoit artrit, nörodermatit, kronik astım ve bronşit, zatürre, kurdeşen, kabızlık, hemoroit, yüz spazmı, akut yüz felci, lezyonlar, öksürük, meme iltihabı, deri iltihabı, sedef, hipertansiyon, egzama, şizofren… vb. *** Kupa terapisi için dikkat edilmesi gereken kurallar Tedavinin İslam’a göre, bir uygulama adabı var. Mesela, tedavi hicri ayın 17., 19., 21. günlerinde yapılır. Çarşamba, cuma ve cumartesi günleri uygulanmaz. Özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında daha çok faydası vardır. Terapi uygulanacağı gün hastanın, kanı sulandırıcı gıdalar tüketmemesi gerekir. Ayrıca tedaviyi yapan ve yaptıranın abdestli olması lazım. Tedavi öncesi ve sonrasında bir şey yenmemesi gerekir. *** Mehmet Kartallı (44 yaşında, ziraat mühendisi): Sırt ağrım için yaptırdım. İlk günde geçti. Vücudumdan 50 kilo ağırlığı atmış gibi hissettim. İnanın bu kadar fark edeceğini tahmin etmemiştim. Uykularımda da dinlenmeye başladım. Benden sonra ailede herkes hacamat oldu. Özellikle kızlarım memnun kaldı, çünkü sivilceleri geçti. Halime Ulucan (37 yaşında, ev hanımı): Kalp kapağımdan doğuştan rahatsızdım. Nefes almakta zorlanıyordum. Bir yerden bir yere gitmek işkenceydi benim için. Bir de şiddetli migrenim vardı, 2 saatte bir hap alıyordum. Tedavinin ardından migren ağrılarım geçti. Hap kullanmıyorum ve nefes almam kolaylaştı. Nafiye Hepgezerim (35 yaşında ev hanımı): Psikolojik sorunlarım vardı. Uzun yıllardır depresyon ilaçları kullanıyordum. Ve hep uyuyordum. Hacamat mutlu olmamı sağladı. Rahatladım, her şeyi dert etmemeye başladım. Nurten Çarkçı (56 yaşında diş hekimi): Mesleğim gereği hep ayakta durmak zorundayım. Ve ayak bileklerim çok ağrıyordu bu yüzden. Bileğimi dairesel hareketler yaparak geçici olarak rahatlatmaya çalışıyordum. İlaçlarsa ağrıyı kesiyor, etkisi geçince yeniden başlıyordu. Bel, diz, bilek hacamatlarından sonra hareket ederken ağrı çekmemeye başladım. *** Bilinen faydaları Kılcal damarlardaki tıkanıklığı açar. Kan ve dokulardaki gaz ve toksinlerin atılmasını sağlar. Kaslardaki sertliği ve ödemi çözer. Kan üretiminden sorumlu organları (kemik iliği, karaciğer, dalak) uyarır. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır. Ağrıları giderir, hastalıkları önler. Bel tutulması, eklem ağrısı, baş ağrısı, bel-boyun fıtığı ve kireçlenmeye bağlı ağrıları giderir. Kaygı bozukluğu, depresyon ve korkulara karşı etkilidir. Dalak ve karaciğer hastalıklarını tedavi eder. Tansiyonun dengelemesine yardımcı olur. Zehirlenmeye karşı etkilidir. Büyü ve sihire karşı etkilidir. Aklı, hafızayı ve anlayışı artırır. Migreni giderir. Çıban, sivilce, kist ve tümöre iyi gelir. Enerji ve key (canlılık) yollarındaki akımı düzenler. Kan damarlarının tıkanmasını önler. Dikkati artırır. - See more at: http://www.risaleajans.com/gundem/hacamat-yeniden-kesfediliyor#sthash.ZUbnxf3g.dpufr.http://www.risaleajans.com/gundem/hacamat-yeniden-kesfediliyor#sthash.ZUbnxf3g.dpuf http://www.risaleajans.com/gundem/hacamat-yeniden-kesfediliyor http://gundem.milliyet.com.tr/piri-reis-haritasinda/gundem/detay/1798516/default.htm http://www.timeturk.com/tr/2013/01/01/cizre%60de-yetismis-alimler.html#.UtO6tPvbxrY http://www.timeturk.com/tr/2012/12/29/kiliseye-gelenlere-kur-an-okuyan-papaz.html#.UtO7f_vbxrY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

https://twitter.com/kanaryamfenerli